Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2134 E. 2020/3422 K. 01.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2134
KARAR NO : 2020/3422
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI : 2015/986 E., 2018/355 K.
DAVANIN KONUSU Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 01/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle, davalı … tarafından sigortalı … plaka sayılı TIR sürücüsü … 02/10/2005 tarihinde Afyon Antalya karayolu Hüdai kaplıcaları kavşağında meydana gelen trafik kazası neticesinde vefat ettiğini, geride kalan müteveffanın eşi olan müvekkili … ve kız çocuğu olan müvekkili …’in derin psikolojik çöküntü ve ızdırap içine düştüklerini, kaza sonrası eş ve babalarını kaybeden müvekkillerinin maddi zararının karşılanmaması nedeniyle davalı … şirketinin sorumluğu kaza tarihindeki sigorta limitleri ile mahkeme masrafları ve vekalet ücretinden sorumlu olmak kaydı ile davalıdan maddi zararının tahsili için belirsiz alacak davası kapsamında şimdilik davacı eş … için 1.500 TL destekten yoksun kalma tazminatı ve 500 TL cenaze gideri, davacı çocuk … için 1.500 TL destekten yoksun tazminatı olmak üzere toplamda 3.500 TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; talebin zaman aşımına uğradığını, … plaka sayılı aracın 21/04/2005-2006 tarihleri arasında 6981156 numaralı trafik poliçesi ile sigortalı olup poliçe limitinin 50.000 TL ile sınırlı olduğunu, kusurun ve zarara miktarının tespiti gerektiğini, sigortalının kusurlu olması halinde ancak sorumluğa gidilebileceğinin, aktüel hesabında başkacı hak sahipleri ver ise bu kişilerin saklı paylarını dikkate alınmasını, cenaze ve defin giderinin poliçe teminatı dışında olduğunu, SGK tarafından rücuya tabi gelir bağlanıp bağlanmadığının tespit edilmesi gerektiğini, müvekkili şirketin temerrüte düşmediğini ve bu nedenle yasal faiz uygulanması gerektiğini, müvekkili şirketin dava açılmasına sebebiyet vermediğinden yargılama gideri ve ücreti vekaletin karşı tarafa yüklenmesini istemiştir. Mahkemece yapılan yargılama sonunda; İddia, savunma, alınan bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; taraflar arasındaki uyuşmazlığın trafik kazasından dolayı meydana gelen ölüme bağlı destekten yoksun kalma ve defin giderlerini ilişkin maddi tazminat konusunda olduğu, alınan ve hüküm kurmaya mahkemece elverişli bulunan bilirkişi raporu doğrultusunda, davacı eş … için maddi tazminat için 38.415,88 TL istenebileceği, çocuk… için 11.114,08 TL istenebileceği, davacının duruşmada defin talebi giderlerinden feragat ettiğini bildirdiğinden, 1-Davacının davasının davacı eş … için kısmen kabulüne, 38.415,88 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 09/10/2015 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile davalıdan alınarak davacıya verilmesine, davacı …’nın defin giderine yönelik fazlaya ilişkin talebinin feragat nedeniyle reddine,2-Davanın davacı çocuk … yönünden kabulüne, 11.114,08 TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 09/10/2015 tarihinden itibaren değişen oranlarda avans faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, karar davalı vekili tarafından istinaf edilmiştir. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; kaza 01/10/2005 tarihinde meydana gelmiş olup zararın tazmin talebinin zamanaşımına uğradığını, davayı kabul anlamına gelmemekle birlikte rapora itirazlarına rağmen müteveffanın anne ve babasının hayatta olup olmadığı araştırılmadan hayatta iseler destek payı ayrılmadan hesaplama yapılmasının hatalı olduğunu, ayrıca müteveffanın dava dışı kızı ile ilgili destek gören olarak hesaplamalarda pay ayrılması gerekirken dikkate alınmamasının hatalı olduğunu, kusur indirimi yapılmaksızın, SGK’dan rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığı hususu araştırılmadan ve ATK’dan kusur raporu alınmadan verilen kararın kaldırılmasını ve davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı yapılan incelemede; Dava konusu kaza ile ilgili Sandıklı Asliye Ceza Mahkemesine açılan ceza davası sırasında yapılan keşif sonucu alınan bilirkişi raporu ile trafik kazası tespit tutanağı ve mahkemece alınan kusurla ilgili rapordaki değerlendirmelerin birbirini teyid ettiği ve olayın meydana gelişine uygun olduğu, buna göre müteveffanın olayda tam kusurlu olduğu, anlaşılmıştır.Dosya içindeki bilgi ve belgelere, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde; hükme esas alınan uzman bilirkişi raporundaki belirlemelerin ve hesap yönteminin oluşa, erleşmiş uygulamalara uygun denetime elverir gerekçeler içermesine; 02/10/2005 olan kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü-işleten destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan, desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı, araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3. kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişinin sigorta şirketinden tazminat isteme hakkına sahip olduğu konusunda duraksama bulunmadığına, bu durumda 3.kişi sıfatıyla dava açan destekten yoksun kalan kişi bakımından TBK’nun 135. maddesinde düzenlenen alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesi durumunun da gerçekleşmemiş olmasına, kaza tarihinden çok sonra 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarının somut olayda uygulanma yerinin bulunmamasına, müteveffanın aile nüfus kayıt tablosundan anne ve babasının dava tarihinde hayatta olmamasına, dava dışı kızı …’in evli olmasına, müteveffanın dava dışı oğlu Veysel ile ilgili gareme hesabının yapılmasına, davacıların maddi zararlarının teminat limitiyle sınırlı ve garameten tespit edilmesine, ceza zamanaşımı dikkate alınarak zamanaşımı süresinin 15 yıl olmasına göre davalı … vekilinin bu hususlardaki istinaf taleplerinin HMKnun 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçe uyarınca;1-Usûl ve yasaya uygun İSTANBUL 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2018 tarih ve 2015/986 Esas, 2018/355 Karar sayılı kararına karşı davalı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Karar tarihine göre davalıdan alınması gerekli 3.383,39-TL istinaf karar ve ilam harcından peşin alınan 846,00-TL harcın mahsubu ile geriye kalan 2.537,39-TL harcın davalıdan tahsili ile Haziney İRAD KAYDINA,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin kendi üzerinde BIRAKILMASINA,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar yönünden kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.01/10/2020