Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/939 E. 2018/732 K. 05.07.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/939
KARAR NO : 2018/732
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02/03/2017
NUMARASI : 2015/1548 E., 2017/221 K.
DAVANIN KONUSU : Alacak (Kasko Sigorta Policesinden Kaynaklanan)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 05/07/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili; araç kiralama işi ile iştigal eden müvekkiline ait … plaka sayılı aracın davalı sigorta şirketi nezdinde kasko sigortalı bulunduğunu, aracın 13/10/2013 tarihinde dava dışı … isimli şahsa kiralandığını ve ..’ın aynı tarihte kiralanan bu araç ile seyir halinde iken maddi hasarlı kazaya karıştığını, sürücünün kaza sırasında alkolsüz olduğunu, bu nedenle araçtaki hasarın karşılanması için 28/10/2013 tarihinde davalı şirkete müracaat edildiğini, ancak davalının araç sürücüsünün olay yerini terketmesi, kazadan hemen sonra alkol muayenesi yapılmamış olması ve sürücünün alkollü sevk ihtimalinin bulunması nedeniyle ödeme yapılamayacağını bildirdiğini, ancak davalının ödemeden imtina etmesine sebep gösterdiği iddiaların gerçek dışı olduğunu, kaza sonrasında sürücünün kaza yerini terk nedeninin darp korkusu ve heyecanı olduğunu, araçta kaza sonucunda meydana gelen hasar zararının 39.007,81-TL olduğunu ekspertiz raporuyla belirlendiğini ileri sürerek 39.007,81-TL hasar bedelinin 28/10/2013 tarihinden itibaren işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili cevabında özetle; sigortalının talebinin ret gerekçesinin sadece sürücünün alkollü olduğu iddiasına dayanmadığını, sürücünün sigorta sözleşmesinden ve kasko sigortası genel şartlarından kaynaklanan yükümlülüklerine aykırı davranarak kaza yerini terk ettiğini, sürücünün kısa süreli olarak kaza yerini terkedip polisleri beklemesinin de söz konusu olmadığını, zira kaza tespit tutanağının düzenlendiği sırada hazır olmadığını, olaydan sonra polis merkezine gittiğini, sürücünün firar etmesi nedeniyle alkol muayenesinin de yapılamadığını, alkol raporunun olaydan 1 gün sonra düzenlendiğini, mevcut koşullarda kazanın kim tarafından yapıldığının, bu kişinin aracı kullanmaya haiz olup olmadığının, aracın alkollü olarak kullanılıp kullanılmadığının tespit edilemediğini, bunun yanında hasar tutarına bir itirazları olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; iddia savunma, toplanan deliller ve bilirkişi raporu değerlendirilerek mülkiyeti davacı şirkete ait olan ve davalı şirket nezdinde kasko sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın 13/10/2013 günlü sözleşme uyarınca … isimli şahsa kiralandığı ve aynı gün saat 23.00 de adı geçen kişinin sevk ve idaresinde iken dava dışı … plaka sayılı aracın karıştığı trafik kazası sonucunda hasarlandığı, kazanın oluşumunda … plaka sayılı araç sürücüsünün asli, davalı sigorta şirketi nezdinde kasko sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün ise tali kusurlu olduğu benimsenmek suretiyle, TTK’nun 1409/2.(6762 sayılı TTK 1281.m) maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerektiği, olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise, bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarında sayılan teminat dışında kalan hallerden olmasının gerektiği, bunun yanında sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar ettiği somut delillerle kanıtlanırsa ispat külfetinin yer değiştirip sigortalıya geçeceği,(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları), somut olayda davacı vekilinin müvekkiline ait davalıya kasko sigortalı aracın başka bir araçla kaza yaparak hasarlandığını, sürücünün alkolsüz olduğunu ileri sürerek hasar bedelinin tahsilini talep ettiği, davalı vekilinin ise davaya konu kazanın bildirildiği gibi meydana gelmediğini, sürücünün olay yerini terk etmesi nedeniyle kazanın kim tarafından yapıldığının, bu kişinin aracı kullanmaya haiz olup olmadığının, aracın alkollü olarak kullanılıp kullanılmadığının tespit edilemediğini, bu nedenle hasarın teminat dışı olduğunu savunduğu, davalı sigortacının araç sürücüsünün … olmadığı, ayrıca sürücünün alkollü olup olmadığının bilinmediği yönündeki savunmasını somut delillerle kanıtlaması gerektiği, ancak dosya içerisinde ispat yükünün değiştiğine dair somut bir delil bulunmadığı, davacı sigortalı araç sürücüsünün kaza yerini terk etmiş olmasının tek başına teminat dışı hal olarak kabul edilemeyeceği (Emsal:Yargıtay 17.Hukuk Dairesi’nin 2015/2277 E., 2015/11803 K. sayılı 09/11/2015 tarihli kararı), ayrıca alkollü olmadığının sürücünün polis merkezine(polis merkezine ise kazadan yaklaşık 30 dk. sonra müracaat etti) müracaatından kısa bir süre sonra yapılan alkol muayenesi ile anlaşıldığı, dolayısıyla aksi yönde hukuki görüşler içeren bilirkişi raporuna itibar edilmediği, davalı tarafın talep edilen hasar tutarına yönelik bir itirazının olmadığı, bunun yanında davalının 17/12/2013 tarihli cevabi yazısından davacının hasar bedelinin ödenmesi talebiyle 28/10/2013 tarihinde davalıya başvuruda bulunduğunun anlaşıldığı, kasko sigorta şirketinin hasar miktarına ilişkin belgelerin kendisine verilmesinden itibaren en geç 15 gün içinde gerekli incelemeleri tamamlayıp hasar ve tazminat miktarını tespit edip sigortalıya bildirmek zorunda olduğu(Emsal: Yargıtay 17 HD 2016/999 E., 2016/5454 K. sayılı kararı), davalıya 28/10/2013 tarihinde başvuruda bulunulduğu dikkate alındığında davalının 13/11/2013 tarihi itibariyle temerrüde düşmüş olduğu görüşünden hareketle, davanın kabulü ile 39.007,81-TL’nin temerrüt tarihi olan 13/11/2013 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedenleri; yargılama sırasında görüşüne başvurulan bilirkişi raporu, savunmalarını kanıtlar nitelikte olmasına ve ispat yükünün yer değiştirdiğini göstermesine rağmen, mahkemece aksine görüşle yazılı biçimde davanın kabulüne karar vermesinin hatalı olduğuna yöneliktir.
Dava; kasko sigortalı araçta, trafik kazası sonucunda oluşan hasar bedelinin tazmini isteğine ilişkindir.
Taraflar arasında görülen yargılamada; davacı şirkete ait aracın davalı sigorta şirketi nezdinde kasko sigortalı olduğu ve kazanın poliçenin yürürlük süresi içerisinde gerçekleştiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. 13/10/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonrasında sürücü yokluğunda düzenlenen kaza tespit tutanağında, … isimli şahsın kazadan yaklaşık 30 dakika sonra Sapanca Polis Merkezine gelerek … plaka sayılı aracın sürücüsünün kendisinin olduğunu beyan ettiği yazılmış olup, tutanağın kazaya karışan sürücü ve araçlar bölümünde de … plakalı araç sürücüsü olarak aynı kişinin gösterildiği, sigortacının ise araç sürücüsünün kaza sonrası olay yerini terk etmesi nedeniyle alkollü sevk ihtimaline dayanarak, davacıya tazminat ödemekten kaçındığı, başvurunun reddine ilişkin 17/12/2013 günlü bildirimde de açıkça bu nedene dayandığı görülmektedir.
Kasko Sigorta Poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A.1 maddesine göre gerek kullananın iradesi dışında araca ve harici etkiler neticesinde sabit veya hareketli bir cismin çarpması veya aracın böyle bir cisme çarpması, devrilmesi, düşmesi, yuvarlanması gibi kazalar ile üçüncü kişilerin kötü niyetli muziplikle yaptıkları hareketler, aracın yanması, çalınması veya çalınmaya teşebbüs sonucu oluşan maddi zararların tümünün sigortanın teminatı kapsamında olduğu anlaşılmaktadır. Bundan ayrı TTK’nın 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı maddenin ikinci fıkrası hükmüne göre de; kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de, sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise; bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartları A.5 maddesinde sayılan teminat dışında olan hallerden olması gerekmektedir. Kasko Sigorta Poliçesi Genel Şartları ile TTK’nın 1446/2 maddesi uyarınca, sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde imiş gibi ihbar ederse ancak o durumda ispat yer değiştirip oluşan rizikonun teminat içinde kaldığını ispat yükü sigortalıya geçer.
Somut olayda davacıya ait olan ve … isimli şahsa kiralandığı belirlenen … plaka sayılı aracın, 13/10/2013 tarihinde saat 23:00 de karıştığı çift taraflı trafik kazasında hasarlandığı, … plaka sayılı araç sürücüsünün olay yerinde bulunmaması nedeniyle, kaza tespit tutanağının yokluğunda düzenlendiği ancak, … isimli şahsın olay anından yarım saat sonra polis merkezine gelerek … plaka sayılı aracın sürücüsünün kendisi olduğunu bildirdiği ve bu hususun kaza tespit tutanağı altına not olarak eklenmiş olduğu, davalı sigorta şirketinin ise; sürücünün olay yerini terk etmesi nedeniyle sürücü kimliğinin belirlenemediği gibi alkollü sevk ihtimali dayanarak davaya karşı koyduğu görülmektedir.
Az yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gereği kural olarak ispat yükü üzerinde bulunan davalı sigorta şirketi sürücünün haklı sebep olmadığı halde olay yerini terk etmiş olmasının alkollü olduğu veya sürücü belgesi bulunmadığı ihtimalini akla getirdiği varsayımına dayanmış ancak araç sürücüsünün … olmadığını ya da …’ın alkollü olarak aracı sevk ettiğini ispata yarar delil ibraz etmemiştir. Davalı sigortacı meydana gelen kazanın sigortalının ileri sürdüğü şekilde gerçekleşmediğini, farklı olduğunu ve teminat dışında kalan hallerden bulunduğunu, soyut iddialarla değil somut delillerle kanıtlaması gerekir.
Dosya içeriğine göre; davalı taraf aracın alkollü olarak sevk edildiğini veya …tarafından değilde başka bir kişi tarafından kullanıldığını kanıtlanıldığından söz edilemeyeceğine göre; sürücünün kaza yerini terk etmesi tek başına ispat yükünün yer değiştirmesini diğer bir ifadeyle, oluşan rizikonun teminat içinde kaldığının kanıtlama yükünün sigortalıya geçmesini sağlamayacağından, mahkemece yazılı gerekçe ve biçimde davanın kabulüne karar verilmesinde herhangi bir yanılgı bulunmadığından, davalı sigorta şirketi vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK.353/1-b/1 hükmü uyarınca reddine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Usul ve esas yönünden hukuka uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik olarak davalı …. Sigorta A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan alınması gereken 2.664,62-TLnispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırılan 31,40-TL maktu ve 1.998,46-TL nispi harcın düşümü ile kalan 634,76-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının istinaf yasa yoluna başvuran davalıdan alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m. 362/1-a gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.05/07/2018.