Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/2143 E. 2019/1366 K. 27.06.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2143
KARAR NO : 2019/1366
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 26/07/2017
NUMARASI : 2017/3345 D.İş- 2017/3345 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 27/06/2019
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Başvuran vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede özetle; vekil edeninin eşi destek … plaka sayılı sigortasız araçla 28/12/2006 tarihinde tam kusuru neticesinde yapmış olduğu tek taraflı trafik kazasında hayatını kaybettiğini, uğranılan destek zararının giderilmesi için davalı Güvence Hesabına yapılan başvurunun ise reddedildiğini belirterek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla, 5.100,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının temerrüt tarihinden işletilecek faizi ile birlikte, davalı Güvence Hesabından tahsiline karar verilmesini istemiş; 10/04/2017 günlü dilekçe ile de istek miktarını, 57.500,00-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.Davalı Güvence Hesabı cevap dilekçesinde özetle; zaman aşımı definde bulunarak 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartlarına göre, kazanın desteğin tam kusuru neticesinde meydana gelmesi nedeniyle, davacının taleplerinin teminat dışı olduğunu ve TBK’nın 135.madde hükmü uyarınca, somut olayda, alacaklı-borçluluk sıfatının birleştiğini belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiş; Güvence Hesabının sorumluluğuna gidilecek olur ise de, kaza tarihi itibariyle teminat limitinin 57.500,00-TL olması karşısında, sorumluluğun bu miktarla sınırlı olduğunu açıklamıştır.Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; davacının eşi destek … tam kusuru neticesinde zorunlu trafik sigortası bulunmayan … plaka sayılı araçla 28/12/2016 tarihinde yaptığı tek taraflı trafik kazasında hayatını kaybettiği, kazada bir kişinin ölümü nedeniyle uzamış ceza zaman aşımı süresinin 15 yıl olduğu, bu durumda dava tarihi itibariyle zaman aşımı süresinin dolmadığının anlaşıldığı, davalının zaman aşımı definin reddi gerektiği, dava açmadan önce Güvence Hesabına 19/01/2017 tarihinde başvuruda bulunulduğu gözetildiğinde, temerrüt tarihinin 01/02/2017 olacağı, yargılama sırasında temin edilen hesap bilirkişisi raporu uyarınca, davacının destek zararının ne olduğunun belirlendiği, ancak kaza tarihi itibariyle poliçe limitinin 57.500,00-TL olması nedeniyle Güvence Hesabının sadece bu miktarla sorumlu tutulması gerektiği, davacının görülmekte olan davada 3.kişi konumunda olduğundan, desteğin kusurunun kendisine yansıtılamayacağı görüşünden hareketle; davanın kabulü ile 57.500,00-TL destekten yoksun kalma tazminatının 01/02/2017 tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte Güvence Hesabından tahsiline karar verilmiş, Güvence Hesabı tarafından Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine yapılan itirazın reddedilmesi üzerine, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı davalı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; cevap dilekçesindeki davanın reddine karar verilmesi gerektiğine ilişkin olarak gösterilen nedenlerle aynıdır.Dava, trafik kazasından kaynaklanan destekten yoksun kalma tazminatı isteğine ilişkindir.İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;2918 sayılı KTK.nun 109. maddesinde haksız fiil niteliğindeki trafik kazalarından doğan tazminat taleplerlerinin, zarar görenin, zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yıl ve herhalde, kaza gününden başlayarak on yıl içinde zamanaşımına uğrayacağı, davanın, cezayı gerektiren bir fiilden doğması ve ceza kanununun bu fiil için daha uzun bir zamanaşımı süresi öngörmüş olması halinde, bu sürenin maddi tazminat talepleri içinde geçerli olacağı hüküm altına alınmıştır.Yine maddi ve manevi tazminat istemlerinin bağlı olduğu zamanaşımı süreleri 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 72. (mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 60.) maddesinde de düzenlenmiştir.6098 Sayılı TBK’nın 72/1. maddesinde “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar. Ancak, tazminat ceza kanunlarının daha uzun bir zamanaşımı öngördüğü cezayı gerektiren bir fiilden doğmuşsa, bu zamanaşımı uygulanır.” denilerek mülga 818 sayılı BK’nın 60. maddesinde olduğu gibi üç türlü zamanaşımı süresi öngörülmüştür.Dava konusu olayda, trafik kazası 28/12/2006 tarihinde meydana gelmiş, görülmekte olan dava ise 13/02/2017 tarihinde açılmıştır. 2918 sayılı KTK’nın az yukarıda açıklanan madde hükümleri uyarınca, gözden kaçırılmaması gereken husus Yargıtay Özel Dairesinin pek çok benzer İçtihadından da anlaşılacağı üzere, ceza kanununda ön görülen daha uzun zamanaşımı süresinin, tazminat talebi ile açılacak davalar için de geçerli olabilmesi koşulu, sadece eylemin ceza kanununa göre suç sayılması halidir. Böyle olunca, uzamış (ceza) zamanaşımının uygulanabilmesi için eylemi gerçekleştiren fail hakkında soruşturma açılması, mahkumiyetle sonuçlandırılmış bir ceza davası varlığı koşulu aranmamaktadır. Diğer bir ifadeyle, ölenin sürücü olmasının sonuca bir etkisi bulunmamaktadır. Zira yasa koyucu, ceza zamanaşımı uygulaması bakımından sürücü ve diğer sorumlular bakımından bir ayırım yapmamış, kuralın tümü için geçerli olduğunu kabul etmiştir. (Hukuk Genel Kurulu kararları da bu yöndedir.)Kaza, 28/12/2006 tarihinde gerçekleşmiş ve davaya konu trafik kazasında davacının miras bırakanı ileri sürülen kişi ölmüştür. Dolayısıyla, desteğin ölümü esasen cezayı gerektiren fiil niteliğindedir. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 sayılı TCK’nın 85/1 ve 66/d maddesi hükmüne göre, ceza zamanaşımı süresi 15 yıl olup, dava tarihinde uzamış (ceza) zamanaşımı süresinin dolmadığı anlaşıldığından, davalı Güvence Hesabı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazı yersizdir.Ayrıca, dosya içindeki bilgi ve belgelere, hakem kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde; hükme esas alınan uzman bilirkişi raporundaki belirlemelerin ve hesap yönteminin oluşa, yerleşmiş uygulamalara uygun denetime elverir gerekçeler içermesine; 28/12/2006 olan kaza tarihi itibariyle uygulanması gereken yasal mevzuat ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları dikkate alındığında; sürücü- işleten destek ister kendi kusuru, ister bir başkasının kusuru ile ölmüş olsun, ölüm destekten yoksun kalanlar üzerinde doğrudan zarar doğuran bir sonuç olduğundan; desteğin kusurunun destekten yoksun kalanlara yansıtılamayacağı; araç sürücüsünün veya işleteninin tam kusurlu olması halinde dahi 3.kişi konumunda olan destekten yoksun kalan kişinin sigorta şirketinden tazminat isteme hakkına sahip olduğu konusunda duraksama bulunmadığına; bu durumda 3.kişi sıfatıyla dava açan destekten yoksun kalan kişi bakımından TBK’nun 135. maddesinde düzenlenen alacaklı-borçlu sıfatlarının birleşmesi durumunun da gerçekleşmemiş olmasına göre; itiraz hakem heyetince verilen kararda usul ve yasaya aykırı bir yön belirlenemediğinden; yerinde görülmeyen tüm davalı istinaf itirazlarının HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca, reddine karar verilmesi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 05/07/2017 gün ve 2017/İ.2016-2017/İHK.2403 sayılı kararına yönelik olarak davalı Güvence Hesabı vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.353/1-b/1 madde gereğince ESASTAN REDDİNE ,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde kendisine İADESİNE,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 362/1-a madde hükmü uyarınca miktar itibariyle kesin olmak üzere oy birliğiyle karar verildi.27/06/2019.