Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2129 E. 2020/3551 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2129
KARAR NO : 2020/3551
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 19/04/2018
NUMARASI : 2016/40 E. – 2018/459 K.
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı olan davalı … sürücüsü, diğer davalı … Limited Şirketinin de işleteni bulunduğu … plaka sayılı aracın 28/01/2015 tarihinde yaya geçidini kullanarak karşı tarafa geçmek isteyen davacı … çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında davacı … vücudunda kırık oluşacak şekilde yaralandığını ileri sürerek … için yapılan hastane ve sağlık giderleri ile çalışma gücünün kaybı ve ekonomik geleceğinin sarsılmasına ilişkin maddi zararlara karşılık olmak üzere, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak ) 3.049,50-TL maddi tazminatın kaza tarihinden kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte tüm davalılardan, ayrıca davacı … için 120.000,00-TL, davacı anne … için 5.000,00-TL , davacı baba … için 5.000,00-TL ve davacı kardeş … için de 5.000,00-TL olmak üzere 135.000,00-TL manevi tazminatın kaza tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte sigorta dışında kalan davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı … ve davalı …. Ticaret Limited Şirketi vekili cevabında özetle; kazanın meydana gelmesinde davalı araç sürücüsünün kusurunun bulunmadığı dolayısıyla vekil edenlerinin sorumlulukları yoluna gidilemeyeceğini, istenen manevi tazminat miktarının da çok fazla olduğunu, ayrıca ağır bedensel bir zarar olmadan davacının ailesinin manevi tazminat talep edemeyeceğini ileri sürerek davaya karşı koymuştur.Davalı … Şirketi vekili 17/02/2017 günlü dilekçe ile; davacı ile sulh olduklarını, bu nedenle davanın feragat nedeniyle reddine talep ettiklerini belirterek, varılan anlaşma uyarınca vekalet ücreti ve yargılama giderlerine hükmedilmesini istemediklerini açıklamıştır.Davacılar vekili UYAP’tan gönderdiği 09/02/2017 günlü dilekçe ile maddi tazminata ilişkin taleplerinden feragat ettiklerini açıklamış, 20/02/2017 günlü duruşma oturumunda da; maddi tazminat yönünden davalı sigorta şirketi ile sulh olduklarını, bu nedenle davayı sadece manevi tazminat talepleri bakımından devam ettirdiklerini bildirmiştir.Mahkemece yapılan yargılama sonucunda; dava konusu kazanın oluşumunda, davalı sürücü … %30 oranında, davacı yaya … %70 oranında kusurlu olduğu benimsenmek suretiyle; “1-Davanın maddi tazminat yönünden davacı tarafın maddi tazminat davasında sulh olunmakla bu hususta KARAR VERİLMESİNE YER OLMADIĞINA,2-Davanın manevi tazminat talebi yönünden KISMEN KABULÜNE, olayın oluş şekli, kusur durumu, maluliyet, kaza sonrasında yaşanan elem, ızdırap, sosyal ekonomik durum, hak ve nesafet kuralları dikkate alınarak takdiren; davacı … 25.000,00TL, … ise 3.000,00’er TL manevi tazminatın davalılar …. Ltd. Şti’nden dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müşterek ve müteselsil tahsiline,” karar verilmiştir.Karara karşı davacılar vekili ile davalı …. Limited Şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurmuştur.Davacılar vekilinin istinaf nedenleri; kusurun hatalı belirlendiği, ayrıca kazanın meydana geliş şekli, yaralanmanın niteliği, tedavinin süresi ve şekli değerlendirildiğinde; hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yetersiz olduğuna ilişkindir.Davalılar vekilinin istinaf nedenleri ise; kazanın meydana gelmesinde taraflar kusurlarının ne olduğuna ilişkin inceleme ve değerlendirmenin yetersiz olduğu, tüm kusuru davacıda olduğu halde, davalı araç sürücüsünün %30 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek, sorumlulukları yoluna gidilmesinin hatalı bulunduğu, kabule göre de belirlenen manevi tazminat miktarlarının fazla olduğu gibi ağır bedensel bir zarar oluşmadan aile fertlerinin lehine manevi tazminat hükmedilemeyeceği, ayrıca yargılama sırasında davalı … Ticaret Limited Şirketi de vekille temsil edildiği halde lehine vekalet ücreti takdir edilmemiş olmasının da isabetsiz olduğu hususlarına yöneliktir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. İstinaf edenlerin sıfatına, istinafların kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; Haksız bir fiil sonucu, bedensel zarara uğranıldığı iddiasıyla maddi ve manevi tazminat talep edilmesi halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından maluliyetin varlığı ve oranı, yaralanmanın niteliği ve iyileşme süresinin ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsurlardan biri olup; kazanın oluşumundaki taraf kusurlarının ne olduğu da diğer bir esaslı unsurdur.1-Dosya kapsamından, davacı …, dava konusu kaza sonucunda vücudunda kemik kırıkları oluşacak şekilde yaralandığı, ilk tedavisinin Bakırköy Sadi Konut Eğitim ve Araştırma Hastanesinde yapıldığı, daha sonra kendi isteğiyle … Hastanesine sevk edildiği anlaşılmakta ise de, söz konusu yaralanma sonucunda herhangi bir maluliyetin oluşup oluşmadığı, varsa oranı, yaralanmasına bağlı iyileşme konularında alınmış bir rapor olmadığı gibi bu konularda taraflarca dosyaya sunulmuş yeterli belge ve bilgi de bulunmamaktadır. Mahkemece, taraflar arasında görülen maddi ve manevi tazminat talepli dava ile ilgili olarak sağlıklı bir karar verilebilmesi için gerekli olan bu konuda taraflardan varsa bilgi ve belgelerin istenilmesi, bu hususta ki eksikliğin giderilmesi gerekirken bunun yapılmamış olması isabetsizdir.2-Bundan ayrı, görülmekte olan davada, her iki tarafta kazanın meydana gelmesinde diğer tarafın asli kusurlu olduğunu ileri sürmekte olup, taraflar arasındaki asıl uyuşmazlık kazanın yaya geçidinde mi yoksa yaya geçidinin ilerisinde mi meydana geldiği hususundadır. Dosya kapsamında temin edilen ve ATK. Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen 12/02/2017 günlü kusur raporunda, kazanın yaya geçidinin ilerisinde meydana gelmesi halinde davalı sürücünün tali(%30), yaya davacının ise asli (%70) kusurlu olduğu, kazanın yaya geçidinde meydana gelmesinde davalı sürücünün asli (%75), davacı yayanın ise tali (%25) kusurlu olduğu sonucuna varıldığı açıklanmıştır. Bilirkişi … tarafından keşfe bağlı olarak düzenlenen 28/03/2017 günlü raporda ise; kazanın yaya geçidinin 35 metre ilerisinde meydana geldiği, bu durumda davalı sürücünün %30, davacı yayanın ise %70 oranında kusurlu olduğu açıklanmıştır. Mahkemece, ATK raporundan hiç söz edilmeksizin, … tarafından düzenlenen raporun hükme esas alındığı açıklanmış, ancak bu rapora neden dayanıldığı yolunda herhangi bir belirleme ve değerlendirme yapılmamıştır.Oysa, bütün mahkemelerin her türlü kararları gerekçeli olarak yazılır. (Anayasa m.141/3). İlke, adil yargılanma hakkı kapsamında ve kamu düzenine ilişkin bulunmaktadır. (Anayasa m. 36/1 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi m.6). Mahkeme kararlarının gerekçe bölümünde; sav ve savunmaların özeti, çekişmeli ve çekişmesiz noktalar ile ret ve üstün tutulma nedenleri; sabit görülen olgulardan çıkarılan sonuçlar ile hukuki nedenin gösterilmesi gerekir. (HMK m. 297/1-c).Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporuna neden itibar edildiği açıklanmadığından, verilen kararın yasa yolu incelemesine olanak sağlayacak nitelikte bir hüküm olmadığı açıktır.3-Ayrıca, davacılar vekilince UYAP’tan gönderilen 09/02/2017 günlü dilekçe ile iş bu davadaki tüm maddi tazminat taleplerinden feragat edildiği açıklanmış olup, davacılar vekilinin vekaletnamelerinde davadan feragat etme yetkisi de bulunmaktadır. Feragat; karşı tarafın muvafakatına bağlı olmadığı gibi (HMK 309/2), kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur (HMK. 311). Ayrıca feragat beyanında bulunan taraf davada aleyhine hüküm verilmiş gibi yargılama giderlerine de mahkum edilir (HMK 312/1).Ne var ki mahkemece, dosyaya sunulan ve resen gözetilmesi gereken feragat beyanı doğrultusunda herhangi bir değerlendirme yapılmadan, maddi tazminat yönünden karar verilmesine yer olmadığı şekilde karar verilmiş olması ve buna bağlı olarak da maddi tazminat talebine ilişkin harç ve yargılama giderlerinin belirlenmesi şekli usulsüz olmuştur. Yukarıda tek tek ve bentler halinde yazılı hususlarda yapılan hatalar değerlendirildiğinde, durum HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamında kabul edilerek, ilk derece mahkemseince verilen kararın kaldırılmasına, açıklanan şekilde inceleme ve değerlendirme yapılarak ve usulüne uygun şekilde gerekçe yazılmak suretiyle yeniden hüküm tesis edilmesi için dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesi gerektiği ve kaldırma gönderme gerekçeleri gözetildiğinde tarafların, öteki istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığı sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davacılar vekili ile davalı … Limited Şirketi vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜile Bakırköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 28/03/2017 gün ve 2014/411 E. – 2017/121 sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf başvurusu sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan istinaf karar ve ilam harcı ile istinaf başvuru harçlarının talepleri halinde yatıran tarafa İADESİNE,4-İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca, istinaf aşamasında yapılan diğer yargılama giderlerinin ise, ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına,5-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, HMK.m. 353/1-a/6 hükmü uyarınca dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 22/10/2020