Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/1831 E. 2019/852 K. 09.05.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1831
KARAR NO : 2019/852
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 21/07/2017
NUMARASI : 2017/3010 D.İş-2017/3010 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 09/05/2019
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Başvuran vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı araç ile … plaka sayılı motosikletin 25/06/2014 tarihinde karıştığı trafik kazasında, vekil edeninin ağır şekilde yaralandığını ve … Eğitim ve Araştırma Hastanesinden temin edilen 01/09/2015 günlü rapordan da anlaşılacağı üzere, %74 oranında malul kaldığını, davalı sigorta şirketine yapılan 25/12/2015 günlü başvurudan da sonuç alınamadığını belirterek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla 41.000,00-TL maluliyet tazminatının temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, 24/08/2016 günlü ıslah dilekçesi ile de, istek miktarının 268.000,00-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.Davalı sigorta şirketi vekili cevabında özetle; 25/06/2014 tarihli kazaya karıştığı bildirilen…. plaka sayılı aracın, vekil edeni şirket nezdinde trafik sigortalı bulunduğunu, sigorta şirketinin sorumluluğunun sigortalı araç sürücüsünün kusuru ve poliçe limitiyle sınırlı olması nedeniyle, öncelikle sigortalı araç sürücüsünün kazanın meydana gelmesinde kusuru olup olmadığının belirlenmesi gerektiğini, kusursuz olduğunun belirlenmesi halinde de davanın reddine karar verilmesini istediklerini, ayrıca sigortalı aracın ticari araç olmaması nedeniyle avans faizi istenilemeyeceğini belirterek, davaya karşı koymuştur.Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; davacının yaralanması ile sonuçlanan kazanın oluşumunda davalı sigorta şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı araç sürücüsünün asli, …. plakalı motosiklet sürücüsünün ise tali kusurlu olduğu, başvuranın ise yaya konumunda olması nedeniyle kusursuz bulunduğu, kaza sonucunda yaralanan davacının %74 oranında maluliyete uğradığı benimsenmek suretiyle, hükme esas alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile, 268.000,00-TL tazminatın 08/01/2016 tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş, davalı sigorta şirketi vekilinin Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine itirazı üzerine itiraz hakem heyetince, faiz türüne yönelik olarak yapılan itirazın kabulüne, diğer itirazların ise reddine karar verilerek, uyuşmazlık hakem heyeti kararının 1.maddesinde yazılı “avans” kelimesi çıkartılarak yerine, “yasal” kelimesi ilave edilerek, kararın faiz türünün düzeltilmesi ve kararın düzeltilmiş hali ile infazına, uyuşmazlık hakem heyeti tarafından verilen kararın diğer hükümlerinin aynen infazına karar verilmiş, itiraz hakem heyeti kararına karşı davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; kusur durumunun hatalı belirlendiği, zira ceza yargılaması sırasında ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınan rapordan da anlaşılacağı üzere 2 ihtimal üzerinde durulduğu ve olayın sigortalı araç sürücüsü … anlattığı şekilde olduğu takdirde, sigortalı araç sürücüsünün kusursuz olduğunun belirtildiği, bu durumda kusur durumu netleştirilmeden sorumlulukları yoluna gidilmesinin mümkün olmadığı, kazanın motosiklet sürücüsü…. anlattığı şekilde meydana gelmesi halinde de davacının sigortalı araç içerisinde bulunması gerektiği, bu halde de araç içerisinde bulunan bir kişinin %74 oranında beden gücü kaybına uğrayacak şekilde yaralanmasının mümkün bulunmadığının gözetilmesi gerektiğini, açıklanan nedenlerle kusur durumunun talep gibi ATK Trafik İhtisas Dairesinden alınacak yeni bir raporla değerlendirilmesi gerektiği halde, bu yöndeki taleplerin dikkate alınmamasının doğru olmadığı, maluliyete ilişkin olarak Marmara Üni.Tıp Fak.Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen ve itiraz aşamasında temin edilen 27/03/2017 günlü rapora göre, davacının %100 oranında kalıcı maluliyete uğradığı belirlenmiş ise de, şirketçe edinilen bilgilere göre, davacının zorlanarakta olsa yürüyebildiği ve ellerini kullanabildiğinin öğrenildiği, bu nedenle gerçek maluliyetin ne olduğunun yeniden değerlendirilmesi ile birlikte kaza anında davacının sigortalı araç içerisinde yolcu olarak bulunması nedeniyle, hatır taşıması indirimi yapılmasının da gerekli bulunduğu ve kabule göre de, davacı taraf lehine belirlenen vekalet ücretinin hatalı olduğu hususlarına yöneliktir.
İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;Dava, trafik kazasından kaynaklanan beden gücü kaybı zararının giderilmesi isteğine ilişkindir.
1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere hakem heyeti kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde ve özellikle tahkim yargılaması sırasında alınan 19/08/2016 günlü kusur bilirkişi raporundaki belirleme ve değerlendirmelerin oluşa uygun denetlenebilir gerekçeler içermesi ve ceza yargılaması sırasında temin edilen ve konusunda uzman olan İTÜ öğretim üyeleri tarafından düzenlendiği anlaşılan 20/06/2016 günlü rapordaki belirleme ve değerlendirmelerle de örtüşmesi ve gene ceza yargılaması sırasında alınan ve ATK İstanbul Trafik İhtisas Dairesince düzenlenen 19/11/2015 günlü rapordaki davalı sigortalı araç sürücüsünün kazanın oluşumunda kusursuz olduğuna ilişkin değerlendirmenin sadece bir varsayıma dayandırılmış olmasına göre 19/08/2016 günlü kusur bilirkişisi raporunun hükme esas alınmasında usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına,; ayrıca dava konusu kazaya ilişkin olarak alınan tüm kusur bilirkişi raporlarında davacının kazanın oluşumunda kusursuz olduğunun belirtilmesi ve bu hususun tarafların kabulünde olması karşısında, teselsül hükümleri uyarınca kusursuz davacı dışında kalan ve kazanın oluşumuna katkı sağlayan diğer zarar sorumlularının kazanın oluşumundaki kusur durum ve oranlarının ne olduğunun davacıyı ilgilendiren bir husus olmayıp, rücuda dikkate alınabilecek ve kendi iç ilişkilerini ilgilendiren bir durum olmasına göre; davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazının reddine karar vermek gerekmiştir.2-Dosya kapsamından davacının, … Eğitim ve Araştırma Hastahanesinden alınan 01/09/2015 günlü engelli sağlık kurulu raporuna dayanarak dava açtığı, bu raporda belirtilen %74 sakatlık üzerinden yapılan tazminat hesaplaması doğrultusunda Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince başvurunun kabulüne karar verildiği, davalı sigorta şirketinin maluliyete ilişkin olarak yaptığı itirazın İtiraz Hakem Heyetince yerinde görülmesi sonucunda Yargıtay uygulamaları da gözetilerek davacıdaki beden gücü kaybı oranının belirlenmesi amacıyla … Fak.Adli Tıp Ana bilim Dalı öğretim üyelerinden rapor temini yoluna gidildiği ve kaza tarihinde yürürlükte bulunan yönetmelik hükümleri gözetilerek usulüne uygun şekilde düzenlendiği anlaşılan 27/03/2017 raporda, davacının kalıcı beden gücü kaybı oranının %100 olduğu sonucuna varıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda davacının kaza sonunda % 74 oranında maluliyete uğradığı baz alınarak yapılan zarar hesaplaması doğrultusunda davanın kabulüne karar verilmiş olması hali istinaf yasa yoluna başvuran davalının lehine bir uygulama olduğundan, davalı sigorta şirketi vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazın da da isabet bulunmamaktadır.3-Davalı vekilinin diğer istinaf itirazlarına gelince, davalı sigorta şirketi vekili davaya cevap dilekçesinde ve itiraz dilekçesinde hatır taşıması indirimi yapılmasını istediklerini bildirmemiştir. Yargılama sırasında ileri sürülmeyen bir husus HMK’nın 357. Madde hükmü uyarınca istinaf aşamasında ileri sürülemeyeceğine, kaldı ki kaza anında davacının sigortalı araç içinde değil araç dışında arazi de olduğunun da açık bulunmasına bu durumda herhangi bir takdiri indirim yapılmadan karar verilmesi doğru bulunduğuna, ve ayrıca; 5684 sayılı Sigortacılık Kanunun 30/17.maddesinde ” talebi kısmen yada tamamen reddedilenler aleyhine hükmolunacak vekalet ücreti Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde belirlenen vekalet ücretinin beşte biridir.” dendiğine, anılan düzenlemenin davalı lehine – davacı taraf aleyhine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin olduğu; davacı yararına – davalı aleyhine hükmedilecek vekalet ücretine ilişkin bulunmadığının belirgin olmasına; bu durumda davacı taraf yararına A.A.Ü.T uyarınca tam ve nispi vekalet ücreti tayin edilmesinde de bir yanılgı olmadığına göre; davalı sigorta şirketi vekilinin tüm istinaf itirazlarının reddi gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 29/05/2017gün ve 2016/İ.3696-2017/İHK.1859 sayılı kararına yönelik olarak davalı …A.Ş. vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.353/1-b/1 madde gereğince ESASTAN REDDİNE,2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı sigorta şirketi tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcının talep halinde davalı … A.Ş.’ye İADESİNE,3-İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine yer olmadığına,4-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda; HMK’nın 361/1 maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere; oy birliğiyle karar verildi.09/05/2019.