Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/947 E. 2018/735 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/947
KARAR NO : 2018/735
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 10/02/2017
NUMARASI : 2017/490 D.İş, 2017/490 K.
DAVANIN KONUSU : Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/07/2018
KARAR YAZIM TARİHİ : 09/07/2018
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Başvuran vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede özetle; vekil edenine ait olan ve davalı … şirketi nezdinde kasko sigortalı bulunan … plâka sayılı aracın vekil edenin oğlu …’ın sevk ve idaresindeyken 10.04.2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hasarlandığını, hasar bedelinin karşılanması amacıyla davalı … şirketne yapılan başvurunun ise reddedildiğini belirterek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 49.405,88-TL’si hasar bedeli, 885,00-TL’si de ekspertiz ücreti olmak üzere toplam 50.590,88-TL tazminatın temerrüt tarihinden itibaren işletilecek avans faiziyle birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … şirketi vekili cevabında özetle; vekil edeni şirket nezdinde kasko sigortalı bulunan … plâka sayılı aracın 10/04/2016 tarihinde karıştığı trafik kazasında hasarlandığı iddiasıyla talepte bulunulmuş ise de; yapılan incelemede aracın sürücüsü olduğu ileri sürülen …’ın hiçbir mücbir sebep olmaksızın kaza yerinden ayrıldığı gibi aracı da kaza yerinden kaldırıp otoparka park ettiğinin belirlendiği, kamera kayıtlarına göre kazanın saat 01:00 olduğunun anlaşılmasına rağmen sürücünün kendi beyanlarında kazanın saat 21:30’da gerçekleştiğinin açıklandığı, ayrıca alınan ihbara göre kaza sırasında sürücünün alkollü olduğunun belirlendiği, kazanın sigorta şirketine olaydan 2 gün sonra bildirildiği, sigortalı olan ve kaza yapan aracın fotoğraflarının kaza yerinde değil sigortalının ikâmetgâhında çekildiğinin tespit edildiği, ayrıca araçtaki hasar dikkate alındığında ileri sürüldüğü şekilde kazanın gerçekleşmiş bulunma olasılığının olmadığı, tüm bu durumlar değerlendirildiğinde dava konusu kazanın kasko sigortası teminatı kapsamında sayılamayacağı ileri sürülerek davanın reddine karar verilmesi savunulmuştur.
Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; Kasko Sigortası Genel Şartlarının; “Rizikonun Gerçekleşmesi Halinde Sigortalı ve/veya Sigorta Ettirenin Yükümlülükleri” başlıklı B.1 maddesinde sigorta ettirenin yükümlülüklerinin neler olduğunun tek tek sayıldığı, somut olayda 120.000,00-TL sigorta değerine sahip sigortalı araçta eksper raporuna göre 50.000,00-TL civarında tamir bedeline yol açacak şekilde ciddi hasar meydana gelmesine rağmen sürücü de ve yolcu konumunda bulunan arkadaşında herhangi bir yaralanmanın olmaması, sürücünün ikâmetgâhının olay yerine 100 metre mesafede olmasına rağmen kaza mahallinde kaza tespit tutanağının düzenlenmediği, emniyetin ve sigorta acentasının arandığı ileri sürülmüşse de bu iddiaların kanıtlanamadığı, kaza yerinde çekilen fotoğrafların dosyaya ibraz edilemediği, sürücünün araçla birlikte kaza yerini terk ettiği, kazanın saat 21:30’da meydana geldiği ileri sürülmekte ise de kaza mahallinden 100 metre ileri de olan ikâmete giriş saatinin kamera kayıtlarına göre saat 01:00 olduğu, arada geçen uzun sürenin açıklanamadığı, bu durumda kazadan sonra sigorta ettiren veya eylemlerinden sorumlu olduğu araç sürücüsü tarafından aracın olay mahallinden bilerek bu konudaki yükümlülüklerin kasten ihlâl edilmesi sonucunda kaldırıldığının kabûlü gerektiği; kazadan sonraki telefon kayıtları, kamera kayıtları ve kaza mahallinde fotoğraf çekilmemesi gibi haller değerlendirildiğinde, kazanın nasıl hangi koşullarda ve aracın kim tarafından kullanılırken meydana geldiğinin tespiti imkânının sigortacı bakımından tamamen ortadan kaldırıldığı; sigortacının TTK uyarınca üzerine düşen ispat yükümlülüğünü yerine getirmek için gerçekleştirdiği detaylı incelemeler sonucunda 4 farklı raporda da rizikonun teminat kapsamında olmadığının belirlendiği, yer değiştiren ispat yükümlülüğü gözetildiğinde sigortalının uyuşmazlık konusu kazanın sigorta poliçesi kapsamında bir hal ve şartta gerçekleştiğini kanıtlayamadığı görüşünden hareketle başvurunun reddine karar verilmiş, davacı vekilinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine yaptığı itiraz üzerine; İtiraz Hakem Heyetince taraflar arasında uyuşmazlığın kasko sigortalı araçta meydana gelen hasarın beyan edildiği şekilde meydana gelip gelmediği, sigortalı araç sürücüsünün olay yerini sebepsiz olarak terk etmesinin sürücünün alkollü olduğunu gizlemek amacına yönelik olup olmadığı, beyan yükümlülüğünün sigortalı tarafından zamamında ve doğru bir şekilde yerine getirilip getirilmediği, dolayısıyla ispat yükünün yer değiştirip değiştirmediği konularına ilişkin olduğu; dosya kapsamına göre sigortalı araç sürücüsünün kazadan sonra Kasko Sigortası Genel Şartları “Teminat Dışında Kalan Zararlar” başlıklı A.5.10 maddesinde belirtilen zorunlu haller olmadan kaza yerini terk ettiği, aracın da olay yerinden başka mahalle götürüldüğü, kazanın 2 gün sonra sigorta şirketine bildirildiği ve denetim imkânı bulunan “Bilimsel Teknik Değerlendirme” raporunda da araçta meydana gelen hasarın beyan edilen şekilde oluşamayacağının ayrıntılı olarak açıklanmış bulunması karşısında Uyuşmazlık Hakem Heyetince verilen kararda bir isabetsizlik bulunmadığı açıklanmak suretiyle davacı tarafın itirazı reddedilmiştir.
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedenleri ;İtiraz Hakem Heyeti Kararına dayanak oluşturan raporun tek taraflı olarak hazırlanmış olması nedeniyle kabûl edilemez bulunduğu, aracın hasarlandığı ve aracın … tarafından kullanıldığının site güvenlik kameraları ile sabit olduğu, kaldı ki dosyada mevcut sigorta eksperi … tarafından düzenlenen raporda oluşan hasarın kaza ile uyumlu olduğunun belirlendiği halde davanın reddine karar verilmesinin yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına aykırı bulunduğu hususlarına yöneliktir.
Dava, kasko sigorta sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.
Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarına göre; teminat dışı kalan haller A.5 maddesinde sayılmıştır. A.5.10 bendinde de zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb.) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 bentlerindeki ihlaller nedeniyle sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek ve alkollü sevki gizlemek için kaza yerinden ayrılma halini teminat dışı olarak düzenlemiştir.
TTK.nun 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
Ancak sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları)
Somut olayda davalı sigortacı; davacının rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmeyerek iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içinde kalmış gibi gösterdiğini, bu nedenle hasarın teminat dahilinde olduğunu ispat külfetinin davacıda bulunduğunu, cevap dilekçesi ekindeki raporlardan da anlaşılacağı üzere kazanın olay yeri olduğu belirtilen yerde, belirtilen şekilde gerçekleşmediği, kaza yerinde tutanak düzenlenmediği, polis çağrılmadığı, resim çekilmediği, olaydan sonra yürür vaziyette olan aracın sigortalının ikâmetgâhına götürüldüğünü ileri sürerek davacıya tazminat ödemekten kaçındığı görülmektedir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, hakem kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, olayın oluş şekline göre Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarının; “Rizikonun Gerçekleşmesi Halinde Sigortalı ve/veya Sigorta Ettirenin Yükümlülükleri” başlıklı B.1.4, B.1.5, B.1.7 maddelerinde düzenlenen yükümlülükleri ihlâl nedeniyle ispat yükü kendisine düşen sigortalının meydana gelen kazanın Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartları A.5.10 bendine göre teminat içinde kalan hâl ve şartta gerçekleştiğini ispat edememiş olması karşısında başvurunun reddine karar verilmesinde usûl ve yasaya aykırılık tespit edilemediğinden, davacı vekilinin istinaf isteğinin HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunan 10/01/2017 gün ve 2016/İ.3068-2017/İHK.89 sayılı Sigorta Tahkim Komisyonu Itiraz Hakem Heyeti kararına yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK. 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 154,30-TL başvurma harcından, alınması gereken 85,70-TL başvurma harcının düşümü ile kalan 68,60-TL başvurma harcı ile , alınan 31,40-TL maktu karar ve ilam harcının talebi halinde davacıya İADESİNE,
3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,
HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 7035 sayılı Kanunun 31 maddesi ile değişik HMK. m. 361/1 maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.05/07/2018.