Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/755 E. 2018/178 K. 22.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO : 2017/755
KARAR NO : 2018/178
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 4. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 07/03/2017
NUMARASI : 2014/1259 – 2017/214
DAVANIN KONUSU : Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat.
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/02/2018

Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili davalılardan ….Sigorta A.Ş’ye husumet yönelterek açtığı dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde ZMM Sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan …. plaka sayılı aracın 04/10/2012 tarihinde karıştığı trafik kazasında araç içinde yolcu konumunda bulunan davacının yaralandığını ve yaralanarak beden gücü kaybına uğradığını, sigortalı araç sürücüsünün olayda %100 oranında kusurlu bulunduğunu ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 2.000-TL maddi tazminatın davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, bu dava İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1259 esasına kaydedilmiştir.
Davacı vekili; birleşen dava dilekçesinde ise; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1259 esas sayılı dosyasındaki yargılama sırasında 04/10/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasının oluşumunda ….. plaka sayılı araç sürücüsünün değil, plakası belirlenemeyen kazaya karışan kamyon sürücüsünün %100 kusurlu olduğunun tespit edildiğini, dolayısıyla meydana gelen zarardan davalı Güvence Hesabının sorumluluğu bulunduğunu belirterek her iki davanın birleştirilmesini ve fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 2.000-TL maddi tazminatın Güvence Hesabından tahsiline karar verilmesini istemiş, bu dava İstanbul 18. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2016/919 esasına kaydedilerek 23/09/2016 tarihli kararla dosyanın İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1259 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmiştir.
Birleşen davada ve asıl davada davalılar ayrı ayrı verdikleri cevap dilekçelerinde özetle; davanın reddine karar verilmesini savunmuşlardır.
Mahkemece; dava konusunu oluşturan kazanın meydana gelmesinde davalı ….. Sigorta A.Ş nezdinde trafik sigortalı bulunan …… plakalı araç sürücüsünün kusurlu bulunmadığı, dolayısıyla davalı sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilemeyeceği görüşünden hareketle; sigorta şirketine yönelik olarak açılan davanın reddine; Güvence Hesabına yönelik olarak açılan birleşen davanın ise; dava tarihinden önce 26/04/2016 tarihli resmi gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı yasanın 5. maddesi ile değişik 2918 sayılı kanunun 97. maddesi uyarınca zarar gören davacının, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde dava yoluna gitmeden önce davalı Güvence Hesabına yazılı başvuruda bulunmasının gerekmesine rağmen, başvuruda bulunulmadığının 07/03/2017 günlü oturumda davacı vekilinin açık beyanı ile anlaşıldığından bahisle dava şartı yokluğundan reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedenleri; 04/04/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonucunda yaralanan davacının maddi zararlarının karşılanması amacıyla içinde yolcu olarak bulunduğu aracın, trafik kazası tespit tutanağına göre sürücüsünün tam kusurlu olması nedeniyle trafik sigortacısı olan….. Sigorta Şirketine karşı dava açıldığını, bu dava sırasında alınan bilirkişi raporunda; kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün kusurlu olmadığı, %100 kusurun plakası belirlenemeyen kazaya karışan kamyon sürücüsüne ait bulunduğunun belirlenmesi nedeniyle, Güvence Hesabına karşı ayrıca dava açıldığını, Güvence Hesabına karşı dava açılmadan önce gerekli başvurunun yapıldığını, ancak başvurunun sonuçsuz kaldığını, başvuruya ilişkin belgelerin dosya arasında bulunmasına rağmen mahkemece; yanılgıya dayalı bulunan 07/03/2017 günlü oturumda yapılan açıklama dikkate alınarak Güvence Hesabına yönelik olarak açılan davanın dava şartı yokluğundan reddine karar verilmesinin isabetli olmadığı ve ayrıca asıl davadaki mevcut delil durumuna göre; sorumluluğu olduğu anlaşılan Mapfre Sigortaya karşı iyi niyetli açılan davanın daha sonra yargılama sırasında belirlenen kusur durumu dikkate alınarak davanın reddine karar verilmesi nedeniyle vekalet ücretinden sorumlu tutulmamaları gerektiği hususlarına yöneliktir.
Dava ve birleşen dava; trafik kazası sonucunda yaralanan davacının içinde bulunduğu aracın ZMM Sigortacısına ve kazaya karışan diğer aracın plakasının belirlenememesi nedeniyle Güvence Hesabına karşı açılmış maddi tazminat davası olup; ilk derece mahkemesince az yukarıda açıklandığı şekilde karar verilmiştir.
26.04.2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı Kanunu’nun 5. maddesiyle değişik 97. maddesi ile zarar görenin, dava yoluna gitmeden önce ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerektiği düzenlenmiş, aynı değişiklikle sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması hâlinde, zarar görenin dava açabileceği belirtilmiştir.
Yasal değişiklikle, zarar gören hak sahipleri ZMSS sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacak olup yasa ile özel bir dava şartı getirilmiştir.
Dava şartları, davanın esası hakkındaki yargılamanın devamı için gerekli olan şartlar olup, davanın açılabilmesi için değil, mahkemenin davanın esasına girebilmesi için aranan kamu düzeni ile ilgili zorunlu koşullardır. HMK’nın 115/2 maddesi uyarınca mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir. Ancak dava şartı noksanlığının giderilmesi mümkün ise bunun tamamlanması için süre verir. Bu süre içinde dava şartı noksanlığı giderilmemişse davayı, dava şartı yokluğu sebebiyle usulden reddeder.
Mahkemece davacı vekiline yasada öngörülen başvuruya ilişkin eksikliği gidermesi için kesin süre verilmeli, sigorta şirketince 15 gün içinde cevap verilmemesi veya verilen cevabın talebi karşılamaması halinde bu yöndeki dava şartının yerine getirildiği kabul edilerek davanın esasına girip deliller toplanıp değerlendirilerek ortaya çıkacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Kesin süre içinde başvuruya ilişkin dava şartının yerine getirilmemesi halinde ise bu kez dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine karar verilmelidir.
Ne var ki dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre; davacının Güvence Hesabına yönelik olarak dava açmadan önce kuruma başvuruda bulunduğu ve Güvence Hesabı tarafından bu başvuruya karşı 18/08/2016 günlü cevabi yazısında talebin değerlendirilebilmesi için; İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2014/1259 esas sayılı dosyasının karara çıkmasının beklenmesinin uygun görüldüğü, talebin bundan sonra değerlendirilmesinin mümkün olacağı bilgisinin verildiği; davanın ise bu cevaptan sonra 09/09/2016 tarihinde açıldığı anlaşılmaktadır.
Bu durumda; hükme esas alınan davacı vekilinin 04/03/2017 günlü oturumdaki açıklamasının hataya dayandığı konusunda duraksama bulunmadığı gibi, hiç başvuru olmasa idi dahi; davalı sigorta şirketine karşı açılan dava yönünden tamamlanabilecek dava şartının yerine getirilmesi için davacı tarafa kesin süre verilmeksizin karar verilmesi de isabetsiz olduğundan davacı vekilinin bu yöne ilişen istinaf isteğinin kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 353/1-a-6. maddesi uyarınca istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesi gerektiği, davacı vekilinin diğer istinaf isteğinin ise bu aşamada incelenmesine yer olmadığı sonucuna varılarak,aşağıdaki biçimde karar verilmek gerekmiştir.
HÜKÜM:Gerekçe uyarınca;
1-Davacı vekilinin istinaf isteğinin yukarıda açıklanan nedenle kabulü ile istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan İstanbul 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 07/03/2017 gün ve 2014/1259- 2017/214 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3-Mahkeme kararının kaldırılma gerekçesine göre, davacı vekilinin diğer istinaf itirazının bu aşamada değerlendirilmesine YER OLMADIĞINA,
4-Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL maktu karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,
5-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihayi kararda dikkate alınmasına,
HMK. m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.22/02/2018.