Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/1824 E. 2019/740 K. 11.04.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1824
KARAR NO : 2019/740
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 02/03/2017
NUMARASI : 2014/389 E., 2017/137 K.
DAVANIN KONUSU: Muvazaa Nedeniyle İptal
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 11/04/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesi ile; müvekkili firma ile davalılardan … arasında kumaş alımına ilişkin olarak ticaret anlaşması yapıldığını, bu ticarete ilişkin davalı …’nin müvekkiline 5 adet toplamı 489.000-USD olan çekler verdiğini, davalı …’nin müvekkiline verdiği çeklerin ödenmediğini, bunun üzerine Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas ve Bursa … İcra Müdürlüğü’nün … Esas sayılı dosyaları ile icra takibi başlatıldığını, bu takiplere ilişkin olarak 150.277,77-USD tahsilat yapıldığını, takibe ilişkin işlemlerin devam ettiğini, Bursa 4. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2012/162 Esas sayılı dosyasında … tarafından menfi tespit davası açıldığını, davada …’nin 122.757,20-USD’lik mal almadığına karar verildiğini, borçlu firmanın … adi ortaklık olarak ve … adı altında faaliyetlerini yürüttüğünü, davalının bu firmanın tek ortağı ve sahibi olduğunu, davalı borçlu … ve organik bağı bulunan diğer davalıların muvazaalı olarak yapmış olduğu işlemler ile … – … üzerinden faaliyetlerini devam ettirdiğini, diğer davalı …’ın ise …’nin sigortalı işçisi olduğunu ve diğer davalı …’nin yanında çalıştığını, yeni kurulan firma olan … – …’nin davalı …’nin firmasındaki tüm malları ve özellikle müvekkillerinden alınan bedeli ödenmemiş kumaşları fatura karşılığı aldığını, yapılan işlemlerin TTK ve BK’na göre iş yerinin devri hükümlerini kapsadığı gibi tamamen muvazaalı işlemler olduğunu, taraflarınca tespit edilen diğer mal kaçırma olgularının …’nin üzerine kayıtlı … plakalı aracı … hile yolu ile geçirme, yine …’nin …. plakalı aracı diğer davalı …’a muvazaalı olarak devretme, … üzerine kayıtlı olan Fethiye’deki dükkanları …’ye devretme olduğunu belirterek; yapılan işlemlerin muvazaalı ve nam-ı müstear ile yapıldığından fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere tahsilde tekerrür olmamak kaydı ile yapılan işlemlere ilişkin düzeltmeler yapılarak davalılardan alacaklarının kalanı olan 215.965,00 USD alacağın anapara üzerinden işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 09/10/2013 tarihli ıslah dilekçesi ile, her ne kadar dava dilekçesinin netice-i talep kısmında İİK.nun 277.maddesine dayanılmış ise de; buradan istenen neticenin tasarrufun iptali talebine ilişkin olmayıp cebr-i icra talebi için beyanda bulunulduğunu, davanın alacak davası olduğunu ve müvekkilinin alacağının davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep ettiklerini belirtmiştir. Davalılar vekili cevap dilekçesi ile; davacının davalı … tarafından verilen çekleri takip konusu yaptığını, bu alacaktan dolayı verdiği kumaşları haczederek ihale yoluyla geri aldığını, ancak ihalede başka alıcı çıkmaması nedeniyle ihaleye tek başına katılan davacı alacaklının vermiş olduğu değerin %40’ına kendisine ait olan kumaşları davalının elinden aldığını, davacının ileri sürdüğü iddiaların hiç birinin gerçeği yansıtmadığını, …’nin dava dilekçesinde ileri sürülen otomobil ve taşınmazların devri konusunun davaya konu alışverişten önce yapıldığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; davanın reddine karar verilmiş, karara karşı davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur. Davacı vekilinin istinaf sebepleri; mahkemece tüm deliller toplanmadan ve yanlış değerlendirme yapılarak karar verildiği hususlarına ilişkindir. Dava dilekçesindeki ve 09/10/2013 tarihli ıslah dilekçesindeki anlatımlar ve dosya kapsamı dikkate alındığında davanın TBK’nun 19.maddesine dayalı olarak açılan muvazaa nedeni ile menkul ve gayrimenkul devir işleminin iptali ve alacak talebine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Muvazaa nedeniyle açılmış bulunan davanın kanuni dayanağının BK’nun 19.maddesi olduğundan, davalılar arasında gerçekleştiği ileri sürülen muvaza işleminin davacı yönünden haksız eylem niteliğinde bulunduğuna göre uyuşmazlığın çözüm yeri Asliye Hukuk Mahkemeleri olup, Mahkemece görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, davanın esasına girilerek yargılama yapılması doru olmamıştır(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 28/03/2017 tarih ve 2016/20388 E., 2017/3331 K. sayılı kararı). Bu nedenle, mahkemece verilen kararın kaldırılmasına, dosyanın görevsizlik kararı verilmek üzere Mahkemesine geri gönderilmesine karar verilmesi gerekmiştir(HMK 353/1-a/3).
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davacı vekili vekilinin istinaf talebinin KABULÜ ile, istinaf talebine konu İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 02/03/2017 tarih ve 2014/389 E., 2017/137 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA,2- Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem yapılmak üzere Mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,3- Davacı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL istinaf karar ve ilam harcının istek halinde kendisine İADESİNE,4- Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 5- Davacı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin kendi üzerinde bırakılmasına,HMK. m.353/1-a/3 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.11/04/2019