Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/1763 E. 2019/542 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1763
KARAR NO : 2019/542
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 4. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 08/08/2017
NUMARASI : 2017/3659 D.İş.-2017/3659 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/03/2019
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Başvuran vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede özetle; 01/11/2014 tarihinde meydana gelen ve plakası tespit edilemeyen aracın neden olduğu trafik kazasında vekil edeninin Dokuz Eylül Üniversitesi Araştırma hastanesinden temin edilen 14/07/2016 günlü rapordan da anlaşılacağı üzere, yaralanarak %17 oranında sakat kaldığının belirlendiği, Güvence Hesabına yapılan başvurudan ise sonuç alınamadığını ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) 100,00-TL çalışma gücü kaybı tazminatının temerrüt tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalı Güvence Hesabından tahsiline karar verilmesini istemiş, 20/02/2017 günlü dilekçe ile istek miktarını 135.000,00-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.Davalı Güvence Hesabı cevabında özetle; her ne kadar yaya konumunda olan davacı 01/11/2014 tarihinde plakası belirlenemeyen bir aracın kendisine çarptığını ileri sürerek Güvence Hesabına başvurmuş ise de, talebine dayanak yaptığı belgelerin ZMM Sigortası Genel Şartlarına göre, ibraz edilmesi gereken belgeler olmadığı, bu nedenle talebin öncelikle başvurunun usulsüz olması nedeniyle reddi gerektiği, ayrıca kazaya, plakası tespit edilemeyen bir aracın neden olduğunun ve kusur oranlarının ne şekilde bulunduğunun davacı tarafından kanıtlanması gerektiğini ve tazminat hesaplamasının da 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren Genel Şartlara göre yapılmasını istediklerini belirterek davaya karşı koymuştur.Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; davacının 01/11/2014 tarihinde plakası tespit edilemeyen bir aracın çarpması sonucunda yaralandığını ileri sürdüğü, dosya içerisindeki kayıt ve belgeler gözetildiğinde, olayın bu şekilde gerçekleştiğinin kabul edilmesi gerektiği, 9 Eylül Üniversitesi Araştırma Hastanesinden temin edilen rapordan da anlaşılacağı üzere davacının kaza nedeniyle %17 oranında beden gücü kaybına uğradığının anlaşıldığı görüşünden hareketle; hükme esas alınan hesap bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile 135.000,00-TL maluliyet tazminatının 31/08/2016 tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı Güvence Hesabından tahsiline karar verilmiş, Güvence Hesabının Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetine itirazı üzerine; itiraz reddedilmiş, itiraz hakem heyeti kararına karşı Güvence Hesabı vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; davacının yaralanmasına neden olan kazaya plakası tespit edilemeyen bir aracın neden olduğunun somut delillerle kanıtlanması gerektiği, oysa davacının kendi beyanı dışında herhangi bir belge ve bilgi olmadığı, kaldı ki böyle bir aracın varlığı kabul edilse dahi, bu araca %100 kusur atfedilmesinin de kabul edilemez olduğu, kusur belirlemesi yapılmadan verilen kararda, bu nedenle de isabet olmadığı, ayrıca trafik kazası ile maluliyet arasında illiyet bağı olup olmadığının da belirlenmediği, usulüne uygun bir başvuru olmadan tahkime başvuruda bulunulamayacağının da göz ardı edildiği, ayrıca zarar hesaplamasının da 01/06/2015 tarihinde yürürlüğe giren genel şartlara göre yapılmamış olmasının da doğru bulunmadığı hususlarına yöneliktir. İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;Dava, trafik kazasından kaynaklanan sürekli maluliyet zararının giderilmesi isteğine ilişkindir.Dosya kapsamından, davacının 01/11/2014 tarihinde gece 23:50 sıralarında plakası belirlenemeyen bir aracın kendisine çarpması sonucunda yaralandığını ileri sürdüğü ve kaza anında davacının 115,8 promil alkollü olduğu anlaşılmaktadır. Davalı taraf ise yargılamada, davacının ayağında meydana gelen kırığın bir trafik kazası sonucunda meydana gelip gelmediğinin somut olarak kanıtlanması gerektiği, eğer bir aracın çarpması ile meydana gelmiş ise taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesini istediklerini açıklamıştır.Haksız bir fiil sonucunda çalışma gücü kaybı iddiası ile talepte bulunulması halinde, zararın kapsamının belirlenmesi açısından, maluliyetin varlığının ve oranının belirlenmesi yanında taraf kusurlarının ne olduğunun belirlenmesi de esaslı unsurlardan biridir,Somut olayda, tahkim komisyonunun hükme esas aldığı ve 9 Eylül Üniversitesi Araştırma Hastanesi tarafından düzenlendiği belirlenen 14/07/2016 günlü raporda davacının 01/11/2014 tarihinde meydana geldiği ileri sürülen trafik kazası sonucunda %17 oranında beden gücü kaybına uğradığı belirlenmiş ise de; davanın konusunu oluşturan trafik kazanın meydana gelmesinde yaya konumunda bulunan davacının kusurunun olup olmadığı var ise , oranının ne olduğu konusundaherhangi bir bilirkişi raporu alınmadan, davacının kusursuz olduğunun kabulü sonucunda düzenlenen aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda talebin kabul edildiği anlaşılmaktadır. Sigorta Tahkim Komisyonunca tarafların iddia ve savunmaları gözetilerek olayla ilgili olarak Uşak Cumhuriyet Başsavcılığı ile Uşak İl Emniyet Müdürlüğü tarafından yapılan soruşturmaya ilişkin olan ve dosya arasında bulunan tüm evraklar ile varsa diğer evraklarında getirtilmesinden sonra 6100 sayılı HMK’nun 266. ve takip eden madde hükümleri gözetilerek, çüzümü özel veya teknik bilgiliyi gerektiren kazanın meydana gelmesinde taraf kusurlarının ne olduğu konusunda uzman bilirkişi veya bilirkişi heyetinden kusur raporu alınması ve ondan sonra zararın kapsamının tespit edilmesi gerekirken; bunun yapılmamış olması hali, HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca delillerin toplanılmaması ve değerlendirilmemesi halini oluşturacağından davalı Güvence Hesabı vekilinin bu yöne ilişen istinaf isteğinin kabulü gerektiği, kaldırma ve gönderme gerekçesi gözetildiğinde; davalı vekilinin öteki istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine yer olmadığı sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davalı Güvence Hesabı vekilince yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle KABULÜ ile; Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 30/06/2017 gün ve 2017/İ.1540-2017/İHK.2321 sayılı kararının yukarıda açıklanan nedenle HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA, davalının öteki istinaf itirazlarının bu aşamada değerlendirilmesine YER OLMADIĞINA,2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem ve değerlendirme yapılmak üzere Sigorta Tahkim Komisyonuna GÖNDERİLMESİNE, 3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı Güvence Hesabı tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TL maktu ve 2.274,10-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin Sigorta Tahkim Komisyonunca yeniden yapılacak yargılama sonunda verilecek hükümle birlikte değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi. 21/03/2019.