Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/593 E. 2018/65 K. 25.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO : 2017/593
KARAR NO : 2018/65
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 9. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/03/2017
NUMARASI : 2014/1118 – 2017/153
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazasından KaynaklıTazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/01/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; ZMM sigortası bulunmayan … plaka sayılı araç sürücüsü …’ un kusuru neticesinde 12/06/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaya konumunda bulunan davacının yaralandığını ve kalıcı iş göremezliğe uğradığını, davalı … Hesabına yaptıkları başvuru sonucun da vekil edenine 30/10/2013 tarihinde 7.962-TL tazminat ödendiğini ancak bu ödemenin yetersiz olduğunu belirterek, maluliyet oranı, kusur oranı ve tazminat miktarının 6100 sayılı HMK gereğince bilirkişi raporu ile delillendireceklerini belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 200-TL iş göremezlik tazminatının …ndan tahsiline karar verilmesini istemiş, 27/12/2016 havale günlü ıslah dilekçesi ile de; istek miktarını 37.520,22-TL çıkarttıklarını açıklamıştır.
Davalı … vekili cevabında; davanın konusunu oluşturan kaza nedeniyle davacıya 25/10/2013 tarihinde 7.962-Tl ödeme yapıldığını dolayısıyla başkaca bir sorumluluğun kalmadığını, ayrıca kazaya karışan aracın ZMM sigortası yaptırması zorunlu bir araç olup olmadığının maluliyetin varlığının ve kusurun davacı tarafça kanıtlanması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; kazaya karışan aracın ZMM sigortası yaptırması zorunlu araçlardan olduğu, kazanın meydana gelmesinde davacının %25 oranında sigortasız araç sürücüsü …’un ise %75 oranında kusurlu bulunduğu, davacının kaza sonucunda %7.2 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği benimsenerek, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu uyarınca; ” Davacının davasının ıslah dilekçesi doğrultusunda KABULÜ ile toplam 37.520,22 TL nin 200 TL sine dava tarihinden itibaren 37.320,22 TL sine ise ıslah tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,” karar verilmiştir.
Karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedeni; davanın belirsiz alacak davası olduğunun göz ardı edilmesi sonucunda, ıslah ile arttırılan miktar bakımından faiz başlangıcı olarak dava tarihi yerine ıslah tarihinin esas alınmasının usul ve yasaya aykırı olduğuna yöneliktir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan iş göremezlik tazminatı isteğine ilişkin olup; borcun nedeni haksız eylemdir.
Dava dilekçesinin sonuç bölümünde; davanın kısmi davamı yoksa belirsiz alacak davası mı olduğu açıkça belirtilmemiş ise de; dava dilekçesinin diğer bölümlerinde yazılanlar değerlendirildiğinde; davacı vekilinin kusur, maluliyet ve gerçek zarar miktarının ne olduğu hususunun yargılama sırasında alınacak raporlarla delillendireceklerini belirttiği ve müstakbel zararın tam manası ile tazmini gayesi ile dava açtıklarını açıkladığı anlaşılmaktadır. Bu açıklamalar ile davanın niteliği dikkate alındığında, davacının davayı açtığı tarihte alacağın miktarını yahut değerini tam ve kesin olarak belirleyebilmesinin kendisinden beklenemeyeceğinin belirgin bulunması karşısında davanın HMK’nun 107. maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası niteliğinde bulunduğu konusunda duraksamamak gerekir.
İstinaf edenin sıfatına istinafın kapsam ve nedenine göre, somut uyuşmazlıkta davalı … Hesabının hükmolunan tüm tazminat miktarı yönünden dava tarihinde temerrüte düştüğü anlaşıldığından kabul edilen tüm tutara dava tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde ıslah ile arttırılan kısma, ıslah tarihinden itibaren faiz yürütülmesi doğru değildir. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden istinaf konusu olmayan ve kesinleşen durumlar gözetilerek, HMK.m.353/1-b/2 uyarınca düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Davacı … vekilinin istinaf başvurusunun yukarıda gösterilen nedenlerle KABULÜNE,
2-Davacıdan peşin olarak alınan maktu 31,40 TL istinaf karar ve ilam harcının isteği halinde kendisine İADESİNE,
3-İstinaf aşamasında davacı tarafından yapılan giderlerin takdiren üzerinde bırakılmasına,
4- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-İstinaf istemine konu ve başlıkta yazılı İstanbul 9. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/03/2017 gün ve 2014/1118 – 2017/153 sayılı kararının KALDIRILMASINA;
5/1- Davanın KABULÜ ile 37.520,22 TL maddi tazminatın dava tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5/2 – Harçlar Kanunu uyarınca alınması gereken 2.563,00-TL karar ve ilam harcından peşin alınan 24,30 -TL harç ile 128,00 TL Islah harcı toplamı olan 152,30 TL’nin düşümü ile kalan 2.410,70-TL karar ve ilam harcının davalı … Hesabından alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
5/3-Davacının yargılama sırasında vekille temsil edildiği anlaşıldığından hüküm tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca hesaplanan 3.377,22- TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5/4 – Davacı tarafından yapılan 52,35- TL’si ilk masraf, 2.000,00- TL’si bilirkişi ücreti ve 185,00 TL’si de tebligat giderleri olmak üzere toplam 2.237,35- TL yargılama giderlerinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine,
5/5 – Davalı tarafından yapılan 16,00-TL tebligat giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
5/6-Gider avansından artan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,
HMK m.353/1-b/2 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK m. 362/1-a gereğince miktar itibariyle KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 25/01/2018