Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2018/1147 E. 2020/221 K. 13.02.2020 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2018/1147
KARAR NO: 2020/221
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 25/01/2018
NUMARASI: 2014/929 E. – 2018/65 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/02/2020
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili … un eşi, diğer müvekkilleri …, …, … ve …’un ise babası olan … un 30.05.2012 tarihinde meydana gelen kaza neticesinde hayatını kaybettiğini, kaza tarihinde davalı …, şirketi nezdinde … numaralı zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ve yine … A.Ş. nezdinde … numaralı kasko poliçesi ile kayıtlı bulunan ve davalılardan … şirketinin yetkilisi …’ın maliki olduğu … plaka numaralı aracın, diğer davalı … un sevk ve idaresinde iken, yaya olarak gelen ve kamyonetin arkasından geçmekte olan müvekkillerinin murisi …’a çarparak ölümüne neden olduğunu, müteveffanın mirasçılarının murisin ölümü sonucunda, desteğinden yoksun kaldıklarını, müteveffa … un eşi …’la birlikte yaşamakta ve ailesinin geçimini sağlamakta olup, müvekkil1erinin, vefat eden eş ve babalarının düzenli ve devamlı bir surette istifade ettikleri ve edecekleri geçim, bakım, gözetim, destek ve hizmetinden, kısacası her türlü yardımdan yoksun kaldıklarını, manevi tazminat taleplerinin meydana gelen netice kazanın oluşumundaki kusur oranları nazara alınarak talep olunduğunu ve aynen kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, bu bağlamda müvekkilinin eşi için 200 bin ( İkiyüz bin) TL, müteveffanın çocukları için de 150’şer bin (Yüz elli bin ) TL manevi tazminata hükmolunmasını, müteveffanın eşi ve çocukları olan müvekkillerin yoksun kaldıkları desteğin sayın mahkemece yapılacak bilirkişi incelemesi neticesinde belirlenecek olup, fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydı ihtirazı ile şimdilik 2.000’er (İki bin) TL maddi tazminata hükmolunmasını, kaza tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın müvekkili adına tescilli olduğunu ancak kazanın olduğu tarihte diğer davalı … şirketi ile müvekkili arasında yapılmış olan bir sözleşme neticesinde aracın bu şirkete kiralandığını, bu nedenlerle müvekkili hakkındaki davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin davalı … ait aracı 14/09/2011 -2012 tarihleri arasında … nolu Maksimum Kasko Poliçesi ve 13/09/2011-2012 tarihleri arasında … nolu ZMM Poliçesi ile sigortaladığını, müvekkili şirkete sigortalı aracın kusurlu bulunması durumunda … nolu ZMM Poliçesinden dolayı sorumluğun sigortalının kusuru oranında bedeni zararlarda azami 200.000 TL ile sınırlı olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … AŞ vekili cevap dilekçesinde özetle; davaya konu trafik kazası nedeniyle araç sürücüsünün asli kusurlu olduğu yönündeki davacı iddialarını kabul etmediklerini, davacıların talep ettiği tazminat tutarlarının fahiş olduğunu, davacıların müteveffa … un desteği ile yaşadığını ispat etmelerinin gerektiğini, tüm riskleri davalı … tarafından ZMMS ve Kasko Poliçesi ile sigorta himayesi altına aldığını müvekkili şirkete ve araç sahibine yönelecek her türlü talebin öncelikle sigorta şirketince karşılanmasının gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … cevap dilekçesinde özetle; 30/12/2012 tarihinde meydana gelen kaza sonucunda taksirle ölüme neden olma iddiasıyla hakkında Vize Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/106 esas sayılı dosyasında dava açıldığını, davanın halen devam ettiğini, soruşturma evresinde müteveffanın çalışır durumdaki aracın arkasında ve kör noktada durduğunun tespit edildiğini, kazanın ardından psikolojisinin bozulduğunu, işten ayrıldığını ve halen işsiz olduğunu, davacıların talep ettiği tazminat tutarlarının çok yüksek olduğunu, bu taleplerin davacıların sebepsiz zenginleşmesine neden olacağını, meydana gelen kazada kendisinin kusurlu olmadığını, bu nedenlerle haksız ve yersiz davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; “Davacılardan … ölen …’un eşi, diğer davacılar ise ölen …’un çocuklarıdır. Dava destekten yoksun kalınan zarara ilişkin maddi tazminat ile manevi tazminat talebine ilişkindir. Ölenin Çerkezköy’de … Ltd. Şti. İle … Ltd. Şti.’nin hissedarı ve yönetim kurulu üyesi olduğu ve bu şirketlerden ölenin 2012 yılı için yıllık 92.519,68 TL ve aylık ortalama 7.709,97 TL geliri olduğu ve bu şirketlerin aylık 4.440,00 TL, yıllık 53.280,00 TL kira geliri olduğu ve davacılardan …’un ölenin eşi diğerlerinin çocukları oldukları ve … dışındaki davacılardan … ‘un kaza tarihide 44 yaşında, …’un 40 yaşında, …’un 37 yaşında, …’un 32 yaşında oldukları, muris …’un çocuklarının 18 yaşını geçmiş olmaları ve her birinin evli olması nedeniyle destekten faydalanamayacakları ve ölenin mal varlığının standartların üstünde olduğu ve davacıların desteğinin ortak olduğu şirketteki payının onun ölümü ile miras geliri olarak davacılara geçeceği ve bu paydan destek kaybı olarak değerlendirme yapılamayacağı, destekten yoksun kalma tazminatında ölenin mal varlığına bedeni ve fikri katkısının değerlendirilmesinin gerektiği ve davacılardan …’un da ölenin mirasçısı olması dolayısıyla mal varlığının mirasçı konumunda olan mirasçılara kalacağından davacıların mal varlığı yönünden bir kayıpları olmayıp, yoksun kalınan desteğin bu mal varlıklarının işletilmesine, yönetilmesine, gelişip büyümesine, bedeni ve fikri katkısı yoksun kalınan destek olarak değerlendirilmesi gerektiğinden ve ölenin yerine bir başkasının aynı işleri üstlenebileceği ve ölenin şirketindeki hisselerinin ve mal varlığındaki hisselerinin davacılara intikal edeceği ve davacılardan sadece … yönünden destekten yoksun kalma hususunun değerlendirilmesi gerektiği diğer davacıların yaşları ve konumları ve ölenden ayrı bir aile kurmuş olmaları ve ayrı oturmuş olmaları itibariyle destekten yoksun kalma tazminatı talep edemeyecekleri, davacı … yönünden de destekten yoksun kalma hususunun gerçekleşmediği ve ölenin kira gelirleri ve diğer mal varlığının yasal mirasçısı olduğu Yargıtay İçtihatları ve yasanın belirlediği manada davacı …’un da destekten yoksun kalma tazminatı talebinin dosya kapsamına göre yerinde olmadığı, Davacıların manevi tazminat taleplerini ise; meydana gelen trafik kazası sonucu davacılar murisinin vefat etmesi nedeniyle, davacılara hakkaniyet ilkesi gereği, hukuka ve adalete uygun miktarda manevi tazminat takdir edilmesi gerekli ise de, olayın özelliği, araç sürücüsünün yanında müteveffanında kusurlu olması, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, sıfatlarıda dikkate alındığında,davacılardaki manevi huzur duygusunun tatmini için parasal desteğin katkısının olmayacağı ” gerekçesiyle davanın reddine karar vermiştir. Davacılar vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacılar vekili istinaf dilekçesinde; davacıların murisin ölümü ile destekten yoksun kaldıklarını bu nedenle maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği, ıslah için süre verildikten sonra davanın reddedilmesi ve aleyhe vekalet ücretine sebebiyet verilmesini kabul edilemeyeceği gerekçesiyle istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile sınırlı olarak yapılan incelemede; 30/05/2012 kaza tarihinde davalı …, şirketi nezdinde … numaralı zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesi ve yine … A.Ş. nezdinde … numaralı kasko poliçesi ile kayıtlı bulunan ve davalılardan … şirketinin yetkilisi …’ın maliki olduğu … plaka numaralı aracın, diğer davalı … un sevk ve idaresinde iken, yaya olarak gelen ve kamyonetin arkasından geçmekte olan davacıların murisi …’a çarparak ölümüne neden olduğu ve davacıların destekten yoksun kaldıkları anlaşılmıştır. Dava trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat davasıdır. Destekten yoksunluk mirasçılık sıfatından ayrı bağımsız bir haktır. Mirasın reddedilmesi, mirastan feragat edilmesi, terekenin borca batık olması gibi durumlar destekten yoksun kalma tazminatı istenmesine engel olmayacağı gibi davacıların gelirlerinin pek fazla ve varlıklı kişiler olmaları da destek tazminatı istenmesine engel değildir. Çünkü ölenin mirası ile yakınlarının onun bedensel varlığından yoksun bırakan haksız eylem arasında nedensellik bağı kurulamaz. Bu nedenle destek tazminatının hesabında gözetilecek olan miras gelirleri değil ölenin beden gücünden yoksunluğunun bedelidir. Buna göre davacıların destekten yoksun kalma durumu belirlenerek TBK 53 ve devamı maddeleri uyarınca destekten yoksun kalma tazminatına hükmedilmemesi doğru değildir. Yine 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56/1. maddesine göre, hakimin olayın özelliklerini göz önünde tutarak manevi tazminat adı ile hak sahibi yararına takdir edeceği para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer işlevi olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, malvarlığı hukukuna ilişkin zararın karşılanması da amaç edinilmemiştir. O halde, tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerektiği kadar olmalıdır. 22/06/1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde, takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden; hakim, bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir. Dava konusu olayda, kazanın meydana geldiği tarih, kusur durumu, davacıların desteğinin olayda ölmüş bulunması, desteğin yaşı, davacıların ölenle yakınlık durumu ve, dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumları, olay tarihindeki paranın alım gücü, manevi tazminatın bir sebepsiz zenginleşme aracı olmaması ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutularak TBK 56/2 maddesi uyarınca uygun bir manevi tazminata hükmedilmemesi doğru değildir. Yukarıdaki açıklamalar ışığında davacılar vekilinin istinaf taleplerinin kabulü ile kararın HMK 353/1-a/6 maddesi uyarınca kaldırılması gerektiği sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Davacılar vekilinin istinaf talebinin KABULÜNE, istinaf talebine konu İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/01/2018 tarih ve 2014/929 E., 2018/65 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem yapılmak üzere Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, 3- Davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 35,90-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine İADESİNE, 4- Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacılar tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına, HMK. m.353/1-a/6 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.13/02/2020