Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/2275 E. 2019/3758 K. 24.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2275
KARAR NO : 2019/3758
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 2. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 13/07/2017
NUMARASI : 2014/1072 E. – 2017/862 K.
DAVANIN KONUSU: Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 24/10/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili sunduğu dava dilekçesinde özetle; müvekkilinin 03.11.2012 tarihinde futbol maçında oynamak üzere … ait …plakalı araca bindiğini, ancak şoförlüğünün iyi olması sebebi ile minibüsü onun kullanmasının istendiğini, bu şekilde seyir sırasında sol arka lastiğin aniden patlaması sonucu kaza oluştuğunu ve davacının sakat kaldığını, %90 oranında özür oluştuğunu, müvekkiline atfı kabil kusur olmadığını belirterek sürekli sakatlıktan kaynaklanan 10.000,00 TL tazminatın tahsiline karar verilmesini istemiştir.Islah ile sürekli iş göremezlik zararını 225.000,00TL, bakıcı giderine ilişkin zararını 225.000,00TL olmak üzere toplam 450.000,00TL ye çıkarmıştır.Davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; müvekkilinin sorumluluğunun zarar miktarı ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, kusurun belirlenmesi gerektiğini, davadan önce talepte bulunulmadığından faizin başlangıcına ve türüne itiraz ettiklerini bildirmişlerdir. Mahkemece; alınan bilirkişi raporları doğrultusunda ” Toplanan delillere göre, olay tarihinde davacının dava dışı işletene ait minibüsü kullandığı, olay mahalline gelindiğinde arka lastiğin patladığı, buna bağlı olarak direksiyon hakimiyetinin ortadan kalktığı, hem ceza yargılamasında belirlenen kusur raporuna ve hem de mahkememizce alınan bilirkişi raporuna göre lastik patlamasının olayda asli etkili olduğu, ağır nitelikli ve yolcu taşıma amacıyla kullanılan araçta kendi kendine patlayıp parçalanacak düzeyde bakımsız eskimiş lastik kullanılması hususunun işletene ait bir kusur olarak değerlendirilmesi gerekeceği, dolayısıyla lastik patlaması şeklinde ortaya çıkan 7/8lik kusurun işletene ait olduğunun kabulü gerektiği, davacının %100 oranında meslekte kazanma gücünü kaybettiği, davacının maddi zararının meslekte kazanma gücü kaybı olarak 606.752,59.-TL olduğu, ancak poliçe limiti dahilinde 225.000,00.-TL’nin hüküm altına alınması gerektiği, davacının kalan hayatı boyunca bakıcı ihtiyacını duyacağı, buna göre hesaplanan zarar tutarının asgari ücret üzerinden 778.686,69.-TL olduğu, ancak poliçe limiti dahilinde 225.000,00.-TL yönünden talebin kabulüne karar verilmesi gerektiği ” gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir. Davalı vekili istinaf yoluna başvurmuştur.Davalı vekili istinaf dilekçesinde; davacının sürücü konumunda olması nedeniyle tazminat talep edemeyeceğini, kusur raporunun hatalı olduğunu, kazanın lastiğin patlaması nedeniyle mi yoksa aşırı hız nedeniyle mi meydana geldiğinin araştırılmadığını, davacıya atfedilen kusurun az olduğunu, bu nedenle ATK’dan kusura ilişkin rapor alınması gerektiğini belirterek istinaf yoluna başvurmuştur. İstinaf edenin sıfatı ve istinaf sebepleri ile yapılan sınırlı incelemede; davacının 03.11.2012 tarihinde futbol maçında oynamak üzere dava dışı …’ya ait … plakalı araca bindiğini, ancak şoförlüğünün iyi olması sebebi ile minibüsü onun kullanmasının istendiğini, bu şekilde seyir sırasında sol arka lastiğin aniden patlaması sonucu kaza oluştuğunu ve davacının sakat kaldığını, %90 oranında özür oluştuğu anlaşılmıştır. Olayla ilgili Gaziantep 6.Ağır Ceza Mahkemesi tarafından yapılan yargılamada sürücü … hızını yol şartlarını göre ayarlamadığı, ani gelişen sol arka lastiğin patlaması neticesi kontrolünü kaybetmesi sonucu az da olsa tali kusurlu bulunduğu, vasıtanın tekerinin patlamış olmasının teknik arıza niteliğinde bulunduğu ve bu hususun sonuç üzerinde asli ve ağırlıklı derecede etken olduğu bildirilmiş buna göre sanığın cezalandırılmasına karar verilmiştir. Mahkemece verilen bu karar Yargıtay 12.C.D. 24/03/2015 tarih 2014/10857E, 2014/4945K sayılı kararı ile onanmıştır.Mahkemece görevlendirilen bilirkişi heyeti ise kusura yönelik raporunda; kazaya karışan aracın minibüs tipi ağır araç olduğu, davacı yönetimindeyken sol arka lastiğin patladığı, yüksek hız sebebiyle direksiyon hakimiyetinin kaybedildiği, aracın şaranpole yuvarlandığı, olayın meydana gelişinde lastiğin patlamasının ağırlıklı ve asli seviyede etkili olduğu, sürücünün 1/8, lastik patlamasının ise 7/8 oranında sonuca etkili olduğu bildirilmiştir. Ceza mahkemesi dosyasında alınan 23/09/2013 tarihli ATK bilirkişi raporu ve mahkeme dosyası kapsamında temin edilen 10/10/2016 tarihli bilirkişi raporu ile kazanın meydana gelmesinde davacının %12,5 oranında kusurlu, lastiğin patlamasının ise %87,5 oranında sonuca etkili olduğunun belirlenmesine, söz konusu raporun olaya, oluşa ve Yargıtay Uygulamalarına uygun denetlenebilir gerekçeler içermesine göre hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamaktadır.2918 Sayılı KTK’nun 85/1. maddesinde; bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölmesi veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın işleteninin doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olacağı düzenlemesine; aynı yasanın 86/1. maddesinde ise; işletenin, mücbir sebepten veya zarar görenin ya da üçüncü kişinin ağır kusurundan, zararlı sonucun ileri geldiğini ispat etmesi şartıyla sorumluluktan kurtulacağı düzenlemesine yer verilmiştir. İşleten, aracın trafiğe elverişli bir biçimde çıkarılmasını ve yeterli bakımının yapılmasını sağlamalıdır. Frenin veya lastiğin patlaması, rotun çıkması, gibi teknik arızalar, yasanın öngördüğü anlamda mücbir sebep olarak nitelendirilemez. Araçta teknik arıza olması, mücbir sebep değil umulmayan hal olarak kabul edilebilir. Çünkü genellikle bu nitelikteki teknik arızaları önlemek ve karşı koymak mümkündür. Eğer karşı konulamıyorsa o işletme konusunda bir eksiklik hatta düzensizlik, bozukluk var ya da o konuda gerekli dikkat ve özen noksan demektir. Kusurun söz konusu olduğu hallerde, mücbir sebepten söz edilemez. İşleten kusurlu bulunmasa da araçtaki bozukluğun neden olduğu kaza sonucu oluşan zarardan sorumlu olacaktır(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 24/10/2017 tarih ve 2015/2837 E., 2017/9532 K. Sayılı kararı).Zorunlu Trafik Sigortasında sigortacı KTK.’nun 91.maddesiyle, işletenin aynı yasanın 85/1.maddesinde öngörülen hukuki sorumluluğunu üzerine almış bulunmaktadır. Anılan maddeye göre ise, bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına sebep olursa, işletenin bu zarardan sorumlu olacağı hükme bağlanmıştır. Sigortacının bu kapsamdaki sorumluluğunu sınırlayan aynı yasanın 92.maddesinde araç sürücüsünün bu kapsamın dışında kaldığına ilişkin hüküm bulunmadığı gibi, Sigorta Poliçesi Genel Şartlarında da bu yolda bir sınırlama getirilmemiştir. O halde sürücünün ölümü veya yaralanması nedeniyle sigortacının sorumluluğu ilke olarak benimsenmelidir. Sürücünün belli bir oranda kusurlu olması KTK’nun 86.maddesi gereğince işleten ve dolayısı ile onun sigortacısının sorumluluğunu ortadan kaldıramaz.Yukarıdaki açıklamalar ışığında davalı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi uyarınca esastan reddine karar verilmesi sonuç ve kanaatine varılmıştır.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca; 1-Usul ve yasaya uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun ESASTAN REDDİNE,(HMK.m.353/1-b/1)2- Alınması gereken 30.739,50-TL harçtan peşin yatırılan 7.684,87-TL nispi karar ilam harcınınn düşümü ile 23.054,63-TL nispi karar ilam harcının istinaf eden davalıdan tahsili ile hazineye gelir kaydına, 3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK.m.361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.24/10/2019