Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/914 E. 2018/878 K. 13.09.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/914
KARAR NO : 2018/878
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 8. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 21/11/2016
NUMARASI : 2013/290 E., 2016/850 K.
DAVANIN KONUSU : Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat.
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 13/09/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalılardan …Sigorta A. Ş. nezdinde ZMMS poliçesi ile sigortalı bulunan ve sürücü …’in sevk ve idaresindeki … plakalı araç(belediye halk otobüsü) ile sigortası bulunmayan ve bu nedenle davalılardan Güvence Hesabının sorumluluğunda bulunan ve sürücü …’ın sevk ve idaresindeki …plakalı aracın çarpışması neticesinde 24/10/2011 tarihinde trafik kazası meydana geldiğini, trafik kazası tespit tutanağına göre davalı sigorta şirketi nezdinde sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda tam kusurlu bulunduğunu, yine İstanbul 43.Asliye Ceza Mahkemesinin 2012/31 esas sayılı dosyasında alınan bilirkişi raporuna göre ise davalı Güvence Hesabının sorumluluğundaki araç sürücüsünün tam kusurlu olduğunun tespit edildiğini, kaza sonucunda … plakalı belediye halk otobüsünde yolcu olarak bulunan müvekkilinin ağır şekilde yaralandığını ve yapılan tedavi süreçleri sonucunda %19 oranında sakat kaldığını, ancak bu oranın müvekkilinin gerçek sakatlık oranını yansıtmadığını, kaza sonrasında davalılardan Güvence Hesabına yaptıkları başvuru üzerine 12.839,00-TL ödeme yapıldığını, müvekkilinin yaptığı iş, kazanç durumu ve sakatlık oranına göre ödenmesi gerekli maluliyet tazminatının kaza tarihi itibariyle teminat limiti olan 200.000,00-TL’yi bulabileceğini belirterek, açıklanan nedenlerle; fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00-TL maluliyet tazminatın kaza tarihinden itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı …Sigorta A. Ş. vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili şirketin meydana gelen trafik kazası nedeniyle sorumluluğunun poliçe teminat limitleri kapsamı ile sınırlı olduğunu, müvekkili şirkete tüm belgelerle birlikte kaza ve hasar ihbarında bulunulmadığını, ceza davasından alınan bilirkişi raporuna göre müvekkili şirkete sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde tamamen kusursuz olduğunun tespit edilerek hakkında beraat kararı verildiğini, yasa gereği müvekkili yönünden tazminat talebinin reddi gerektiğini, müvekkilinin temerrüde düşürülmediğini, bu nedenle kaza tarihinden itibaren faiz talebinin reddi gerektiğini, bu nedenlerle davanın reddine, dava açılmasına sebebiyet vermediğinden ayrıca temerrüt de söz konusu olmadığından masraf ve vekalet ücretine hükmolunmamasına karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Davalı Güvence Hesabı vekili cevap dilekçesi ile; davacı adına dava öncesinde müvekkili kuruma yapılan başvuru sonucunda ödeme yapıldığını ve ibraname alındığını, davacının varsa aşan zarar miktarını ispat etmesi gerektiğini, davacın trafik kazasıyla ilgili kazaya sebebiyet verdiği iddia edilen araç sürücüsü aleyhine dava açmamış olduğundan davanın reddi gerektiğini, vekil edenin sorumluluğunun kusur oranı ile kaza tarihindeki teminat ile sınırlı olduğunu, davacının da kazada varsa asli veya müterafik kusur oranının belirlenmesi gerektiğini, faizin türü ve başlangıç tarihi ile ilgili taleplerin kabul edilemeyeceğini, bu nedenlerle haksız ve mesnetsiz açılan davanın reddine karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.
Mahkemece; ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu’nun 16/09/2015 ve ATK Genel Kurulu’nun 23/06/2016 tarihli raporları ile kaza nedeniyle davacıda meydana gelen arızanın maluliyete neden olacak düzeyde araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine yer olmadığının tespit edildiği,dava konusu kaza nedeni ile davacının maluliyete uğramadığı anlaşılmakla tazminatı hak etmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından süresi içinde istinaf yoluna başvrurulmuştur.
Davacı vekilinin istinaf sebepleri; ATK tarafından verilen raporların eksik inceleme ve araştırmaya dayalı hatalı raporlar olduğu, hükme esas alınamayacağı, davacıdaki maluliyetin halen devam etmekte olduğu, sürekli bakım ve bakıcı ihtiyacı süresinin belirlenmediği, ATK raporu ile davacının iyileşme süresinin 9 ay olarak belirlenmesine rağmen Mahkemece bu yönde hesap uzmanından rapor alınmadan karar verildiği hususlarına ilişkindir.
Dava trafik kazası nedeniyle maluliyet tazminatı talebine ilişkin bulunmaktadır.
Davacının maluliyet durumunun tespitine ilişkin olarak dosya kapsamında Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulundan 16/09/2015 tarihli rapor temin edilmiş, bu rapora karşı yapılan itiraz üzerine Adli Tıp Kurumu Genel Kurulundan 23/06/2016 tarihli rapor temin edilmiş, bu raporlar ile davacıdaki yaralanmanın araz bırakmadığından sürekli maluliyet tayinine yer olmadığı, iyileşme (geçici iş göremezlik) süresinin 24/10/2011 kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceği belirlenmiştir. Söz konusu Adli Tıp Kurumu raporları kazanın meydana geldiği tarih itibariyle yürürlükte bulunan yasal mevzuata uygun dosya kapsamındaki davacının yaralanmasına ve tedavisine ilişkin tüm bilgi, belge ve raporları irdeleyen, denetime elverir nitelikte bulunması nedeniyle hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır.
Davacı vekili dava dilekçesinde meydana gelen kaza nedeniyle davacının sakat kaldığını, iş gücünü tamamen yitirdiğini belirtmiş, buna istinaden de maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Dilekçe kapsamında davacının maluliyeti nedeniyle zarara uğradığının belirtildiği anlaşılmaktadır. Dava dilekçesi ile maluliyet nedeniyle uğranılan zarar kalemleri sürekli iş göremezlik ve geçici iş göremezlik olarak ayrılıp, her bir kalem için ayrı bir tazminat talep edilmediğine göre davacının maluliyeti nedeniyle uğramış olduğu tüm zararı talep ettiğini kabul etmek gerekecektir. Bu anlamda davacı tarafça geçici iş göremezlik tazminatının da talep edildiği açıktır. Mahkemece ATK raporları dikkate alınarak davacının sürekli maluliyetinin bulunmadığından bahisle davacının tüm maddi tazminat talebinin reddine karar verilmişse de ATK raporları ile meydana gelen kaza nedeniyle davacının kaza tarihinden itibaren en az 9 ay süreyle geçici iş göremezliğinin mevcut olduğu tespit edilmiştir. Buna göre mahkemece davacının geçici iş göremezlik nedeniyle uğramış olduğu zararının bilirkişiden alınacak rapor ile tespit edilerek karar verilmesi gerekirken, maddi tazminat talebinin tamamının reddine karar verilmesi doğru bulunmamaktadır.
Bu itibarla davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda gösterilen nedenle kabulüne, mahkemece verilen kararın HMK 353/1-a/6 maddesi gereğince kaldırılmasına, davacı vekilinin diğer istinaf taleplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmektedir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Davacı vekilinin istinaf talebinin yukarıda belirtilen nedenle kabulü ile, istinaf talebine konu İstanbul 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/11/2016 tarih ve 2013/290 E., 2016/850 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem yapılmak üzere Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, davacı vekilinin diğer istinaf taleplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına,
3- Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL maktu istinaf karar harcının istek halinde kendisine İADESİNE,
4- Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin İlk Derece Mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
HMK. m.353/1-a/6 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.13.09.2018.