Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2150 E. 2020/3573 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2150
KARAR NO : 2020/3573
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 15/05/2018
NUMARASI : 2017/474 E. – 2018/508 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, İstanbul 15.ATM’nin 2014/930 E sayılı dava dosyası ile destekten yoksunluk tazminatı davası sırasında, davacıların hak edecekleri destekten yoksunluk tazminatının davacı … yönünden 7.500,00 TL’sinin, davacı … yönünden ise 1.500,00 TL olmak üzere toplam 9.000,00 TL’sini müvekkiline temlik ettiklerini bildirerek, bu durum gözetilerek karar verilmesini istemiştir. Anılan dava dosyasında ise davacılar vekili, 20/06/2011 tarihinde … idaresindeki … plakalı aracı ile seyir halinde iken karşı istikametten gelen …. kullandığı plakasız motosiklet ile çarpışması sonucu kazada … hayatını kaybettiğini, müvekkillerinin eşi ve babası olan … kaybetmesi sonucu istikbale dönük maddi destek mahrumiyetinin söz konusu olduğunu, aracın karayolları zorunlu mali mesuliyet sigorta şirketi mevcut olmadığından davalı kurum meydana gelen tüm maddi zararlardan işleten sürücü ve araç maliki ile birlikte müşterek ve müteselsilen sorumlu olduğunu iddia ederek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı sigorta şirketinden her bir müvekkili için ayrı ayrı 100,00TL olmak üzere toplam 400,00TL destekten yoksun kalma tazminatının davalı sigorta şirketine dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili;Müvekkili Güvence Hasabı’nın sorumluluğunun bulunmadığını, temerrüde düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkili aleyhine dolaylı zararların reddine karar verilmesini istemiştir. Dava sonunda anılan mahkemece, 31/05/2016 gün ve 2016/399 karar ile temlik alan davacının davasının işlemden kaldırılmasına ve ayrı bir esasa kaydedilmesine karar verilerek davacıların temlik dışında kalan tazminat taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.Bilahare temlik alan davacının davasını yenilemesi üzerine, yukarda belirtilen esas numarası üzerinden davaya devam edilmiş ve 06/06/2016 gün ve 2017/474 E-2018/508 K sayılı karar ile temlik edilen 9.000,00 TL için davanın kabulüne karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen iş bu karara karşı davalı … vekili tarafından süresi içinde istinaf başvurusu yapılmıştır. Davalı vekilinin istinaf nedenleri: Sürücünün tam kusuru nedeniyle sürcünün mirasçıları olan davacıların tazminat talep edemeyeceği ve dosyanın tefrik edildiği asıl dava dosyasının bekletici mesele sayılması gerektiğine ilişkindir. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf neden ve kapsamları ile sınırlı olarak yapılan incelemede:1-Davalı vekilinin, sürücünün tam kusuru nedeniyle sürücünün mirasçıları olan davacıların, tazminat talep edemeyeceğine ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde: Bu davanın tefrik edildiği İstanbul 15.ATM’nin 2014/930 E sayılı dava dosyası kapsamından, kaza tarihi olan 20.06.2011 tarihinde ZMM sigortası poliçesi bulunmayan, davacıların murisi …. yönetimindeki plakasız motosikletin, sürücü dava dışı … yönetimindeki … plakalı araç ile çarpışması sonucu, davacıların murisinin ölümesi üzerine desteğini yitiren asıl davanın davacıları zarar gören üçüncü kişi sıfatı ile destek tazminatı talebinde bulundukları anlaşılmaktadır. Bilahare de Adana ….Noterliğinin 05.05.2014 tarih ve … yevmiye numaralı temlikname ve davacılar vekilinin Mahkememize sunduğu 27.05.2015 tarihli açıklama dilekçesine göre davacılardan … tazminat payına düşen miktardan 7.500.TL, davacı … tazminat payına düşen miktardan 1.500.TL olmak üzere toplam 9.000.TL ‘yi davacı …’ye temlik ettikleri anlaşılmaktadır. 2918 sayılı yasanın, “İşleten ve Araç İşleticisinin Bağlı Olduğu Teşebbüs Sahibinin Hukuki Sorumluluğu” başlıklı 85.maddesi birinci fıkrasında; “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün unvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmü yer almaktadır. Diğer yandan davacıların murisinin kullandığı ve ölümüne yol açan plakasız motosikletin kaza tarihinde ZMMS poliçesi düzenlenmemiştir. Bu nedenle davalı …’nın 5684 sayılı yasanın 14. maddesi gereğince sorumluluğu sözkonusudur. Kaza tarihi itibariyle işletenin veya sürücünün yakınlarının uğradıkları destek zararlarının trafik sigortacısının sorumluluğu kapsamı dışında kaldığına ilişkin kanunda açık bir düzenleme bulunmamaktadır. İşleten murisin, ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile olsun salt ölmüş olması nedeniyle destekten yoksun kalanların uğradığı zarara bağlı olarak talep ettiği hak, salt miras yoluyla geçen bir hak olmayıp, bilimsel ve yargısal içtihatlarda kabul edildiği üzere destekten yoksun kalanın şahsında doğrudan doğruya doğan, asli ve bağımsız bir talep hakkıdır. Davacılar, ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıkları, ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki murislerinin kusurunun davacılara yansıtılamayacağı, destekten yoksun kalan davacılar da zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunduğuna göre, kaza tarihi itibariyle davacıların murisinin müterafik kusurunun öneminin bulunmadığı, somut olayda ZMM poliçesi düzenlemediğinden …ndan talep edilmesi usul ve yasaya uygundur. Nitekim, Uyap sorgulamasından anlaşılacağı üzere, davanın tefrik edildiği İstanbul 15.ATM’nin 2014/930 E sayılı dava dosyasında, mahkemece aynı esaslar kabul edilerek davanın kabulüne karar verilmiş ve bu karar Yargıtay denetiminden geçerek onanmıştır. Dolayısı ile davalının, sürücünün tam kusuru nedeniyle sürücünün mirasçıları olan davacıların, tazminat talep edemeyeceğine ilişkin davalı istinaf itirazı yerinde olmadığından reddinin gerekmiştir. 2-Davalı vekilinin, bu dosyanın tefrik edildiği asıl dava dosyasının bekletici mesele sayılması gerektiğine ilişkin isitinaf itirazının incelenmesinde: Davacı vekili, İstanbul 15.ATM’nin 2014/930 E sayılı dava dosyası ile destekten yoksunluk tazminatı davası sırasında, davacıların hak edecekleri destekten yoksunluk tazminatının davacı … yönünden 7.500,00 TL’sinin, davacı … yönünden ise 1.500,00 TL olmak üzere toplam 9.000,00 TL’sini müvekkiline temlik ettiklerini bildirerek HMK 125. maddesi kapsamında temlik edilen bölüm için davacı konumuna gelmiştir. Ne var ki, davanın kendisi tarafından takip edilmemesi nedeniyle dosyanın işlemden kaldırılmasına karar verilmiş ve ana dosyadan tefrik edilmiştir. Bilahare de yenilenmek suretiyle yeni esas numarası üzerinden görülüp sonuçlandırılmıştır.HMK 165. maddesinde “Bekletici Sorun” kenar başlığı altında “Bir davada hüküm verilebilmesi,başka bir davaya,idari makamın tespitine yahut dava konusuyla ilgili bir hukuki ilişkinin mevcut olup olmadığına kısmen veya tamamen bağlı ise mahkemece o davanın sonuçlanmasına veya idari makamın kararına kadar yargılama bekletilebilir.” hükmü yer almıştır. Bu hüküm gözetildiğinde somut olayda bekletici sorun kabul edilmesini gerektiren koşullar bulunmadığından, mahkemenin yargılamaya devamla davayı sonuçlandırmış olmasında, herhangi bir isabetsizlik bulunmadığından, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerinde değildir.Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmalarına, dosyadaki delillere, davanın tefrik edildiği İstanbul 15.ATM’nin 2014/930 E sayılı dava dosyasında verilen karar gerekçesine, davacının anılan dava dosyasına konu alacağının bir kısmını temlik almış bulunmasına, temlik edenlerin üçüncü kişi konumunda bulunmaları nedeniyle davalıdan destekten yoksunluk tazminatı isteme haklarının bulunmasına, desteğin sürücü olması nedeniyle kusurunun desteğini yitirenlere ve dolayısı ile temlik alan davacıya karşı ileri sürme imkanının bulunmamasına, HMK 165. maddesi koşullarının gerçekleşmemiş bulunmasına göre davalı vekilinin istinaf itirazlarının yukarıda açıklanan nedenlerle HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca, istinaf yasa yoluna başvuran davalıdan alınması gereken 614,79 TL istinaf nispi karar ve ilam harcından davalı tarafından peşin yatırılan maktu 35,90 TL ve 162,68 TL nispi karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 416,21TL istinaf karar ve ilam harcının davalıdan alınarak hazineye gelir KAYDINA,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar yönünden kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.22/10/2020