Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/2013 E. 2019/994 K. 23.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/2013
KARAR NO : 2019/994
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 17/08/2017
NUMARASI : 2017/3872 D.İş- 2017/3872 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 23/05/2019
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Başvuran vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede özetle; davalı … şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın neden olduğu 09/11/2015 günlü trafik kazasında vekil edeninin yaralanarak, Balıkesir Devlet Hastanesince düzenlenen 20/10/2016 gün 2606 sayılı Engelli Sağlık Kurulu Raporundan da anlaşılacağı üzere, %8 oranında maluliyete ve Celal Bayar Üniversitesi tarafından düzenlenen sağlık kurulu raporundan da anlaşılacağı üzere, 3 aylık geçici iş göremezliğe uğradığının belirlendiğini, sigorta şirketine yapılan başvurudan ise sonuç alınamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 5.000,00-TL bedensel zarar tazminatı bedelinin davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, ıslahla istek miktarını 67.832,69-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.Davalı vekili cevabında özetle; davacının başvurusuna dayanak gösterdiği raporun usulüne uygun olmadığını, maluliyetin 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlara göre belirlenmesi gerektiğini, ayrıca geçici iş göremezlik tazminat talebinin poliçe teminatı dışında olduğunu ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; başvuru sahibinin dava açarken sunduğu ve maluliyet oranının %8 bulunduğunu gösterir raporun yeterli nitelikte olduğu görüşünden hareketle, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda başvurunun kabulü ile 67.833,00-TL tazminatın davalı … şirketinden tahsiline karar verilmiş; davalı … şirketi vekilinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine yaptığı itiraz üzerine; itiraz hakem heyetince; davalı … şirketinin uyuşmazlık hakem heyetince hükme esas alınan 20/10/2016 tarihli sağlık kurulu raporunun Yargıtay uygulamalarına göre, yeterli ve geçerli bir rapor niteliğinde bulunmadığı yönündeki itirazlarında haklı olduğu, bu nedenle 20/06/2017 günlü ara kararı ile başvuru sahibine usulüne uygun rapor ibraz etmesi için süre verildiği ve ara kararı gereklerinin yerine getirilmediği takdirde, dosyadaki delillere göre karar verileceğinin bildirildiği, ancak davacı vekilince dosyadaki maluliyete ilişkin raporun yeterli olduğu ileri sürülerek, ara kararının yerine getirilmeyeceği, mevcut delil durumuna göre karar verilmesi istenildiği; bu durumda davanın kanıtlanabildiğinden söz edilemeyeceği açıklanmak suretiyle davalı … şirketince yapılan itirazın kabulü ile uyuşmazlık hakem heyeti kararının kaldırılmasına ve başvurunun reddine karar verilmiştir.Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, davacı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; dosyaya sunulan ve Balıkesir Devlet Hastanesinden temin edilen 20/10/2016 günlü Özürlü Sağlık Kurulu Raporunun tamamen yasal ve sigortacılık hukukuna göre yeterli ve geçerli bir rapor olduğu, kaldı ki, hakem heyetinin üniversitelerin adli tıp ihtisas dairesine sevk suretiyle yeni bir özür raporu aldırma konusunda yetkisinin de bulunmadığı halde, yazılı biçim ve şekilde verilen davanın reddine ilişkin kararın usul ve yasaya aykırı olduğu hususuna yöneliktir. Dava, trafik kazasından kaynaklanan bedensel zararın tazmini isteğine ilişkindir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;Dosya kapsamından, davacının Balıkesir Devlet Hastanesinden alınan 20/10/2016 günlü Engelli Sağlık Kurulu Raporu ve ayrıca Celal Bayar Üniversitesinden temin edilen raporla da geçici iş göremez dönem süresinin 3 ay olduğu belirlendiğine dayanılarak görülmekte olan davayı açtığı ve ibraz ettiği bu raporların davayı kanıtlamada yeterli olduğunu ileri sürdüğü anlaşılmaktadır. Davalı … şirketinin sorumluluğunun dayanağını oluşturan poliçenin düzenleme tarihi de 17/05/2015 olup, 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren ZMMS Genel Şartlarında yapılan değişiklikten önceki bir tarihe isabet etmektedir.Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; poliçenin düzenlenme tarihi ve Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamaları gözetildiğinde, Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir. Özür (sakatlık) oranı ile iş gücü kaybı oranı birbirinden farklı kavramlar olup, iş gücü kaybı oranının az yukarıda açıklandığı şekilde kazanın meydana geldiği tarihteki yönetmelik hükümlerine göre belirlenmesi gereklidir. Davacının dayanağını oluşturan rapor ise, bu kapsamda iş gücü kaybı oranını gösterir bir maluliyet raporu niteliğinde olmayıp, sadece muayene tarihi itibariyle özür (sakatlık) durumunu belirten bir saptamayı ifade etmektedir.Bu durumda, Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetince, yeniden geçerli ve yeterli rapor temin edilmesi için oluşturulan ara kararı yerinde olduğundan ve davacı vekilince, bu ara kararın yerine getirilmeyeceği açıkça belirtildikten sonra, mevcut duruma göre karar verilmesi istenildiğine göre, davacı tarafın davasını usulüne uygun şekilde kanıtlayabildiğinden söz edilemeyeceğinden davanın reddine karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik tespit edilememiş olup, davacı vekilinin istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca esastan reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 25/07/2017gün ve 2017/İ.1785-2017/İHK.2675 sayılı kararına yönelik olarak davacı … vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.353/1-b/1 madde gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davacı …’a İADESİNE,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere; oy birliğiyle karar verildi.23/05/2019.