Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/1976 E. 2020/3445 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1976
KARAR NO : 2020/3445
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 15/05/2018
NUMARASI : 2014/703 E., 2018/557 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; 03/06/2009 tarihinde … yönetimindeki … plakalı araç ile müvekkilinin yönetimindeki … plakalı aracın çarpıştıklarını, kaza sonrası düzenlenen tespit tutanağına göre İkram Karaağaç’ın kazada asli kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kusurlunun kullandığı aracın davalı sigorta şirketi tarafından trafik sigortasının bulunduğunu, kaza nedeniyle müvekkilinin ağır yaralandığını, bir dizi ameliyat geçirmek zorunda kaldığını, halen tam bir iyileşme olmadığını, bu sebeplerle çalışamamakta olup, bakıma muhtaç bir halde yaşadığını belirterek, maluliyet oranının Adli Tıp Kurumu tarafından tespiti ile belirlenecek tazminat miktarına göre ileride artırılmak koşulu ile şimdilik 5.000 TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek %25 ticari avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı vekili bilahare davaya konu taleplerini bilirkişi raporuna göre ıslah ederek toplamda 135.730,99 TL tazminatın olay tarihinden itibaren %25 avans faizi ile beraber davalıdan tahsilini istemiştir. Davalı vekili; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili şirket nezdinde sigortalı olduğunu, davacının aynı olaya ilişkin ve aynı poliçeden dolayı Tuzla 2. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığını, 2009/535 E, 2012/767 K sayılı ilamın 04/12/2012 tarihinde davacı lehine kesinleştiğini, karar nedeniyle müvekkili şirketin 15/11/2013 tarihinde toplam 12.455,40 TL maddi tazminat bedeli ödediğini, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalısının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, davacının maluliyet durumunda yeni bir gelişmenin olmadığını, davacının taleplerinin haksız ve mükerrer olduğunu, davacının sürekli sakatlığı varsa bunun Adli Tıp Kurumundan rapor alınmak suretiyle ispatının gerektiğini, zarar hesabı için seçilecek bilirkişinin ise aktüerler siciline kayıtlı olmasının gerektiğini, davalı şirketin sadece dava tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olabileceğini, davacının kaza sırasında emniyet kemerinin takılı olmaması nedeniyle kazada müterafik kusurunun olduğunu, zarar hesaplaması yapılırken kusur indiriminin yapılmasının gerektiğini, davacının tedavi masrafları bakımından müvekkili sigorta şirketinin bir sorumluluğunun kalmadığını zira trafik kazası nedeniyle oluşan yaralanmalara ilişkin tedavi taleplerinin Sosyal Güvenlik Kurumundan talep edilmesinin gerektiğini belirterek, daha önce aynı konuda verilen kesin hüküm nedeniyle davanın ve tedavi gideri taleplerinin reddine, yargılama giderlerinin karşı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir. İlk derece mahkemesince yapılan yargılama sonunda “Dava trafik kazası nedeniyle uğranılan sürekli işgöremezlik zararının sigorta şirketinden tazmini talebine ilişkindir.Davacı vekili davaya konu taleplerini bilirkişi raporuna göre ıslah ederek toplamda 135.730,99 TL tazminatın olay tarihinden itibaren %25 avans faizi ile beraber davalıdan tahsiline, yargılama giderlerinin davalıya yükletilmesine karar verilmesini talep emiştir.Mahkememizce alınan bilirkişi raporunda davacıya hızını azaltmaması ve kask takmaması yönünden kusur izafe edilmiş, %30 usurlu olduğu belirlenmiştir. Ne var ki davalının kask takmaması kazanın oluşumuna değil, zararın artmasına yol açan bir etmen olması itibariyle Mahkememizce bu konudaki yargıtay kararları da gözetilerek netice zarardan ilaveten %10 oranında takidiri indirim uygulanarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Aynı kaza yönünden Tuzla Asliye Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama nedeniyle davalı vekilince kesin hüküm itirazında bulunulmuş ise de; ilgili dosya celp edilerek incelenmiş; davamıza konu kaza nedeniyle geçici işgöremezlik zararının, tedavi giderinin ve manevi tazminat talebinin davacı tarafından o dosyada davaya konu edilmesi ve dosyamıza konu sürekli iş göremezlik zararı yönünden bir yargılamayı içermemesi nedeniyle kesin hüküm itirazı yerinde görülmemiş; denetime elverişli bulunmakla hükme esas alınan raporlar ve belirlenen zarar üzerinde yukarıda anlatıldığı üzere takdiri indirim uygulanmak suretiyle aşağıdaki şekilde karar vermek gerekmiştir.” gerekçesiyle “Davanın kısmen kabulü ile; 122.157,90 TL tazminatın dava tarihi olan 26/05/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, aşan istemin reddine” karar verilmiştir. İlk derece mahkemesinin kararına karşı davacı vekili tarafından“ müvekkilinin kaza tarihinde kask takmadığını kanıtlayan bir somut delil bulunmadağı, bilirkişi raporunda müvekkilinin kask takmadığı yönünde bir tespitte bulunulduğu ve kusur oranının buna göre tayin edildiği, mahkemece kask nedeni ile yapılan %10 oranındaki indirimin mükerrerlik teşkil ettiği” nedeniyle süresi içinde istinaf kanan yoluna başvurulmuştur.Davacının sıfatı ve istinaf nedeni ve kapsamı ile sınırlı olarak yapılan incelemede: Dava,trafik kazası nedeniyle uğranılan sürekli iş göremezlik zararının tazmini için ZMMS olan sigorta şirketi aleyhine açılmış tazminat davasıdır. Somut olayda; davacının motosiklet sürücüsü olduğu, kaza tespit tutanağında mevcut tabloda kask kısmında takılı değil olarak işaretlendiği, maluliyete ait ATK raporunda davacının yaralanmasına ilişkin belirlemelerde bedensel diğer yaralanmalar yanında kafa travmasına bağlı yaralanmadan da bahsedilmiştir. Dosya içinde bulunan kaza tespit tutanağında davacının kask takmadığı tespiti bulunduğu gibi, mahkemece hükme esas alının bilirkiş raporunda da davacının kaza anında kask takmadığı belirlenmiştir. Ne var ki, kaskın takılmamaması tek başına indirimi gerektiren bir husus değildir. Kask takmama eylemi ile zarar arasında illiyet bağının bulunması da gerekir. Maluliyete ilişkin alınan adli tıp raporu kapsamında belirlenen yaralanmaya ilişkin bilgi ve bulgular dikkate alındığında davacının diğer bedensel yaralanmalar yanında kafa travmasına bağlı yaralanmasının da bulunduğu gözetildiğinde oluşan maluliyete bu travmanın da etkisi ve zararı artırıcı niteliğinin bulunduğunun kabulü gerekir.Davalı vekili, cevap dilekçesinde mütefarik kusur indirimi yapılması gerektiği savunmasında bulunmuş, mahkemece bu hususta bir değerlendirme yapılarak kask takmamanın kazanın oluşumuna değil, zararın artmasına yol açan bir etken olduğu kabul edilerek sonuç zarar üzerinden %10 oranında kask indirimi uygulanmıştır. İlk derece mahkemesinin bu belirlemesi isabetlidir. Kask indimi yerleşik Yargıtay uygulamasına göre %20 oranında yapılması gerekmekte ise de istinaf edenin sıfatına göre bu husus bir eksiklik olarak görülmemiştir. Her ne kadar istinaf eden davalı vekili müvekkilinin kask takmamasının da dikkate alınarak buna göre kusur oranının tayin edildiği, mahkemece kask nedeni ile yapılan %10 oranındaki indirimin mükerrerlik teşkil ettiği istinaf itirazına gelince;Dosyada mevcut ceza yargılamasında alınan 17/05/2011 tarihli bilirkişi raporunda davacının tali kusurlu olduğuna ilişkin sonuç kanaat bildirilirken kusurlu sayılmasını gerektiren hareketler içinde kask takmaması da belirtilmiş ise de mahkemece alınan 05/12/2010 tarihli kusur bilirkişi raporunda davacıya %30 oranında kusur verilirken, kusur sayılan bulgular içinde kask takmamasının dikkate alınmadığı, diğer kusurlu hareketlerinin sayıldığı; yine ceza mahkemesince alınan kusur raporuna itiraz üzerine ATK trafik ihtisas dairesinden alınan 12/09/2011 tarihli raporda ise tali kusurlu olduğuna ilişkin sonuç kanaat bildirilirken kusurlu sayılmasını gerektiren hareketler içinde kask takmaması hususuna yer verilmediği; mahkemece alınan 02/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda davacının %30 oranında kusurlu olduğuna ilişkin sonuç kanaat bildirilirken kusurlu sayılmasını gerektiren hareketler içinde kask takmaması da belirtilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Dosyada mevcut tüm bilirkişi raporları birlikte değerlendirildiğinde,05/12/2010 tarihli kusur bilirkişi raporunda davacıya (kusur sayılan bulgular içinde kask takmaması dikkate alınmadan) %30 oranında kusur verilirken, 02/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda ( kusur sayılan hareketler içinde kask takmaması da belirtilerek) davacının %30 oranında kusurlu olduğuna ilişkin sonuç kanaat bildirilmiş olup, 02/01/2018 tarihli bilirkişi raporunda bildirilen kusur oranı gözetildiğinde kask takılmaması kusuru ilave edildiğinde kusur oranının daha fazla olması gerekmektedir. Her iki bilirkişi raporu da aynı kusur oranında birleşmesine, kask takılmaması dışında davacıya kusur olarak izafe edilen hareketlerin her iki raporda da aynen kabul edilmesine, ATK raporunda da davacıya tali kusur verilirken kask takmamasının dikkate alınmamış bulunmasına, davacıya kask takmaması dışında atfedilen kusurlu hareketlerin bütününe göre davacıya verilmiş olan ve mahkemecede kabul edilen %30 kusur oranının olayın oluş biçimine ve benzer olaylarda verilen kusur oranına uygun bulunmasına göre, kask indirimine ilişkin kusur mükerrerliğinden söz edilmeyeceğinden, buna ilişen istinaf itirazı da yerinde değildir.Hal böyle olunca, tarafların iddia ve savunmalarına, ilk derece mehkemesince toplanan delillerin değerlendirilmesinde bir eksiklik bulunmamasına, mükerrer kask indirimi yapılmamış bulunmasına ve tüm dosya kapsamına göre, istinaf eden davacı vekilinin ileri sürdüğü istinaf itirazlarının HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik davacı istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 gereğince ESASTAN REDDİNE,2- Alınması gereken 54,40 TL istinaf karar ve ilam harcından daha önce yatırılan 35,90 TL istinaf karar ve ilam harcının mahsubu ile bakiye 18,50 TL karar ve ilam harcının davacıdan tahsili ile hazineye irat KAYDINA 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1 gereğince, kararın tebliğinden itibaren iki hafta içerisinde temyiz yolu açık olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.08/10/2020