Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/1990 E. 2020/3550 K. 22.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1990
KARAR NO : 2020/3550
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 03/05/2018
NUMARASI : 2017/232 E. – 2018/435 K.
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün kusuru neticesinde 24/10/2016 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında, … plaka sayılı karşı araçta yolcu olarak bulunan vekil edeninin vücudunda kemik kırığı oluşacak şekilde yaralandığını, davalı … şirketine yapılan başvurunun kendilerine 03/02/2017 tarihinde ulaşmasına rağmen sonuç alınmadığını belirterek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla, kalıcı iş göremezlik dönem zararına ilişkin olarak 3,200,00-TL ve geçici iş göremezlik zararına karşılık olarak da 100,00-TL olmak üzere toplam 3.300,00-TL tazminatın davalı … şirketine başvuru tarihi olan 03/02/2017 tarihinden işletilecek yasal faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, 12/04/2018 günlü dilekçe ile de istek miktarını 11.193,55-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … vekili cevabında özetle; dava konusu kazaya karıştığı ileri sürülen … plaka sayılı aracın, vekil edeni şirket nezdinde 05/08/2016-05/08/2017 tarihleri arasını kapsar biçimde ZMM sigortalı olduğunu, davacının başvurusu üzerine hasar dosyası açılmış ise de; başvuru sırasında gerekli evrakların eklenmemesi nedeniyle isteğin karşılanmadığını ve davacının eksik evrakları ibraz etmek yerine görülmekte olan davayı açtığını, bu nedenle temerrüt tarihinin oluşmadığını, dava tarihinden itibaren faiz istenebileceğini ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Mahkemece; iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı gözetilerek, dava konusu çift taraflı trafik kazasının oluşumunda, davalı … nezdinde sigortalı bulunan araç sürücüsünün %30 oranında kusurlu olduğu, davacının kaza sonucunda %4,3 malul kaldığı ve geçici iş göremezlik süresinin 6 ay olduğu benimsenmek suretiyle TRH-2010 yaşam tablosu ile 1,8 teknik faiz uygulaması ve asgari ücret baz alınarak düzenlendiği anlaşılan aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda; “Açılan davanın KABULÜ ile, Maluliyet tazminat miktarı olarak belirlenen toplam 11.193,55 TL nin 16/03/2017 tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ” karar verilmiştir.Karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; ZMM Sigortası Genel Şartlarında belirtilen ve başvuru sırasında ibrazı gereken belgeler tamamlanmadan yapılan başvuru nedeniyle, davacıdan tamamlanması istenen evraklar ibraz edilmeden dava açıldığını, dolayısıyla usulüne uygun bir başvuru olmadığından davanın reddi gerektiği, ayrıca kabule göre de mahkemenin hükme esas aldığı maluliyete ilişkin raporun Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca düzenlenmemiş olması nedeniyle geçersiz nitelikte bulunduğu, hatır taşıması indirimi gerekip gerekmediği konusunda bir değerlendirme yapılmadığı, geçici iş göremezlik zararının 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMM Genel Şartları uyarınca teminat dışı olduğu ve SGK’nun sorumluluğuna geçtiği konusunun da göz ardı edildiği ve keza karar yerinde belirlenen tazminat miktarının ne kadarının kalıcı ve ne kadarının da geçici iş göremezlik zararına ilişkin olduğunun belirtilmemiş olmasının da usulsüz bulunduğu hususlarına yöneliktir.Dava, trafik kazası sonucu oluşan bedensel zarara dayanılarak açılmış maddi tazminat isteğine ilişkindir.İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda; 1-2918 sayılı KTK’nın 14/04/2016 tarih ve 6704 sayılı Kanunun 5. maddesi ile değişik 97. maddesine göre; “zarar görenin, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içerisinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, zarar gören dava açabilir veya 5684 sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurabilir.” Söz konusu madde ile dava açmadan önce zorunlu mali sorumluluk sigorta şirketine başvuru yapılması dava şartı haline getirilmiştir.14/05/2015 tarihli 29355 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafı ile aynı genel şartların C.7.maddesi başlığı ile birlikte 02/08/2016 gün 29789 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğü giren düzenlemeyle değiştirilmiş ve genel şartların Ek 6.maddesinde de tazminat ödemesinde istenilecek belgelerin neler olduğu açıklanmıştır. Genel şartların B.2.maddesinin 3.paragrafındaki değişiklik “Sigortacı; hak sahibinin, kaza veya zararın tespit edilebilmesi için bu genel şartlar ekinde yer alan gerekli tüm belgeleri sigortacının merkez veya şubelerinden birine ilettiği tarihten itibaren 8 iş günü içinde tazminatı hak sahibine öder. Sigortacının kendisine iletilen belgelere haklı olarak itiraz etmesi veya kendisinin hak sahibinden ya da başka bir kurumdan haklı olarak yeni bir belge talep etmesi halinde söz konusu süre, yeni talep edilen belgenin sigortacının merkez veya şubelerinden birine iletilmesinden sonra başlar. Sigortacı, hak sahibinden münhasıran hak sahibinin tazminat hakkını etkileyen bilgi ve belgeleri talep edebilir. ” şeklindedir.Somut olaya dönüldüğünde, taraflar arasında dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı şekilde başvuruda bulunulduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Taraflar arasındaki uyuşmazlık; başvuru sırasında bazı belgelerin ibraz edilmemiş olması halinde, başvurunun geçersiz olduğu diğer bir ifadeyle bu durumun başvuru şartının yerine getirilmemesi halini oluşturup oluşturmayacağına ilişkindir.Az yukarıda açıklanan KTK’nın 97.madde hükmü uyarınca, dava şartı haline getirilen husus dava açılmadan önce sigorta şirketine yazılı başvuruda bulunulması gereğidir. Anılan maddede, başvurunun yazılı olması dışında herhangi bir şart belirtilmediği gibi, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Trafik Sigortası Genel Şartlarının C.7.maddesinde 02/08/2016 tarihinde yapılan “Zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce ilgili sigortacıya yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigortacının başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde, hak sahibi sigortacının merkez veya şubesinin veya sigorta sözleşmesini yapan acentenin bulunduğu yer mahkemelerinde, kazanın meydana geldiği yer mahkemesinde ya da zarar görenin ikametgahının bulunduğu mahkemede dava açılabileceği gibi uyuşmazlığın çözümü için Sigorta Tahkim Komisyonuna başvurulabilir. ” şeklindeki değişiklikte de başvurunun geçerli sayılabilmesi için yazılı olması koşulu dışında herhangi bir ekleme yapılmadığı açıktır.Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartlarının B.2.maddesinin 3.paragrafında yapılan ve 02/08/2016 tarihinden itibaren geçerli olan değişiklik ise, yani tazminat ödemelerinde istenilecek belgelerin hangi belgeler olduğuna ilişkin değişiklik ise; esasen KTK’nın 99.maddesi hükmüne bağlı olarak getirilmiş bir düzenleme niteliğinde olup, dava şartı koşulu bakımından getirilmiş bir düzenleme niteliğinde bulunmadığından davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf başvurusunun reddi gerekmiştir.
2-Görülmekte olan davada, trafik kazasının 26/10/2016 tarihinde meydana geldiği ve davalı … şirketinin sorumluluğunun kapsamını belirleyen poliçenin düzenlenme tarihinin de 05/08/2016 olduğu anlaşılmaktadır.2918 sayılı KTK’nun 90.maddesinde 6704 sayılı yasayla yapılan değişiklikten önce, “Maddi tazminatın biçimi ve kapsamı ile manevi tazminat konularından Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır, denilmekte iken 26/04/2016 tarihinde yapılan değişiklikten sonra, “Zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartları kapsamındaki tazminatlar, bu Kanun ve Kanun çerçevesinde hazırlanan genel şartlarda öngörülen usul ve esaslara tabidir. Söz konusu tazminatlar ve manevi tazminata ilişkin olarak bu Kanun ve genel şartlarda düzenlenmeyen hususlar hakkında 11/1/2011 tarihli ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun haksız fiillere ilişkin hükümleri uygulanır.” şeklinde düzenleme yapılmıştır.14/05/2015 tarihli 29355 sayılı resmi gazetede yayınlanan Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları 01/06/2015 tarihi itibarıyla yürürlüğe girmiş bulunmaktadır.Bu durumda, davalı … şirketinin sorumluluğun dayanağını ve kapsamını belirleyen trafik sigortası poliçesinin ayrılmaz bir parçası olan, genel işlem koşulu niteliği de taşımayan ve Hazine Müsteşarlığı tarafından düzenlenen Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının kapsamı tüm taraflarca bilindiğinden poliçenin düzenlenme tarihi itibariyle işletenin hukuki sorumluluğunu poliçe ve genel şartlar kapsamında üstlenen sigortacıya karşı yöneltilen davalarda hesaplama ve değerlendirmelerin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartlardaki esaslara göre yapılması gerektiği ileri sürülebilir ve bu durumda sakatlık tazminatına ilişkin sakatlık oranının belirlenmesinde Sakatlık Ölçütü Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporlarına İlişkin Mevzuat doğrultusunda hazırlanacak sağlık kurulu raporu dikkate alınacağı sonucuna varılabilir ise de; Yargıtayın yerleşmiş uygulamalarına göre; haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde malûliyetin varlığı ve oranına ilişkin belirlemenin Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir. Diğer bir ifade ile; yargısal içtihatlarda maluliyete ilişkin raporların, Özürlülük Ölçütü, Sınıflandırılması ve Özürlülere Verilecek Sağlık Kurulu Raporları Hakkında Yönetmelik hükümleri uyarınca düzenlenmesi gerektiğine ilişkin bir belirleme bulunmamaktadır. Kaldı ki, hükme esas alınan ve Marmara Üniversitesi Pendik Eğitim ve Araştırma Hastanesi Adli Tıp Anabilim Dalı’nca düzenlendiği anlaşılan 22/11/2017 günlü maluliyete ilişkin rapor ve bu raporun baz alınması ile düzenlenen 23/02/2018 günlü aktüer bilirkişi raporu, davalı … vekiline usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş, her iki rapora karşı davalı tarafça süresi içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmamıştır. Söz konusu bu durum, davacı taraf bakımından usulü kazanılmış hak oluşturacağından, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümleri uyarınca usulüne uygun şekilde düzenlendiği anlaşılan raporun hükme esas alınmasında herhangi bir yanılgı tespit edilmemiştir. 3-Dava konusu kaza sırasında … plaka sayılı karşı araçta yolcu olarak bulunduğu anlaşılan davacının hatır için taşındığı ve bu nedenle belirlenecek tazminattan hatır taşıması indirimi yapılması gerektiği hususu yargılama sırasında davalı … tarafından ileri sürülmemiş ve bu konuda herhangi bir delil ibraz edilmemiştir. Yargılama sırasında ileri sürülmeyen hususlar HMK.357 madde hükümleri uyarınca istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceği gibi … plaka sayılı araç sürücüsü Süleyman Kaya ile davacı … aynı soyadı taşımakta olup, akraba oldukları dosya kapsamından anlaşıldığına ve akrabalar arasında yapılan taşımalarda hatır taşımasından söz edilemeyeceği açık olduğundan, mahkemece herhangi bir hatır taşıması indirimi yapılmaksızın karar verilmiş olması da doğrudur.4-Hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporunda, davacının geçici ve kalıcı iş göremezlik dönem zararlarının ayrı ayrı hesaplandığı %100 malul sayılması gereken döneme ilişkin olarak iş göremezlik zararını 8.758,58-TL olarak hesapladığı, daha sonra davalı … nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kusuruna isabet eden miktarın 2.621,00-TL olacağının belirlendiği; kalıcı iş göremezlik dönem zararının da işlemiş dönem için 15.839,91-TL, aktif 24 yıl için 471.601,25-TL ve pasif 19 yıllık dönem için de 177.053,05-TL olarak tespit edildiği, belirlenen bu miktarlar üzerinden önce kusura isabet eden miktarın bulunduğu, sonrasında davacının maluliyetine göre indirim yapılarak ve sonuçta kalıcı maluliyet zararının 8.572,17-TL olacağı sonucuna varıldığı ve bu şekilde geçici ve kalıcı toplam maluliyet zararının 11.193,53-TL olarak bulunduğu anlaşılmakta olup, bu yönde bir duraksama bulunmamaktadır. Diğer bir ifadeyle, kalıcı ve geçici iş göremezlik zararlarının ne kadar olduğu belirgin olduğundan mahkemece hüküm fıkrasında toplam maluliyet zararına hükmedilmiş olmasında da bir isabetsizlik bulunmamaktadır.5-Her ne kadar 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartları’nın A.5.maddesinin “Sağlık Giderleri Teminatı” başlıklı (b) maddesinde ” Kaza nedeniyle mağdurun tedavisine başlanmasından itibaren mağdurun sürekli sakatlık raporu alana kadar, tedavi süresince ortaya çıkan bakıcı giderleri, tedaviyle ilgili diğer giderler ile, trafik kazası nedeniyle çalışma gücünün kısmen veya tamamen azalmasına bağlı giderler sağlık giderleri teminatı kapsamındadır. Sağlık giderlerin teminatı Sosyal Güvenlik Kurumunun sorumluluğunda olup, ilgili teminat dolayısıyla sigorta şirketinin ve Güvence Hesabının sorumluluğu 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 98 inci maddesi hükmü gereğince sona ermiştir.” denmekte ise de; 6111 sayılı kanunun 59.maddesi ile değişik Karayolları Trafik Kanununun 98.maddesinde Sosyal Güvenlik Kurumunca karşılanacak sağlık hizmeti bedellerinin neler olduğu açıklanmış ve sınırlandırılmıştır. KTK’nun 98.maddesinde; trafik kazaları nedeniyle, üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın, SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup; 6111 sayılı yasanın geçici 1.maddesi ile de, “Bu kanunun yayınlandığı tarihten önce meydana gelen trafik kazaları nedeniyle sunulan sağlık hizmet bedellerinin SGK tarafından karşılanacağı belirtilmiş olup, buna göre SGK 6111 sayılı yasa ile değiştirilen 2918 sayılı KTK’nun 98.maddesi uyarınca tüm tedavi giderlerinden değil sadece söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Diğer bir ifadeyle SGK’nun hangi tedavi giderlerinden sorumlu olduğu, kanun uyarınca belirlenmiş olup, anılan kanun kapsamı dışına çıkılarak yapılan genel şartlardaki düzenlemeler ile, SGK’nun sorumluluk kapsamının genişletilmesi, bir kanun maddesinin idarenin yapmış olduğu bir düzenleme ile değiştirilmesi mümkün değildir. (Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 25/01/2004 tarih, 2004/4-40E-2004/113 K.sayılı İçtihadı). Bu durumda, SGK’nun sorumluğunun kapsamını belirleyen KTK’nun 98.madde hükmüne aykırı olacak şekilde düzenlenen Genel Şartlardaki bu yöndeki bir belirlemenin , KTK’nun 92.maddesine 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren değişiklik sonucu eklenen (i) maddesi nedeniyle yasal hale geldiği de söylenemeyeceğinden bedensel zararın bir türü olan geçici iş göremezlik zararından davalı … şirketinin sorumlu tutulmasında da bir yanılgı bulunmadığından davalı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Usul ve yasaya uygun olan ve yukarıdaki başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararına yönelik olarak davalı …Ş. vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … şirketinden karar tarihi itibariyle yürürlükte bulunan Harçlar Kanunu hükümleri uyarınca alınması gereken 764,59-TL istinaf karar ve ilam harcından, istinaf başvurusu sırasında davalı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 35,90-TL maktu ve 156,10-TL nispi istinaf karar ve ilam harcı toplamı olan 192,00-TL düşümü ile kalan 572,59-TL istinaf karar ve ilam harcının davalı Allinaz Sigorta A.Ş’den alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,HMK. m.353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.362/1-a gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 22/10/2020