Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/1770 E. 2020/3292 K. 17.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1770
KARAR NO: 2020/3292
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 08/05/2018
NUMARASI: 2015/274 E. – 2018/453 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/09/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekil dava dilekçesinde özetle; 25/07/2013 tarihinde, müvekkilinin eşi olan … ‘nın sürücü konumunda olduğu ve davalı kurumun zararından sorumlu olduğu … plakalı motosikletin yapmış olduğu kazada vefat ettiğini, müvekkilinin desteğinden yoksun kaldığını, fazlaya ait alacağı ile munzam zarar ve manevi tazminattan doğan alacakları saklı kalmak kaydıyla müteveffanın geride kalan birlikte yaşadığı eşi için şimdilik 2.500-TL ( bedel arttırımı ile 42.500-TL) destekten yoksun kalma tazminatının, temerrüt tarihinden itibaren avans faizi davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının vefat eden kişinin mirasçısı olmadığını, davacı ile müteveffanın 20/02/2003 tarihinde boşandığını, bu yüzden davacının boşandığı eşinin vefatı nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatını talep edemeyeceğini bu yüzden davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; ” 25/07/2013 tarihinde meydana gelen kazada ZMMS olmayan motosiklet sürücüsü …, davacının birlikte yaşadığı kişi olup bu husus tanık beyanları ile sabittir. Tek taraflı meydana gelen kazada …’nın %30 kusuru söz konusu olup bu kusur oranlamasına göre yaptırılan bilirkişi incelemesi sonucunda davacının nihai zararının 37.327,99 TL olduğu anlaşılmış fakat ıslah dilekçesi ile talep miktarı 42.500 TL’ye artırılmış olduğundan davanın kısmen kabulüne karar vermek gerekmiş, dava tarihinden önce başvuru olmadığından davalı … yönünden dava tarihinden itibaren temerrüden gerçekleştirdiği ve yasal faiz istenebileceği” gerekçesi ile Davanın KISMEN KABULÜNE, 37.327,99-TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 13/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan teminat limitleri dahilinde tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, karar verilmiştir. Davacı ve davalı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekili istinaf dilekçesinde; davanın müteselsil sorumluluk esasına göre açıldığını, bu nedenle bedel arttırımı ile talep edilen miktarın tamamına avans faizi ile birlikte hükmedilmesi gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının desteğinin kusuru olması nedeniyle tazminat talebine hakkının bulunmadığını, destek olgusunun ispatlanamadığını, davacı ve desteğin kazadan 10 yıl önce boşandıklarını, desteğin kask takmaması nedeniyle müterafik kusur indirim yapılması gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; 25/07/2013 tarihinde, davacının eşi olan destek …’nın sürücüsü olduğu, ZMMS sigortası bulunmayan … plaka sayılı araç ile yaptığı tek taraflı kaza sonucu hayatını kaybettiği anlaşılmıştır. Davacı vekilinin istinaf talepleri yönünden yapılan incelemede; Davacının gerçek kişi, kazaya karışan aracında hususi araç olması nedeniyle, davacı vekilinin avans faizi talebi yerinde bulunmamaktadır. Ancak, birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan veya birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri zarardan sorumluluklarını düzenleyen 6098 sayılı TBK’nun 61. maddesi ve 163. maddeleri uyarınca davacı, zararın tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de isteyebilir. Teselsül, ister yasadan, isterse sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir ifadeyle alacaklınındır. Yine KTK.’nun 88/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın katıldığı kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca, KTK.’nun 91. maddesi uyarınca, işletenin mali sorumluluğunu üstlenen zorunlu mali sorumluluk sigortacısı da, anılan hükümler uyarınca limiti ile sınırlı kalmak kaydıyla müteselsilen sorumlulardan birisidir. Dava konusu olayda, davacı vekili dava dilekçesi ile zararın tümünü davalıdan istemiştir. Davacı vekili açıkça davalının sorumluluğunun kendi sigortalısı oranında olduğuna ilişkin bir ifade kullanmamıştır. Bu durumda davacının, yasanın verdiği müteselsilen talep hakkından açıkça vazgeçmedikçe, davalı sürücüsünün kusur oranına dayandığı ileri sürülemeyeceğinden, müteselsil sorumluluk ilkeleri gereği ve yukarıda bahsedilen kanun hükümleri uyarınca davalı tüm zararlardan sorumlu bulunmaktadır. Bu yöne ilişkin davacı vekilinin istinaf talebi yerindedir. Davalı vekilinin istinaf talepleri yönünden yapılan incelemede; Dava, trafik kazası nedeniyle destekten yoksun kalma tazminatı talebine ilişkin bulunmaktadır. İstinaf talebinde bulunan tarafın sıfatına, istinafın kapsam ve nedenine; dosya içindeki bilgi ve belgelere, Mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde; hükme esas alınan uzman bilirkişi raporundaki belirlemelerin ve hesap yönteminin oluşa, yerleşmiş uygulamalara uygun denetime elverir gerekçeler içermesine; 26/07/2013 olan kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü- işleten destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan; desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı; araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişinin sigorta şirketinden tazminat isteme hakkına sahip olduğu konusunda duraksama bulunmadığına; kaza tarihinden çok sonra 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS genel şartlarının somut olayda uygulanma yerinin bulunmamasına, desteğin müterafik kusurunun üçüncü kişi konumunda olan davacıya yansıtılamamasına, dinlenen tanıklarca destek olgusunun ispatlanmış bulunmasına göre davalı vekilinin istinaf talepleri yerinde değildir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine, davacı vekilinin istinaf talebinin ise kısmen kabul kısmen reddi ile kararın belirtilen yönden kaldırılmasına, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden HMK 353/1-b/2 maddesi uyarınca esas hakkında yeniden hüküm kurulması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1- İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2018 tarih ve 2015/274 E., 2018/453 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1/b-2 maddesi uyarınca KISMEN KABULÜNE, Davalı vekilinin istinaf talebinin ise HMK.353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 1/1- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yatırılan 35,90-TL nispi karar ve ilam harcının istek halinde iadesine, 673,37-TL nispi karar ve ilam harcının istek halinde iadesine, 1/2- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına, 1/3- İstinaf yasa yoluna başvuran taraflarca istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına, 2- İstanbul 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/05/2018 tarih ve 2015/274 E., 2018/453 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2/1-Davanın kısmen KABULÜNE, 45.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının dava tarihi olan 13/03/2015 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan teminat limitleri dahilinde tahsiline, avans faizine ilişkin talebin REDDİNE, 2/2-Alınması gereken 3.073,95- TL harçtan peşin ve ıslah ile alınan 173,70 TL nin mahsubu ile eksik kalan 2.900,25-TL harcın davalıdan alınarak HAZİNEYE İRAD KAYDINA, 2/3-Davacı tarafından dava açılırken yatırılan 205,50 TL ( 27,70 TL BH, 27,70 TL PH, 146,00 IH, 4,10 TL VH ) harcın davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, 2/4-Davacının yaptığı bilirkişi ücreti 1.300,00 TL, tebligat gideri 237,00 TL toplam 1.537,00 TL yargılama giderinin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, 2/5-Davacı kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi asgari avukatlık ücret tarifesi hükümleri gereğince hesaplanan 6.650,00-TL ücreti vekaletin davalıdan alınarak DAVACIYA VERİLMESİNE, 2/6-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerin üzerinde bırakılmasına, yatırılan avanstan bakiye kalan kısmın kararın kesinleşmesi sonrası davacıya iadesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.17/09/2020