Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/2126 E. 2020/3581 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/2126
KARAR NO: 2020/3581
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/04/2018
NUMARASI: 2015/986 E. – 2018/492 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Asıl davada davacı vekili; müvekkillerinin çocuğu maktul …, …’in kullandığı plakası belirsiz motosiklet ile yolculuk yaptığını, motosiklet 27/08/2015 tarihinde … caddesi üzerinde … plaka sayılı araca arkadan çarptığını, kaza neticesinde müvekkillerin çocuğu … yere savrularak yan şeritten hızlı seyreden … plakalı aracın çarpması sonucu hayatını kaybettini belirterek 1.000,00TL maddi tazminatın, davalı sigorta bakımından limitle sınırlı olmak kaydı ile davalılardan müşterek ve müteselsil kaza tarihi olan 27/08/2015 tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte tahsiline, davacılar … için 30.000,00TL, … için 30.000,00TL, olmak üzere toplam 60.000,00TL manevi tazminatın davalılar … ve …Ltd.Şti.’den kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte müşterek ve müteselsil tahsiline, davacılar maktulün kardeşleri …, …, …, …, … ve … için, her biri için 10.000,00TL olmak üzere toplam 60.000,00TL manevi tazminatın davalılar … ve …Ltd.Şti.’den kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte müşterek ve müteselsil tahsiline karar verilmesini istemiştir. Asıl davada davalı … Sigorta A.Ş.vekili; kazaya karışan … plakalı araç müvekkil şirket nezdinde ZMMS ile sigortalı olduğunu, müvekkil şirketin sorumluluğu poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, ölen şahıs başına azami poliçe teminat limitinin 290.000,00TL olduğunu, müvekkil şirket temerrüde düşmediği gibi dava açılmasına da sebebiyet vermediğini belirterek müvekkil şirketin sorumluluğunun tespiti açısından yoksun kalınan gerçek destek miktarının sosyal güvenlik kurumlarından herhangi bir ödenek alınıp alınmadığının da araştırılarak uzman bilirkişi marifetiyle tespitine, temerrüde düşmemiş ve dava açılmasına sebebiyet vermemiş bulunan müvekkil şirket aleyhine vekalet ücret, yargılama giderleri ve faize karar verilmemesine, kabul anlamına gelmemek üzere aleyhe hüküm kurulması halinde ise poliçe limiti ve sigortalının kusur oranı dikkate alınarak hüküm kurulmasını istemiştir. Asıl davada davalı … vekili; davacılar tarafından müvekkili şirkete husumetin yöneltilmesinin mümkün olmadığını, müvekkil şirkete ait olan … plakalı aracın kaza sırasında park halinde bulunduğunu, iş bu davanın konusu, trafik kazası sonucu meydana gelen zararın tazminine ilişkin olduğunu, hali ile davacılar tarafından bizzat dava dilekçesinde “hızla seyreden … plakalı aracın altında kalarak” dendiği halde ölüme sebep olan … plakalı aracın sahibi, şoförü ve sigorta şirketinden talep etmesi gerektiğini belirterek davacıların açmış olduğu haksız ve mesnetsiz iş bu dava ile tüm taleplerinin reddine karar verilmesini istemiştir. Yargılamanın devamı sırasında Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesi 2017/438-472 E ve K sayılı dava dosyası bu dava dosyası ile birleşmiştir. Birleşen davada davacılar vekili; müvekkillerinin çocuğu maktul …’nin, …’in kullandığı plakasız, tescilsiz ve zorunlu trafik sigortası olmayan motosiklet 27/08/2015 tarihinde … plakalı araca arkadan çarparak kaza yaptığını, kazada müvekkillerinin çocuğunun hayatını kaybettiğini, ceza davalarının açıldığını, kazaya karışan motosikletin trafik sigortası bulunmadığından Güvence Hesabına başvuru yapıldığını , davacıların maddi destekten yoksun kaldıklarını, motor sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğu halde Güvence Hesabının eksik hesap yaparak ödeme teklifinde bulunduğunu ancak teklifin eksik hesap nedeni ile kabul edilmediğini, kazaya karışan … plakalı aracın maliki ve araç sigortacı olan … Sigortaya karşı Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/986 Esas sayılı dosyası dava açıldığını ve iş bu davanında Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2015/986 Esas sayılı dosyası ile birleştirilmesine ve her bir davacı için 1.000,00’er TL olmak üzere toplam 2.000,00 TL maddi tazminatın 27/08/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı Güvence Hesabı vekili; açılan davada KTK. Mad.97 deki dava şartı yerine getirilmediğini, davacının dava ya da tahkim yoluna başvurabilmesi için sigorta kuruluşu tarafından başvurunun 15 gün ieçrisinde cevaplanmaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin olması şartı arandığını, davacı tarafından başvuru yapıldığı, başvuruya uygun süresinde değerlendirme ve tazminat hesabı yapılıp kendilerine bildirildiği, bu halde zararların giderileceği kendilerine bildirilmiş olmasına rağmen söz konusu davayı açmaları usul hukuku bakımından red nedeni oluşturulduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda “Dosyaya sunulan belge ve kayıtlarla birlikte dosya bilirkişi … ve …’a tevdii edilmiş, bilirkişi heyeti düzenlemiş olduğu 21/02/2018 havale tarihli raporunda “motosikletin sürücüsü …’in asli ve tam kusurlu olduğunu, … plakalı aracın sürücüsü …’in kusursuz olduğunu, … plakalı aracın sürücüsü …’nın kusursuz olduğunu, motosiklet yolcusu müteveffa …’nin kusursuz olduğunu” teknik kanaatleri olarak belirtmişlerdir. Dava maddi ve manevi tazminat davası olup, tarafların haksız fiiliden kaynaklanan kusurları ve sorumlulukları değerlendirildiğinde asıl davanın davalısı … plakalı araç sürücüsü …’in kusursuz bulunduğu, bu nedenle haksız fiil nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığı bu nedenle de araç maliki …Ltd Şti ve sigortacısı … Sigorta A.Ş.’nin sorumluluğunun olmadığı anlaşıldığından asıl dava nedeniyle açılan davanın her üç davalı yönünden reddi cihetine gidilmiştir.Mahkememizde birleşen Bakırköy 2.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/438 sayılı dosyasında davacı … ve …, davalı Güvence Hesabı olup 27.08.2015 tarihli kazada, kazaya karışan motosikletin trafik sigortası bulunmadığından, destek maddi tazminatının tazminini talep ettiği görülmekle, bilirkişi raporunda belirtildiği gibi motosiklet sürücüsü …’in asli ve tam kusurlu olduğu, söz konusu motosikletin trafik sigortası bulunmadığı bu nedenle güvence hesabından destek tazminatının talep edileceği bildirilmekle, Kadri maruf bulunarak karara esas tutulan bilirkişi raporu ile belirlenen destek tazminatının işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Güvence Hesabından tahsili gerekmiş aşağıdaki hüküm kurulmuştur.” gerekcesiyle “Asıl dava dosyası yönünden maddi ve manevi tazminat taleplerinin REDDİNE,Davanın birleşen Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/438 esas sayılı dosyası yönünden KABULÜ ile;-Anne … 114.461,45TL tazminatın 1.000TL’sının kaza tarihinden, 113.461,45TL’sının ıslah tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile;Baba … 86.058,24TL tazminatın 1.000TL’sının kaza tarihinden 85.058,24TL’sının ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Güvence Hesabından tahsili ile davacı tarafa ödenmesine” karar verlmiştir. İlk derece mahkemesi tarafından asıl davanın reddine,birleşen davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karara karşı, asıl dava davacılarından olan ve aynı zamanda birleşen dava davacıları olan … ve … ile birleşen dava davalısı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf kanun yolu başvurusu yapılmıştır.İstinaf başvurusu yapan davacılar ile davalı Güvence hesabının istinaf başvurularının süresinde bulunduğu, istinaf harç ve giderlerini yatırdıkları saptanmıştır. İstinaf nedenleri; İstinaf başvurusunda bulunan asıl dava davacılarından olan ve aynı zamanda birleşen dava davacıları olan … ve … vekilinin istinaf nedenleri: Faizin başlangıç tarihinin hatalı olarak belirlendiğine ilişkindir. İstinaf başvurusunda bulunan Güvence hesabı vekilinin istinaf nedenleri ise :KTK 97. maddesi gereğince davadan önce güvence hesabına başvuru yapılmamış olması nedeniyle davanın dava ön şartı eksikliği nedeniyle reddi gerektiği, hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişinin aktüarya uzmanlığına sahip olmadığı ve TRH 2010’a göre hesaplama yapılmadığı, mahkemece mütefarik kusur ve hatır taşıma indiriminin yapılmaması ve faiz başlangıç tarihi olarak kaza tarihinin dikkate alınması suretiyle usul ve yasaya aykırılık oluşturulduğuna ilişkindir. İstinaf başvurusunda bulunanların sıfatları ile istinaf nedenleri ve kapsamı ile sınırlı olarak yapılan incelemede: 1-Davalı güvence hesabı vekilinin, KTK 97. maddesi gereğince davadan önce güvence hesabına başvuru yapılmamış olması nedeniyle davanın dava ön şartı eksikliği nedeniyle reddi gerektiğine ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde: Birleşen dava dosyasında davacılar vekili kazaya karışan motosikletin trafik sigortası bulunmadığından Güvence Hesabına başvuru yapıldığını, motor sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğu halde Güvence Hesabının eksik hesap yaparak ödeme teklifinde bulunduğunu, ancak teklifin eksik hesap nedeni ile kabul edilmediğini bildirmesine, davalı G.Hesabı vekilinin ise 12/07/2017 tarihli dilekkçesinde, açıkça davacıların başvuru yaptıklarını ve zararın giderileceğinin kendilerine bildirildiğini savunmasına; davacıların teklif edilen tazminatı az bulup dava açmalarında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına;bu şekilde KTK 97. maddesi gereğince davadan önce güvence hesabına başvuru yapılmamış olması dava ön şartının yerine getirilmiş bulunmasına göre, davalı G.Hesabı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir. 2-Davalı güvence hesabı vekilinin, hükme esas alınan bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişinin aktüarya uzmanlığına sahip olmadığına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde: Mahkemece hükme esas alınan 20/02/2018 tarihli bilirkişi raporunu düzenleyen bilirkişilerden …’ın mali müşavir olmasının yalnız başına aktüarya uzmanı olmadığının kabulü için yeterli bulunmamasına,bilirkişi raporunun istinaf itirazında bulunan davalı … vekiline 15/03/2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen, rapora karşı bu yönden herhangi bir itiraz ileri sürülmemiş olmasına, mahkemede ileri sürülmeyen hususların istinaf itirazına konu yapılmasının usulen mümkün bulunmamasına, itiraz edilmeyen bilirkişi raporunun mahkemece hükme esas alınmasında bir yanlışlık bulunmamasına göre, davalı … vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir. 3-Davalı güvence hesabı vekilinin, TRH 2010’a göre hesaplama yapılmadığına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde: Mahkemece hükme esas alınan 20/02/2018 tarihli bilirkişi raporunda hem PMF-1931 ve hem de TRH 2010’a göre seçenekli hesap yapılmış bulunmasına, mahkemece kaza tarihine göre bu seçeneklerden PMF-1931’e göre yapılmış bulunan hesaplamanın dikkate alınmış bulunmasında bir yanlışlık bulunmamasına, esasen TRH 2010’a göre yapılan tazminat hesabının PMF-1931’e göre yapılmış bulunan tazminat hesabından fazla bulunduğundan bu yönden istinaf edilmesinde davalı vekilinin hukuki yararının da bulunmamasına göre, davalı … vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yerinde görülmediğinden reddi gerekmiştir. 4-Davalı G. Hesabı vekilinin hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğine ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde; Davacıların desteğinin yolcu olarak bulunduğu motosiklette ne maksatla seyahat ettiğinin belli olmadığı, somut olayda hatır taşıması yapıldığına ilişkin iddia dışında bir bilgi ve belge bulunmadığı dikkate alındığında mahkemece hatır taşıması indirimi yapılmamasında bir yanılgı bulunmadığından, davalı vekilinin buna ilişen istinaf itirazının reddi gerekmiştir. 5-Davalı güvence hesabı vekilinin, mahkemece mütefarik kusur indiriminin yapılmamasına ilişkin istinaf itirazının incelenmesinde: 6098 sayılı Borçlar Yasasının, “Tazminatın belirlenmesi” üst başlıklı 51/1 maddesi ile (818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 43.maddesi); Hâkimin, tazminatın kapsamını ve ödenme biçimini, durumun gereğini ve özellikle kusurun ağırlığını göz önüne alarak belirleyeceği hükme bağlanmıştır. Tazminattan indirim sebeplerini düzenleyen, Türk Borçlar Yasasının 52.maddesinde (Borçlar Kanunu 44. madde) öngörülen sebepler, daha çok zarar görenle ilgilidir. “Hiç kimsenin kendi kusurundan yararlanamayacağı” yönündeki genel hukuk ilkesinin etkisiyle, maddede sayılan belirli hal ve durumlarda tazminattan indirim yapılması mümkün bulunmaktadır. Somut olayda; davacıların desteği …’nin motosiklet sürücüsü olmayıp motosiklette yolcu konumunda bulunduğu, davaya konu kaza neticesinde kafasının araç altında ezilmesi suretiyle vefat ettiği, K.T.K. ve yönetmelik gereği kask takmadığı anlaşılmaktadır. Öncelikle davacıların desteğinin trafik akışına ilişkin olarak kusursuz olduğu kabul edildiğinden, ancak desteğin uygun olmayan şekilde kasksız motorsiklette yolculuk yaptığı değerlendirilerek, yerleşik uygulamaya göre hükmedilecek tüm tazminatlar yönünden %20 oranda müterafik kusur indirimi yapılması gerekip gerekmediği ile kazanın meydana geldiği 27/08/2015 tarihinde yürürlükte olan ve 01/06/2015 tarihinden itibaren geçerli olan ZMMS genel şartlarında yer alan ve desteğin mirasçılarının 3. kişi sayılmamasına ve desteğin kusurunun bunlar için de geçerli olmasına ilişkin kuralın uygulanması gerekeceğinden, davacıların desteğinin kask takmamasına ilişkin zararı artırıcı müterafik kusuru dikkate alınarak sonuç tazminattan %20 oranında indirim yapılması gerektiği halde mahkemece indirim yapılmadan karar verilmesi isebetsizdir. 6-Davacı vekili ile davalı … vekilinin faiz başlangıç tarihine yönelik istinaf itirazlarının aynı mahiyette bulunması nedeniyle birlikte incelenmesinde:Mahkemece hükmolunan destekten yoksunluğa ilişkin maddi tazminatlara dava ile istenen 1.000’er TL için kaza tarihinden; ıslah yolu ile artırılan kısım için ise ıslah tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına hükmedilmiş ise de; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunu’nun 14. maddesi gereğince ihdas edilen Güvence Hesabı Yönetmeliği’nin 15. maddesi gereğince rizikonun bilgi ve belgeleri ile birlikte ihbar edildiği tarihte Güvence Hesabının tazminatı ödeme yükümlülüğü bulunmakta, ödememe halinde temerrüt gerçekleşmektedir. Davalı Güvence Hesabı’nın sigorta bedelini ödeme yükümlülüğü gerekli belgelerle birlikte Güvence Hesabı’na başvuru yapıldığı tarihte, böyle bir başvuru olmadığı takdirde ise dava tarihinde doğmaktadır.(Yargıtay 17. HD:sinin 10/07/2020 gün ve 2020/1836 E-2020/4711 K sayılı kararı) Davacı vekili, gerek birleşen davada dava dilekçesi 27/08/2015 kaza tarihinden, gerekse 05/03/2018 tarhli ıslah dilekçesinde yine kaza tarihinden itibaren yasal faiz talebinde bulunmuş olup; 06/06/2020 tarihli istinaf dilekçesinde faizin dava tarihinden itibaren işletilmesi gerektiği;istinafa cevap niteliğindeki 20/06/2020 tarihli dilekçesinde ise faizin başvuru tarihinden 8 gün sonrasından itibaren başlatılması gerektiğini bildirmiştir. Davacılar tarafından davalı …’na, davadan önce 17/04/2017 tarihinde başvuru yapıldığı anlaşılmakla davalı, bu tarih itibariyle zararın tamamı için temerrüde düşmüş sayılır. Diğer yönden bilirkişi raporu ile tazminat miktarının belirlenmesinden sonra başlangıçta istenen tazminatların artırılmasına ilişkin davacılar vekilince verilen 05/03/2018 tarihli dilekçe, davanın HMK 107. maddesine göre belirsiz alacak davası olarak açıldığı ve bu nitelikte bulunduğu dikkate alındığında, teknik anlamda bir ıslah değil, bedel artırımına ilişkin bir talep olduğunun kabulü gerekirken mahkemece, ıslah olarak kabulü ile artırılan kısma ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi isabetli olmadığı gibi, dava dilekçesi ile istenen 1.000,00’er TL tazminatlara kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesi de isabetli olmadığından,davacılar vekili ile davalı vekilinin istinaf itirazlarının kısmen kabulü gerekmiştir. Ne var ki, yukarıda 5 ve 6 nolu bentlerde açıklanan ve kabulüne karar verilen istinaf itirazlarına ilişkin hususlar yeniden yargılamayı gerektirmediğinden, 5 nolu bentte açıklanan nedenler ile birleşen dava yönünden, bilirkişi raporuyla belirlenen ve mahkemece de kabul edilen davacı … için 114.461,45TL; baba … için ise 86.058,24TL sonuç tazminat miktarından dairemizce, %20 oranında müterafik kusur indirimi yapılarak ve bu indirimin takdiri indirim olması nedeniyle reddedilen kısım bakımından davalı yararına vekalet ücreti takdiri gerekmediği ve yargılama giderlerinin de paylaştırılamayacağı gözetilerek; yine yukarıda 6 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin davadaki talebinin “kaza tarihinden itibaren faiz yürütülmesi” ve istinaf dilekçelerindeki talebinin ise artırılan kısma yönelik bulunduğunun kabulü ile davadaki tüm talepler için davalı yönünden temerrüdün gerçekleştiği davalı …na başvurma tarihi olan 10/04/2017 tarihinden itibaren faiz yürütülerek HMK m. 353/1-b/2 gereğince yeniden hüküm kurulması mümkün bulumuştur. Hal böyle olunca, mahkeme kararındaki dayanılan delillere, az yukarıda açıklanan nedenler dışındaki mahkeme kararındaki gerekçeye, usulüne uygun olan ve denetlenebilir bilirkişi raporuna ve bu rapor esas alınarak karar verilmiş bulunmasında usul ve yasaya aykırı herhangi bir yanlışlık bulunmamasına göre, davalı … vekilinin 1 nolu, 2 nolu ve 3 ve 4 nolu bentte açıklanan yönlere ilişen istinaf itirazları yerinde görülmediğinden reddi, 5 nolu bentte açıklanan istinaf itirazlarının kask takmama yönünden mütefarik kusur kabul edilmesi gerektiğinden kabulü, davacılar vekili ile davalı … vekilinin faiz başlangıcına ilişkin istinaf itirazlarının yukarıda 6 nolu bentte açıklanan nedenle kabulü gerektiği sonucuna varılarak istinaf konusu yapılmayan hususlar da gözetilerek bu duruma uygun olarak HMK m. 353/1-b/2 uyarınca aşağıdaki hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesinin Birleşen dava için verdiği karara yönelik olarak davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun, yukarıda 1,2,3 ve 4 nolu bentlerde açıklanan nedenlere yönelik olarak HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE; 5 ve 6 nolu bentte açıklanan nedene yönelik olarak KABULÜNE; davacılar … ve … vekilinin yukarıda 6 nolu bentte açıklanan istinaf itirazının KABULÜNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar ve davalı tarafından yatırılan peşin istinaf karar ve ilam harcının talepleri halinde kendilerine İADESİNE, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin takdiren yapan üzerinde BIRAKILMASINA, 5-Bakırköy 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/04/2018 tarih ve2015/986 E. – 2018/492 K. sayılı kararının, birleşen Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/438 E. sayılı dava dosyası yönünden HMK’nın 353/1-b/2.maddesi gereğince KALDIRILMASINA 5/1- Asıl Davadaki ( 2015/986 esas sayılı dava dosyası yönünden) maddi ve manevi tazminat taleplerinin REDDİNE, 5/2-Davanın birleşen Bakırköy 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2017/438 esas sayılı dosyası yönünden KISMEN KABULÜ ile; Davacı- Anne … için 91.569,16 TL tazminatın; davacı-Baba … için 68.846,59 TL tazminatın 10/04/2017 davalıya başvuru tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Güvence Hesabından TAHSİLİ ile davacı tarafa ÖDENMESİNE; Fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, 5/3-Harçlar Kanunu’na göre belirlenen 10.957,99 TL ilam harcından, peşin alınan 31,40TL harcı ve 678,00 TL ıslah harcının mahsubu ile bakiye 10.248,59 TL’nin davalı Güvence Hesabından alınarak Hazineye İRAD KAYDINA, (İlk derece mahkemesince yazılan harç tahsil müzekkeresinin dikkate alınmasına,) 5/4-Davacılar tarafından yatırılan 31,40TL başvuru harcı, 31,40TL peşin harç ve 678,00TL ıslah harcının davalı Güvence Hesabından alınarak davacılara VERİLMESİNE, 5/5-Davacılar tarafından sarf edilen 1.800,00TL bilirkişi ücreti, 408,30TL posta masrafı olmak üzere toplam 2.208,30 TL yargılama giderinin davalı Güvence Hesabından alınarak davacılara VERİLMESİNE, 5/6-Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre hesaplanan ( resen yapılan %20 oranındaki indirime ilişkin gerekçeye göre) 19.189,42 TL vekalet ücretinin davalı Güvence Hesabından alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara VERİLMESİNE, 5/7-Yargılama sırasında davalı Güvence Hesabı vekille temsil edilmiş ise de, redde konu miktarın takdiri indirime ilişkin bulunması nedeniyle adı geçen davalı yararına vekalet ücreti tayin edilmesine YER OLMADIĞINA, 5/8-Sarf edilmeyen gider avanslarının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgili taraflara iadesine, Dair , dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda,HMK.m.361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.22/10/2020