Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2185 E. 2020/3661 K. 11.11.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2185
KARAR NO : 2020/3661
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 24/05/2018
NUMARASI : 2015/619 E., 2018/530 K.
DAVANIN KONUSU: Sigorta (Kaza Sigortası Kaynaklı)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/11/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili; dava dışı … ile banka arasında 15/01/2014 tarihinde bireysel kredi rehin sözleşmesi imzaladığını ve … plakalı araç kaydına banka lehine rehin şerhi işlendiğini, ayrıca müşterinin aracı davalı şirkete 16/01/2014 tarihinde 1 yıl süre ile kaska sigortası poliçesi ile sigortalandığını, müşterinin sözleşme gereklerini yerine getirmemesi nedeni ile İstanbul Anadolu … İcra Müdürlüğü’nün … esas sayılı dosyası ile icra takibi başlatıldığını, takibin devamı sırasında aracın kaza sebebi ile hasarlandığını, poliçede rehin alacaklısı olmaları sebebi ile TTK 1456. Mad. Gereğince sınırlı hak sahibi olarak kendilerine poliçe priminin ödenmemesi sebebi ile poliç iptaline konu olacağı konusunun bildirilmesi gerektiğini, sigorta şirketinin bildirim yapmayarak zarara uğramalarına sebep olduğunu, belirterek fazlaya ilişkin haklarının saklı tuturak 10.000,00 TL alacağın hasar tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Bilahare de davasını ıslah ederek mahkemece kabul edilen miktara yükseltmiştir.Davalı vekili; davaya konu edilen aracın müvekkili şirket tarafından 16/01/2014 başlangıç tarihli poliçe ile sigortalandığını, peşinatın ödenmemesi sebebi ile 30/04/2014 tarihinden başlangıcından itibaren iptal edildiğini, olayda peşinat tahsil edilmediğinden sorumluluğun başlamaması halinin söz konusu olduğunu, davacının poliçenin bir örneğine sahip olması nedeni ile sorumluluğunun peşinat ödenmeden başlamayacağı hususundan haberdar olduğunu, davaya konu aracın hasar tarihinin belli olmadığını, kaza tutanağı ve delillerin ibraz edilmemesi nedeni ile inceleme yapılamadığını, sorumluluklarının prim konusundaki savunmaları ayrık tutularak gerçek zararla sınırlı olacağını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda “Dava, davacı banka tarafından ödenmeyen kredi borcu için, kredi çekenin sigortalı olduğu poliçe nedeniyle sigortacıdan dain ve mürtein sıfatıyla talep ettiği alacaktır.Uyuşmazlık geçerli bir poliçe olup olmadığı, davalı sigortanın davacıya karşı bir ödeme yükümlülüğü olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.TTK.nun 1434. maddesine göre “sigorta primini ödemeyen sigorta ettiren mütemerrit olur. İlk taksidi veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece, sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Prim alacağının, muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması hâlinde, sözleşmeden cayılmış olunur. İzleyen primlerden herhangi biri zamanında ödenmez ise, sigortacı sigorta ettirene, noter aracılığı veya iadeli taahhütlü mektupla on günlük süre vererek borcunu yerine getirmesini, aksi hâlde, süre sonunda, sözleşmenin feshedilmiş sayılacağını ihtar eder. Bu sürenin bitiminde borç ödenmemiş ise sigorta sözleşmesi feshedilmiş olur. Sigortacının, sigorta ettirenin temerrüdü nedeniyle Türk Borçlar Kanunundan doğan diğer hakları saklıdır”. Sigorta ettiren …ın ilk taksidi ödemediği sabittir. Davalı sigorta şirketinin de sigorta ettirene ihtar çektiği ancak ilk prim ödenmediği için 30.01.2014 tarihinden itibaren iptal ettiği savunması yerindedir. Ne var ki burada ayrıksı bir durum vardır. Poliçede davacının adin ve mürtein olduğu yazılıdır. Diğer bir ifadeyle davacı bankanın dain ve mürtein alacaklı olduğunu davalı sigorta şirketi bilmektedir. Davalı sigorta şirketi sigorta ettirene ihtar çekmiş ancak poliçenin iptal edildiği hususunu davacı bankaya bildirmemiştir. TTK.nun 1456/5 maddesine göre “Sigorta ettiren veya sigortacı tarafından sözleşme feshedildiğinde veya sözleşmeden cayıldığında; sigortacı, fesih veya cayma bildirimi kendisi tarafından yapılmışsa, söz konusu bildirim tarihinden, diğer hâllerde sözleşmenin sona ermesinden itibaren, onbeş gün içinde, durumu sınırlı ayni hak sahiplerine bildirir. Sigorta sözleşmesi, ayni hak sahipleri yönünden sözleşmenin sona ermesinden itibaren onbeş gün süre ile geçerli olur. Durumu öğrenen ayni hak sahibi, bu onbeş gün içinde sözleşmeye devam edeceğini sigortacıya bildirmediği takdirde, sigorta sözleşmesi, ayni hak sahibi için de geçersiz hâle gelir. Ayni hak sahibi sözleşmeye devam etmek isterse, sigortacı haklı bir neden olmadığı sürece bu istemi reddedemez”. Bu maddeye göre, somut olayda davacı banka ayni hak sahibi olduğuna göre, davalı sigorta şirketinin cayma/ poliçenin geçersizliğini bankaya da on beş gün içinde bildirmesi gerekirdi. Somut olayda davalı sigorta böyle bir bildirimde bulunduğunu iddia etmediği gibi ispata yarayacak bir belge, ihtar da sunulmamıştır.Davacı bankanın ise,kredili mevduat nedeniyle icra takibi dolayısıyla, takip tarihi itibariyle 29.956,51 TL alacaklı olduğu bilirkişilerce tespit edilmiştir.Alınan bilirkişi raporunun da usul ve yasaya uygun olduğu, denetime ve hüküm kurmaya elverişli olduğu, olayın oluşuna uygun olduğu anlaşılarak itibar edilmiş; davalı sigorta şirketinin sigorta ettirene karşı sorumluluğu yok ise de, bildirim yükümlülüğüne uymayarak davacı bankaya karşı sorumluluğunun olduğu anlaşılmıştır.Davalı sigorta şirketinin poliçe üst limit olarak azami sorumluluğu 29.788,00TL dir. Pirimin ödenmemiş olması nazara alındığında, TTK.nun 1231/1 maddesi uyarınca ödenmeyen prim borcu teminat limitinden mahsup edilecek, sigorta şirketinin azami 27.208,00TL tutarında sorumlu olacağı anlaşılacaktır. Davacı bankanın davadan evvel sigorta şirketine ihtar çekerek temerrüde düşürdüğü (ihtarnamenin 27.04.2015 tarihinde sigorta tarafından tebliğ alındığı, 7 gün içinde ödeme yapılmayarak temerrüdün 05.05.2015 tarihi itibariyle doğduğu) anlaşıldığından faiz bu tarihten başlatılmıştır.” gerekçesile davanın kabulüne karar verilmiştir. İlk derece mahkemsi tarafından davanın kabulüne ilişkin verilen karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusu yapılmıştır.İstinaf nedenleri: Davalı vekilinin istinaf nedenleri: Sigorta sorumluluklarının ilk primin ödenmemesi nedeniyle başlamadığı halde sorumlululuklarına karar verilmiş olmasının, davaya konu hasarın Genel Şartlara göre teminat kapsamında olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılamamış olmasının hukuka aykırı olduğuna ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf neden ve kapsamları ile sınırlı olarak yapılan incelemede:1-Davalı vekilinin, kararda davaya konu hasarın, Genel Şartlara göre teminat kapsamında olup olmadığına ilişkin kararda herhangi bir değerlendirme yapılmamış olmasının hukuka aykırı olduğuna ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde: Davalı vekili, davaya konu hasarın Genel Şartlara göre teminat kapsamında olup olmadığına ilişkin değerlendirme yapılamadığını cevap dilekçesinde bildirmiş; Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi rapor ve ek raporunda bu hususta gerekli değerlendirilmeler yapılmış; bilirkişi raporunda aracın pert-total kabulünden sonra, aracın sigorta değeri ve davacının alacak miktarı ile poliçe limiti de gözetilmek suretiyle istenebilecek tazminat miktarı belirlenmiş; davalı sigorta şirketi vekilinin kendisine tebliğ edilen bilirkişi raporlarına yönelik olarak, kazanın poliçe kapsamında bulunmadığına ilişkin bir itirazı olmamış olup; mahkemece alınan bu rapor ve ek rapor kapsamında davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının da reddi gerekmiştir.2-Davalı vekilinin, Sigorta sorumluluklarının ilk primin ödenmemesi nedeniyle başlamadığı halde, sorumlululuklarına karar verilmiş olmasınına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde: Eldeki davada, davacı banka ile dava dış … arasında 15.01.2014 tarihinde bireysel kredi ve rehin sözleşmesi imzalandığı, sözleşme gereğince dava dışı … ait … plakalı arac için davalı sigorta ile 16.01.2014 tarihinde (kasko) poliçesi düzenlendiği ve davacı bankanın da bu poliçede dain mürtehin (rehin) hakkı sahibi olarak gösterildiği, bilahare davacı bankanın, dava dışı kredi borçlusu … kredi taksitlerini ödememesi üzerine; taşınır rehninin paraya çevrilmesi için İstanbul Anadolu …. İcra Müdürlüğünün … sayılı dosyası üzerinden 12.02.2015 tarihinde icra takibi başlattığı, bu arada 27.12.2014 tarihinde … plakalı aracın tek taraflı kaza yaptığı ve aracın pert derecesinde hasarlandığı, davacı bankanın, bu kaza nedeniyle dava dışı … ödenecek araç hasar bedelinin dain ve mürtein sıfatıyla ve kredi borcuna mahsuben kendisine sigorta şirketi tarafından ödenmesini talep etmiş, davalı sigorta şirketi de ilk primin ödenmemesi ile poliçenin sıhhat kazanmadığını, sorumluluğunun doğmadığını ileri sürerek ödeme yapmayacağını bildirmesi üzerine iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Dain mürtehin hakkına konu … plakalı arac için, düzenlenen kasko poliçesinin 16.01.2014 tarihinde düzenlendiği, …. nolu bu kasko poliçesinin vadesinin 16.01.2014-16.01.2015 dönemini kapsadığıu, ilk taksitin (258,00TL) ödenmediği anlaşılmaktadır.Davalı sigorta şirketi, ilk primin ödenmemesi ile poliçenin sıhhat kazanmadığı, dolayısı ile sorumluluğunun doğmadığını ileri sürerek davanın reddini talep etmektedir. Öncelikle burada çözümlenmesi gereken husus, ilk primin ödenmemesi ile poliçenin sıhhat kazanıp kazanmadığı, dolayısı ile sigortacının sorumluluğunun doğup doğmadığının tespitidir. TTK.nun 1434. maddesinde “sigorta primini ödemeyen sigorta ettiren mütemerrit olur. İlk taksidi veya tamamı bir defada ödenmesi gereken prim, zamanında ödenmemişse, sigortacı, ödeme yapılmadığı sürece, sözleşmeden üç ay içinde cayabilir. Bu süre, vadeden başlar. Prim alacağının, muacceliyet gününden itibaren üç ay içinde dava veya takip yoluyla istenmemiş olması hâlinde, sözleşmeden cayılmış olunur. İzleyen primlerden herhangi biri zamanında ödenmez ise, sigortacı sigorta ettirene, noter aracılığı veya iadeli taahhütlü mektupla on günlük süre vererek borcunu yerine getirmesini, aksi hâlde, süre sonunda, sözleşmenin feshedilmiş sayılacağını ihtar eder. Bu sürenin bitiminde borç ödenmemiş ise sigorta sözleşmesi feshedilmiş olur. Sigortacının, sigorta ettirenin temerrüdü nedeniyle Türk Borçlar Kanunundan doğan diğer hakları saklıdır”. hükmü yer almaktadır. Somut olayda Sigorta ettiren …’ın ilk taksidi ödemediğiden,- ki bu husus taraflar arasında tartışmalı olmadığı gibi, sabittir- davalı sigorta şirketinin sigorta ettirene ihtar çektiği, ancak ilk prim ödenmediği için 30.01.2014 tarihinden itibaren poliçeyi iptal ettiği anlaşılmaktadır. Poliçede davacının dain- mürtehin hakkı sahibi olduğu açıkça yazılıdır. Diğer bir anlatımla davacı bankanın dain ve mürtein alacaklı olduğunu davalı sigorta şirketi de bilmektedir ve en azından bilmesi gerekmektedir. Davalı sigorta şirketi sigorta ettirene ihtar çekmiş; ancak poliçenin iptal edildiği hususunu davacı bankaya bildirmemiştir. TTK.nun 1456/5 maddesinde “Sigorta ettiren veya sigortacı tarafından sözleşme feshedildiğinde veya sözleşmeden cayıldığında; sigortacı, fesih veya cayma bildirimi kendisi tarafından yapılmışsa, söz konusu bildirim tarihinden, diğer hâllerde sözleşmenin sona ermesinden itibaren, onbeş gün içinde, durumu sınırlı ayni hak sahiplerine bildirir. Sigorta sözleşmesi, ayni hak sahipleri yönünden sözleşmenin sona ermesinden itibaren onbeş gün süre ile geçerli olur. Durumu öğrenen ayni hak sahibi, bu onbeş gün içinde sözleşmeye devam edeceğini sigortacıya bildirmediği takdirde, sigorta sözleşmesi, ayni hak sahibi için de geçersiz hâle gelir. Ayni hak sahibi sözleşmeye devam etmek isterse, sigortacı haklı bir neden olmadığı sürece bu istemi reddedemez.” hükmü yer almaktadır. Bu hükme göre, somut olayda davacı banka araç üzernde dain -mürtehin hakkı sahibi olduğuna göre, davalı sigorta şirketinin cayma/ poliçenin geçersizliğini bankaya on beş gün içinde bildirmesi gerekirdi. Somut olayda davalı sigorta şirketince böyle bir bildirimde bulunduğunu iddia etmediği gibi, ispata yarayacak bir belge, ihtar da sunulmamıştır. Dolayısı ile davalı sigorta şirketinin sorumluluktan kurtulmak için, kanunun öngördüğü bu ihbar yükümlülüğünü yerine getirmediğinden, dain mürtehin hakkı sahibinin bu nedenle uğradığı zarardan sorumlu tutulmalıdır. Burada değinilmesi gereken bir başka nokta ise meydana gelen zararda davacı bankanın mütefarik kusurlu olup olmadığı, kusurlu ise doğan zarardan kusuru oranında indirim yapılıp yapılmayacağıdır. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda da ifade edildiği gibi davacı banka dava dışı müşterisi ile yaptığı kredi sözleşmesine dayanarak müşterisine ait araç üzerine rehin koyduğu ve sözleşmede rehin konusu araca kasko sigortasının da yapılmış olmasını şart koşmasına ve düzenlenen kasko sigorta poliçesinin de müşterisi tarafından kendisine ibraz edilmiş olması karşısında, en azından sigorta piriminin ilk taksidinin yatırılmış olduğuna ilişkin makbuzun da bir örneğini, müşterisinden ibrazını isteyerek, sigorta ilişkisinin geçerli olarak kurulmuş olduğunu teyit etmesinin basiretli bir tacirden beklenmesi gereken bir davaranış olduğu halde bunun yapılmamasının %50 oranında mütefarik kusur oluşturacağı kabul edilmelidir. Ne var ki, bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK m.353/1-b/2 gereğince dairemizce esas hakkında yeniden hüküm kurulması mümkündür.Hal böyle olunca, istinaf başvurusunda bulunan davalı vekilinin, istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle kısmen kabulü ile zararın oluşmasında davacının da dairemizin kabulüne göre %50 oranında mütefarik kusur indirimi yapılarak ve bu indirimin takdiri olması nedeniyle ret edilen miktar bakımından davalı taraf yararına vekalet ücreti takdiri gerekmediği ve yargılama giderlerinin de paylaştırılamayacağı gözetilmek suretiyle suretiyle, ilk derece mahkemesi kararının HMK m.353/1-b/2 gereğince kaldırılmasına ve belirtilen şekilde yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/05/2018 gün ve 2015/619 E., 2018/530 K. sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1/b-2 maddesi uyarınca KABULÜNE, 2- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davalıya İADESİNE,3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına,5- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 24/05/2018 gün ve 2015/619 E., 2018/530 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 5/1-Davanın KISMEN KABULÜ ile 13.604,00 TL’nin temerrüt tarihi olan 05.05.2015 tarihinden itibaren işleyecek ticari(3095 sayılı yasa 2/2maddesi uyarınca işleyecek) faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden alınarak davacı bankaya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,5/2-Alınması gerekli 909,28,00 TL karar harcından yatırılan 170,78 TL peşin harç ve 293,87 TL ıslah harcından mahsubu ile bakiye 444,63 TL karar harcının davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA, (İlk derece mahkemesince yazılan harç tahsil müzekkeresinin dikkate alınmasına,)5/3-Davacılar tarafından yapılan 31,80 TL ilk masraf, 170,78 TL peşin harç, 293,78 ıslah harç, 171,00 TL posta-tebligat masrafı, 2.400,00 bilirkişi masrafı olmak üzere toplam 3.067,36 TL yargılama giderinin kusur indiriminin resen yapıldığı husus da dikkate alınarak davalıdan alınarak davacıya VERİLMESİNE,5/4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan A.A.Ü.T uyarınca hesap edilen 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,5/5-Davalı tarafından yapılan masrafların kendi üzerinde bırakılmasına,5/6-Yargılama sırasında davalı sigorta şirketi vekille temsil edilmiş ise de redde konu miktarın takdiri indirime ilişkin bulunması nedeniyle davalı sigorta şirketi lehine vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,5/Taraflarca yatırılan gider avansından kullanılmayan bakiye kısmın talep halinde yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.11/11/2020