Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.
T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1982
KARAR NO : 2019/1487
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/04/2017
NUMARASI : 2015/472 E., 2017/384 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat.
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 04/07/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan ön inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkilinin 30/06/2014 tarihinde Yıldızeli’nden Kaman Köyü’ne gitmek üzere eşi …. kullandığı …. plaka sayılı minibüse bindiğini ve saat 14:30 sularında Tokat kavşağında bulunan akaryakıt istasyonundan akaryakıt alıp yola devam etmek üzere hareket ettiğini, kavşağa yaklaşıp yola devam edecekleri sırada Yozgat istikametinden gelen bir polis aracının, müvekkilinin içinde olduğu araca çarptığını, bu olayda müvekkilinin eşinin tam kusurlu olduğunu, olayda müvekkilinin ağır derecede yaralandığını, omzu, kalçası ve bacağında kırıklar meydana geldiğini, yüzünün parçalandığını, çenesinin kırıldığını ve yüzünden aldığı yaraların izinin geçmeyecek türden olduğunu, kaza tarihinin üzerinden uzun zaman geçmesine rağmen hale iyileşemediğini, davalının müvekkilinin uğradığı zararları karşılaması gerektiğini belirterek, fazlaya ilişkin talep ve dava hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik 10.000,00-TL maddi tazminatın davalıdan dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesi ile; müvekkili sigorta şirketi nezdinde davacı adına kayıtlı … plakalı araç için düzenlenen … nolu Zorunlu Trafik Sigorta Poliçesi bulunduğunu, davacının aracın işleteni ve sigortalısı olduğunu, işleten tarafından ileri sürülecek tazminat taleplerinin ZMMS genel şartları gereğince teminat kapsamı dışında olduğunu, kabul anlamına gelmemek kaydıyla, müvekkili sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru oranında ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; Zorunlu Mali Mesuliyet Sigortası Genel Şartları A.3-b maddesi uyarınca, işleten tarafından ileri sürülecek tazminat taleplerinin teminat kapsamı dışında olduğu, aracın işleteni olan davacının, anılan hüküm gereği, davalı şirketten tazminat talep edemeyeceği, 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanununun 3. maddesinde işleten kavramının tanımlandığı, buna göre trafik sicilinde malik görülen kişinin işleten olduğu, somut olayda; davacının, gerçek işleten olmadığını iddia ederek bu hususta tanık deliline başvurmuş ise de, davalı şirket yönünden tanık beyanlarının soyut nitelikte olup poliçede sözleşmenin tarafı olarak davacının yer aldığı, sözleşmenin nisbiliği ilkesi gereğince tarafların sözleşme ile bağlı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; davacının işleten değil, zarar gören 3. kişi konumunda olduğu, aracın gerçek sahibi ve işleteninin davacının eşi … olduğu, davacının ehliyetinin dahi bulunmadığı, davacının eşinin bu araç ile okul servis şoförlüğü yaptığı, trafik sicilindeki kaydın bir karine niteliğinde olup aksinin ispat edilebiliceği, gerçek işletenin kim olduğuna ilişkin tanık beyanı da alınmadan eksik inceleme ile karar verilmesinin hatalı olduğu hususlarına ilişkindir. Dava, trafik kazası nedeniyle maddi tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun 91/1. maddesinde, “İşletenlerin, bu kanunun 85/1. maddesine göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası yaptırmaları zorunludur.”; 85/1 maddesinde, “Bir motorlu aracın işletilmesi bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına yahut bir şeyin zarara uğramasına sebep olursa, motorlu aracın bir teşebbüsün ünvanı veya işletme adı altında veya bu teşebbüs tarafından kesilen biletle işletilmesi halinde, motorlu aracın işleteni ve bağlı olduğu teşebbüsün sahibi, doğan zarardan müştereken ve müteselsilen sorumlu olurlar.”; 85/son maddesinde ise, “İşleten ve araç işleticisi teşebbüsün sahibi, aracın sürücüsünün veya aracın kullanılmasına katılan yardımcı kişilerin kusurundan kendi kusuru gibi sorumludur.” hükümlerine yer verilmiş, Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A-1. maddesinde de, “Sigortacı bu poliçede tanımlanan motorlu aracın işletilmesi sırasında bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına sebebiyet vermesinden dolayı 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’na göre işletene düşen hukuki sorumluluğu, zorunlu sigorta limitlerine kadar temin eder.” şeklinde ifade edilmiştir.Yukarıda açıklanan madde hükümlerinden, Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası’nın; motorlu bir aracın karayolunda işletilmesi sırasında, bir kimsenin ölümüne veya yaralanmasına veya bir şeyin zarara uğramasına neden olması halinde, o aracı işletenin zarara uğrayan 3. kişilere karşı olan sorumluluğunu belli limitler dahilinde karşılamayı amaçlayan ve yasaca yapılması zorunlu kılınan bir zarar sigortası türü olduğu anlaşılmaktadır.Motorlu araçların işletilme tehlikesine karşı, zarar gören üçüncü şahısları korumak amacıyla getirilmiş olan bu düzenleme ile öngörülen sorumluluğun bir kusur sorumluluğu olmayıp sebep sorumluluğu olduğu, böylece araç işletenin sorumluluğunun sebep sorumluluğunun ikinci türü olan tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunduğu öğretide ve yargısal içtihatlarla kabul edilmektedir (Fikret Eren, Borçlar Hukuku, 9. Bası, s. 631 vd.; Ahmet Kılıçoğlu, Borçlar Hukuku, Genişletilmiş 10. Baskı, s. 264 vd).Kanun koyucu, 2918 sayılı KTK’nun 91. maddesiyle de; işletenin aynı Kanunun 85. maddesinin birinci fıkrasına göre olan sorumluluklarının karşılanmasını sağlamak üzere mali sorumluluk sigortası (Karayolları Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası) yaptırma zorunluluğunu getirmiştir.Hemen belirtilmelidir ki, işletenin sorumluluğu hukuki nitelikçe tehlike sorumluluğuna ilişkin bulunmakla, işletenin hukuki sorumluluğunu üstlenen zorunlu sigortacının 91. maddede düzenlenen sorumluluğu da bu kapsamda değerlendirilmelidir. Karayolları Trafik Kanununda zorunlu trafik sigortasına ilişkin olarak, sorumluluğun kapsamı yanında, bu kapsam dışında kalan haller de açıkça düzenlenmiştir.2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu’nun “Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Dışında Kalan Hususlar” başlıklı 92. maddesinde:“Aşağıdaki hususlar, zorunlu mali sorumluluk sigortası kapsamı dışındadır:a)İşletenin; bu Kanun uyarınca eylemlerinden sorumlu tutulduğu kişilere karşı yöneltebileceği talepler,b)İşletenin; eşinin, usul ve füruunun, kendisine evlat edinme ilişkisi ile bağlı olanların ve birlikte yaşadığı kardeşlerinin mallarına gelen zararlar nedeniyle ileri sürebilecekleri talepler,c) İşletenin; bu Kanun uyarınca sorumlu tutulmadığı şeye gelen zararlara ilişkin talepler,d) Bu Kanunun 105 inci maddesinin üçüncü fıkrasına göre zorunlu mali sorumluluk sigortasının teminatı altında yapılacak motorlu araç yarışlarındaki veya yarış denemelerindeki kazalardan doğan talepler,e) Motorlu araçta taşınan eşyanın uğrayacağı zararlar,f) Manevi tazminata ilişkin talepler.”hükmü ile zorunlu trafik sigortacısının hangi zararlardan sorumlu olmadığı düzenleme altına alınmış; burada örnekseme yoluna gidilmeyip; tek tek ve tahdidi olarak sorumlu olunmayan haller sıralanmıştır.Somut olayda davacı … kazaya karışan ve … A.Ş.nin ZMSS’si olduğu aracın malik-işleteni olmasına karşın kendi sigortasından da tazminat talebinde bulunmuştur. Oysa ki yukarıdaki açıklamalar ışığında zorunlu trafik sigortasının amacı, trafik kazaları sonucu 3. kişilere verilecek zararların güvence altına alınmasıdır. 2918 sayılı Karayolları Trafik Kanunu 92. maddesi ve kaza tarihi itibariyle yürülükte bulunan 2003 tarihli Karayolları Motorlu Araçlar Zorunlu Mali Sorumluluk Sigortası Genel Şartlarının A.3.b maddesinde “işleten tarafından ileri sürülecek tazminat talepleri”nin teminat kapsamı dışında kalacağı hüküm altına alınmıştır. Buna göre işletenve sigortalı davacının, işleten olarak kendi sorumluluğunu üstlenen davalı zorunlu trafik sigortacısından tazminat talebinde bulunması mümkün değildir. Zira zorunlu trafik sigortacısı, işletenin üçüncü kişilere verdiği zararları teminat altına aldığından ve olayda davacı işleten davalı … A. Ş. karşısında zarar gören üçüncü kişi konumunda bulunmadığından, davacı işletenin tazminat talebinin reddine karar verilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmamakta olup, davacı vekilinin istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerekmiştir(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 04/02/2019 tarih ve 2016/15809 E., 2019/838 K. Sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 11/04/2019 tarih ve 2016/4743 E., 2019/4609 K. Sayılı kararı).
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Usûl ve yasaya uygun İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 13/04/2017 tarih ve 2015/472 E., 2017/384 K. sayılı kararına karşı davacı vekili tarafından yapılan istinaf talebinin HMK 353/1-b/1 maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2- Alınması gerekli 44,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcından davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL harcın mahsubu ile bakiye 13,00-TL harcın davacıdan alınarak Hazineye gelir kaydına, 3- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle taraflar yararına avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,4- İstinaf yasa yoluna başvuran davacı tarafından yapılan giderlerin takdiren kendi üzerinde bırakılmasına,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 27/07/2017 tarih ve 7035 Sayılı Kanunun 31. maddesi ile değişik HMK 361/1. Maddesi hükmü gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içerisinde Yargıtay’a temyiz başvurusunda bulunma yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.04/07/2019