Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/500 E. 2018/22 K. 11.01.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ

T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO : 2017/500
KARAR NO : 2018/22
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : İSTANBUL 12. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 26/01/2017
NUMARASI : 2014/649 E., 2017/21 K.
DAVANIN KONUSU : Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat.
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/01/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, taraf vekillerince istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin 03/01/2008 tarihinde, davalı sigorta şirketince ZMSS poliçesi ile sigortalanan …in maliki ve …n sürücüsü olduğu … plâkalı aracın … plâkalı araca arkadan çarpması sonucu bu aracın savrularak davacıya çarpması şeklinde meydana gelen trafik kazası sonrası ağır şekilde yaralandığını, kaza tespit tutanağına göre …. plakâlı araç sürücüsü …l’in arkadan çarpmak sureti ile kusurlu olduğunu tespit edildiğini, müvekkilinin ise yol içinde koşma, yürüme, oynama, oturması nedeniyle kusurlu olduğunun tespit edildiğini, halbuki araç sürücüsünün tam ve asli kusurlu olduğunu, bu kazada gerçek kusur durumunun belirlenebilmesi için inceleme yapılması gerektiğini, müvekkilinin uzun bir tedavi süreci geçirdiğini ve Haydarpaşa Numune Nastanesinin 09/10/2009 tarihli özürlü sağlık kurulu raporuna göre %82 oranında kalıcı ve sürekli biçimde vücut fonksiyon kaybına uğradığını belirtir raporu bulunduğunu, bunun neticesinde psikolojik olarak ciddi travmalar yaşadığını, müvekkili tarafından davalı şirkete yapılan başvuru üzerine …. nolu hasar dosyasının açıldığını, bu dosyadan müvekkiline 13.000,00-TL ödeme yapıldığını ayrıca 8000-TL – 12000-TL civarında tedavi gideri ödendiğini, yapılan bu ödemelerin zararı karşılamakta yetersiz olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydı ile şimdilik 1.000,00-TL malûliyet tazminatının davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 07/06/2016 tarihli ıslah dilekçesi ile malûliyet tazminatı miktarını 54.001,51-TL’ye yükseltmiş, ayrıca 100.000,00-TL bakıcı gideri tazminatı talep etmiştir.
Davalı vekili cevap dilekçesi ile; davacının kaza sonrasında müvekkili sigorta şirketine başvurduğunu, açılan hasar dosyası sonucunda davacıya 26/08/2008 tarihinde 13.513,25-TL, 15/01/2010 tarihinde 8.280,61-TL ödeme yapıldığını, ayrıca 18/07/2008 tarihinde 8.601,00-TL tedavi gideri ödendiğini, davacının davalı sigorta şirketinden herhangi bir alacağının kalmadığını, talep edilen tedavi bakım giderlerinin SGK’nın sorumluluğunda bulunduğunu, kazadaki kusur oranının tespit edilmesi gerektiğini, davacının adli tıp kurumuna sevki ile maluliyet oranının tespit edilmesi gerektiğini, sorumluluğunun poliçe limiti ile sınırlı olduğunu belirterek talebin reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece dosya kapsamında Adli Tıp Kurumunca belirlenen malûliyet oranı, davalı sigorta şirketince yapılan ödemeler, hesap bilirkişisi raporu ve ıslah dilekçesi dikkate alınarak davacı tarafça açılan davanın kabûlüne, 54.001,51-TL malûliyet tazminatı ile 100.000,00-TL bakıcı gideri tazminatının davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmiş, karara karşı taraf vekillerince süresi içerisinde istinaf yoluna başvurulmuştur.
Davacı vekilinin istinaf sebepleri; davalı vekilinin istinaf sebeplerinin yerinde olmadığı, sigorta şirketince daha önce davacıya yapılan ödemelerin güncellenerek belirlenen tazminattan indirilmesinin hatalı olduğu hususuna ilişkindir.
Davalı sigorta şirketi vekilinin istinaf sebepleri; mahkemece kusur durumuna ilişkin olarak herhangi bir inceleme yapılmaksızın karar verilmiş olmasının hatalı olduğu, taleple bağlılık ilkesi gereği, davalı sigorta şirketinin bakıcı gideri tazminatından sorumluluğuna karar verilemeyeceği, kaza sonrasında davacı tarafça davalı sigorta şirketine yapılan başvuru üzerine sakatlık teminatından 26/08/2008 tarihinde 13.513,28-TL, tedavi teminatından 18/07/2008 tarihinde 8.601,00-TL ve 15/01/2010 tarihinde 12.582,40-TL ödeme yapılmasına rağmen bilirkişi tarafından 15/01/2010 tarihinde 12.582,40-TL tutarlı ödemenin değerlendirmeden tazminat hesaplanmasının hatalı olduğu, mahkemece hesaplanan tazminata 26/08/2008 tarihinden itibaren avans faizi işletilmesinin yanlış olduğu, dosya kapsamı ile davacının bakıma muhtaç olup olmadığı, bakıma muhtaç ise ne kadarlık bir süre bakıma muhtaç olduğu hususunda Adli Tıp Kurumundan rapor alınmadan davacının bakıcıya ihtiyacı olduğu farz edilerek karar verilmesinin hatalı olduğu gibi davacının %90 malûliyeti bulunan dönem için %100 malûl kaldığı kabûl edilerek 5 yıl için bakıcı giderine hükmedilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir.
Dava, trafik kazası nedeniyle malûliyet zararının tazmini ve bakıcı gideri talebine ilişkindir.
1)Trafik kazasına dayalı malûliyet ve bakıcı gideri zararına ilişkin maddi tazminat davasında; tazminat miktarının belirlenmesindeki en önemli esaslardan birisi de kazanın meydana gelmesindeki tarafların kusur durumudur. Ancak mahkemece kazanın meydana gelmesinde tarafların kusur durumuna ilişkin olarak herhangi bir rapor alınmamıştır. Kaza sonrasında Beykoz 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 2008/501 Esas sayılı dosyası kapsamında Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen 02/09/2009 tarihli rapor ile kazanın meydana gelmesinde … plâkalı araç sürücüsü …’in asli kusurlu, davacı ….’nun tali kusurlu olduğu belirtilmiştir. Yine aynı dosya kapsamında İTÜ Öğretim Üyesi …. tarafından düzenlenen 10/12/2009 tarihli raporda da kazanın meydana gelmesinde ….l’in birinci derecede kusurlu olduğu, davacı ….’nun ikinci derecede kusurlu olduğu belirtilmiştir. Dosya kapsamında hesap bilirkişisi … tarafından düzenlenen rapor ve ek raporda Beykoz Asliye Ceza Mahkemesi dosyasındaki kusur durumuna ilişkin raporlar göz önünde bulundurularak kazanın meydana gelmesinde … plâkalı araç sürücüsü …l %75, davacı … %25 kusurlu olarak kabûl edilip bu oranlar üzerinden hesaplama yapılmıştır.
Beykoz Asliye Ceza Mahkemesi dosyasında alınan raporlar ile araç sürücüsü …’in asli kusurlu, davacı …’nun tali kusurlu olduğu kabûl edilmişse de yasal mevzuatta ve Yargıtay uygulamalarında asli kusurun %75, tali kusurun %25 oranına denk geldiğine ilişkin bir hüküm veya belirleme bulunmamaktadır. Asli ve tali kusur her olaya göre farklı bir orana denk gelebilecektir. Mahkemece meydana gelen kazadaki tarafların kusur durumu net olarak belirlenmeden hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
Bu itibarla, açıklanan nedenlerle ve somut olayın niteliğine göre; az yukarıda açıklanan hususlar doğrultusunda; tarafların iddia ve savunmaları,itirazları, ceza dosyası kapsamı ile tüm dosya kapsamı dikkate alınarak, İstanbul Teknik Üniversitesi öğretim üyeleri arasından seçilecek uzman bilirkişi kurulundan veya Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesinden alınacak denetime elverir nitelikte bulunan raporla, tarafların olaydaki kusur oranlarının hiç bir duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmesi gerekmektedir.
2)Mahkemece, davacı tarafın ıslah dilekçesi dikkate alınarak bakıcı giderine hükmedilmişse de davacının bakıma ihtiyacı bulunup bulunmadığı, bakıma ihtiyacı var ise bu sürenin ne kadar olduğu hususlarında herhangi bir araştırma yapılmadan Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulunun 27/06/2014 tarihli raporundaki davacının E Cetveline göre %90 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı yönündeki belirleme doğrultusunda karar verilmiş olması hatalı olmuştur. Bu nedenle mahkemece Adli Tıp Kurumu 3. Adli Tıp İhtisas Kurulundan davacının malûliyeti nedeniyle bakıcı ihtiyacı olup olmadığı, bakıcı ihtiyacı söz konusu ise süresinin ne kadar olabileceği hususunda rapor temin edilip sonucuna göre değerlendirme yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla davalı vekilinin istinaf talebinin yukarıda (1) ve (2) no’lu bentlerde gösterilen nedenlerle kabûlüne, mahkemece verilen kararın HMK. 353/1-a(6) maddesi gereğince kaldırılarak dosyanın yeniden yargılama yapılması amacıyla mahkemesine gönderilmesine, mahkeme kararının kaldırılma gerekçesine göre davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer istinaf taleplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/01/2017 tarih ve 2014/649 E., 2017/21 K. sayılı kararına karşı davalı vekilinin istinaf talebinin yukarıda (1) ve (2) no’lu bentlerde gösterilen nedenlerle KABÛLÜNE,
2-Davacı vekilinin tüm, davalı vekilinin diğer istinaf taleplerinin bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına,
3-İstanbul 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 26/01/2017 tarih ve 2014/649 E., 2017/21 K. sayılı kararının HMK 353/1-a(6) maddesi gereğince KALDIRILMASINA,
4-Yukarıda belirtilen şekilde işlem yapılması amacıyla dosyanın mahkemesine geri gönderilmesine,
5-Davalının istinaf talebinin kabûlüne kabûlüne karar verilmiş olduğundan davalı tarafından yatırılan toplam 2.629,96-TL nispi istinaf karar ve ilâm harcının istek halinde davalıya iadesine,
6-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
7-Davacı tarafından yatırılan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilâm harcının istek halinde davacı tarafa iadesine,
8-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan yargılama giderlerinin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
9-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK. m. 353/1-a(6) maddesi gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.11/01/2018.