Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/2381 E. 2019/3771 K. 07.11.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2381
KARAR NO : 2019/3771
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ: 25/05/2017
NUMARASI : 2014/935 E. – 2017/655 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 07/11/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … nezdinde trafik sigortalı bulunan ve dava dışı … San. ve Tic. Ltd Şti’ ne ait olan … plaka sayılı araç sürücüsü … 10/09/2006 tarihinde yapmış olduğu trafik kazasında hayatını kaybettiğini, vekil edeninin eşi olan … ölümü nedeni ile desteğinden yoksun kaldığını, kazanın meydana gelmesinde … San. ve Tic. Ltd Şti’nin çalışanı olan desteğin %40 oranında kusurlu bulunduğunu, ancak desteğin kusurunun vekil edenine yansıtalamayacağını ileri sürerek, yargılama sırasında belirlenecek miktara göre arttırılmak üzere 10.000,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kazanın gerçekleştiği tarihten işletilecek ticari faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş; 23/12/2015 havale günlü ıslah dilekçesi ile de istek miktarını 17.469,89-TL ye çıkardıklarını açıklamıştır.Davalı … vekili cevabında özetle; davacının talebini müteveffanın kusuruna dayandırdığını, kazada ölenin sürücü olması nedeniyle somut olayda uzamış ceza zamanaşımı süresinin uygulanamayacağını, kaza tarihi gözetildiğinde 2 yıllık zamanaşımı süresinin dolmuş olduğunu, kaldı ki davacının sürücünün kusuruna dayanarak hak talep edemeyeceğini, ticari faiz isteğinin de yerinde olmadığını, dava açılmadan önce vekil edeni şirkete yapılmış bir başvuru olmadığından temerrüt halinin de oluşmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini istemiş; 13/01/2015 günlü dilekçe ile de; davacının daha önce araç işleteni …San. ve Tic. Ltd Şti aleyhine destekten yoksun kalma tazminatı talepli olarak Kocaeli 1. İş mahkemesinde görülen davayı açtığını, dava sonucunda verilen 2008/164 esas ve 2011/375 sayılı kararla SGK’unca yapılan ödemeler ve vekil edeni şirket tarafından yapılan ödemeler gözetilerek davacının talebinin reddedildiğini, ve bu kararın kesinleştiğini dolayısıyla görülmekte olan dava bakımından kesin hüküm bulunduğunu bildirmiştir.Mahkemece; iddia savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporu, Kocaeli 1. İş Mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan 2008/164 E sayılı dava dosyası ile tüm dosya kapsamı gözetilerek;davanın konusunu oluşturan kazanın oluşumunda destek sürücünün %40 oranında kusurlu olduğunun Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleşen iş mahkemesi kararı ile anlaşıldığı, destek sürücünün sağ kalan eşinin, destekten yoksun kalma tazminatı talep etme hakkının Yargıtayca kabul edilen yöntemlere göre incelenmesi ve değerlendirilmesi gerektiği; ölenin kusuruna isabet eden ve bu nedenle talep edilebilecek tazminat miktarının 55.963,28-TL olduğunun anlaşıldığı poliçe limitinin 57.500,00-TL olduğu hak sahibine daha önce yapılan ödemelerin indirilmesinden sonra sigorta şirketinin sorumluluğunun 32.570,05-TL bulunduğu belirlenmiş ise de; davacının talebinin 17.469,89-TL olduğu gözetildiğinde bu miktar üzerinden karar verilmesi gerektiği düşüncesinden hareketle, davanın kabulü ile 17.469,89-TL alacağın temerrüt tarihi olan 11/10/2006 tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmiştir.Karara karşı davalı … vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; Kocaeli 1. İş Mahkemesinin 2008/164 esas ve 2011/375 sayılı kararı görülmekte olan dava bakımından kesin hüküm niteliği olduğu halde hatalı değerlendirmeler sonucunda yazılı biçim ve şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin isabetsiz olduğu; kaldı ki destek sürücünün kusura dayanarak dava açılamayacağı ve vekil edeni sigorta şirketinin sorumluluğu yoluna gidilemeyeceğinin göz ardı edildiği, görülmekte olan dava bakımından alacaklı – borçluluk durumunun birleştiği, SGK’nun davacı tarafa rücua tabi gelir bağlaması nedeniyle, Kocaeli 1. İş Mahkemesinin 2014/305 esasında kayıtlı dava sonucunda verilen kabule ilişkin kararın dikkate alınması gerektiği, tüm bu açıklanan nedenler gözetildiğinde de davanın reddine karar verilmesi gerektiği, kabulüe göre de hesaplamanın güncel verilere göre yapılmasına rağmen faiz başlangıcının rapor tarihinden değil de 11/10/2006 tarihinden başlatılmasının da haksız bir uygulama olduğu hususlarına yöneliktir.Dava trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı isteğine ilşikindir.İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;Taraflar arasında davacının eşi olan …in sevk ve idareksindeki sigortalı araçla yapmış olduğu 10/09/2006 günlü tek taraflı trafik iş kazası sonucunda hayatını kaybettiği, kazanın meydana gelmesinde destek sürücünün %40 oranında, aracın lastiklerinin eski ve kaplama olması nedeniyle de işleten – işverenin %60 oranında kusurlu bulunduğu; davacının işleten-işveren …San. ve Tic. Ltd Şti’ne yönelik olarak ve %60 kusura dayanarak Kocaeli 1. İş Mahkemesinde açtığı destekten yoksun kalma ve manevi tazminat talepli dava sonucunda verilen 07/06/2011 gün ve 2008/164 E – 2011/375 sayılı kararla davacının %60 kusura göre destek zararının 41.006,92-TL olduğu, aracın ZMM sigortacısı olan … tarafından davacıya yapılan 10.000,00-TL ödeme ile SGK tarafından davacıya bağlanan peşin sermaye değerli gelir gözetildiğinde zararın karşılanmış bulunması nedeniyle, maddi tazminata ilişkin talebin reddedildiği ve bu kararın Yargıtay denetiminden de geçerek kesinleştiği konularında herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Taraflar arasındaki temel uyuşmazlık; kazanın meydana gelmesinde %40 oranında kusurlu bulunan sürücünün desteğinden yoksun kalan davacının görülmekte olan dava bakımından 3.kişi konumunda olup olmadığı ve sürücünün kusuruna isabet eden tazminat miktarı bakımından sigorta şirketinin sorumluluğuna gidilip gidilemeyeceğine ilişkindir.10/09/2006 olan kaza tarihi itibari ile uygulanması gereken yasal mevzuat ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında sürücü destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan, desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağına, araç sürücüsünün tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda bulunan destekten yoksun kalan kişinin sigorta şirketinden tazminat talep etme hakkına sahip olma konusunda duraksama bulunmadığına ve bu durumda 3.kişi sıfatıyla dava açan destekten yoksun kalan kişi bakımından TBK’nun 135.maddesinde düzenlenen alacaklı – borçlu sıfatlarının birleştiğinden de söz edilemeyeceğine, Resmi Gazetede 26/04/2016 tarihinde yayınlanarak yürürlüğe giren 6704 sayılı yasa ile 2918 sayılı KTK’nun 90.maddesinde yapılan yasal değişikliğin, değişiklikten önce meydana gelen olaya uygulanamayacağının da açık olmasına; kazanın meydana gelmesinde sürücü desteğin %40 oranında kusurlu olduğu, %60 oranında da işveren – işletenin kusurlu bulunduğu, işveren – işletene ait %60 kusur oranına dayanılarak daha önce iş mahkemesinde açılıp sonuçladırılan davanın, görülmekte olan davanın sürücünün kusuruna isabet eden tazminat miktarı bakımından açıldığı gözetildiğinde kesin hüküm niteliği taşımayacağı konusundaki değerlendirme ve takdirde herhangi bir yanılgı bulunmadığına; PMF Yaşam Tablosu, progresif rant uygulaması ve asgari ücretin baz alınmasıyla yapıldığı anlaşılan ve %40 kusura isabet eden destek zararının 45.076,13-TL olduğunu belirleyen 02/12/2015 günlü hesap raporu ile aynı bilirkişi tarafından ve aynı hesap yöntemi uygulanarak düzenlendiği anlaşılan ve rapor tarihi itibariyle zarar miktarının 55.963,88-TL olarak belirleyen 30/01/2017 günlü hesap raporlarının Yargıtay uygulamalarına uygun denetlenbilir gerekçeler içermeleri karşısında hükme esas alınmalarında da hatalı bir uygulama bulunmamasına, daha önce iş mahkemesinde görülerek sonuçlandırılan yargılamada SGK tarafından davacıya bağlanan gelirin peşin sermaye değeri ile davalı … şirketinin esasen 167567803/003-001 nolu birleşik kasko sigorta poliçesi kapsamında davacı ve diğer hak sahiplerine ilişkin olarak yapıldığı anlaşılan toplam 10.000,00-TL ödemenin düşülmesi sonucunda %60 kusura ibaset eden tazminat miktarı bakımından, davacının talep edebileceği bakiye bir miktar kalmadığı belirlenmiş olmasına rağmen aynı ödemelerin tekrar düşülmesi sonucunda %40 kusura isabet eden tazminat miktarının hükmedilmiş olduğu gözetildiğinde, bu uygulamanın istinaf yasa yoluna başvuran davalı taraf bakımından aleyhe bir durum oluşturduğundan da bahsedilemeyeceğine; ayrıca dosyada mevcut olan ve davacı tarafça ibraz edilen belgelere göre de; davacı …’in trafik sigortası kapsamında da kendisine ödeme yapılması için davalı … şirketine 03/10/2016 tarihinde başvurduğu, ancak trafik sigortası kapsamında kendisine herhangi bir ödeme yapılmadığı anlaşıldığından, 2918 sayılı KTK’nun 98/1 ve 99/1.maddeleri ile ZMM sigortası genel şartlarının B.2madde hükmü uyarınca temerrüt tarihinin 11/10/2006 tarihinde oluştuğu değerlendirmenin de doğru olmasına göre; davalı … vekilinin yerinde bulunmayan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1- İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 25/05/2017 gün ve 2014/935 esas ve 2017/655 sayılı kararına karşı davalı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenlerle HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan alınması gerekli 1.193,36-TLnispi istinaf karar ve ilam harcından, peşin olarak yatırılmış olduğu anlaşılan 298,50-TL’nin düşümü ile kalan 894,86-TL harcın davalı … şirketinden alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m.362/1-a hükmü gereğince miktar itibariyle kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.07/11/2019