Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2141 E. 2020/3553 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2141
KARAR NO: 2020/3553
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/04/2018
NUMARASI: 2016/37 E. – 2018/470 K.
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın kusurlu bir şekilde dava dışı … plaka sayılı araca çarpması ve çarpılan aracın savrularak o sırada kavşakta bulunan ve yaya konumunda bulunan davacıya çarpması neticesine 16/06/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının yaralanarak sakat kaldığını, sigorta şirketine yapılan başvuru sonucunda kendisine bir miktar ödeme yapılmış ise de, bu ödemenin yetersiz olduğunu ileri sürerek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 2.000,00-TL sürekli sakatlık tazminatının olay tarihinden işletilecek avans faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, 28/08/2017 günlü ıslah dilekçesi ile de sürekli sakatlık tazminatına ilişkin istek miktarını 234.510,00-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … şirketi vekili cevabında özetle; dava konusu kazaya karıştığı ileri sürülen … plaka sayılı aracın, vekil edeninin sigorta şirketi nezdinde 10/11/2012 – 10/11/2013 tarihleri arasını kapsar biçimde trafik sigortalı olduğunu, kaza nedeniyle yapılan başvuru üzerine, davacıya ibraname karşılığında 11/06/2014 tarihinde maluliyet tazminatı ödemesi yapılarak, tüm sorumluluğun karşılandığını, eğer yeniden sorumluluk yoluna gidilecek olur ise de, yapılan ödemenin gözetilmesiyle birlikte kusurun ve maluliyetin usulüne uygun şekilde belirlenmesini isteyerek, davaya karşı koymuş ve ayrıca olay tarihinden itibaren avans faizi talebinin de yerinde olmadığını bildirmiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları, Torbalı 1. Asliye Ceza Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan 2014/143 E, 2015/525 sayılı ceza yargılamasına ilişkin dosya ve tüm dosya kapsamı gözetilerek, dava konusu kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsü …’un %75 oranında, kazaya karışan diğer araç sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olduğu, davacının ise herhangi bir kusurunun bulunmadığı, kaza sonucunda yaralanan davacının %100 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği benimsenmek suretiyle, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda; “Davanın KISMEN KABULÜ ile 230.234,85-TL iş göremezlik tazminatının 16/01/2014 tarihinden işleyecek temerrüt faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine,” karar verilmiştir. Karara karşı davalı … şirketi vekili tarafından ve katılma yolu ile de davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri; hükme esas alınan bilirkişi raporundan da anlaşılacağı üzere; vekil edeninin gerçek zararının 342.362,57-TL olduğu, sigorta şirketince yapılan ödemenin güncellenmiş halinin 19.765,15-TL bulunduğu, bu durumda ödemenin güncellenmiş halinin gerçek zarar miktarından düşülmesi gerekirken poliçe limiti olan 250.000,00-TL’den düşülmesi sonucunda yazılı biçim ve şekilde eksik tazminata hükmedilmiş olmasının doğru olmadığına ilişkindir. Davalı vekilinin istinaf nedenleri ise; dosya arasında bulunan ve İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nden temin edilen 03/02/2014 tarihli sağlık kurulu raporunda davacının maluliyetinin sadece %10 olarak gösterildiği ve bu orana göre sigorta şirketi tarafından ödeme yapıldığı, böyle bir rapor varken yargılama sırasında temin edilen rapordaki davacıdaki nevrotik arızalar nedeniyle maluliyetin %100 olduğuna ilişkin belirlemede isabet bulunmadığı, zira davacının kazadan sonra psikolojik tedavi gördüğüne dair dosyada herhangi bir bilgi ve belge olmaksızın, var olduğu tespit edilen nevrotik arızaların trafik kazası ile bir ilgisinin bulunduğundan söz edilemeyeceği, bu durumda raporlar arasındaki çelişkinin usulüne uygun şekilde giderilmesi gerektiği halde, bunun yapılmamış olmasının usul ve yasaya aykırı bulunduğuna yöneliktir. Dava, trafik kazası sonucunda meydana gelen sürekli iş göremezlik zararının tazmini isteğine ilişkindir. Taraflar arasında davalı … şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan aracın karıştığı 10/06/2013 günlü trafik kazasında, davacının yaralandığı, kazanın oluşumunda herhangi bir kusurunun olmadığı konularında bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık, kaza sonucunda yaralanan davacıda bu yaralanmasına bağlı olarak maluliyet oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise bunun ne oranda olduğu hususuna ilişkindir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Maluliyete ilişkin belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir. Dosya kapsamından, kaza sonucunda davacının yaptığı başvuru üzerine, davalı … şirketi tarafından İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesince düzenlenen 25/12/2013 günlü Özürlü Sağlık Kurulu raporunda belirtilen %10 sakatlık oranına göre ödeme yapıldığını, söz konusu raporda sakatlığa neden olan arızanın “opere sağ ön kol fraktür sekeli el bileği, dirsek, omuz eylemi hareket kısıtlılığı” olarak gösterildiği ve trafik kazasından kaynaklandığının açıklandığı anlaşılmaktadır. Dava dilekçesinde, davacıda var olduğu ileri sürülen sakatlığın neye ilişkin olduğu açıklanmamış sadece maluliyet durumunun tespiti istenilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan ve Ege Üni. Tıp Fakültesi Hastanesi tarafından düzenlenen 30/01/2017 günlü Adli Sağlık Kurulu raporunda; davacının, trafik kazasından sonra Torbalı Devlet Hastanesi, İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde gördüğü tedavileri anlatıldıktan sonra şahsın 03/08/2016 tarihinde yapılan muayenesinde tespit edilen şikayetleri nedeniyle Ege Üni. Tıp Fakültesi Nöroloji, Ortopedi ve Travmatoloji ile Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dallarından konsültasyon istenildiği ve yapılan konsültasyonlar sonucunda davacıda var olduğu tespit edilen nörolojik ve psikiyatrik arızalara bağlı olarak meslekte kazanma gücündeki azalma oranının %100 olduğu bildirilmiştir. Ancak, kazadan hemen sonra Torbalı devlet hastanesinde yapılan değerlendirme sonucunda düzenlenen Genel Adli muayene raporunda ve devamında İzmir Katip Çelebi Üniversitesi Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesine ait epikriz raporunda ve aynı hastanenin 13/11/2013 günlü adli raporunda ve yine aynı hastanenin 03/02/2014 tarihli EMG raporunda davacıda nörolojik bir arızanın olduğuna dair bir belirleme bulunmamaktadır. Davacının nörolojik şikayetlerine ilişkin ilk açıklamanın şahsın EÜTF 03/08/2016 tarihinde yapılan muayenesinde dile getirildiği, bu muayenede tek başına işlerini yapamadığı, dışarı çıkamadığı, sağ ve sol kolunda güçsüzlük, uykularında düzensizlik, ağlama atakları, desteksiz yürüdüğü zaman düşme şikayetleri olduğunu açıkladığı, bunun üzerine nöroloji anabilim dalı ruh sağlığı ve hastalıkları başkanlıklarından konsültasyon istediği anlaşılmakta olup, adı geçen anabilim dalı başkanlıklarına ait raporlarda, davacıda 2016 tarihli muayenede var olduğu belirlenin nörolojik arazların kişiyle ve kardeşiyle yapılan görüşmelerdeki açıklamalara dayandırılarak sadece ilgililerin iddiaları doğrultusunda mevcut arazların trafik kazasından kaynaklı olduğu gibi bir sonuca varılabilmesi mümkün değildir. Dosyada, davacının EÜTF deki 2016 yılında yapılan muayenesinden önce nörolojik şikayetlerine bağlı olarak tedavi gördüğüne ilişkin bilgi ve belge bulunmamakta olup kaza ile davacıda var olduğu kabul edilen nörolojik arızalar arasında illiyet bağının bulunup bulunmadığı ve varsa nedeni konusunda söz konusu raporda denetlenebilir bir gerekçe olmadığından, raporun yeterli ve geçerli bir rapor olarak kabul edilmesi de olanaklı değildir. Bu durumda mahkemece, konunun önemi de dikkate alınarak ve gerekirse davacının Adli Tıp Kurumuna sevkinin de sağlanması suretiyle; ATK 3. Adli Tıp İhtisas Dairesinden kaza tarihinde yürürlükte bulunan “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği” hükümleri uyarınca 10/06/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanan davacının bu yaralanmasına bağlı olarak kalıcı iş gücü kaybı oluşup oluşmadığı, oluşmuş ise oranı, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’nde yapılan muayenede belirlenen nörolojik arızaların kazayla illiyet bağının bulunup bulunmadığı hususlarında, varsa diğer eksik tedavi evrakları da getirtilerek ve dosyadaki tüm tedavi evrakları ile ilgili konuyla ilişkin olarak dosyaya ibraz edilen tüm raporlarında gözetilmesi sonucunda açık, denetime elverişli rapor alınması ve ondan sonra oluşacak duruma göre davacının gerçek zarar miktarının belirlenmesi yoluna gidilmesi gerekirken, bunun yapılmamış olması halinde HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından davalı vekilinin istinaf başvurusunun bu nedenle kabulü ile ilk derece mahkemesince verilen kararın kaldırılması gerektiği; sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davalı …vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 27/04/2018 gün ve 2016/37 E. – 2018/470 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, 2-Kaldırma -Gönderme kararının gerekçesi gözetildiğinde davacının istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine YER OLMADIĞINA, 3-Dosyanın yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacının istinaf itirazları değerlendirilmediğinden, istinaf başvurusu sırasında davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan maktu istinaf karar ve ilam harcı ile istinaf başvuru harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … şirketi tarafından, istinaf başvurusu sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 3.903,43-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE, 6-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca, istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin ise ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, 7-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a/6 hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/10/2020