Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2355 E. 2020/1082 K. 30.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2355
KARAR NO: 2020/1082
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 23/11/2016
NUMARASI: 2016/338 E. – 2016/880 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının İptali
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 30/06/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı …’ın Sigorta Tahkim Komisyonuna yaptığı başvuru sonucunda verilen, 12/02/2016 gün ve 2015/E.25178-2016/K.3651 sayılı kararla, başvurunun kısmen kabulü ile 2.500,00-TL tazminatın vekil edeni sigorta şirketinden tahsiline, fazlaya ilişen 952,00-TL’lik talebin ise reddine karar verildiğini, oysa başvuran davalının aynı konuda sigorta tahkim komisyonuna yaptığı başka bir başvurunun daha olduğunu, bu başvurunun da sigorta tahkim komisyonunca verilen 24/08/2015 gün ve 2015/ E.4031.9-2015/K.8352 sayılı kararla kısmen kabul ve kısmen ret ile sonuçlandığını, dolayısıyla davalı tarafından sigorta tahkim komisyonuna yapılan 2.başvurunun kesin hükümle reddine karar verilmesi gerekirken, başvurunun kısmen kabulüne karar verilmiş olmasının, açıkça usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini ileri sürerek, sigorta tahkim komisyonunca verilen 21/12/2015 gün, 2015/E.25178-2016/K.3651 sayılı kararın HMK’nun 439.madde hükmü gereğince iptalini talep ve dava etmiştir. Davalı cevabında özetle; açılan davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; Sigorta Tahkim Komisyonu’nun 21/12/2015 tarihli ve 2015/E.25178 sayılı başvuru dosyasında verilen 12/02/2016 tarihli ve K-2016/3651 sayılı kararının iptaline ve ortadan kaldırılmasına karar verilmesinin talep edildiği; ancak, talebin yasal dayanağı bulunan bir durumun bulunmadığı; bu kapsamda talebin HMK ve Sigortacılık Kanunu’na göre dinlenebilirlik koşulu taşımadığı görüşünden hareketle; davanın reddine karar verilmiştir. İstinaf nedenleri; HMK’nun 439.madde hükmü kapsamında; iptal şartlarının oluştuğu belirgin olduğu halde, davanın reddine karar verilmesinin isabetsiz olduğu hususuna yöneliktir. Dava, Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem kararının HMK’nın 439. maddesine dayanılarak iptali istemine ilişkindir. Taraflar arasındaki sigorta poliçesine dayanan uyuşmazlık hakkında Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakemi tarafından 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’ndaki usul ve esaslara göre inceleme yapılarak karar verilmiştir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında; 5.000,00 TL’nin altındaki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarının kesin olduğu, 5.000,00 TL ve daha üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen hakem kararlarına karşı, kararın Komisyonca ilgiliye bildiriminden itibaren on gün içinde bir defaya mahsus olmak üzere Komisyon nezdinde itiraz edilebileceği, 40.000,00 TL’nin üzerindeki uyuşmazlıklar hakkında verilen kararlara karşı temyize gidilebileceği düzenlenmiştir. Sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkime ilişkin usulü düzenleyen özel kanun niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinde yer alan tahkim usulüne ve yargı yollarına yönelik düzenleme, HMK’nın 407 vd. maddelerinde düzenlenen tahkim usulü ve yargı yollarını gösteren düzenlemeye göre özel bir düzenlemedir. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinde hakem kararlarına karşı açıkça temyiz kanun yolu düzenlenmiş olup ayrıca hakem kararının iptaline ilişkin HMK’nın 439. maddesine atıf yapılmamıştır. Konuya ilişkin Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 09/02/2017 tarih, 2014/14577 Esas ve 2017/1239 Karar sayılı ilamında ” 14.06.2007 tarihinde 26552 Sayılı Resmi Gazetede yayımlanan ve aynı tarihte yürürlüğe giren 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 30. maddesinin 12. fıkrasında, “Uyuşmazlığa düşen taraflar arasında açık ve yazılı şekilde yapılması gereken sözleşme ile daha yüksek bir tutar belirlenmemişse hakemin verdiği kırk bin Türk Lirasına kadar olan kararlar her iki taraf için kesindir. Kırk bin Türk Lirasının üzerindeki kararlar için temyize gidilebilir” hükmü mevcuttur. Her ne kadar 6100 sayılı HMK’nın 439. maddesinin 1. bendinde Hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceğine ilişkin düzenleme mevcutsa da sigorta sözleşmesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usul ve esasları düzenleyen özel kanun niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun uygulama önceliği olduğu gözetildiğinde, davacı vekilinin iptal talebinin usulden reddi gerekirken esasa girilerek hakem kararının iptaline karar verilmesi Sigorta Tahkim Komisyonu Kararına karşı Sigortacılık Kanunu’nun 30/12 maddesine göre itiraz ve temyiz yolu açık olup iptal davası açılamayacağına göre usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.” şeklinde karar verilerek, İtiraz Hakem Heyeti kararının, HMK’nın 439. maddesine dayanılarak iptali istemine ilişkin davada dava şartı gerçekleşmeyeceğinden, usulden red kararı verilmesi gerektiği belirtilmiştir. Netice olarak HMK’nın 439. maddesinin 1. bendinde hakem kararına karşı yalnızca iptal davası açılabileceğine ilişkin düzenleme mevcutsa da ihtilafın çözümünde sigorta poliçesinden doğan uyuşmazlıkların çözümlenmesine yönelik olarak sigorta tahkim sistemi ile ilgili usul ve esasları düzenleyen özel kanun niteliğindeki 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun uygulama önceliği bulunduğu, 5684 sayılı Kanun’un 30/12.maddesi gereğince Sigorta Tahkim Komisyonunca verilen kararlar için 40.000,00 TL’nin üzerinde bulunması halinde temyiz kanun yolunun düzenlendiği, hakem kararının iptaline ilişkin HMK’nın 439. maddesine atıf yapılmadığından İtiraz Hakem Heyeti Kararına karşı HMK’nın 439. maddesine dayanılarak iptal davası açılmasının mümkün olmadığı, bu nedenle davacının Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti Kararının iptali için dava açmasında yasal dayanak bulunmadığı ve dava şartının gerçekleşmediği anlaşıldığından, mahkemece yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmiş olmasında herhangi bir yanılgı tespit edilemediğinden, davacı vekilinin yerinde görülmeyen tüm istinaf itirazlarının reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve esas yönünden hukuka uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesince verilen karara yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b/1 maddesi gereğince; ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacının karar tarihi itibariyle alınması gereken 54,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından, başvuru sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 31,40-TL’nin düşümü sonucunda kalan 23,00-TL harcın davacı …den alınarak, Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 154,30-TL başvurma harcından alınması gereken 85,70-TL’nin düşümü ile kalan 68,60-TL’nin talep halinde davacı …’ye İADESİNE 3-İncelememin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinden yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m. 362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 30/06/2020