Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/847 E. 2018/558 K. 24.05.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/847
KARAR NO : 2018/558
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL ANADOLU 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 28/02/2017
NUMARASI : 2015/964E,- 2017/187 K.
DAVANIN KONUSU : Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat.
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/05/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMS sigorta poliçesiyle sigortalı bulunan … plaka sayılı motosiklet sürücüsü olan ve vekil edenlerinin eşi ve babası bulunan destek …’un direksiyon hakimiyetini yitirmesi sonucunda, 02/02/2015 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında hayatını kaybettiğini belirterek vekil edenlerinin uğradığı destekten yoksun kalma zararının bilirkişi marifetiyle tespit edilmesini istemiş ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davacı eş … için 3.000 TL, davacı çocuklar için de ayrı ayrı 1.000 TL olmak üzere toplam 5000 TL destekten yoksun kalma tazminatın kaza tarihinden işletilecek ticari avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 28/03/2016 günlü dilekçeyle de davacı eş … olan istek miktarını 247.711,25 TL’ye , davacı çocuk … için olan istek miktarını 7,552,17 TL’ye ve davacı çocuk … için olan istek miktarının da 17.363,97 TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.
Davacı …Sigorta A.Ş (… Şirketi) vekili cevabında özetle; vekil edeni şirket nezdinde trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın sürücüsünün davacıların miras bırakını olması nedeniyle alacaklı-borçluluk durumunun birleştiğini, trafik sigortası genel şartları uyarınca davacıların taleplerinin teminat dışı olduğunu, ayrıca müteveffanın müterafik kusurunun olup olmadığının belirlenerek varsa tazminattan indirilmesi gerektiğini, kaldı ki destek ilişkisinin davacılar tarafından kanıtlanması gerektiğini, varsa sosyal güvenlik kurumu tarafından yapılan ödemelerin dikkate alınmasını ve kusur durumunun da belirlenmesini istediklerini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, toplanan delillere göre davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın sürücüsü olan, davacıların eşi ve babası bulunan destek …’un tam kusuru neticesinde 02/02/2015 tarihinde meydana gelen tek taraflı trafik kazasında hayatını kaybettiği, davacıların destekten yoksun kalan üçüncü kişi konumunda bulunmaları nedeniyle davalı sigorta şirketinden destek tazminatı talep edebilecekleri, desteğin kusurunun kendilerine yansıtılamayacağı, desteğin annesinin de hayatta olması nedeniyle destek zararı hesaplamasında payının dikkate alınması gerektiği görüşünden hareketle, benimsenen ek bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulü ile davacı … bakımından 239.314,42 TL, davacı … bakımından 15.891,05 TL ve davacı … bakımından da 6.971,23 TL maddi tazminatın dava tarihi olan 31/08/2015 tarihinden işletilecek yasal faizle birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline; fazlaya ilişen isteklerin reddine karar verilmesi üzerine; hükme karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedenleri; 1-Bilirkişi raporuna ve ıslah dilekçesine vaki itirazların değerlendirilmediği, 2-Cevap dilekçesi ile sunulan zamanaşımı itirazları hakkında olumlu veya olumsuz bir karar verilmediği, 3-Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından bağlanan gelirin peşin sermaya değerinin düşülmediği, 4-Davacıların taleplerinin ZMSS genel şartlarına göre teminat dışı olduğunun göz ardı edildiği, 5-Somut olayda alacaklı-borçluluk durumu birleştiği halde bu hususunda değerlendirme dışı bırakıldığı, 6-Ayrıca kask ve koruyucu ekipman kullanmadığı anlaşılan sürücünün sonucun gerçekleşmesinde müterafik kusurlu olduğunun dikkate alınmadığı, ve 7- Zarar hesaplamasının 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS genel şartlarına göre yapılmadığı, hususlarına ilişkindir.
Dava trafik kazası sonucunda meydana gelen ölüm olayına bağlı olarak açılan destekten yoksun kalma tazminatı isteğine ilişkindir.
İstinaf edenin sıfatı ve istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde herhangi bir usulsüzlük bulunmadığına; 02/02/2015 tarihinde gerçekleşen tek taraflı trafik kazası sonucunda ölen sürücü destek …’un olayın gerçekleşmesinde tam kusurlu olduğunun belirlenmiş olmasına rağmen, davacıların ölenin salt mirasçısı sıfatıyla değil, destekten yoksun kalan üçüncü kişi sıfatıyla dava açtıklarına ölüm nedeniyle doğrudan davacılar üzerinde doğan destekten yoksunluk zararının oluşumundaki kusurun davacılara yansıtılamayacağının belirgin bulunmasına, dolayısıyla araç sürücüsünün veya işletenin tam kusurlu olmaları halinde dahi üçüncü kişi durumunda olan destekten yoksun kalan kişilerin davalı sigorta şirketi nezdinde tazminat isteme hakkına sahip olduğu konusunda, kazanın oluş tarihi ve Yargıtay’ın yerleşmiş içtihatları dikkate alındığında, bir duraksama bulunmadığına; bu durumda üçüncü kişi sıfatıyla dava açan destekten yoksun kalan kişi bakımından Türk Borçlar Kanunu’nun 135. maddesinde düzenlenen alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesi durumunun da gerçekleşmemiş olmasına; kaza tarihi dikkate alındığında 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMSS genel şartlarının somut olaya uygulanamayacağının açık olmasına, davalı sigorta şirketinin cevap dilekçesinde zamanaşımı definde bulunmadığı ve usulüne uygun şekilde tebliğ edilen talep arttırım dilekçesine de herhangi bir cevap vermediği ve zaten belirsiz alacak niteliğinde açılan davanın iki yıllık zamanaşımı süresinde açıldığı gözetildiğinde mahkemece bu yönde olumlu veya olumsuz bir görüş bildirmesinin gerekmemesine, davalı vekilinin bilirkişi raporuna itirazına konu ettiği ölenin anne ve babasının destek payının gözönüne alınmasına ilişkin isteğinin değerlendirilmesi sonucunda alınan ek rapor uyarınca karar verilmiş bulunmasına, kaza tarihinde yürürlükte bulunan yasal düzenlemeler ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına uygun olarak ve asgari ücret baz alınarak yapılan zarar hesaplanmasında da bir yanlışlık bulunmamasına; dosya arasındaki kayıt ve belgelere göre ölenin mirasçılarına gelir bağlandığına ilişkin bir belirleme olmadığı gibi varsa bile ölüme bağlı gelir bağlanması nedeninin prim ödemeleri olması nedeniyle rücua tabi bir gelir niteliğinde olmadığının belirgin bulunmasına; kazanın meydana gelmesinde tam kusurlu bulunan desteğin kask takmaması nedeniyle müterafik kusurlu olduğu ve bu nedenle belirlenen tazminat miktarından müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği ileri sürülmüş ise de, tam kusurlu bir kişinin kendi kusuruna katılması düşünülemeyeceği gibi, varsa bile bu yöndeki kusurun da kazanın oluşumundaki kusur gibi,destekten yoksun kalan ve 3.kişi konumunda bulunan davacılara yansıtılamayacağına göre; davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının HMK.m.353/1-b/1hükmü uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Usul ve esas yönünden hukuka uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 28/02/2017 gün ve 2015/964 – 2017/187sayılı kararına yönelik olarak davalı sigorta şirketi vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2- İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan alınması gereken 17.909,29-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından peşin olarak yatırılan 4.478,00-TL’nin düşümü ile kalan 13.431,29-TL harcın davalı sigorta şirketinden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3-İncelemenin dosya üzerinden duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından, istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 361 gereğince, tebliğden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.24/05/2018.