Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/575 E. 2018/64 K. 25.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C. İSTANBUL BAM 8. HUKUK DAİRESİ
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO : 2017/575
KARAR NO : 2018/64
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/01/2017
NUMARASI : 2016/655 – 2017/7
DAVANIN KONUSU : Trafik Kazasından Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 25/01/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketi nezdinde ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün tam kusuru neticesinde 21/03/2015 tarihinde meydana gelen trafik kazasında vekil edenine ait … plaka sayılı aracın hasarlandığını ve değer kaybı oluştuğunu, davalı … şirketine yapılan başvurunun ise sonuçsuz kaldığını belirterek fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 250-TL değer kaybı tazminatının davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı … şirketi vekili cevabında; kazaya karışan … plaka sayılı aracın vekil edeni şirket nezdinde 03/04/2014 – 03/04/2015 vadeli ZMM sigorta poliçesi ile sigortalı bulunduğunu ancak davacının 26/04/2016 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı yasa ile değişik 2918 sayılı yasanın 97.maddesinde düzenlenen ve dava şartı niteliğinde bulunan başvuru şartını davacının yerine getirip getirmediğini kanıtlaması gerektiğini belirterek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece; 6704 sayılı yasa ile değişik 2918 sayılı yasanın 97.maddesi uyarınca 26/04/2016 tarihinden sonra açılan davalar bakımından, zarar görenlerin sigorta şirketine karşı tazminat davası açmadan önce yazılı olarak başvuruda bulunmasının dava şartı haline getirildiği görüşünden hareketle; davacı tarafça sigorta şirketine başvuru yapılmadığı gerekçesiyle “Dava şartı yokluğundan davanın usulden reddine” karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından süresi içerisinde istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedenleri; dava açılmadan önce sigorta şirketine başvuruda bulunulduğu, dava dilekçesinde açıklandığı ve başvuruya ait dilekçe örneği de dava dilekçesine eklendiği halde dava şartının yerine getirilmediğinden bahisle, davanın usulden reddine karar verilmesinin doğru olmadığına yöneliktir.
Dava; trafik kazası nedeniyle aracı hasara uğrayan kişinin kazaya karışan aracın ZMM sigortacısına karşı açmış olduğu maddi tazminat isteğine ilişkindir.
2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 97.maddesinde 6704 sayılı Kanunun 5.maddesi ile yapılan değişikten önceki düzenlemeye göre; zarar görenin zorunlu mali sorumluluk sigortasında ön görülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dilerse dava açabilme hakkı da mevcuttur. 4704 sayılı kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik sonucunda anılan madde; “Zarar görenin Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortasında öngörülen sınırlar içerisinde dava yoluna gitmeden önce, ilgili sigorta kuruluşuna yazılı başvuruda bulunması gerekir. Sigorta kuruluşunun başvuru tarihinden itibaren en geç 15 gün içinde başvuruyu yazılı olarak cevaplamaması veya verilen cevabın talebi karşılamadığına ilişkin uyuşmazlık olması halinde zarar gören dava açabilir veya 5684 Sayılı Kanun çerçevesinde tahkime başvurulabilir.” şeklinde değiştirilmiştir.
Yukarıda açıklanan şekilde yapılan değişikliğe göre; zarar gören hak sahipleri ZMM sigortacısına karşı artık doğrudan dava açamayacaklardır. Öncelikle sigortacıya tazminatın ödenmesi için genel şartlarda belirtilen belgeler ile yazılı olacak başvuracaklar ve yazılı başvurudan itibaren 15 gün içinde kendilerine cevap verilmez yada verilen cevap hak sahibinin talebini karşılamaz ise, hak sahibi tazminat için dava açabilecektir. Diğer bir ifade ile; trafik kazası nedeniyle zarara uğrayanlar sigortacıya karşı dava açmadan önce sigorta şirketine yazılı olarak başvuruda bulunmak zorundadır. Hak sahiplerinin dava açabilmeleri için ayrıca başvurudan itibaren 15 günlük süreninde dolmuş olması gerekmektedir. Tüm bunlar ZMM sigortacısına karşı tazminat davası açılabilmesinin ön şartı olup; bu husus anılan maddenin değişiklik gerekçesinde de vurgulanmıştır.
6100 sayılı HMK’nın dava şartlarını düzenlendiği 114.maddesinin 2. fıkrasındaki düzenlemeye göre; ” Diğer kanunlarda yer alan dava şartlarına ilişkin hükümler saklıdır.” 115.maddesinin 1.fıkrasında ise; ” Mahkeme, dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Taraflar da dava şartı noksanlığını her zaman ileri sürebilirler” denilmiş olup; aynı maddenin 2.fıkrasında da ” Mahkeme dava şartı noksanlığını tespit ederse davanın usulden reddine karar verir” hükmü mevcuttur.
Ancak, trafik kazaları bir tür haksız fiil olup, böyle bir fiil sonucunda gerçekleşen zararların tazminine ilişkin istekler dayanağını, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu ile 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 49 ve devamı madde hükümlerinden alır. Haksız fiiller meydana geldikleri anda hukuki sonuç doğurur ve zarara neden olanların zararı tazmin borcu haksız fiil tarihinde ortaya çıkar. Haksız fiilin unsuru olan zarar, zarar görenin malvarlığında rızası dışında meydana gelen azalma ile zarar verici fiil olmasa idi bulunacağı durum arasındaki farktır ve zarar haksız fiilin meydana gelmesi ile gerçekleşmiş sayılır. Zarar verenin ve diğer sorumluların zararı tazmin yükümlülüğü herhangi bir ihbara ve ihtara gerek kalmaksızın olay tarihinde doğar. Haksız fiile bağlanan hukuki sonuçlar haksız fiil tarihi esas alınarak belirlenir ve bu nedenle haksız fiillerde olay tarihinde yürürlükte bulunan hukuk kuralları uygulanır.
Somut olayda, davanın konusunu oluşturan trafik kazası 21/03/2015 tarihinde meydana gelmiş, dava ise 15/06/2016 tarihinde açılmıştır. Bu durumda taraflar arasındaki uyuşmazlık az yukarıda açıklanan kanun değişikliğinin, kanunun yürürlük tarihinden önce meydana gelen olaylara uygulanıp uygulanmayacağı ve ayrıca davacının dava açmadan önce davalı … şirketine başvuruda bulunup bulunmadığı hususuna ilişkindir.
Kanunların geriye yürümezliği ilkesi( doktrinde görüş birliği yok ise de); yürürlüğe giren yeni kuralın, yürürlük tarihinden önceki dönemde meydana gelen olaylar bakımından hukuki sonuçlar doğurmasını engelleyen ve ancak yürürlüğe giren yeni kuralın yürürlüğe girdiği tarihten sonraki olaylara uygulanmasını gerektiren genel bir hukuk prensibidir.
Hukuk Genel Kurulu’nun 14.06.2006 gün ve 2006/10-367 E., 2006/386 K. sayılı; 06.04.2005 gün ve 2005/10-183 E., 2005/241 K. sayılı; 13.10.2004 gün ve 2004/10-528 E., 2004/533 K. sayılı, 14.04.2010 gün ve 2010/10-201-222 K. Sayılı ve 29.09.2010 gün 2010/402-2010/442 sayılı kararlarında ilke olarak kanunların yürürlüğe girmeden önceki olayları etkilemeyeceği,yani geriye yürümeyeceği kabul edilmiştir.
Bu durumda sözü edilen yasal değişikliğin geriye yürütüleceğine ilişkin olarak özel bir düzenleme bulunmadığına,kamu düzeni ile genel ahlaka ilişkin bir düzenleme niteliğinde de olmadığına göre; kaza tarihinde yürürlükte bulunan 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 97.maddesinde; “Zarar gören, zorunlu mali sorumluluk sigortasında öngörülen sınırlar içinde doğrudan doğruya sigortacıya karşı talepte bulunabileceği gibi dava da açabilir” hükmü uyarınca, zarar görene seçimlik bir hak tanındığına, dava açmadan önce sigorta şirketine başvurunun zorunlu olduğu belirtilmediğine, olay tarihinden sonra 26/04/2016 tarihinde yürürlüğe giren 6704 sayılı kanunun 5.maddesi ile yapılan değişiklik ile zarar görenlere dava açmadan önce sigorta şirketine başvuru yapılması zorunlu hale getirilmiş ve yasal değişikliğinin yürürlüğe girmesinden sonra dava açılmış olsa bile ; görülmekte olan davada kazanın meydana geldiği tarihte yürürlükte olan kanunun uygulanması gerektiğinden, mahkemece işin esasına girilerek tarafların delillerinin toplanıp sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, dava şartı yokluğu nedeniyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmadığı gibi dava dilekçesinde açıkça davalı … şirketine başvuruda bulunulduğu ileri sürülerek buna ilişkin dilekçe örneği dosyasına ibraz edildiği halde bu yön üzerinde de durulmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi de isabetsidir. Açıklanan nedenlerle kararın kaldırılmasına, davanın esası ile ilgili delillerin toplanarak sonucuna göre karar verilmesi için dosyanın yeniden görülmek üzere mahkemesine gönderilmesine karar vermek gerektiğinden, aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM.: Gerekçe uyarınca;
1-Davacı vekilinin istinaf isteğinin kabulü ile istinaf istemine konu İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.01.2017 gün 2016/655-2017/7 sayılı kararının KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılmak üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,
3- İstinaf yasa yoluna başvuran davacıdan peşin olarak alınan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde davacıya İADESİNE,
4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,…
5-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
HMK. m.353/1-a/6 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 25/01/2018