Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/2161 E. 2019/3628 K. 10.10.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2161
KARAR NO : 2019/3628
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02/08/2017
NUMARASI : 2017/3475 D.İş. – 2017/3475 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 10/10/2019
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Başvuran vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede özetle; vekil edeni şirkete ait olan ve davalı … şirketi nezdinde kasko sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın, şirket yetkilisi … sevk ve idaresinde iken 22/08/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hasarlandığını, hasar bedelinin ödenmesi için davalı … şirketine yapılan başvurudan ise sonuç alınamadığını, davalı şirketin araç sürücüsünün araç başında bulunmamasını gerekçe göstererek, poliçe bedelini ödemekten kaçındığını, oysa şirketin malumu olduğu üzere, 98.260,43-TL hasar oluşan bir trafik kazasında şok geçiren sürücünün çevredekilerin iknası ile kaza mahalinden götürüldüğünü ve bu nedenle kaza tespit tutanağı imzalayamadığını ve sigortalı araç sürücüsü … olduğunun belirgin olduğunu, araç sürücüsünün tedbir maksatıyla kaza yerinden ayrılıp bir iki saat sonra dönerek ifade verdiğinin soruşturma evraklarından anlaşıldığını, bu durumda meydana gelen hasar zararının davalı … şirketince karşılanması gerektiğini ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 20.000,00-TL tazminatın kaza tarihinden işletilecek ticari faizi ile birlikte, davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, 06/04/2017 havale günlü dilekçe ile de istek miktarını 100.900,00-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır. Davalı … şirketi, davaya cevap vermemiştir. Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince iddia, toplanan deliller, kaza ile ilgili bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı gözetilerek, davalı … şirketi nezdinde kasko sigortalı bulunan aracın 22/08/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazasında hasarlandığı, araç sürücüsünün … olduğu, …’ın kaza sonrasında elini yüzünü yıkamak veya hastaneye gitmek için kaza mahalinden ayrıldığı, daha sonra kaza mahaline döndüğü, hasar bedelinin ne olduğu, kazanın ve hasarın sigortalı tarafından anlatılan şekilde oluştuğu ve kaza ile olumlu bulunduğunun bilirkişi raporuyla da belirlendiği görüşünden hareketle; başvurunun kabulü ile 100.900,00-TL hasar tazminatının 09/12/2016 temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmiş; sigorta şirketi vekilinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine itirazı üzerine; itiraz hakem heyetince, itiraz reddedilmiş, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; talep konusu kaza ile ilgili olarak yapılan başvuru sonucunda, hasar dosyası açılmış ise de, sürücü … hastaneye gitmediği, herhangi bir yaralanmasının da olmadığı, bu durumda kaza yerini sebep olmaksızın terk etmesi nedeniyle talebinin karşılanmadığı, sebepsiz yere kaza yerini terk etme halinde ispat yükünün sigorta şirketine yüklenemeyeceği ve bu durumda talebin teminat dışı olduğunun kabul edilmesi gerektiği, kaldı ki, hükme esas alınan bilirkişi raporunun vekil edeni şirkete gönderilmemiş olmasının da, savunma haklarını kısıtladığı, ayrıca bilirkişi raporunda pert ve hasarlı araç karşılaştırmasının yapılmamış olması nedeniyle, raporun hükme esas alınmasının ve bu rapor doğrultusunda hasar bedeline hükmedilmesinin yanlış bulunduğu, kabule göre de, faiz türününü ve vekalet ücretinin hatalı belirlendiği hususlarına yöneliktir. Dava, kasko sigortalı aracın yapmış olduğu trafik kazası sonucunda oluşan hasar bedelinin, sigortacıdan tahsili isteğine ilişkindir. Taraflar arasında başvuru sahibi şirkete ait aracın davalı … şirketi nezdinde kasko sigortalı olduğu ve kazanın poliçenin yürürlük süresi içinde gerçekleştiği ve araç sürücüsünün… olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamakta olup, dosya kapsamından davalı sigortacının 22/08/2016 tarihinde meydana gelen trafik kazası sonrasında araç sürücüsünün geçerli bir sebep olmaksızın kaza yerini terketmesi nedeniyle, kaza tespit tutanağının sürücünün yokluğunda düzenlendiğine dayanarak tazminat ödemekten kaçındığı anlaşılmaktadır. Bu durumda taraflar arasındaki temel uyuşmazlık; sigortalı araç sürücüsünün olay yerinden ayrılmasının hasarı teminat dışına çıkarıp çıkarmayacağına ilişkin bulunmaktadır. Kara Araçları Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde teminat dışı kalan zararlar tek tek sayılmış olup, A.5.10 maddesinde de, “Zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb) hariç olmak üzere, bu maddenin 5.4 ve 5.5 nolu bentlerdeki ihlaller nedeniyle, sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek için kaza yerinden ayrılması” teminat dışı hal olarak açıklanmıştır. Bu durumda, sürücünün olay yerinden ayrılması halinde hasarın teminat dışı sayılabilmesi için A.5.4 maddesindeki “sürücü belgesine sahip olmayan kişiler tarafından kullanılması” veya A.5.5 maddesinde belirtilen “aracın uyuşturucu madde veya Karayolları Trafik Yönetmeliğinde belirlenen seviyenin üzerinde alkollü içki almış kişilerce veya aynı mevzuatta alkollü içki alamayacağı belirtilen kişilerce alkollü içki alınmak suretiyle kullanılması” şeklindeki durumların tespitini engelllemek amacıyla yapıldığının kanıtlanması gerekir. Oysa somut olayda davalı … şirketi, sürücünün haklı bir sebep olmaksızın olay yerini terk etmesi nedeninin alkollü olması veya sürücü belgesi bulunmadığını saklamak olduğunu ileri sürmemiş ve bu yönde herhangi bir delil ibraz etmemiş, aksine ceza kovuşturması sırasındaki bilgi ve belgelere göre, sürücünün alkollü olmadığı belirlenmiş olup …sürücü belgesi bulunduğu da açıktır. Kaldı ki, sürücünün kaza tespit tutanağı düzenlendiği sırada olay yerinde olmama nedeni, kazayı gören çevredeki kişilerin olayın paniği ve şahsın yaralanmış olma ihtimaline binayen sürücüyü hastaneye götürmek ve kazanın şokunu üzerinden atmasını temin amaçlıdır. Bu durumda, meydana gelen hasarın kasko poliçesinin teminatı kapsamı dışında kaldığından söz edilemeyeceğine göre; davalı … şirketinin bu yöndeki istinaf itirazlarının taleplerinin reddi gerekmektedir. Görülmekte olan davada, hükme esas alınan bilirkişi raporunun davalı tarafa tebliğ edilip edilmediği anlaşılamamakta ise de; davalı … şirketinin Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyeti kararına karşı itiraz nedenleri gözetildiğinde, hükme esas alındığı anlaşılan ve bilirkişi raporunda belirtilen hususlara ve hasar bedeline ilişkin olarak herhangi bir somut itirazda bulunmadığı sadece raporda pert ve hasarlı araç belirlemesi yapılmadığını, bu yapılmadan doğrudan hasar bedeline hükmedilmesinin doğru olmadığını ileri sürdüğü görülmüş; bu itirazı değerlendiren itiraz hakem heyetince de; düzenlenen bilirkişi raporundaki hasar tespitinin hüküm kurmaya elverişli olduğu, başvuru sahibi tarafından bu dava açılmadan önce, yapılan başvuru neticesinde hasar dosyasının açıldığı, ancak herhangi bir hasar tespiti yapılmadığı gibi aracın pert total sayılması yönünde de bir teklif sunulmadığı görüşünden hareketle reddedildiği anlaşılmıştır.Dosya kapsamından tahkim komisyonuna yapılan başvurunun davalı tarafa bildirildiği ve ayrıca hasar dosyasının gönderilmesinin istenildiği ancak davalı … şirketinin hasar dosyasını sunmadığı gibi davaya karşı herhangi bir savunmada bulunmadığı, aracın pert hale geldiğini ileri sürmediği ve buna ilişkin delillerini bildirmediği belirlenmiştir. Bu durumda, davacının araç hasar bedelinin tazminine ilişkin talebini, kendisine ulaşan bilgi ve evraklara göre değerlendirmekle yükümlü bulunan tahkim komisyonunca yazılı biçim ve şekilde kabulüne karar verilmesinde de yanılgı tespit edilememiştir.Dava konusu aracın şirket aracı olduğu sigortalının da tacir bulunduğu gözetildiğinde faiz türünün avans faizi olarak belirlenmesi de doğrudur. 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 30/17.maddesinde ” talebi kısmen yada tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” denmektedir. Anılan düzenlemenin davalı lehine – davacı taraf aleyhine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olduğu, davacı yararına – davalı aleyhine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin bulunmadığı açıktır. Bu durumda davacı taraf yararına A.A.Ü.T uyarınca tam ve nispi vekalet ücreti tayin edilmesinde de hatalı bir uygulama bulunmamaktadır.İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenlerine, dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, hakem kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde yukarıda açıklanan nedenlerle herhangi bir isabetsizlik tespit edilemediğinden davalı … şirketi vekilinin istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca esastan reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Usul ve esas yönünden hukuka uygun bulunan 18/07/2017 gün ve 2017/İ.1800- 2017/İHK-2571 sayılı Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına yönelik olarak davalı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK. 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 1.724,00 TL nispi karar ve ilam harcının talep halinde davalı … şirketine İADESİNE,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,
4-Davalı … şirketi tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 20/07/2017 tarih ve 7035 sayılı Kanunun 31 inci maddesiyle değişik HMK.m.361/1. hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.10/10/2019