Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/2341 E. 2019/3684 K. 17.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2341
KARAR NO : 2019/3684
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 1. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 15/09/2017
NUMARASI : 2017/4447 D.İş – 2017/4447 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 17/10/2019
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Başvuran vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede özetle; vekil edeninin eşi …, sevk ve idaresindeki … plaka sayılı, ZMM sigortası bulunmayan traktörle tarlada çalışırken traktörün devrilmesi sonucunda meydana gelen 21/11/2013 günlü tek taraflı trafik kazası sonucunda hayatını kaybettiğini, Güvence Hesabına yapılan başvurudan ise sonuç alınamadığını belirterek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 5.500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının kaza tarihinden işleyecek avans faizi ile birlikte davalı Güvence Hesabından tahsiline karar verilmesini istemiştir.Davalı Güvence Hesabı cevabında özetle; dava konusu kazanın destek sürücünün tam kusuru neticesinde karayolunda değil tarlada meydana geldiğini, bu durumda kazanın trafik kazası olarak nitelendirilemeyeceğini, zorunlu mali sorumluluk sigortası genel şartlarının A.1 maddesi uyarınca, talebin teminat dışı bulunduğunu, ayrıca destek sürücünün kusuruna denk gelen tazminat taleplerinin de teminat kapsamında değerlendirilemeyeceği, ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; trafik sigortası bulunmayan … plaka sayılı traktörün 21/11/2013 tarihinde tarla vasıflı taşıt trafiği için kullanılmayan özel mülkte karıştığı ve başvuru sahibinin desteği olan ve sigortasız araç sürücüsü bulunan … ölümü ile sonuçlanan kazanın 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununa göre; Karayolu olan veya karayolu olarak değerlendirilen yerde meydana gelmediği ayrıca, kazanın meydana geldiği tarlanın bağlantılı olduğu bir yolun da bulunmadığı görüşünden hareketle, uyuşmazlık konusu talebin teminat kapsamı dışında kaldığı belirtilerek tazminat talebinin reddine karar verilmiş, başvuru sahibinin sigorta tahkim komisyonu itiraz hakem heyetine itirazı üzerine; itiraz benzer gerekçeler ile reddedilmiş, itiraz hakem heyeti kararına karşı davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; kazanın karayolunda meydana gelmemesi halinin tek başına talebin teminat dışı olduğu sonucunu doğurmayacağı, Yargıtay uygulamalarına göre, kazanın karayolu ile bağlantılı bir yerde veya karayolu sayılan yerlerde gerçekleşmesi halinde de tazminat talep edilebileceği halde, yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu hsusuna yöneliktir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı isteğine ilişkindir.İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;Dosya kapsamından, taraflar arasında davacının desteği … 21/11/2013 tarihinde tarla sürerken traktörün devrilmesi sonucunda altında kalarak hayatını kaybettiği konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmadığı; uyuşmazlığın tarla sürerken traktör devrilmesi sonucunda meydana gelen kazanın sigortacının (somut olayda Güvence Hesabının) sorumluluğu kapsamında olup olmayacağına ilişkin olduğu anlaşılmaktadır.Olayla ilgili olarak; Çorum Cumhuriyet Başsavcılığınca yapılan soruşturma evrakları içerisinde bulunan olay yeri krokisine göre, … ölümü ile sonuçlanan kazanın meydana geldiği tarlanın sınırında veya yakınında bir yol gösterilmediği, soruşturma kapsamında alınan tanık ifadelerinden de anlaşılacağı üzere traktör altında kalan … hemen hayatını kaybetmediği, kucakta taşınarak kaza yerine en yakın konumdaki bir yere kadar getirilen bir araca bindirildiği ve daha sonra yaralının Bayındır köyü çıkışına gelen ambulansa aktarılarak hastaneye götürüldüğü belirlenmiştir.2918 sayılı KTK’nın 2.maddesinde bu kanunun karayollarında uygulanacağı belirtilmiş ise de, aynı maddenin (a) ve (b) fıkralarında esasen karayolu tanımında girmediği halde, genel trafiğin kullanımına açık yerlerde “karayolu gibi” kabul edilmiştir. Karayolunun asfalt, beton, taş veya toprak olma arasında da bir fark bulunmamakta olup; bu açıdan köy, orman, dağ ve yayla yolları ile tarla yolları da karayoludur. Ayrıca, az yukarıda belirtilen yollarla bağlantısı olan alanlar da aynı kapsamda değerlendirilmiştir. Bu itibarla, yasal düzenlemeler ile Yargıtay’ın bu konudaki yerleşmiş uygulamaları da gözetildiğinde; KTK’nın uygulanması için bir kazanın mutlaka karayolunda meydana gelmesi gerekmemektedir. Kazanın karayolu ile bağlantısı olan veya karayolu sayılan bir alanda meydana gelmiş olması da yeterlidir.Ne var ki somut olaya dönüldüğünde; Tahkim yargılaması sırasında temin edilen bilirkişi raporundaki açıklamalar ile bu rapora ilişkin CD’deki görüntülere göre de kazanın meydana geldiği tarlanın Bayındır köyüne yaklaşık 6 km uzaklıkta olduğu, kaza mahaline gidilebilmek için bilirkişinin araçla stabilize bir yoldan sola doğru ayrıldığı, kısmi araç teker izi bulunan toprak bir alanda araçla bir süre gidildiği, sonra teker izlerinin silindiği ve aracın bırakılarak kazanın meydana geldiği tarlaya kadar başka tarlalardan geçmek suretiyle yüründüğü, yürünen bu mesafenin en az 50 metre olduğu ve kazanın meydana geldiği tarlanın ormanlık bir alanda bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, kazanın meydana geldiği tarlanın herhangi bir yola sınırı olmadığı, yol ile bir bağlantısının da bulunmadığı, dolasıyla kazanın herhangi bir yolla veya yolla bağlantılı bir alanda meydana gelmediği, stabilize yoldan sonra genel trafiğin kullanımına açık bir yol kalmadığı,dolayısıyla kazanın meydana geldiği arazinin yolla bağlantısının kesilmiş olduğu belirlendiğinden, tahkim komisyonunca yazılı biçim ve şekilde davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediğinden davacı vekilinin istinaf başvurusunun esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 16/08/2017gün ve 2017/İ.2335-2017/İHK.2625 sayılı kararına yönelik olarak davacı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.353/1-b/1 madde gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacıya İADESİNE,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere; oy birliğiyle karar verildi. 17/10/2019