Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/1996 E. 2020/3371 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1996
KARAR NO: 2020/3371
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/05/2018
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/09/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili, dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı araçta yolcu olarak bulunan müvekkilinin 13/09/2010 tarihinde meydana gelen kazada yaralandığını ve sürekli sakat kaldığını, kazaya karışan aracın ZMSS poliçesinin bulunmadığını, müvekkili tarafından davalıya başvuru üzerine 7900 TL ödeme yapıldığını, davalı kurumun eksik ödeme yaptığını ileri sürerek dilekçesinde bildirdiği diğer nedenlerle şimdilik sürekli sakatlık tazminatı olarak 20.000 TL’nin olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili; davanın zamanaşımı süresinde açılmadığını, davadan önce davacıya ödeme yapıldığını ve ibraname alındığını, kusur ve iş göremezlik ile ilgili Adli Tıp Kurumundan rapor alınmasını, müvekkilinin sorumluluğunun kusur ve kaza tarihindeki teminat limitleri ile sınırlı olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur. Taraflar arasındaki davanın İlk derece mahkemesince yapılan yargılaması sonunda mahkemece “Dava; 13/09/2010 tarihinde dava dışı 3.kişi …’ın kullandığı … plaka sayılı araçla tek taraflı olarak yaptığı kazada araçta yolcu olarak bulunan davacının uğradığı zararın aracın ZMSS olmaması nedeniyle davalı … Hesabından tazmini istemine ilişkindir. Kaza tarihinde, kazaya karışan aracın ZMSS’nın bulunmadığı ve 5684 sayılı Sigortacılık Yasasının 14.maddesi ile … Yönetmeliğinin 9.maddesi gereğince davada husumetin …na yöneltilmesi gerektiği konusunda çekişme bulunmamaktadır. Tarafların karşılıklı iddia ve savunmaları, kusur ve maluliyet raporları, dava konusu kaza nedeniyle aktüer hesabı konusunda alınan 07/11/2017 tarihli bilirkişi raporu, toplanıp değerlendirilen delillere göre; 13/09/2010 tarihli trafik kazasında araçta yolcu olarak bulunan davacının yaralanmasına neden olan … plakalı aracın kaza tarihini kapsayan ZMSS poliçesinin bulunmadığı, oluşan kazada araç sürücüsünün %100 kusurlu olduğu, davadan önce davalı kurum tarafından davacıya 23/11/2011 tarihli makbuz ve ibraname ile 7.900 TL ödeme yapıldığı ve bu tarihte davalının temerrüde düşürüldüğü, davalı tarafça yapılan ödeme sonrası bilirkişi raporunda davacının talep edebileceği tazminat bedelinin 10.687,04 TL hesaplandığı, bu durumda davacının oluşan kaza nedeniyle uğradığı maddi tazminat tutarı 10.687,04 TL’nin davalı kurumdan temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsilinin gerektiği; bilirkişi raporunda belirlenen-tespit edilen maddi tazminat bedelini aşan davacı isteminin yerinde olmadığı, diğer yandan davanın zamanaşımı süresi içinde açıldığı anlaşıldığından davanın kısmen kabulüne ilişkin aşağıdaki kararı vermek gerekmiştir. “ gerekçesiyle “davanın kısmen kabulü ile 10.687,04 TL maddi tazminatın temerrüt tarihi olan 23/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen karar aleyhine davalı … vekili tarafından “ dava dilekçesinde açıkça sakatlık tazminatı talep edilmesine rağmen mahkemece geçici iş göremezlik tazminatı verilmesinin taleple bağlılık ilkesine aykırılık oluşturduğu, davacının ev hanımı olduğunun ve bilirkişi raporuna yönelik itirazlarının değerlendirilmediği,davacının yolcu olduğu aracın kamyonet olup yolcu taşımaya elverişli bulunmadığı,sürücünün ehliyetsiz olması nedeniyle davacının mütefarik kusurlu olduğunun tartışılmaz olduğu halde gerekli indirimin yapılmadığı, olayda hasar taşımasının varlğının da gözetilmediği” nedenleri ile süresi çinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur. Dava; araçta yolcu olarak bulunan davacının trafik kazası nedeniyle uğradığı zararın davalı … Hesabından tazmini istemine ilişkindir. İstinaf eden davalının sıfatı ve istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede: Davacının, dava dışı … sevk ve idaresindeki … plakalı kamyonette yolcu olarak bulunmakta iken meydana gelen kazada yaralandığı ve sürekli sakat kaldığı, kazaya karışan aracın ZMSS poliçesinin bulunmadığı, davalıya başvuru üzerine 7900 TL ödeme yapıldığı, davalı kurumun eksik ödeme yaptığını ileri sürerek iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır. Davalı vekilinin davacının yolcu olduğu aracın kamyonet olup yolcu taşımaya elverişli bulunmadığı,sürücünün ehliyetsiz olması nedeniyle davacının mütefarik kusurlu olduğu istinaf nedeninin incelenmesinde: Bilindiği üzere dava tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’ nun 52. maddesine (818 sayılı BK 44. md. ) göre zarar gören, zararı doğuran fiile razı olmuş veya zararın doğmasında ya da artmasında etkili olmuş yahut tazminat yükümlüsünün durumunu ağırlaştırmış ise hakim, tazminatı indirebilir veya tamamen kaldırabilir. Karayolları Trafik Yönetmeliği’nin Kamyon, Kamyonet ve Römorklarla Yolcu Taşınabilmesi Esasları başlıklı 130.maddesine göre; “Kamyon, kamyonet, römork ve yarı römorklarda yük üzerinde insan taşınması yasaktır. Gerekli hallerde, kamyon,kamyonet, römork ve yarı römorklarla; a)Araçların İmal, Tadil ve Montajı Hakkındaki Yönetmelikte belirtilen ölçülere uygun oturma yerleri yapılması, b)Kasa kenarlarının düşmeyi önleyecek şekilde kapalı ve üzerinin örtülü olması, Şartıyla taşıma sınırının her tonu için 2 yolcu taşınabilir. c)Kısa mesafelerde işçi taşınmasında kullanılacaklar için, kasanın yanı ve arka kapaklarının 90 cm. yükseklikte ve sağlam şekilde kapalı olması, karoser zemininden itibaren en az 120 santimetre yüksekliğinde elle tutulacak sağlam bir korkuluğunun bulunması şartı ile taşıma sınırının her tonu için ayakta 2 yolcu (işçi) taşınabilir. Bu amaçla kullanılan araçların üzeri açık olabilir. d)Yükle birlikte yolcu ve hizmetlilerin taşınmasında aşağıdaki esaslara uyulması mecburidir. 1)Yüklerin sağlam olarak yerleştirilmiş ve bağlanmış olması, 2)Kasanın yan ve arka kapaklarının kapalı olması, 3)Yolcuların kasa içinde ayrılacak bir yerde oturtulması, 4)Yüklerin üzerine hiçbir şekilde yolcu bindirilmemesi, şartıyla yükle birlikte yolcu taşınabilir.” hükmü yer almıştır. Bu hükümden de anlaşılacağı üzere ilgili yönetmelik yük üzerinde veya açık kasada yolcu taşınmasını yasaklamakta ve bazı şartların varlığına bağlamaktadır. Somut olayda dosya kapsamından davacının olay günü kamyonetin yolcu taşımaya mahsus ön kısmında yolculuk yapmayıp kamyonet kasasında yolculuk yaptığı, kamyonet üzerinde 15-20 kişi ile birlikte yolcu taşınmasının tehlikeli ve uygun olmadığının davacı tarafından da bilineceğinin açık olduğu, buna rağmen davacının bu şekilde seyahat etmeyi kabul etmesi nedeniyle kusurlu olduğunun kabulü gerekir. Bu durumda davacının da mütefarik kusurlu olduğunun kabulü ile tazminattan kusur oranında indirim yapılması gereklidir. Yerleşik Yargıtay uygulamasına göre bu oran % 20’dir. İlk derece mahkemesince bu husus dikkate alınmadığından davalı vekilinin buna ilişen istinaf başvurusu yerinde görülmüştür. Davalı vekilinin olayda hasır taşıması bulunduğuna ilişkin istinaf sebebinin incelenmesinde: Tüm dosya kapsımından davacının evine dönmek üzere dava dışı araç sürücüsünden kendisini de götürmesini talep ettiği ve sürücünün akrabası ve köylüsü olması nedeniyle araca binme talebinin kabul edildiğinin anlaşılmasına göre olayda hatır taşımasının sözkonusu olmadığından indirim yapılamaması yerindedir. Davalı vekilinin dava dilekçesinde açıkça sürekli sakatlık tazminatı talep edilmesine rağmen mahkemece geçici iş göremezlik tazminatı verilmesinin taleple bağlılık ilkesine aykırılık oluşturduğu istinaf sebebine gelince; Davacının aşamalardaki dilekçelerinde açıkça sürekli iş göremezlik dönem zararını talep etmesi karşısında, yararına geçici iş göremezlik tazminatı hükmedilemeyeceğinden, gerek bilirkişi raporuna ve gerekse mahkeme kararına yönelik istinaf nedeni yerinde bulunmuştur. Hal böyle olunca, mahkemece hükme alınan aktüarya bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsımına göre, davacının mütefarik kusuru nedeniyle hükmolunan tazminattan indirim yapılmamış olması usul ve yasaya aykırı olduğundan; aktüarya bilirkişisi tarafından belirlenen 22.825,77 TL toplam maddi tazminattan, yine bilirkişi tarafından hesaplanan 2.190,65 TL geçici iş göremezlik tazminat miktarının bu hususta davacı vekilinin bir talebi bulunmadığından düşümü ile bulunan 20.634,12 TL sürekli iş göremezlik tazminatından sigortaca daha önce yapılan ödemenin güncellenmiş değerinin düşülmesi ile hesaplanan 8.495,39 TL’den az yukarıda açıklandığı üzere davacının mütefarik kusurlu bulunması nedeniyle %20 oranında mütefarik kusur indirimi yapılmak suretiyle davacının sonuçta isteyebileceği sürekli iş göremezlik tazminatının 6.796,31 TL olması gerektiğinin kabulü ile ilk derece mahkeme kararının kaldırılmasına, ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK 353/1-b/2 maddesi gereğince ilk derece mahkeme kararının düzeltilmek suretiyle esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/05/2018 tarih ve 2013/131 E., 2018/531 K. sayılı kararına karşı davalı … vekili tarafından yapılan istinaf talebinin kısmen KABULÜNE, 1/1- Davalı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine İADESİNE, 1/2- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 1/3- İstinaf aşamasında davalı tarafından yapılan giderlerin takdiren kendi üzerlerinde bırakılmasına, 2- İstanbul 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 24/05/2018 tarih ve 2013/131 E., 2018/531 K. sayılı kararının HMK m.353/1-b/2 gereğince KALDIRILMASINA, 3-Davanın KISMEN KABULÜNE, 3/1- 6.796,31 TL sürekli iş göremezlik tazminatının 23/11/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ÖDENMESİNE, davacının fazlaya ilişkin isteminin REDDİNE, 3/2-Alınması gerekli 464,25 TL karar ve ilam harcından 70,00 TL peşin harcın mahsubu ile geriye kalan harcın davalıdan alınıp maliyeye gelir KAYDINA,3/3-Davacı tarafça başlangıçta yatırılan peşin harç 70,00 TL’nin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 3/4-Davacı kendisini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davalıdan alınıp davacıya verilmesine, 3/5-Davalı kendilerini vekil ile temsil ettirdiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesap ve takdir olunan 3.400,00 TL vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalıya verilmesine, 3/6-Davacı tarafından yatırılan 21,15 TL başvuru harcı, 3,30 TL vekalet harcı, 1250 TL bilirkişi ücreti ve 465,70 TL tebligat posta gideri olmak üzere toplam 1740,15 TL’nin kabul ve red oranına göre 574,25 TL’sinin davalıdan alınıp davacıya VERİLMESİNE, fazlasının davacı üzerinde BIRAKILMASINA, 3/7- Taraflarca yatırılan gider avansından arta kalan kısmın karar kesinleştiğinde ve talep halinde iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.24/09/2020