Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2163 E. 2018/1005 K. 04.10.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2163
KARAR NO : 2018/1005
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BURSA 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/04/2018
NUMARASI : 2018/224 E.-2018/565 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Maddi-Manevi Tazminat)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/10/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’nin maliki olduğu, … plaka sayılı aracın sürücüsünün kusuru ile davalı …’in maliki bulunduğu … plaka sayılı araca, … plaka sayılı aracın da sürücüsünün kusuru ile vekil edenine ait … plaka sayılı araca çarpması sonucunda 01/03/2014 tarihinde meydana gelen zincirleme trafik kazasında vekil edenine ait aracın hasarlandığını, davalı sigorta şirketinin de davalılardan …e ait aracın ZMM Sigortacısı olduğunu ,ileri sürerek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 6.100-TL si hasar bedeli 500-TL’si iş gücü kaybı zararı ve 400-TL’side tespit masrafları olmak üzere toplam; 7.000-TL maddi tazminatın kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak vekil edenine verilmesini istemiştir.
Davalı …Sigorta A.Ş vekili cevabında; vekil edeni şirketin kazaya karışan … plaka sayılı aracın ZMM sigortacısı olduğunu, bu nedenle sorumluluğun sigortalının kusuru ve zorunlu sigorta limitleri ile sınırlı bulunduğunu ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … yargılama oturumlarına katılmamış ve savunmada bulunmamıştır.
Davalılardan … ise; 12/05/2015 günlü oturuma katılarak, dava konusu aracın kendisine ait bulunduğunu, ancak aracı kullanması için olay tarihinde damadına verdiğini ve kazayı da damadının yaptığını bildirmiştir.
Mahkemece; 01/03/2014 tarihinde meydana gelen ve davacıya ait aracın hasarlanmasıyla sonuçlanan zincirleme trafik kazasının oluşumunda, kazaya karışan …plaka sayılı araç sürücüsü …’in % 40 oranında, davalı ….nin mülkiyetinde olan … plaka sayılı araç sürücüsünün ise %60 oranında kusurlu olduğu, kaza sonucunda davacıya ait …. plaka sayılı araçta meydana gelen hasar bedelinin benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda 6.849-TL olduğu, ancak talebin 6.100-TL olması nedeniyle taleple bağlı kalınarak bu miktarın hüküm altına alınması gerektiğini, araç tamirinin on günde tamamlanabileceği, günlüğü 50-TL’den toplam 500-TL iş gücü kaybı(kazanç kaybı) zararı oluştuğunu, davalı …’in ve sigorta şirketinin sorumluluğunun…’in kusuru oranıyla sınırlı bulunduğunu, %60 kusura sahip davalılardan ….hakkındaki davanın ise; 19/08/2014 günlü dilekçe ile atiye bırakıldığı gerekçesiyle; davalı … aleyhine açılan davada atiye terk nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına; davacının davalılar … ve …A.Ş aleyhine açtığı davanın kısmen kabul ve kısmen reddi ile; 2.440,00.-TL araç hasar bedelinin davalı …dan dava tarihinden itibaren (18/04/2014 ),davalı …’ten ise haksız eylem tarihinden itibaren (01/03/2014) işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, 200,00.-TL iş gücü (kazanç) kaybı bedelinin haksız fiil tarihinden itibaren (01/03/2014) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı….’ten tahsili ile davacıya verilmesine; davacının delil tespiti masraflarının yargılama gideri olarak hesaplanacağından tahsilde mükerrerlik olmaması için bu hususta ayrıca hüküm oluşturulmasına gerek ve yer olmadığına, karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından başvurulması üzerine Dairemizce yapılan inceleme sonucunda 31/01/2018 gün 2017/599-2018/81 karar sayılı ilamla; “Yargılama sırasında davacı vekili mahkemeye hitaben verdiği 19/08/2014 günlü dilekçe ile davalılardan … hakkındaki davayı atiye bıraktıklarını bildirmiştir. Ne var ki HMK’nun da davanın atiye bırakılması şeklinde bir düzenleme bulunmamaktadır. Bu davanın geri alınmasıdır. Anılan kanunun 123.maddesinde ” Davacı hüküm kesinleşinceye kadar, ancak davalının açık rızası ile davasını geri alabilir” denmektedir. Düzenlemeden de anlaşılacağı üzere; davacı davalının açık rızası olmaksızın davasını geri alamaz. Mahkemenin gerekçesini dayandırdığı 19/08/2014 günlü dilekçedeki beyan davalı …ye iletilmediğine ve açık rızası alınmadığına ve davacı vekili 10.03.2015 günlü oturumda davalı …’ye tebligat yapılmasını istediğine, yapılan tebligat sonucunda da davalı …, takip eden 12.05.2015 günlü duruşmaya katılarak hakkında açılan dava ile ilgili beyanda bulunduğuna göre; mahkemece bu davalı hakkındaki dava bakımından da işin esasına girilerek taraf delilleri toplandıktan ve değerlendirildikten sonra olumlu veya olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme sonucunda bu davalıya yönelik isteğin esası hakkında karar verilmemiş olması;HMK’nun 353/1-a/6 maddesi kapsamında değerlendirildiğinden kararın kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılmak üzere mahkemesine gönderilmesi gerekmiştir.” denilmek suretiyle dosyanın mahkemesine gönderildiği anlaşılmıştır.
Dairemizce verilen karar uyarınca ilk derece mahkemesinin 2018/224 esasına kaydedilerek yeniden yapılan yargılamada, davalı … 24/04/2018 günlü oturuma katılmış, kazaya karışan aracın üzerine kayıtlı olmasına rağmen fiilen kaza yapan damadı … tarafından kullanıldığı, delili bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istediğini açıklamıştır.
Mahkemece, iddia savunma, taraf delilleri, dairenin kaldırma ve gönderme kararı ile tüm dosya kapsamı değerlendirilerek, 01/03/2014 tarihinde meydana gelen ve davacıya ait …plaka sayılı aracın hasarlanmasıyla sonuçlanan trafik kazasının oluşumunda davalılardan …in maliki, davalılardan … Sigorta A.Ş’nin de trafik sigortacısı olduğu … plaka sayılı araç sürücüsünün %40 oranında, davalı ….’nin maliki bulunduğu … plaka sayılı araç sürücüsünün de %60 oranında kusurlu olduğu, davacıya ait araçta meydana gelen hasar miktarının 6.849,00-TL olduğu anlaşılmakta ise de, talebin 6.100,00-TL olduğu gözetildiğinde, bu miktarın %60 ‘ına isabet eden 3.660,00-TL den davalı ….’nin, %40 ‘ına isabet eden 2.440,00-TL’den de diğer davalıların sorumlu oldukları, aynı şekilde iş gücü (kazanç) kaybı yönündeki 500,00-TL’lik talebin de kusurları oranında … ve …. arasında paylaştırılması gerektiği, ancak iş gücü kaybı zararından sigorta şirketinin sorumlu olmadığı, bu nedenle sigorta şirketi aleyhine bu yönde hüküm tesis edilemeyeceği, tespit dosyasındaki masraf isteğinin de yargılama niteliğinde bulunduğundan yargılama giderlerine dahil edilerek belirleme yapılması gerektiği görüşünden hareketle; “Davanın kısmen kabul kısmen reddine,
A-2.440,00.-TL araç hasar bedelinin davalı …Sigorta’dan dava tarihinden itibaren(18/04/2014), davalı …’ten haksız eylem tarihinden itibaren (01/03/2014) işleyecek yasal faizi ile birlikte bu davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine,
B-200,00.-TL iş gücü (kazanç) kaybı bedelinin haksız fiil tarihinden itibaren (01/03/2014) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı….’ten tahsili ile davacıya verilmesine,
C-3.660,00 TL araç hasar bedeli ve 300,00 TL işgücü kaybı bedeli olmak üzere toplam 3.960,00 TL’nin haksız fiil tarihinden itibaren (01/03/2014) işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı …den tahsili ile davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili ile davalılardan … tarafından ayrı ayrı süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekilinin istinaf nedenleri; taleplerinin esasen tamamı kabul edildiği halde, davalı sigorta şirketi vekili yararına vekalet ücreti takdir edilmesinin hatalı olduğu ve ayrıca AAÜT.hükümleri uyarınca fazla belirlendiği hususlarına yöneliktir.
Davalı …’nin istinaf itirazları ise; hukuki bilgisinin olmaması ve yeterince bilgilendirilmemesi nedeniyle davacının atiye bırakma talebine açıkça muvafakat edemediği, ancak kararın henüz kesinleşmemiş olduğu gözetildiğinde, davacı tarafın geri alma talebini açık ve kesin olarak kabul etmekte olduğunu, buna göre karar vermesi gerektiği hususlarına ilişkindir.
İstinaf edenlerin sıfatı, istinafların kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, usul ve yasaya aykırı bir yön tespit edilemediğine, Dairemizin 31/01/2018 günlü Kaldırma-Gönderme kararında belirtilen şekilde işlem ve uygulama yapıldığına, istinaf yasa yoluna başvuran …yargılamanın hiçbir aşamasında atiye bırakmak-davayı geri alma talebine açıkça muvafakat verdiğini açıklamadığına, zamanında yapılmayan irade açıklamasının istinaf aşamasında yapılmasının sonuca etkili olmayacağının belirgin bulunmasına, kazanın meydana gelmesinde %60 oranında kusurlu olan aracın, işleteni konumunda bulunan ….’nin zarardan sorumlu olduğu konusunda herhangi bir duraksama bulunmadığına, hasar bedeli dışında kalan ve kazanç kaybına ilişkin olan 500,00-TL’lik zararın dolaylı zarar olması nedeniyle, sigorta şirketinin sorumlu olamayacağı ve bu nedenle de sorumlu tutulmadığı, kazanç kaybı zararının da diğer davalılarla birlikte davalı sigorta şirketinden tahsili istendiği gözetildiğinde, davalı sigorta şirketi yararına bu miktarla bağlı kalınarak AAÜT hükümleri uyarınca vekalet ücreti takdir edilmiş olmasında da herhangi bir yanılgı bulunmadığına göre; istinaf yasa yoluna başvuran davacı vekilinin ve davalı…’nin tüm istinaf itirazlarının ayrı ayrı HMK.353/1-b/1hükmü uyarınca esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Usul ve esas yönünden hukuka uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik olarak davacı vekili ve davalı … tarafından yapılan istinaf başvurularının HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacıdan alınması gereken istinaf karar ve ilam harcının peşin olarak alındığından, bu konuda karar verilmesine yer olmadığına,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı …’den alınması gereken 270,51-TL istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 112,71-TL’nin düşümü sonucunda kalan bakiye 157,80-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının davalı …’den alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m. 362/1-a gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.04/10/2018.