Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/1773 E. 2020/591 K. 18.06.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1773
KARAR NO: 2020/591
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 30/01/2018
NUMARASI: 2016/100 -E. 2018/107-K.
DAVANIN KONUSU: Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ:18/06/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … Nezdinde trafik sigortalı bulunan, davalı …’nın sürücüsü, diğer davalı …’in de işleteni olduğu … plaka sayılı aracın sürücüsünün alkollü ve tam kusurlu bir şekilde vekil edenlerinden …’un sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca çarpması neticesinde meydana gelen 26/10/2014 günlü trafik kazasında … un yaralandığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) geçici ve kalıcı iş göremezlik zararına, SGK’ca karşılanmayan tedavi giderlerine ve bakıcı giderlerine karşılık olmak üzere 1.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, ayrıca … için 150.000,00-TL, davacı eş … için 30.000,00-TL ve …’un çocukları olan davacılar … ve … için ayrı ayrı 25.000,00-TL ve …’un annesi olan davacı … için de 20.000,00-TL olmak üzere toplam 250.000,00-TL manevi tazminatın sigorta dışında kalan davalılardan kaza tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 05/06/2017 günlü dilekçe ile de maddi tazminata ilişkin taleplerinden feragat ettiklerini açıklamıştır. Davalı … vekili cevabında özetle; davanın reddine karar verilmesini istemiştir. Davalılar … ve … Vekili ise cevabında özetle; kazanın oluşumunda tek kusurlu olanın … olmadığını, kaza anında emniyet kemeri takmayan davacının müterafik kusurlu bulunduğunu, davacı …’in uğradığını ileri sürdüğü maddi zararları usulüne uygun şekilde kanıtlaması gerektiğini, ayrıca vekil edeni … tarafından davacılara yapılan 6.000,00-TL’si araç bedeli ve 2.100,00-TL’si ev kirası olmak üzere toplam 8.100,00-TL ödemenin verilecek kararda gözetilmesini istediklerini açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur. Mahkemece; iddia, savunma, feragat beyanı, bilirkişi raporu, olayla ilgili olarak Beykoz 4. Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 2015/381 esas sayılı ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası ile tüm dosya kapsamı gözetilerek dava konusu 26/10/2014 günlü trafik kazasının oluşumunda davalı …’nın asli ve tam kusurlu olmasına rağmen, davacı …’un emniyet kemeri takmaması nedeniyle tali oranda kusurlu bulunduğu, davacı …’un %48 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, iyileşme süresinin 4 aya kadar uzayabileceğini, ancak başka birinin sürekli bakımına muhtaç olmadığı benimsenmek suretiyle; “1-Maddi Tazminat Davasının feragat nedeniyle REDDİNE, Manevi Tazminat davasının KISMEN KABULÜNE, KISMEN REDDİNE, 2-Tarafların sosyal ekonomik durumları, kusur durumu, ihlal edilen şahsi hakkın niteliği, olayın oluş şekli ve hakkaniyet ilkesi nazara alınarak davacı … yararına 30.000,00 TL, davacı … yararına 6.000,00 TL, davacı … yararına 8.000,00 TL, davacı … yararına 4.000,00 TL, … yararına 5.000,00 TL olmak üzere toplam 53.000,00 TL ‘nin manevi tazminat namı ile kaza tarihi olan 26.10.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizleri ile birlikte davalılar … ve … ‘den alınarak müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, ” karar verilmiştir. Karara karşı davalılar … ve … Vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. İstinaf nedenleri; maddi tazminata yönelik talep reddedildiği halde, vekil edenleri yararına hükmün 6.fıkrasından da anlaşılacağı üzere; vekil edenleri yararına vekalet ücreti takdir edilmemiş olmasının doğru olmadığı, kusurun hatalı belirlendiği, kabule göre da davacı …’in bu denli büyük bir zarara uğramasının temel sebebinin emniyet kemeri takmamış olduğu bu durumda davacı taraf yararına takdir edilen manevi tazminat miktarlarının fahiş bulunduğu hususlarına yöneliktir. Dava trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir. 1-29906 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak 02/12/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6773 sayılı kanunun 41.maddesi ile değişik HMK’nın 341/2 madde hükmü uyarınca miktar ve değeri 3.000,00-TL’yi geçmeyen mal varlığı davalarına ilişkin kararlar kesin olup, hüküm tarihi itibariyle kesinlik sınırı 3.650,00-TL’ye çıkartılmıştır. Görülmekte olan davada, maddi tazminata ilişkin haklar saklı tutularak 1.000,00-TL bedel üzerinden dava açılmış ve herhangi bir bedel arttırımı ve ıslah yapılmaksızın maddi tazminata ilişkin bu talepten feragat edilmiştir. Bu durumda istinaf isteğine konu olan maddi tazminat talebine bağlı olarak verilen vekalet ücretine ilişkin karar davalılar bakımından miktar itibariyle kesin olup, yasa yolu kapalı bulunmaktadır. HMK.m.346/1 hükmü uyarınca, miktar itibariyle ret kararının mahkemesince verilmesi gerekli ise de; temyiz merciine de aynı yetkinin tanındığı 01/06/1990 gün ve 1989/03-1990/04 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı da gözetilmek suretiyle, davacının maddi tazminatın vekalet ücretine ilişkin hüküm bölümüne yönelik istinaf isteminin, kararın kesin olması nedeniyle reddine karar verilmesi gerekmiştir. 2-Davalıların manevi tazminata yönelik istinaf itirazlarına gelince; istinaf edenlerin sıfatına, istinafın kapsamve nedenine göre; dava konusu kazaya ilişkin olarak Beykoz 4.Asliye Ceza Mahkemesinde görülen ve Uyap sorgusuna göre 28/11/2019 tarihinde itirazın reddi neticesinde kesinleştiği anlaşılan 2015/381 esas sayılı ceza yargılamasına ilişkin dosya kapsamında ATK … Trafik İhtisas Dairesinden temin edildiği anlaşılan ve davacı tarafın dayanağını oluşturan 13/02/2017 günlü raporda kazanın oluşumunda davalı sürücü …’nın asli kusurlu olduğu, davacının ise sadece kendi can güvenliği açısından emniyet kemeri takması gerekirken bu hususa uygun davranmaması nedeniyle tali derecede kusurlu olduğu belirtilmiştir. Söz konusu rapor dosyaya sunulduğunda mahkemece 31/10/2017 günlü oturumda bu belgeye ve ATK’nun malüliyete ilişkin raporuna karşı varsa itirazlarını bildirmeleri için süre verilmiş, davalı taraf vekilince verilen 10/11/2017 havale günlü dilekçede davacı tarafın ibraz ettiği ve kusura ilişkin bulunan 13/02/2017 günlü rapora karşı herhangi bir itirazda bulunulmamış ve yeniden rapor temini yoluna gidilmesi istenilmemiştir. Bu durumda, dosyaya oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içeren kusur raporunun hükme esas alınmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Olay tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56. maddesi hükmüne göre, hakim bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini gözeterek manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına bir miktar para takdir edebilecektir. Bundan ayrı ağır bedensel zarar halinde zarar görenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar paranın ödenmesine de karar verilebilir. Hükmedilecek bu paralar, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Çünkü kanunun takdir hakkı verdiği hususlarda hakimin hukuka ve hakkaniyete göre hüküm vereceği 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4. maddesinde belirtilmiştir. Dava konusu olayda, zararlandırıcı eylemin tarihi, kazanın oluş şekli, kazanın oluşumunda davacı …’un esasen bir kusuru bulunmadığı, tek kusurunun emniyet kemeri takmamış olması olduğu, oluşan malüliyetin ağırlığı, davacı …’la diğer davacıların yakınlık dereceleri, paranın alım gücü, talep edilen miktarlar, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları dikkate alındığında, hüküm altına alınan manevi tazminat miktarlarının yukarıda açıklanan ilkelere ve 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 4.maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanılması kuralına uygun bulunmasına göre; davalıların yerinde bulunmaya tüm istinaf itirazlarının HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca esastan reddine karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davalılar … ve … vekili tarafından İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/01/2018 tarih ve 2016/100 -E. 2018/107-K. sayılı kararının maddi tazminata ilişkin hüküm bölümüne karşı yapılan istinaf isteminin HMK’nun 341/2, 346/1 ve 352.maddeleri gereğince USULDEN REDDİNE; 2-Davalılar … ve … vekili vekili tarafından İstanbul Anadolu 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 30/01/2018 tarih ve 2016/100 -E. 2018/107-K. sayılı kararının manevi tazminata ilişkin hüküm bölümüne karşı yapılan istinaf başvurusunun ise, HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 3-Alınması gereken 3.620,43-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından davalılar tarafından yatırılan toplam 1.820,00-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.800,43-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak Hazine’ye gelir kaydına, 4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.18/06/2020