Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/1706 E. 2020/3367 K. 24.09.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1706
KARAR NO: 2020/3367
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 10. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 07/12/2017
NUMARASI: 2015/171 E., 2017/1479 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/09/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili; davalı …’ın mülkiyetinde bulunan … plakalı araç ile seyir halinde iken dava dışı üçüncü kişinin sevk ve idaresindeki … plaklı aracın 19/04/2013 tarihinde Bursa İli … ilçesi, … Mah. … Caddesi ile … Sok. Kavşağında çarpışmaları neticesinde … plakalı araç içerisinde yolcu konumunda bulunan davacının yaralandığını, … plakalı aracın davalı … şirketi tarafından zorunlu mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, davacının kaza neticesinde dişlerinin ve damak kemiğinin parçalandığını, uzun süre tedavi gördüğünü, SGK tarafından karşılanmayan masraflar için 4.500,00 TL ödemenin yapıldığını, davacının tedavi sonrasında eski sağlığına da kavuşamadığını, davacının üstün başarılı bir öğrenci olduğunu ancak tedavi nedeniyle okulundan 6 ay uzak kaldığını ve psikolojisinin bozulduğunu, kazanın oluşumunda davalı …’ın asli kusurlu olduğunu, müvekkilinin bir kusurunun bulunmadığını, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak kaydıyla şimdilik 1.000,00 TL maddi tazminat ile 30.000,00 TL manevi tazminat ve 4.000,00 TL tedavi giderinin davalılardan alınarak davacıya verilmesini, yargılama masrafları ile vekalet ücretininde davalı taraflara yükletilmesini istemiştir. Davalı … şirketi vekili; dava konusu 19/04/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasına karıştığı iddia edilen … plakalı aracın 20/11/2012 – 2013 tarihlerini kapsar şekilde mali mesuliyet sigorta poliçesi ile sigortalandığını, poliçe teminat bedelinin kişi başına azami olarak 225.000,00 TL olarak sınırlandırıldığını, davalının kusur durumunun tespiti gerektiği ve davacınında maluliyetinin belirlenmesi gerektiğini, manevi tazminat talebi ile tedavi giderlerinden davalı … şirketinin sorumluluğunun bulunmadığını, davacının sürekli maluliyetininde bulunmadığını savunarak davanın reddi ile yargılama masrafları ile vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir. Davalı … vekili; davacı ile davalı … arasında yapılan anlaşma gereğince davacı tarafından bildirilen maddi ve manevi taleplerinin davalı … tarafından karşılandığını, dava konusu kazaya ilişkin olarak Bursa 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 2013/430 esas sayılı dosyası üzerinden kamu davası açıldığını, bu dosyada davacının şikayetinden vazgeçtiği ve katılma talebinde de bulunmadığını, kaza neticesinde davacının hafif şekilde yaralandığını, toplamda davalı tarafından davacıya 5.050,00 TL maddi ve manevi tazminatın ödendiğini, davacının iddialarının gerçeği yansıtmadığını savunarak davanın reddi ile yargılama masrafları ile vekalet ücretininde davacı tarafa yükletilmesini istemiştir. İlk derece mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonunda “Dava; kusurlu eylem neticesinde meydana gelen trafik kazası neticesinde oluşan maddi ve manevi zararların davalılardan tazmini istemine ilişkindir. Davacının … plakalı araç içerisinde yolcu konumundayken aracın davalı …’nın sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araçla çarpışmak suretiyle davacının cismani zarara uğradığı sabittir. … plaka sayılı araç davalı … şirketi nezdinde 20/11/2012-20/11/2013 tarihleri arasında ZMMS poliçesi ile sigortalanmış olup davalıların 6098 Sayılı TBK 49, 6102 Sayılı TTK 1401 ve 1409. Maddeleri uyarınca sorumlulukları esastır.Davacı taraf dilekçesi ile 6098 Sayılı TBK 54 maddesi uyarınca sürekli iş göremezlik tazminatı, tedavi gideri alacağı ile TBK 56. maddesi kapsamında manevi tazminat isteminde bulunmuştur. Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulunca düzenlenen 14/07/2016 tarihli rapor dahilinde davacının kaza sebebiyle sürekli maluliyet tayinine yer olmadığı açıkça rapor edilmiş olup bu yöndeki istemin reddi yönünde karar verilmesi gerekmiştir. Davacının TBK 54/1 fıkrasınca kaza neticesinde iki dişinin kırılması sebebiyle davalıların sorumluluğu altında olan ve SGK tarafından karşılanmayan tedavi giderlerinin hesaplattırılması amacıyla dosyanın adli tıp uzmanı doktor bilirkişiye tevdiiyle tanzim olunan rapor dahilinde; davacının kaza sebebiyle ön iki dişinin kırıldığı, kaza sonrası yapılan tedavi giderleri toplamının 11.425,11 TL olarak hesaplandığı ve bu bedelin 7.942,14 TL’sinin SGK’nın sorumluluğunda olup 3.482,97 TL’lik kısmının ise kurumca karşılanmayan masraflardan olduğunun bildirildiği görülmüştür. Dosyada mübrez 11/06/2013 tarihli ibraname belgesince davacı tarafa davalı … tarafından 5.050,00 TL ödeme yapıldığı anlaşılmaktadır. Rapor dahilinde kabul edilen tedavi giderlerinin haricen davacıya ödenmiş olduğundan bu taleple alakalı uyuşmazlığın ortadan kalktığının kabulü ile bu isteme yönelik karar verilmesine yer olmadığı takdir edilmiştir. Öte yandan dava tarihinden önce davacının nihai maddi tazminat talebinin bu şekilde karşılanmış olmasının yanında talep edilebilecek miktarın üzerinde bir ödeme yapıldığı, 11/06/2013 tarihli makbuza göre aynı şekilde manevi tazminatın da dile getirilmekle ibranameye konu edildiği keza karar celsesi itibariyle davanın davacı tarafça takip edilmediği dikkate alınarak manevi tazminat talebinin reddine karar verilmiş, … plakalı araç üzerinde tatbik edilen ihtiyati tedbir kararının ise aracın dava konusu olmaması sebebiyle kaldırılmasına hükmedilmiştir” gerekçesiyle davacının maddi tazminat talebinin reddine, tedavi giderlerine iliştin talebin davacıya davalı tarafça yapılan ödeme dikkate alındığında uyuşmazlık ortadan kalktığından karar verilmesine yer olmadığına,manevi tazminat talebinin ise fazla ödeme nispetinde şartları oluşmadığından reddine karar verilmiştir. İlk derece mahkemesince verilen karara karşı davacı vekili tarafından adli tıp tarafından verilen maluliyet raporunun kabülünün imkansız olduğu, müvekkilinin babası tarafından imzalanan ibranameye dayalı olarak manevi tazminat taleplerinin reddinin doğru olmadığı, tedavi giderleri yönünden de müvekkilinin talebinin tam karşılanmadığı gerekçesiyle; davalı … vekili tarafında ise davacının tedavi giderleri davadan önce ödendiği ve bu nedenle davanın reddi ve buna bağlı olarak davalı yan lehine vekalet ücreti verilmesi gerektiği, 11/06/2013 tarihli ibraname ile tarafların birbirini ibra ettiğinden davanın bu yönü ile reddi gerekti halde karar verilmesine yer olmadığına karar verildiği, davacının manevi tazminat talebi ret edildiği halde lehlerine vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken hükmedilmediği gerekçesiyle süresi içinde istanaf kanun yoluna başvurulmuş, davalı … vekili davacının istinaf başvurusuna karşı beyan dilekçesi sunmuştur. Dava, Trafik kazasından Kaynaklanan Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat isteğine ilişkindir. İstinaf eden tarafların sıfatları ve istinaf nedenleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede: Davacı vekili, maluliyet bulunmadığına ilişkin ATK 3. ihtisas kurulu raporunun kabulünün imkansız olduğu halde mahkemece hükme esas alındığına ilişkin istinaf nedeninin incelenmesinde: Davacının dava konusu kazada yaralanması ile ilgili olarak ATK 3. İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 30/09/2015 tarihli rapora itiraz üzerine mahkemece ATK Genel kurulundan rapor aldırıldığı ve ATK Genel Kurulunca düzenlenen 10/07/2016 tarihli raporda maluliyet durumunun değerlendirilmeisinin 11/08/2008 tarihli 27021 sayılı resmi gazetede yayımlanan Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği hükümlerine göre yapılması sonucunda maluliyetin bulunmadığına ilişkin sonucun, davacının yaralanmasına ilişkin dosyada bulunan tüm raporlarla uyum sağladığı gibi kaza tarihinde uygulanmakta olan yönetmelik hükümlerini esas aldığı anlaşıldığından davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf talebinin reddi gerekmiştir. Davacı vekilinin müvekkilinin babası tarafından imzalanan ibranameye dayalı olarak tedavi giderleri ve manevi tazminat taleplerinin reddinin doğru olmadığı yönündeki istinaf nedenine gelince; İlk derece mahkemesinin hükmüne esas alınan 11/06/2013 tarihli “ makbuz ve ibraname” başlıklı belgede davacının 18 yaşından küçük olması nedeniyle babası tarafından imzalanan belgede alınan bir miktar para nedeniyle maddi ve manevi tazminat taleplerinden feragat edildiğinin belirtildiği,ancak alınan paranın ne kadarının maddi ve ne kadarının manevi tazminata ilişkin olduğunun belirtilmediği, mahkemenin bu belgeyi tartışmadığı anlaşılmaktadır. TMK 336. maddesi gereğince reşit olmayan küçüklerin velayeti anne ve babası tarafından birlikte kullanılır.Davacının ibra tarihinde anne ve babasının velayeti altında olduğu nüfus aile kaydından anlaşılmaktadır. Dolayısı ile velayet hakkını haiz ana ve babadan yalnız biri tarafından imzalanmış olan belgedeki feragat beyanı ancak bir makbuz niteliğinde kabul edilerek hüküm verilmesinde bir aykırılık bulunmamaktadır .Ancak, mahkemece 11/06/2013 tarihli “ makbuz ve ibraname” başlıklı belgede alındığı belirtilen miktarın ne kadarının maddi ve ne kadarının manevi zararlara karşılık, olduğunun taraflardan sorulup belirlenmesinden sonra, gerek maddi ve gerekirse manevi tazminat taleplerininin bu beyanlardaki miktarlar da dikkate alınmak suretiyle hüküm altına alınması gerekirken, bu hususlar açıklattırılmadan yazılı olduğu gibi karar verilmesi doğru olmamıştır. Hal böyle olunca, davacı vekilinin ATK raporuna yönelik istinaf talebinin reddi, ibranameye yönelik istinaf talebinin ise yukarıda açıklanan nedenlerle kabulü, davacı vekilinin sair ve davalı … vekilinin tüm istinaf nedenlerinin bu aşamada incelenmesine gerek bulunmadığı sonucuna varıldığından HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, belirtilen eksikliklerin giderilip yeniden karar verilmek üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacı vekilinin istinaf talebinin KISMEN KABULÜ ile, İstanbul 10. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/12/2017 tarih ve 2015/171 E., 2017/1479 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2- HMK’nın 353/1-a/6 maddesi gereğince, yukarıda açıklandığı şekilde işlem yapılması ve sonrasında oluşacak duruma göre karar verilmek üzere dosyanın kararı veren mahkemeye GÖNDERİLMESİNE, 3- Davacının sair, davalı … vekilinin tüm istinaf sebeplerinin bu aşamada incelenmesine YER OLMADIĞINA, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf karar ve ilam harcının istek halinde davacıya İADESİNE, 5- Davalı … tarafından yatırılan istinaf başvuru ve peşin karar ve ilam harcının istek halinde bu davalıya İADESİNE, 6- Davacı tarafça yapılan istinaf yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, 7- İstinaf yargılaması sırasında dosya üzerinden karar verilmiş olmakla vekâlet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 353/1-a maddesi gereğince kesin olmak üzere oybirliği ile karar verildi.