Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/743 E. 2018/177 K. 22.02.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I

DOSYA NO : 2017/743
KARAR NO : 2018/177
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/12/2016
NUMARASI : 2014/666 – 2016/647
DAVANIN KONUSU : Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat.
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/02/2018

Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; vekil edeninin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı araca davalılardan … A.Ş nezdinde ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın sürücüsü olan davalı …’in kusuru neticesinde çarpması sonucunda 30/08/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vekil edeninin yaralanarak beden gücü kaybına uğradığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 500-TL’si bakıcı gideri, 1.500-TL’si geçici iş göremezlik zararı ve 3.000-TL’side kalıcı iş göremezlik zararına karşılık olmak üzere toplam 5.000-TL maddi tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen; 30.000-TL manevi tazminatın da davalı …’den alınarak vekil edenine verilmesini istemiş, 11/05/2016 günlü ıslah dilekçesi ile de bakıcı giderine ilişkin istek miktarını 4.720,50-TL’ye geçici iş göremezlik tazminatına ilişkin istek miktarını 3.131,50-TL’ye ve sürekli iş göremezlik tazminatına ilişkin istek miktarını da 20.564,93-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.
Davalı … vekili cevabında; kazanın oluşumunda asli kusurlu olanın davacı olduğunun Cumhuriyet Savcılığı soruşturması sırasında alınan bilirkişi raporu ile belirlendiğini, ceza yargılaması sırasında tarafların %50 oranında eşit kusurlu olduklarına ilişkin kusur raporunun doğruyu yansıtmadığı, bu nedenle ATK’ndan yeniden rapor alınması gerektiğini, bundan ayrı davacının gerçek gelirinin ne olduğunun tespitini istediklerini açıklayarak; fahiş bulunan maddi ve manevi tazminat isteklerinin reddine karar verilmesini istemiştir.
Davalı … şirketi ise; usulüne uygun davetiyeye rağmen yargılama oturumlarına katılmamış ve davaya cevap vermemiştir.
Mahkemece; davalı … şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunan …. plaka sayılı araç ile davacıya ait … plaka sayılı aracın çarpışması sonucunda, 30/08/2013 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında davacının yaralandığını, %4.1 oranında beden gücü kaybına uğradığı yaralanmaya bağlı iyileşme süresinin 9 ay olduğu, olayda her iki araç sürücüsünün de %50 oranında kusurlu bulundukları benimsenmek suretiyle hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporu doğrultusunda 3.130,51-TL geçici iş görmezlik tazminatı, 20.564,93-TL sürekli iş göremezlik tazminatı ile 4.720,50-TL bakıcı gideri zararının davalılardan tahsiline, 12.500-TL manevi tazminatın ise, …den alınarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.
Karara karşı davalı … şirketi vekili ile davalı … vekili tarafından ayrı ayrı istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
Davalı … şirketinin istinaf nedenleri; davacının iyileşme süresi içerisinde başkasının bakımına ihtiyacı olduğuna dair herhangi bir belirleme olmaksızın bakıcı giderine hükmedilmesinin doğru bulunmadığı gibi, tedavi giderleri kapsamında olan bu zararların esasen SGK’nca karşılanması gerektiği halde bu giderden sorumlu tutulmalarının hatalı olduğu, ayrıca davacının emniyet kemeri kullanmaması nedeniyle zararın artmasına katkıda bulunması nedeniyle belirlenen tazminat miktarından TBK 52.maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiği hususlarına ilişkindir
Davalı … vekilinin istinaf nedenleri ise; tazminatın hesaplanmasına esas alınan kusur oranları ile gelirin doğru şekilde belirlenmediği, belgesiz tedavi giderlerinin talep edilemeyeceğinin düşünülmediği ve davacı yararına takdir edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğu hususlarına yöneliktir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkin olup; maddi tazminat isteğinin bir bölümü bakıcı gideri zararına yöneliktir.
İstinaf edenlerin sıfatına ve istinafın nedenlerine göre yapılan değerlendirme sonucunda;
1- TBK 54.maddesi uyarınca; zarara uğrayanın işlerini görememesi nedeniyle tutmak zorunda kaldığı yardımcı veya hasta bakıcı için ödemek zorunda kaldığı giderleri de zarardan sorumlu olan kişilerden isteyebileceği açıktır. Somut olayda hükme esas alınan ATK 3. İhtisas Dairesinin 13/07/2015 günlü raporunda; davacının meydana gelen kaza sonucunda vücudunda kırıklar oluşacak şekilde yaralandığı ve %4.1 oranında meslekte kazanma gücü kaybına uğradığı, geçici iş göremezlik süresinin 9 ay olduğu bildirilmiştir.
Hükme esas alınan hesap raporunda da davacının 9 ay süre ile başkasının bakımına ihtiyaç duyduğu kabul edilerek bakıcı gideri tazminatı hesaplandığı anlaşılmaktadır.
Söz konusu bu rapor, davalı … Sigorta A.Ş’ye usulüne uygun şekilde tebliğ edilmiş ve fakat sigorta şirketi tarafından rapordaki bu belirlemeye karşı herhangi bir itirazda bulunulmamıştır. Bu durumda davacı bakımından kazanılmış hak oluştuğu gibi, yargılama sırasında ileri sürülmeyen bir husus istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğinden; davalı … şirketi vekilinin bu yöne ilişen istinaf isteğinin reddi gerekmiştir.
2- Davalı … vekili istinaf dilekçesinde; davacının olay sırasında emniyet kemeri takmaması nedeniyle zararın ağırlaşmasında sorumluluğu olduğunu ileri sürerek TBK 52.maddesi uyarınca indirim yapılması gerektiğini ileri sürmüş ise de; yargılama sırasında davacının emniyet kemeri takmadığı usulüne uygun şekilde ileri sürülerek kanıtlanmadığı gibi, dosya arasında bulunan kayıt ve belgelere göre de, davacının olay sırasında emniyet kemeri takmadığına ilişkin bir belirleme bulunmamaktadır. Bu durumda mahkemece; belirlenen tazminat miktarından müterafik kusur indirimi yapılmamasında da bir yanılgı bulunmadığından davalı … şirketi vekilinin bu yönü amaçlayan istinaf itirazı da yersizdir.
3- 25/02/2011 tarihinde 27857 Sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 6111 Sayılı Kanun’un 59. maddesi ile 2918 sayılı KTK.’nın 98. maddesi değiştirilmiş ve trafik kazaları nedeniyle üniversitelere bağlı hastaneler ve diğer resmi ve özel sağlık kuruluşlarının sundukları sağlık hizmet bedellerinin, kazazedenin sosyal güvencesi olup olmadığına bakılmaksızın, Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından karşılanacağı hükmü getirilmiştir.
İlgili yasal düzenleme gereğince, 2918 Sayılı Kanun’un 98. maddesinde belirtilen tedavi giderleri yönünden sorumluluk Sosyal Güvenlik Kurumu’na geçmiştir. Ne var ki; Sosyal Güvenlik Kurumu, 6111 Sayılı Yasa ile değiştirilen 2918 Sayılı Yasanın 98.maddesi kapsamında tüm tedavi giderlerinden değil, ancak söz konusu madde kapsamında kalan tedavi giderlerinden sorumludur. Belgeye dayanmayan tedavi giderleri ile bakıcı giderleri yerleşmiş Yargıtay uygulamalarına göre, 6111 Sayılı Yasa kapsamında değildir. Belgeli olmayan tedavi giderleri ile bakıcı giderinden SGK sorumlu olmayıp davalılar sorumlu bulunmaktadır. Dolayısıyla mahkemece; davalıların bakıcı giderinden sorumlu tutulmalarında da usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamakta olup; bu yöne ilişen davalı yan istinaf isteklere de yerinde değildir.
4- Dosya içerisinde bilgi ve belgelere mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacının gelirinin resmi kayıtlarla belirlenmiş olmasına ve bu belirleme durumuna göre; Ekim 2014 tarihine kadar asgari ücret üzerinden devam eden dönem için ise asgari ücretin 1.95 katı kazanca göre Yargıtay uygulamalarına uygun bir biçimde hesaplama yapıldığına, ATK Trafik İhtisas Dairesi emekli uzman bilirkişi İsmet Akıl tarafından düzenlenen rapordaki kusura ilişkin belirlemelerin olaya, oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve bu tespitin ceza yargılaması sırasında belirlenen kusur durumuna da benzerlik göstermesi karşısında hükme esas alınmasında herhangi bir yanılgı bulunmadığına; mahkemece takdir edilen manevi tazminat miktarının 22/06/1966 gün ve 7/7 sayılı içtihatı birleştirme kararında gösterilen ilkelere ve 4721 sayılı TMK’nun 4.maddesinde düzenlenen takdir hakkının kullanılmasına ilişkin kurala uygun bulunmasına göre; davalılardan … vekilinin kusur oranları, gelirin belirlenmesine ve manevi tazminat miktarına ilişkin istinaf itirazlarının yerinde olmadığı sonuçuna varılmakla, aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:Gerekçe uyarınca;
1-Usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunan başlıkta yazılı ilk derece mahkeme kararına yönelik olarak davalılar tarafından yapılan başvuruların yukarıdaki bentlerde yazılı nedenlerle; HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-Harçlar Kanunu uyarınca hüküm altına alınan maddi tazminata ilişkin olarak alınması gereken 1.941,10-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, ile davalı … şirketi tarafından peşin olarak yatırılan 491,00-TL’nin düşümü ile kalan 1.450,00-TL harcın davalılardan müştereken ve müteselsilin alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3-Harçlar Kanunu uyarınca hüküm altına alınan manevi tazminata ilişkin olarak davalılardan …’den alınması gereken 853,86-TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı … tarafından peşin olarak yatırılan 456,10-TL’nin düşümü ile kalan 397,76-TL harçın davalı …’den alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
4-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına-
5-İstinaf yasa yoluna başvuran davalılar tarafından, istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerlerinde bırakılmasına,
HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK. m. 362/1-a gereğince, KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.22/02/2018.