Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/1920 E. 2020/3468 K. 08.10.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1920
KARAR NO: 2020/3468
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 6. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 04/04/2018
NUMARASI: 2015/1193 E. – 2018/342 K.
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 08/10/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … nezdinde trafik sigortalı olan, davalı …’in sürücüsü, diğer davalı …’nun da maliki bulunduğu … plaka sayılı aracın çarpması neticesinde meydana gelen 02/09/2015 günlü trafik kazasında, vekil edenlerin oğlu bulunan 5 yaşındaki …’un hayatını kaybettiğini ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla her bir davacı için ayrı ayrı 1.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının tüm davalılardan, her bir davacı için ayrı ayrı 80.000,00-TL manevi tazminatın sigorta dışında kalan tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiş, 26/02/2018 günlü ıslah dilekçesi ile de davacı anne … için olan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin istek miktarını 18.180,05-TL’ye, davacı baba … için olan destekten yoksun kalma tazminatına ilişkin istek miktarını da 6.001,55-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … vekili cevabında özetle; talep konusu kazaya neden olduğu ileri sürülen … plaka sayılı aracın, 21/07/2015- 21/07/2016 tarihlerini kapsar biçimde vekil edeni şirket nezdinde ZMM sigortalı bulunduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, bu nedenle öncelikle kusur durumunun belirlenmesi ile birlikte davacıların destek zararlarının usulüne uygun şekilde kanıtlamaları gerektiğini, ayrıca temerrüt tarihinin oluşmamış olması nedeniyle faiz başlangıcının dava tarihi olması gerektiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalı … vekili cevabında özetle; dava konusu kazada müvekkilinin asli kusurlu olmadığını, kazanın müvekkilinin sevk ve idaresindeki araçla seyir halindeyken yolun sağında park halinde bulunan dondurma kamyonunun arasından küçük çocuğun aniden yola çıkmasıyla gerçekleşmesi nedeniyle …’e izafe edilebilecek bir kusur bulunmadığını kazaya ilişkin ceza yargılamasının halen devam ettiğini ve gözetilmesi gerektiğini, ayrıca manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davaya karşı koymuştur. Davalı … yargılama oturumlarına katılmamış ve cevap vermemiştir. Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delilleri bilirkişi raporları, olayla ilgili olarak Bakırköy 29. Asliye Hukuk Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan 23/06/2016 gün ve 2016/494 Esas – 2016/327 sayılı dava dosyası ile tüm dosya kapsamı gözetilerek, dava konusu kazanın oluşumunda müteveffa küçüğün %75 oranında, davalı araç sürücüsünün ise %25 oranında kusurlu olduğu benimsenmek suretiyle; “1-Davacı tarafından davalılar …. , … ve …’ya yönelik açmış oldukları maddi tazminat talepli davalarının KABULÜ ile; Davacı … için 6.001,55.-TL’nin davacı … için 18.188,05.-TL’nin davalı ….’nden 23/10/2015 tarihinden, diğer davalılar … ve … için kaza tarihi olan 02/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, 2-Davacıların davalı … ve …’ya yönelik açmış oldukları manevi tazminat davası itibariyle davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ ile;Davacı … için 20.000,00.-TL , davacı … için 20.000,00.-TL ayrı ayrı manevi tazminatın davalı … ve …’dan kaza tarihi olan 02/09/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacı tarafa verilmesine, Davacı … için açılan manevi tazminat davasının 60.000,00.-TL’lik kısmının REDDİNE, Davacı … için açılan manevi tazminat davasının 60.000,00.-TL’lik kısmının REDDİNE,” karar verilmiştir. Karara karşı davalı … vekili, davalı … vekili, davalı … vekili ve katılma yolu ile davacılar vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. 1-İstinaf yoluna başvuru süresi iki haftadır. Bu süre, ilamın usulen taraflardan her birine tebliğiyle işlemeye başlar. (HMK. m. 345). Diğer yandan, süre; hafta, ay veya yıl olarak belirlenmiş ise, başladığı güne son hafta, ay veya yıl içindeki karşılık gelen günün tatil saatinde biter. (HMK. m. 92/2). Resmi tatil günleri süreye dahildir. Sürenin son gününün resmi tatil gününe rastlaması halinde süre tatili takip eden ilk iş günü çalışma saati sonunda biter.( HMK.m.93) Görülmekte olan davada, davalı …’ya gerekçeli karar 05/05/2018 tarihinde tebliğ edilmiş, dolayısıyla istinaf başvuru süresi 21/05/2018 tarihinde dolmuştur. Bu nedenle davalı … vekilinin 05/06/2018 tarihinde yaptığı istinaf başvurusunun sürenin geçirilmesinden sonra olması karşısında (Hukuk Genel Kurulunun 29/11/2017 gün 2017/20-2873 Esas, 2017/1449 sayılı emsal kararı) ve HMK. m. 346/1 hükmü uyarınca, süreden ret kararının mahkemesince verilmesi gerekli ise de; temyiz merciine de aynı yetkinin tanındığı 01/06/1990 gün ve 1989/03-1990/04 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle, davalı …’nun istinaf başvurusunun süre yönünden reddine karar verilmesi gerekmiştir. Davalı … şirketi vekilinin istinaf nedenleri; vekil edeni şirket nezdinde ZMM sigortalı bulunan araca ilişkin poliçenin düzenlenme tarihinin 21/07/2015 olması nedeniyle, tazminat hesaplamasının 01/06/2015 tarihide yürürlüğe giren yeni genel şartlardaki belirlemelere göre TRH 2010 yaşam tablosu ve 1,8 teknik faiz oranına göre yapılması gerektiği halde, PMF yaşam tablosunun baz alınmasıyla yapılan hesaplamanın hatalı olduğu, ayrıca hükme esas alınan kusura ilişkin raporun olayla ilgili olarak, Bakırköy 29. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ceza yargılamasına ilişkin dosya kapsamından temin edilen ve İTÜ Trafik Kürsüsünden seçilen 3 kişilik heyet raporundaki kusura ilişkin değerlendirmelerle çeliştiği, söz konusu bu çelişki giderilmeden karar verilmiş olmasının da doğru olmadığı, ayrıca müteveffanın ölümü nedeniyle SGK tarafından ödeme yapılıp yapılmadığının da araştırılmadığı, dava açmadan önce sigorta şirketine usulüne uygun bir başvuru olmadığından temerrüt tarihinin oluşmadığı gözetilerek, dava tarihinden faiz uygulanması gerekirken 23/10/2015 tarihinden faiz uygulanmasının da isabetsiz bulunduğu hususlarına ilişkindir. Davalı … vekilinin istinaf nedenleri; kusura ilişkin çelişkiler giderilmeden, karar verilmesinin doğru olmadığı, tazminat hesaplamasının 01/06/2015 tarihinden yürürlüğe giren ZMM sigortası genel şartlarına göre yapılması gerektiği, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarının çok fazla olduğu, kabule göre de manevi tazminat bakımından vekil edeni yararına ayrı ayrı vekalet ücreti takdir edilmesi gerekirken, topla manevi tazminat miktarı üzerinden tek vekalet ücreti belirlenmiş olmasının da isabetsiz bulunduğu hususlarına ilişkindir. Davacılar vekilinin istinaf nedenleri ise; 5 yaşındaki bir çocuğa kusur izafe edilerek, asli kusurlu olduğunun kabul edilmesinin hatalı olduğu ve kabule göre de belirlenen manevi tazminat miktarının yetersiz bulunduğuna yöneliktir. Dava, trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına dayanılarak açılmış, destekten yoksun kalma tazminatı ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. 2-Haksız bir fiil sonucunda ölüm olayı meydana geldiği iddiasıyla talepte bulunulması halinde, kazanın meydana gelmesinde taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsurlardan biridir. Görülmekte olan dava, davacılar vekili dava dilekçesinde, davalı gerçek kişilerin maliki ve sürücüsü olduğu … plaka sayılı aracın, yolun karşısına geçmek isteyen küçük …’a çarpması neticesinde meydana gelen trafik kazasında, …’un hayatını kaybettiğini, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunu ileri sürmüş, davalılar ise kazanın müteveffa küçüğün dondurma kamyonunun arasından aniden yola çıkması ile meydana geldiğini, bu nedenle de araç sürücüsüne kusur izafe edilemeyeceğini, tüm kusurun küçükte olduğunu bildirmişlerdir. Bu durumda, kazanın gerçekte nasıl meydana geldiği ve buna göre taraf kusurlarının ne olduğu konusunu duraksama oluşmayacak şekilde belirlenmesi gerekir. Olayla ilgili olarak Bakırköy 29. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 2015/494 sayılı dosya kapsamında ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesinden temin edilen ve ceza kararının esas alındığı anlaşılan 20/11/2015 günlü raporda; kazanın meydana gelmesinde araç sürücüsü …’in tali, müteveffa yaya …’un da asli kusurlu olduğu sonucuna varıldığı, itiraz üzerine İTÜ İnşaat Mühendisliğİ Ulaştırma Bölümünde görevli 3 kişilik bilirkişi heyetinden rapor alındığı, 09/04/2016 günlü bu raporda daha önce ATK’ca düzenlenen 20/11/20015 günlü rapor ve keşfe bağlı olarak polis memuru bilirkişi tarafından düzenlenen 15/10/2015 günlü raporlarında değerlendirilmesi sonucunda, kazanın oluşumunda küçük …’un tam kusurlu olduğu, sürücü …’in ise kusursuz bulunduğu sonucuna varıldığı görülmüştür. Görülmekte olan dosya kapsamında, ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesinden temin edilen ve tazminat hesaplamasında dikkate alınan 26/09/2017 günlü raporda, ceza yargılaması sırasında İTÜ. öğretim üyeleri tarafından düzenlenen raporla ilgili bir değerlendirme yapılmadan, polis memuru … tarafından düzenlenen 30/03/2017 günlü rapordaki belirlemelerin isabetli olduğu açıklanarak, davalı sürücünün %25, maktul yayanın %75 oranında kusurlu olduğu sonucuna ulaşılmıştır. 26/09/2017 günlü bilirkişi raporunun atıfta bulunduğu 30/03/2017 günlü raporda ise, ceza yargılamasında alınan tüm raporların değerlendirildiği ve sonucunda 20/11/2015 günlü ATK İstanbul Trafik İhtisas dairesince düzenlenen kusura ilişkin değerlendirmelere katılınıldığı, 20/11/2015 günlü rapor gibi aynı sonuca varılmıştır. Ne var ki, ceza yargılaması sırasında temin edilen 20/11/2005 günlü raporda imzası bulunan … ve …’ın aynı zamanda 26/09/2017 günlü rapor düzenleyenler olup, bu durumda ATK. İstanbul Trafik Dairesince düzenlenen raporlar ile, İTÜ’de görevli öğretim üyeleri tarafından düzenlenen raporlar arasındaki çelişkinin giderildiğinden söz edilemez. Olayla ilgili olarak Bakırköy 29. Asliye Ceza Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası Yargıtay’da olup, henüz kesinleşmiş değildir. Bu durumda mahkemece; durumun özellikleri de gözetilerek ATK. Trafik İhtisas Dairesinden kusur dağılımına ilişkin olarak kaza tespit tutanağı, kaza ile ilgili soruşturma evrakları, ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası ve ceza yargılaması sırasında temin edilen bilirkişi raporları ile görülmekte olan dosyadan temin edilen kusura ilişkin raporların ve dosyadaki diğer tüm delillerin birlikte değerlendirildiği, gerekçeli , denetime elverişli ve var olan çelişkileri giderecek nitelikte bir rapor alınmadan karar verilmiş olması isabetsizdir. Hal böyle olunca, yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan şekilde inceleme ve değerlendirme yapılmadan ve kusura ilişkin raporlar arasındaki çelişki giderilmeden karar verilmiş olma hali, HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca yerinde görülmediğinden; davacıların ve davalıların bu yönü amaçlayan istinaf itirazlarının kabulüne karar verilmesi gerektiği, buna karşılık diğer taraf istinaf itirazlarının ise bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığı sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04/04/2018 gün ve 2015/1193E.-2018/342 sayılı kararına karşı davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda (1) sayılı bentte gösterilen nedenlerle, HMK’nun 345, 346/1 ve 352.maddeleri gereğince süre yönünden REDDİNE, 2-İstinafa başvuran davacılar vekili ile davalı … vekili ve …Sigorta A.Ş. vekilinin istinaf başvurularının yukarıda (2) sayılı bentte açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, Bakırköy 6. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 04/04/2018 tarih ve 2015/1193 E. – 2018/342 K. sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, -Kaldırma gönderme gerekçesi gözetildiğinde tarafların öteki istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine YER OLMADIĞINA, 3-Dosyanın yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir hüküm kurulmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacılar tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 35,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacılara; davalı … tarafından istinaf başvurusu sırasında peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 1.096,19-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davalı … ‘e ve istinaf başvurusu sırasında davalı … tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 413,09-TL nispi ve 35,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının da istek halinde davalı …’ye İADESİNE, 5-Davacılar ve davalı … dışındaki davalılar tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin, ilk derece mahkemesince yapılacak yargılama sonucunda verilecek hükümde dikkate alınmasına, 6-Davalı … tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ise, üzerinde bırakılmasına, 7-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda ve HMK.m. 353/1-a/6 hükmü uyarınca kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi. 08/10/2020