Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/922 E. 2018/721 K. 26.06.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/922
KARAR NO : 2018/721
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 08/03/2017
NUMARASI : 2015/48 E., 2017/199 K.
DAVANIN KONUSU : Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat.
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 26/06/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; 14/03/2013 tarihinde … plakalı araç sürücüsünün davacıya tam kusurlu bir şekilde çarparak ağır bir şekilde yaralanmasına neden olduğunu, müvekkilinin 43 yaşında olup şehirlerarası nakliyecilik yaptığını, olay nedeni ile çeşitli ameliyatlar geçirerek organ kaybı yaşadığını, halen tedavi görmekte olup malul kaldığını belirterek geçici ve kalıcı işgörmezlik tazminatı karşılığı olarak fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 500,00-TL geçici iş göremezlik, 500,00-TL kalıcı iş göremezlik tazminatı olmak üzere toplam 1.000,00-TL tazminatın kazaya neden olan aracın ZMMS sigortacısı olan davalı … şirketinden tahsilini talep etmiş, 21/12/2016 tarihli bedel artırım dilekçesi ile talebini 147.227,71-TL’ye yükseltmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; kazanın şantiyede meydana gelmesi nedeniyle trafik sigortası kapsamına girmeyeceğini, kusur durumunun tespitinin gerektiğini, davacının gelirinin de ispata muhtaç olduğunu, maluliyet oranının bilirkişi raporu ile tespiti gerektiğini, faiz türünü kabul etmediklerini belirterek davanın reddini istemiştir.
Mahkemece; dosya kapsamındaki bilgi ve belgeler, ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 07/09/2015 tarihli maluliyet raporu, 11/01/2016 tarihli bilirkişi raporu ve 07/09/2016 tarihli bilirkişi ek raporundaki kusur ve zarar miktarına ilişkin tespitler dikkate alınarak, kazanın meydana gelmesinde davacının % 10 oranında kusurlu olduğu, davalı … şirketi tarafından sigortalanan … plakalı arüç sürücüsü …’ın % 15 oranında kusurlu olduğu, davacı vekilinin KTK’nın 99. maddesi uyarınca sigorta şirketinin müteselsil sorumluluk ilkesi gereğince zararın tamamından sorumlu olduğunu belirtmişse de, gerek dava dilekçesinde gerekse de ön inceleme aşamasındaki beyanlarında müteselsil sorumluluk anlamına gelecek herhangi bir ibare kullanmadığı anlaşıldığından tahkikat aşamasında iddiasını genişleterek müteselsilen sorumluluk ilkesi gereğince zararın tamamını karşı taraftan tahsiline ilişkin talepte bulunamayacağı, zaten karşı tarafın da buna açıkca muvafakatinin bulunmadığının anlaşıldığı gerekçesiyle davalı … şirketinin meydana gelen zararın % 15’inden sorumlu olduğu kabul edilerek(24.537,95-TL tazminata hükmedilmesi gerekirken sehven 16.358,63-TL tazminata hükmedildiği de gerekçede belirtilmek suretiyle), “Davanın KISMEN KABULÜ ile; Nihai zarar 163.586,34 TL’nin %10’u 16.358,634 TL’nin dava tarihi 15/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek ve hesaplanacak yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, fazlaya dair istemin reddine” karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekilinin istinaf sebepleri; KTK 88. maddesi ve 6098 Sayılı TBK’nın müteselsil sorumluluğa ilişkin düzenlemeleri gereğince, kazanın meydana gelmesinde birden fazla sorumlu var ve bunlar müteselsilen sorumlu iseler, bunlardan herhangi birinden zararın tamamının istenebileceği, davalı … şirketinin dış ilişki gereğince tazminatın tamamından sorumlu olması gerekirken sadece kendi sigortalısının kusuru nispetinde tazminata karar verilmesinin hatalı olduğu, dava dilekçesinde müteselsil sorumluluk ile ilgili bir ifade bulunmadığı gerekçesiyle bu şekilde hüküm kurulmasının doğru olmadığı, müteselsil sorumluluk esasları kabul edilmese bile davalı tarafın sorumluluğunun % 15 oranında olmasına rağmen daha düşük miktar üzerinden hüküm kurulduğu, avans faizi yerine yasal faize hükmedilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir.
Dava, trafik kazası nedeniyle geçici ve sürekli iş göremezlik tazminatı talebine ilişkin bulunmaktadır.
Dosya kapsamında temin edilen bilirikişi heyetinin 11/01/2016 tarihli raporu ile; kazanın meydana gelmesinde dava dışı.. A. Ş.’nin % 50, dava dışı vinç operatörü …’ın % 25, dava dışı davalı … şirketince sigortalanan … plakalı araç sürücüsü …’ın % 15, davacının ise % 10 oranında sorumlu oldukları tespit edilmiştir.
Davacı vekili dava dilekçesi ile, kazanın meydana gelmesinde davalı tarafın tam kusurlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla meydana gelen zararın davalıdan tahisili talebinde bulunmuştur. Bilirkişi raporu sunulduktan sonra dosyaya sunduğu 25/01/2016 tarihli rapora karşı itiraz dilekçesi ile de, kazanın meydana gelmesinde birden fazla sorumlu olması durumunda KTK 88. maddesi gereğince bunların zarardan müştereken ve mütelesilen sorumlu olduklarını, davacının zararı tazminat sorumlulurının hepsinden isteyebileceği gibi birinden de isteyebileceğini, bu nedenle davalı … şirketinin yalnız kendi sigortalısının kusurundan sorumlu olmadığını, zararın tamamından sorumlu olduğunu belirterek meydana gelen zararın tamımını sigorta şirketinden talep ettiklerini belirtmiştir.
Birden çok kimsenin birlikte neden oldukları zarardan veya birden çok kimsenin değişik nedenlerle meydana getirdikleri zarardan sorumluluklarını düzenleyen 6098 sayılı TBK’nun 61. maddesi ve 163. maddeleri uyarınca davacı, zararın tümünü müteselsil sorumlulardan biri aleyhine açacağı bir dava ile isteyebileceği gibi, sorumluların hepsi aleyhine açacağı tek bir dava ile de isteyebilir. Teselsül, ister yasadan, isterse sözleşmeden doğmuş olsun, bu kuraldan yararlanma hakkı sadece zarara uğrayanın, daha geniş bir ifadeyle alacaklınındır.
Yine KTK.’nun 88/1. maddesinde, “Bir motorlu aracın katıldığı kazada, bir üçüncü kişinin uğradığı zarardan dolayı, birden fazla kişi tazminatla yükümlü bulunuyorsa, bunlar müteselsil olarak sorumlu tutulur.” hükmü yer almaktadır. Ayrıca, KTK.’nun 91. maddesi uyarınca, işletenin mali sorumluluğunu üstlenen zorunlu mali sorumluluk sigortacısı da, anılan hükümler uyarınca limiti ile sınırlı kalmak kaydıyla müteselsilen sorumlulardan birisidir.
Dava konusu olayda, davacı vekili dava dilekçesi ile zararın tümünü davalıdan istemiştir. Davacı vekili açıkça davalının sorumluluğunun kendi sigortalısı oranında olduğuna ilişkin bir ifade kullanmamıştır. Bu durumda davacının, yasanın verdiği müteselsilen talep hakkından açıkça vazgeçmedikçe, davalı sürücüsünün kusur oranına dayandığı ileri sürülemeyeceğinden, müteselsil sorumluluk ilkeleri gereği ve yukarıda bahsedilen kanun hükümleri uyarınca davalı … şirketi, davacının kusuruna denk gelen zarar miktarı dışındaki tüm zararlardan sorumlu bulunmaktadır.
Bilirkişi heyeti 07/09/2016 tarihli ek raporu ile, davacının kusuru olan % 10 dışındaki kusura denk gelen zarar miktarını 147.227,71-TL olarak belirlemiş bulunmaktadır. Dolayısıyla mahkemece, davacı vekilince de bu miktar üzerinden bedel artırımı yapılarak talep edilen tazminat miktarının davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme yapılarak karar verilmiştir. Ayrıca kazaya neden olan … plakalı araç(çekicinin) amacı itibariyle ticari araç olup, bu aracı ZMSS poliçesi ile sigortalayan davalı … A. Ş. yönünden temerrüt faizi olarak avans faizine hükmedilmesi gerekirken yasal faize hükmedilmesi de doğru görülmemiştir(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 19/03/2018 tarih ve 2015/7574 E., 2018/2681 K. Sayılı kararı). Ancak bu yanılgıların giderilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden mahkemece verilen kararın kaldırılarak, davacı tarafça açılan davanın bedel artırım dilekçesindeki miktar üzerinden ticari faiz işletilmek suretiyle kabulüne karar verilmesi şeklinde yeniden hüküm kurulması gerekmiştir.(HMK 353/1-b/2).
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2017 tarih ve 2015/48 E., 2017/199 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜNE,
1/1- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yatırılan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı ile 85,70-TL istinaf yoluna başvurma harcının talep halinde davacıya İADESİNE,
1/2- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
1/3- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
2- İstanbul 14. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 08/03/2017 tarih ve 2015/48 E., 2017/199 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2/1- Davanın KABULÜ ile; 147.227,71-TL maddi tazminatın dava tarihi olan 15/01/2015 tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalı … A. Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
2/2- Alınması gerekli 10.057,12-TL karar ve ilam harcından davacı tarafından yatırılan 527,20-TL harcın mahsubu ile bakiye 9.529,92-TL karar ve ilam harcının davalı … A. Ş.’den alınarak hazineye gelir kaydına,
2/3-Yargılama gideri olan 59,50-TL ilk gider, 499,50-TL talep artırım harcı, 2.200,00-TL bilirkişi ücreti, 510,00-TL ATK rapor ücreti, 229,00-TL tebligat ve posta ücreti olmak üzere toplam 3.498,00-TL’nin davalı … A. Ş.’den alınarak davacıya verilmesine,
2/4- Davacı kendisini vekil ile temsil ettirmiş olduğunda karar tarihinde yürürlükte bulunan AAÜT gereğince belirlenen 14.528,22-TL vekalet ücretinin davalı … A. Ş.’den alınarak davacıya verilmesine.
2/5- Davalı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
2/6- HMK 333. md. uyarınca davacı ve davalı tarafından yatırılan ve bakiye kalan gider avansının kararın kesinleşmesi sonrası talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/7/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK. m. 361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.26/06/2018.