Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/1935 E. 2020/648 K. 25.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1935
KARAR NO : 2020/648
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 22/03/2018
NUMARASI : 2017/489 E. – 2018/319 K.
DAVA TÜRÜ : Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/06/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeninin oğlu …, davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM sigortalı bulunan … plaka sayılı motosiklet ile yaptığı, 29/10/2008 günlü trafik kazasında hayatını kaybettiğini, destek sürücü … kazanın meydana gelmesinde kusurlu olmasına rağmen, desteğin kusurunun vekil edenine yansıtılamayacağını ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak), destekten yoksun kalma tazminatı ile cenaze ve defin giderlerine karşılık olmak üzere 1.000,00-TL maddi tazminat davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı sigorta şirketi vekili cevabında özetle; zaman aşımı definde bulunarak, kazanın oluşumda asli kusurlu olanın müteveffa olduğunu, bu durumda Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 2017/1315 E.-2017/1239 karar sayılı içtihadından da anlaşılacağı üzere; davacının destek tazminatı talep etme hakkı bulunmadığını, ayrıca davacıya dava açmadan önce yaptığı başvuru sonucunda, 13/04/2017 tarihinde ibraname karşılığında 72.834,00-TL ödeme yapıldığını ve varsa bile bu şekilde tüm sorumluluğunu yerine getirmiş bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Mahkemece 29/10/2008 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacının oğlu … hayatını kaybettiği, kaza tarihinde yürürlükte bulunan TCK hükümleri uyarınca; uzamış ceza zaman aşımı süresinin 15 yıl olduğu, bu durumda dava tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin dolmadığı belirgin ise de(dava tarihi 26/04/2017) talep konusu kazanın oluşumunda destek sürücünün tam kusurlu olduğunun anlaşıldığı, bu durumda HGK’nın 01/11/2017 gün 2017/1315 E-2017/1239 karar sayılı ilamından da anlaşılacağı üzere, desteğin kusurunun destek görenlere yansıtılması gerektiği, davacının destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkı bulunmadığı görüşünden hareketle, davanın reddine karar verilmiştir.Karara karşı, davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; kaza tarihinde yürürlükte bulunan yasal mevzuat, sigorta genel şartları ve Yargıtay İçtihadlarına göre, davacıların üçüncü kişi konumunda bulunduğunu, desteğin kusurunun kendilerine yansıtılamayacağı halde, aksi gerekçeyle davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu hususuna yöneliktir.İstinaf edenlerin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı isteğine ilişkindir.Görülmekte olan davada, talebin dayanağını oluşturan kaza, 29/10/2008 tarihinde meydana gelmiş olup; kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve HGK kararları ile Yargıtay özel dairesinin yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü-işleten destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm, destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan; desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı, araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişilerin sigorta şirketinden tazminat isteme hakkına sahip olduğu konusunda Yargıtay 17.Hukuk Dairesinin 16/04/2019 gün 2016/10995 Esas-2019/4807 Karar sayılı emsal içtihadından görüleceği üzere, duraksamamak gerekir. Bu durumda, mahkemece, talebin aracın ZMM sigortacısı olan davalı sigorta şirketinin sorumluluğu kapsamında kaldığının gözardı edilmesi sonucunda, başka bir olay, durum ve hukuki ilişkiye ait bulunan HGK’nın 01/11/2017 gün 2017/1315 Esas-2017/1239 Karar sayılı ilamındaki belirlemelere bağlı kalınması sonucunda, yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmesi, isabetsiz olup, HMK.m.353/1-a/6 kapsamındaki hali oluşturacağından, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması, tarafların iddia ve savunmaları çerçevesinde yargılama yapılarak yeniden esas hakkında bir karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davacı vekili tarafındanİstanbul Anadolu 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 22/03/2018 tarih ve 2017/489 E. – 2018/319 K. Sayılı kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun gerekçede açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, Mahkemece verilen kararın HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 35,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya İADESİNE, 4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,HMK. m.353/1-a/6 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 25/06/2020