Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/2421 E. 2019/3745 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2421
KARAR NO : 2019/3745
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 13. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 19/04/2017
NUMARASI : 2014/626 E. – 2017/280 K.
DAVANIN KONUSU:Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/10/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalılardan …’ın maliki, davalı …’nın sürücüsü ve davalı …Genel Sigorta şirketinin de ZMM sigortacısı olduğu … plaka sayılı aracın yaya konumunda olan vekil edenine çarpması sonucunda, 22/01/2013 tarihinde meydana gelen trafik kazasında davacı …’un ağır biçimde bacağından yaralanarak ameliyat olmak zorunda kaldığını ve gelir kaybına uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla 60.000,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 20.000,00-TL manevi tazminatın da davalı gerçek kişilerden faizleri ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir. Davalı … Genel Sigorta vekili cevabında özetle; dava konusu … plakalı aracın 02.11.2012 başlangıç, 02.11.2013 bitiş tarihleri arasında geçerli olmak üzere … numaralı Zorunlu Mali Mesuliyet (Trafik) Sigorta Poliçesi ile … adına sigortalı olduğunu, vekil edeni şirketin sorumluluğunun davalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçenin limiti olan 250.000,00-TL ile sınırlı bulunduğunu, bu nedenle taraf kusurlarının ne olduğunun ve davacıda meydana gelen maluliyetin oranının Adli Tıp Kurumu tarafından belirlenmesi gerektiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Davalı …vekili cevabında özetle; meydana gelen kazanın davacının kusuru nedeniyle oluştuğunu, davacının beyanının aksine davacının durakta beklemediğini, Unkapanı’nda gece saatlerinde geçilmeyecek bir trafikte, karşı geçmesi sırasında kaza oluştuğunu, öncelikle davacının kusurunun da saptanması gerektiğini, olayda müvekkiline yüklenecek bir kusur bulunmadığını, bu nedenle davanın reddi gerektiğini, ayrıca maddi ve manevi tazminat taleplerinin de fahiş olduğunu savunmuştur.
Diğer davalı ise, yargılama oturumlarına katılmamış ve cevap vermemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları, olayla ilgili olarak görülen ceza yargılamasına ilişkin dosya ile tüm dosya kapsamı gözetilerek; davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın davacıya çarpması sonucunda gerçekleşen trafik kazasının oluşumunda davacının %90 oranında, davalı sürücü …’nın ise %10 oranında kusurlu olduğu, kaza neticesinde davacının %4,3 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiğini ve iyileşme süresinin de 9 aya kadar uzayabileceği benimsenmek suretiyle, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda, “İş bu asıl ve ıslahla açılan Davanın Kabulü ile 5.098,74-Tl nin davalılar …. ile …’dan kaza tarihi 22.01.2013 tarihinden, davalı … Sigortadan ise dava tarihi 25.12.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin Reddine, 5.000,00-TL manevi tazminatın davalılar… ile …’dan kaza tarihi 22.01.2013 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya verilmesine, fazla istemin Reddine” karar verilmiştir. Karara karşı, davacı vekili ve davalılardan … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf nedenleri; Adli Tıp Kurumunca düzenlenen ve hükme esas alınan kusur raporunda, davalı araç sürücüsünün alkollü olduğu hususunun kusur belirlemesi yapılırken dikkate alınmadığı, söz konusu bu raporun ceza yargılaması sırasında temin edilen kusur raporu ile tamamen çelişkili bulunduğu, bu durumda hatalı kusur raporuna bağlı olarak düzenlenen aktüer rapordaki tazminat belirlemesinin de hatalı olduğu hususuna ilişkindir.Davalı vekilinin istinaf nedenleri ise; kazanın oluşumunda tam kusurlu olanın davacı olduğu, ayrıca maluliyetin devam edip etmediğinin şahsın yeniden ATK’na sevki sağlanarak belirlenmediği, ayrıca hükmedilen manevi tazminat miktarının da çok fazla bulunduğu ve davada 60.000,00-TL tazminat talep edilmiş olduğu ve kısmen red kararı verildiği halde, reddedilen maddi tazminat bakımından vekil edeni yararına vekalet ücreti takdir edilmemiş bulunmasının da hatalı olduğu hususlarına yöneliktir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan maddi ve manevi tazminat isteğine ilişkindir.
İstinaf edenlerin sıfatına, istinafların kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;
Haksız bir fiil sonucunda, bedensel zarara uğranıldığı iddiasıyla talepte bulunulması halinde, kazanın meydana gelmesinde taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi esaslı unsurlardan biridir.
Görülmekte olan davada davacı vekili, kazanın Atatürk Bulvarı üzerinde taksi beklemekte olan vekil edenine … plaka sayılı aracın çarpması sonucunda meydana geldiğini ileri sürmüş, davalı taraf ise; kazanın karşıdan karşıya geçmenin yasak olduğu bir yer ve anda, kontrolsüz şekilde yola çıkan ve karşıya geçmeye çalışan davacıya çarpma şeklinde gerçekleştiğini savunmuştur. Bu durumda kazanın, gerçekte nerede meydana geldiğinin belirlenmesi ve buna göre taraf kusurlarının tespit edilmesi gerekir. Olayla ilgili olarak, İstanbul 74.Asliye Ceza Mahkemesinde görülen 2014/568 esas sayılı dava dosyası kapsamında temin edilen ve ceza yargılamasına esas alındığı anlaşılan bilirkişi raporunda, çarpmanın gerçekleştiği yer bakımından tarafların farklı farklı yerler gösterdiği açıklanarak, her iki tarafın gösterimine göre kroki düzenlendiği olayla ilgili ifadelerine başvurulan tanık ifadelerinin değerlendirildiği ve davacı …un yaralanmasının sol bacağında olması nedeniyle çarpmanın davalının ileri sürdüğü yerde meydana gelmeyeceği kabul edilerek kazanın meydana gelmesinde davalı sürücü …a’nın kusurlu olduğu, buna karşılık davacının herhangi bir kusurunun bulunmadığı sonucuna varıldığı anlaşılmaktadır. ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesinden temin edilen 23/08/2016 günlü raporda ise, davacı yayanın demir parmaklıklarla ayrılmış tek yönlü yolun karşısına tehlike arz eden biçimde geçmeye çalışması nedeniyle, kazanın meydana gelmesinde asli kusurlu olduğu, davalı sürücünün ise hızlı seyretmesi nedeniyle, tali kusurlu bulunduğunun kabul edildiği görülmüştür. Söz konusu bu raporda, davacının aşırı alkol almış olduğu ve bu yüzden bir şey hatırlamadığını da beyan ettiği, buna karşılık davalı sürücünün alkollü ise de, sarhoş olmadığı şeklinde değerlendirme yapıldığı, olayla ilgili tanıklığına başvurulan …’ın beyanlarından bahsedildiği,ancak diğer tanık ifadelerinden söz edilmediği, dolayısıyla davacının kaza sonucunda yaralı olarak bulunduğu yer, yaralanmasının niteliği ve araçtaki hasar durumu itibariyle ilk çarpmanın nerede meydana gelmiş olabileceği konusunda denetime imkan sağlayacak biçimde bir değerlendirme yapılmadığı, ayrıca ceza yargılaması sırasında alınan bilirkişi raporundaki açıklamalara ve varılan sonuça neden katılınmadığının da açıklanmadığı görülmüştür.Sonuç itibariyle bilirkişi raporları arasındaki kusur durumuna ilişkin çelişki giderilmeden karar verilmesi isabetsizdir. Bu durumda mahkemece; İTÜ veya Karayolları Genel Müdürlüğü gibi kurumlardan seçilecek uzman bilirkişi kurulundan; kusur dağılımına ilişkin olarak kaza tespit tutanağı, kaza ile ilgili soruşturma evrakları, ceza yargılamasına ilişkin dava dosyası ve ceza yargılaması sırasında temin edilen bilirkişi raporu ile tüm dosyadaki delillerin değerlendirildiği, gerekçeli , denetime elverişli ve çelişkileri giderecek nitelikte rapor alınmadan, yazılı biçim ve şekilde karar verilmiş olması, HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından, davacı vekili ile davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının açıklanan nedenle kabulu ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılması, kaldırma gerekçesi gözetildiğinde de tarafların diğer istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Davalı … vekili ve davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurularının yukarıda açıklanan nedenlerle KABULÜ ile, istinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,
2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde inceleme ve değerlendirme yapılarak yeniden bir karar verilmek üzere mahkemesine GÖNDERİLMESİNE, kaldırma- gönderme gerekçesi gözetildiğinde istinaf yasa yoluna başvuran davalı ve davacının diğer istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine YER OLMADIĞINA,
3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı … tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 175,00-TLnispi ve 31,40- maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine İADESİNE,
4-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,
5-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
6-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı ve davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin ilk derece mahkemesince verilecek nihai kararda dikkate alınmasına,
HMK.m.353/1-a/6 hükümleri uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.24/10/2019