Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/2243 E. 2019/1368 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2243
KARAR NO : 2019/1368
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 04/10/2017
NUMARASI : 2017/4943 D.İş- 2017/4943 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ 27/06/2019
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Başvuran vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün asli kusuru neticesinde, vekil edeninin sevk ve idaresindeki … plaka sayılı motosiklete çarpması sonucunda, 15/02/2014 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davacının yaralanarak Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesinden temin edilen 17/02/2015 günlü rapordan da anlaşılacağı üzere, %38,2 oranında maluliyete uğradığını, sigorta şirketine yapılan başvurudan ise sonuç alınamadığını belirterek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 41.000,00-TL maddi tazminatın, davalı sigorta şirketinden temerrüt tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 20/06/2017 günlü ıslah dilekçesi ile de istek miktarın 104.691,99-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.Davalı sigorta şirketi vekili cevabında özetle; davacının dava konusu kaza nedeniyle yaptığı başvuru üzerine hasar dosyası alınıp açıldığını, ancak itiraz prosedürünün tamamlanamaması nedeniyle kendisine herhangi bir ödeme yapılamadığını, davacının itiraz süresi tamamlanmadan görülmekte olan davayı açamayacağını ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı araçla, davacının sevk ve idaresindeki aracın çarpışması sonucunda, 15/02/2014 tarihinde meydana gelen çift taraflı trafik kazasında davacının yaralandığı, tahkim yargılaması sırasında Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığından temin edilen 16/05/2017 günlü rapordan da anlaşılacağı üzere, davacının %22 oranında beden gücü kaybına uğradığı, kazanın oluşumunda davacının %25 oranında, sigortalı araç sürücüsünün ise %75 oranında kusurlu olduğu kabul edilerek, %22 oranında maluliyet oranı üzerinden yapılan hesaplamaya ilişkin bilirkişi raporunun taraflara tebliğ edildiği, sigorta şirketinin söz konusu rapora bir itirazının bulunmadığı, raporun hükme esas alınabilecek nitelikte bulunduğu görüşünden hareketle; hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda, talebin kabulü ile 104.691,99-TL tazminatın 28/02/2017 temerrüt tarihinden itibaren işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmiş; sigorta şirketi vekilinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine itirazı üzerine; itiraz reddedilmiş; itiraz hakem heyeti kararına karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen ve hükme esas kılınan maluliyete ilişkin raporun, vekil edeni sigorta şirketine tebliğ edilmediği, bu nedenle savunma haklarının kısıtlandığı, ayrıca tahkim yoluna başvurulmadan önce sigortaya yapılan başvuruda itiraz prosedürünün tamamlanmasının beklenilmesi gerektiği, dolayısıyla temerrüt halinin oluşmadığı gibi, başvuru şartının yerine getirildiğinden de söz edilemeyeceği halde, yazılı biçim ve şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin, usul ve yasaya aykırı olduğu hususuna yöneliktir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan kalıcı maluliyet zararının giderilmesi isteğine ilişkindir. Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla belirlenmesi gerekmektedir.Somut olayda, tahkim yargılaması sırasında temin edilerek hükme esas alındığı anlaşılan Mersin Üniversitesi Tıp Fakültesi Adli Tıp Anabilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen 16/05/2017 günlü raporda belirlemeye esas yasal düzenlemeler açıklanırken” 11.10.2008 tarih ve 27021 sayılı Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranları Tespit İşlemleri Yönetmeliğine (SGK Sağlık İşlemleri Tüzüğüne) göre” dendiği anlaşılmaktadır. Oysa bu belirlemenin az yukarıda da açıklandığı üzere; 15/02/2014 günlü kaza tarihi itibariyle geçerli bulunan, 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren “Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği” göre yapılması gerektiğinden söz konusu raporun, yeterli ve geçerli bir rapor niteliği taşımadığı açık olduğu bu raporun davalı tarafa tebliğ edilmemiş olması da savunma hakkının kısıtlanmasıdır.Bu durumda hakem heyetince, yargılamanın tahkim yargılaması olduğu da gözetilerek, Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden seçilecek uzman doktor heyetinden alınacak raporla kaza tarihinde yürürlükte bulunan ve 3 Ağustos 2013 tarihli 28727 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren ‘Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri esas alınmak kaydıyla davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı kalıcı işgöremezlik durum ve oranının ne olduğunun tespit edilmesi ve ondan sonra davacının uğradığı gerçek zarar kapsamının belirlenmesine çalışılması gerekirken bunun yapılmamış olması hali, HMK.m.353/1-a/6 hükmü kapsamındaki hali oluşturacağından; davalı vekilinin bu yönleri amaçlayan istinaf başvurusunun kabulü ile, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararının kaldırılması, kaldırma gerekçesi gözetildiğinde, diğer istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığına karar vermek gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davalı … A.Ş. vekili yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle KABULÜ ile; Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 11/09/2017 gün ve 2017/İ.3197-2017/İHK.3461 sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA; kaldırma gönderme gerekçesi gözetildiğinde davalı sigorta şirketinin öteki istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine YER OLMADIĞINA,2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem, değerlendirme ve yargılama yapılmak üzere Sigorta Tahkim Komisyonuna GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TLmaktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan diğer giderlerin Sigorta Tahkim Komisyonunca yeniden yapılacak yargılama sonunda verilecek hükümle birlikte değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 27/06/2019.