Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/924 E. 2018/723 K. 26.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/924
KARAR NO : 2018/723
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : … 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 20/02/2017
NUMARASI : 2015/1 E., 2017/76 K.
DAVANIN KONUSU : Tazminat (Sigorta Ödemesine Dayanan Rücuen)
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/06/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; 08/12/2013 tarihinde, müvekkili şirket tarafından Genişletilmiş Kasko Sigorta Poliçesi ile sigortalanan … plaka sayılı araç ile davalının araç maliki olduğu … plaka sayılı aracın çarpışması şeklinde trafik kazası meydana geldiğini, müvekkili tarfından … plaka sayılı aracın sigortalısına araçta meydana gelen hasar bedeli olan 7.186,00-TL’nin ödendiğini, davalının mülkiyetindeki araç sürücüsünün kazanın meydana gelişinde %100 kusurlu olduğunu, bu nedenlerle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 7.186,00-TL’nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; dava konusu … plakalı aracın uzun süreli kiralama sözleşmesi ile 36 aylığına,…. Ltd. Şti.’ne kiralandığını, müvekkilinin işleten sıfatının bulunmaması sebebiyle hasardan sorumlu olamayacağını, müvekkilinin sadece aracın maliki olması sebebiyle işleten olarak kabul edilemeyeceğini, araç üzerinde fiili hakimiyet ve iktisaden yararlanma ilkesi gereğince aracı davalıdan teslim alan … Tic. Ltd. Şti.’nin işleten olarak kabul edilmesi ve zarardan sorumlu olması gerektiğini, hasar bedelinin fahiş olduğunu belirterek davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; kazanan meydana gelmesinde ters şeride giden davalının maliki olduğu … plakalı araç sürücüsünün % 100 oranında kusurlu olduğu, davalı şirketin, ticari faaliyetinin araç kiralama olduğu, 24/12/2012 tarihli araç kiralama sözleşmesi ile dava konusu aracın kiralandığı, bu sözleşmesinin 2. maddesi gereğince aracın mülkiyetinin kiralayan davacıya ait olacağının ve mülkiyetinin devir yasağı ile teslim edileceğinin kararlaştırıldığı, sözleşmenin 1. maddesi ile sözleşmenin konusunun belirlenecek aylık kiralar ile belirli nitelikte araçların kiraya verilmesi olduğu, sözleşmenin 3.1 maddesi ile aracı kullanacak kişilerin kimliklerinin bildirileceği, 3.2 maddesi ile araçların zorunlu mali sorumluluk sigortası ve kasko sigortasının yapılmış şekilde kiracıya teslim edileceği, 7.8 maddesi ile aracın periyodik bakım masraflarının kiralayan tarafından yapılacağı hususlarının kararlaştırıldığı, sözleşme hükümleri değerlendirildiğinde davalı kiralayanın araç üzerindeki fiili hakimiyetinin devam ettiği ve araçtan ekonomik yarar elde ettiği, bu anlamda davalının işleten sıfatının devam ettiği, meydana gelen zarardan işleten sıfatıyla sorumlu olduğu kabul edilerek, bilirkişi raporu ile belirlenen ve davacı tarafın talep etmiş olduğu zarar miktarının davalı tarafça karşılanması gerektiği gerekçesiyle davanın kabulüne, 7.186,00-TL’nin 10/02/2014 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, karara karşı davalı vekili tarafından süresi içinde istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davalı … A. Ş. vekilinin istinaf sebepleri; kazaya karışan aracın Uzun Dönem Araç Kiralama Sözleşmesi ile dava dışı …Tic. Ltd. Şti.’ne kiralandığı, aracın bu şirkete teslim edilerek araç üzerindeki fiili hakimiyetin sona erdiği, müvekkili şirketin işleten sıfatının bulunmaması sebebiyle hasardan sorumlu olamayacağı, müvekkilinin sadece aracın maliki olması sebebiyle işleten olarak kabul edilemeyeceği, davanın husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir.
Dava, trafik kazası nedeniyle meydana gelen hasar bedelini ödeyen sigorta şirketince, hasar bedelinin davalıdan rücuen tazmini talebine ilişkin bulunmaktadır.
Taraflar arasındaki uyuşmazlık, davalı şirketin işleten sıfatının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
2918 sayılı KTK.nun hükümlerine göre, trafik kaydı “işleten”i kesin olarak gösteren bir karine değilse de, onun kim olduğunu belirleyen güçlü bir kanıt niteliğindedir. Ancak, trafik kaydına rağmen işletenliğin 3. kişi üzerinde bulunmasını engelleyen bir yasa hükmü yoktur. Aynı yasanın 3. maddesinde, “İşleten: Araç sahibi olan veya mülkiyeti muhafaza kaydıyla satışta alıcı sıfatıyla sicilde kayıtlı görülen veya uzun süreli kiralama, ariyet veya rehin gibi hallerde kiracı, ariyet veya rehin alan kişidir. Ancak, ilgili tarafından başka bir kişinin aracı kendi hesabına ve tehlikesi kendisine ait olmak üzere işlettiği ve araç üzerinde fiili tasarrufu bulunduğu ispat edilirse, bu kimse işleten sayılır.” şeklinde tanımlanmıştır. Aynı kanunun 85. maddesinde ise, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen bilet ile işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.” hükmüne yer verilmiştir. Bu yasal düzenleme karşısında, kazaya karışan araçların meydana getirdikleri zararlardan araç sahiplerinin hukuken sorumlu olacağı ilkesi benimsenmiş ise de, araç malikleri tarafından herhangi bir sebeple yararlanılması için bir başka kimseye devredilmesi halinde (kısa bir süre için kiralanmaması kaydıyla) artık üzerindeki fiili hakimiyeti kalmaması ve bu sebeple ekonomik yönden de bir yararlanma olanağının kalktığı durumlarda, o aracı kaza sırasında fiili hakimiyeti altında bulunduran ve ondan iktisaden yararlanan kimsenin işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu tutulması gerekir. Bunun sonucu olarak da, araç maliki sorumlu tutulmamalıdır. Gerek doktrinde, gerekse Yargıtay’ın uygulamalarında, kiracının işleten sıfatının belirlenmesinde, kira sözleşmesinin uzun süreli olması, araç üzerinde fiili hakimiyet ve ekonomik yararlanma unsurlarının birlikte bulunması gerekmektedir(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 15/11/2017 tarih ve 2016/18379 E., 2017/10573 K. sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 02/06/2014 tarih ve 2014/7088 E., 2014/8839 K. sayılı kararı).
Dava konusu olayda, kaza tarihi 08/12/2013 olup aracın 24/12/2012 tarihli adi yazılı sözleşme şeklinde düzenlenen Uzun Dönem Araç Kiralama Sözleşmesi ile davalı şirket tarafından dava dışı … Tic. Ltd. Şti.’ne kiralandığı ve 08/02/2013 tarihli Araç Teslim Tutanağı ile kiracı dava dışı şirkete teslim edildiği anlaşılmaktadır.
Söz konusu sözleşme ile aracı kiralayan ve kiracı arasında aracın kullanımına ve tarafların hak ve yükümlülüklerine ilişkin kurallar belirlenmiştir. Sözleşme hükümlerinin incelenmesinden aracın kazanın meydana geldiği tarihte kiralayanı olan maliki davalı şirketin araç üzerinde fiili hakimiyetinin bulunduğuna ilişkin bir hüküm bulunmadığı görülmektedir. Davacı tarafından da kaza tarihinde aracın davalının fiili hakimiyeti altında olduğuna ilişkin bir delil dosyaya sunulabilmiş değildir. Davalı şirket tarafından 25/03/2013 tarihinde kiralama sözleşmesinin damga vergisinin(59,64-TL) maliyeye yatırılmış olduğu anlaşılmaktadır. Bu da kiralama sözleşmesinin gerçek bir sözleşme olduğunu göstermektedir.
Buna göre; meydana gelen trafik kazasına karışan … plakalı araç davalı şirket adına kayıtlı ise de; 24/12/2012 tarihli adi yazılı sözleşme şeklinde düzenlenen Uzun Dönem Araç Kiralama Sözleşmesi ile davalı şirket tarafından dava dışı …… Ltd. Şti.’ne kiralandığı ve 08/02/2013 tarihli Araç Teslim Tutanağı ile kiracı dava dışı şirkete teslim edildiği, kiralama sözleşmesinin damga vergisinin davalı şirket tarafından maliyeye yatırıldığı, davalı şirketin faaliyet konusu itibariyle araç kiralama işi yaptığı, aracın fiili tasarrufunun kiralayan şirkete devredildiği diğer bir ifadeyle, aracın kaza tarihinde davalı şirketin fiilen hakimiyeti altında bulunduğuna ilişkin dosyada herhangi bir delil bulunmadığı, bu nedenle kaza tarihi itibariyle davalı şirketin işleten sıfatının kalmadığı, hakkında açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken kabulüne karar verilmesinin hatalı olduğu anlaşılmıştır. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden Mahkemece verilen kararın kaldırılarak, davanın reddine yönelik olarak yeniden hüküm kurulması gerekmiştir(HMK 353/1-b/2).
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1- İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2017 tarih ve 2015/1 E., 2017/76 K. sayılı kararına karşı davalı … A. Ş. vekili tarafından yapılan istinaf talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜNE,
1/1- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … A. Ş. tarafından yatırılan 123,40-TL nispi istinaf karar ve ilam harcı ile 85,70-TL istinaf yoluna başvurma harcının talep halinde davalı … A. Ş.’ye İADESİNE,
1/2- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
1/3- İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … A. Ş. tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına,
2- İstanbul 8 Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 20/02/2017 tarih ve 2015/1 E., 2017/76 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2/1- Davacı tarafça davalı … A. Ş. Aleyhine açılan davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle REDDİNE,
2/2- Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 122,72-TL harçtan alınması gerekli 35,90-TL maktu karar ve ilam harcının mahsubu ile fazladan alınan 86,82-TL harcın istek halinde davacı tarafa İADESİNE,
2/3- Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
2/4- Davalı … A. Ş. kendini vekil ile temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 2.180,00-TL maktu vekalet ücretinin davacı taraftan alınarak davalı … A. Ş.’ye verilmesine,
2/5- HMK 333. md. uyarınca davacı ve davalı tarafından yatırılan ve kullanılmayan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.26/06/2018.