Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/1685 E. 2019/506 K. 14.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1685
KARAR NO : 2019/506
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 6. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 22/06/2017
NUMARASI : 2017/2978 D.İş-2017/2978 K.
DAVANIN KONUSU: Hakem Kararının Tebliğe Çıkarılması / Saklanması
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 14/03/2019
Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyeti kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Başvuran vekili Sigorta Tahkim Komisyonuna verdiği dilekçede özetle; davalı … şirketi nezdinde Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi uyarınca sigortalı bulunan … plaka sayılı otobüsün 11/12/2013 tarihinde yapmış olduğu trafik kazasında araç içinde yolcu olarak bulunan vekil edeninin yaralanarak Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığı tarafından düzenlenen 20/11/2015 günlü rapordan da anlaşılacağı üzere, %6,3 oranında kalıcı beden gücü kaybına uğradığını, sigorta şirketine yapılan başvurudan ise sonuç alınamadığını belirterek fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla, 10.000,00-TL maluliyet tazminatını davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, 25/01/2017 günlü dilekçe ile de istek miktarını 49.933,66-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.Davalı … şirketi vekili cevabında özetle; kazaya karışan … plaka sayılı aracın vekil edeni şirket nezdinde Zorunlu Karayolu Taşımacılık Mali Sorumluluk Sigorta poliçesi ile sigortalı bulunduğunu, poliçenin sadece biletli yolcular bakımından oluşan zararları teminat altına aldığını, bu nedenle davacının öncelikle biletli yolcu olduğunu kanıtlaması gerektiğini, ayrıca vekil edeni sigorta şirketinin sorumluluğunun poliçe limiti ve sigortalı araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olması nedeniyle kusur durumunun ne olduğunun davacının uğradığı maluliyetin oranının ve kaza ile maluliyet arasında illiyet bağı olup olmadığının ATK’ca belirlenmesi gerektiğini, tazminat hesaplamasının da aktüer bilirkişi tarafından yapılmasını istediklerini, ayrıca … gibi kuruluşların kaza nedeniyle davacıya yaptıkları rücua tabi bir ödeme olup olmadığının da araştırılması gerektiğini, görülmekte olan dava bakımından davacının yeterli belgelerle yaptığı bir başvuru bulunmadığından, vekil edeni şirketinin temerrüt halinin oluşmadığını, bu nedenle ancak dava tarihinden itibaren yasal faiz istenebileceğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Sigorta Tahkim Komisyonu Uyuşmazlık Hakem Heyetince; davalı … şirketi nezdinde zorunlu taşımacılık sorumluluk sigorta poliçesi ile sigortalı bulunan… plaka sayılı otobüsün 11/12/2013 tarihinde yaptığı trafik kazasında araç içinde yolcu olarak bulunan davacının yaralanarak %6,3 oranında maluliyete uğradığı, geçici iş göremezlik süresinin 75 gün olduğu, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu bulunduğu, bu durumda meydana gelen zararın sigorta şirketince karşılanması gerektiği benimsenmek suretiyle, hükme esas alınan hesap bilirkişisi raporu doğrultusunda başvurunun kabulü ile davacının uğradığı geçici ve kalıcı iş göremezlik zararına karşılık olmak kaydıyla 49.433,66-TL meslekte kazanma gücü kaybı tazminatının 20/09/2016 tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinde tahsiline karar verilmiş; davalı … şirketi vekilinin sigorta tahkim komisyonu itiraz hakem heyetine itirazı üzerine, itiraz hakem heyetince itiraz reddedilmiş, itiraz hakem heyeti kararına karşı davalı … şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.İstinaf nedenleri; Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalı Başkanlığınca düzenlenen ve hükme esas alınan raporun yetersiz olduğu, maluliyet ile kaza arasında illiyet bağının var olup olmadığının belirlenmediği, buna rağmen yazılı biçim ve şekilde davanın kabulüne karar verilmesinin usulsüz olduğu hususuna yöneliktir.Dava, trafik kazasından kaynaklanan kalıcı ve geçici beden gücü kaybı zararının giderilmesi isteğine ilişkindir.Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş rapor alınmalıdır.Somut olayda, davacı tarafça başvuru dilekçesine eklenen Çukurova Üniversitesi Adli Tıp Ana Bilim Dalından alınan 20/11/2015 günlü raporda değerlendirmenin “Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliğine (SSK Sağlık İşlemleri Tüzüğüne göre) yapıldığı açıklanmıştır. Oysa, bu değerlendirmenin az yukarıda da açıklandığı üzere, dava konusu kazanın 11/12/2013 tarihinde meydana geldiği gözetilerek, kaza tarihinde yürürlükte bulunan 03/08/2013 tarih ve 28727 sayılı Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri uyarınca yapılması gerekmektedir. Bu durumda, hükme esas alınan raporun yeterli ve geçerli bir rapor olduğundan söz edilemez. Hakem heyetince, yargılamanın tahkim yargılaması olduğu da gözetilerek Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümlerinden seçilecek uzman doktor heyetinden alınacak raporla kaza tarihinde yürürlükte bulunan Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği esas alınarak ve dosyada mevcut taraflarca sunulan delilleri de irdeleyen biçimde, davacıda var olduğu ileri sürülen yaralanmaya bağlı geçici iş göremezlik süresi ile kalıcı iş göremezlik durum ve oranının ne olduğunun ve kaza ile illiyet bağı bulunup bulunmadığının da tespit edilmeli ve ondan sonra davacının uğradığı gerçek zarar kapsamı belirlenmesi için aktüer bilirkişiden rapor alınmalı ve oluşacak duruma göre davacının talepleri konusunda bir karar verilmesi gerekirken bunların yapılmamış olması HMK’nun 353/1-a/6 maddesi kapsamında yerinde görülmediğinden; davalının bu yönü amaçlayan istinaf itirazlarının kabulü gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-Davalı … vekilince yapılan istinaf başvurusunun yukarıda açıklanan nedenle KABULÜ ile; Sigorta Tahkim Komisyonu İtiraz Hakem Heyetinin 24/05/2017 gün ve 2017/İ.1142-2017/İHK.1796 sayılı kararının HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KALDIRILMASINA,2-Dosyanın, yukarıda gösterilen biçimde işlem ve değerlendirme yapılmak üzere Sigorta Tahkim Komisyonuna GÖNDERİLMESİNE,3-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı …. tarafından peşin olarak yatırılan 31,40-TLmaktu istinaf karar ve ilam harcının talebi halinde kendisine İADESİNE,4-Dosya üzerinde inceleme yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,5-Davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin Sigorta Tahkim Komisyonunca yeniden yapılacak yargılama sonunda verilecek hükümle birlikte değerlendirilmesine, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda HMK.m.353/1-a/6 hükmü uyarınca KESİN olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.14/03/2019.