Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/1616 E. 2019/565 K. 21.03.2019 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1616
KARAR NO : 2019/565
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 10/04/2017
NUMARASI : 2013/311 E., 2017/253 K.
DAVA TARİHİ: 07/10/2013
DAVANIN KONUSU: Ölüm ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat.
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 21/03/2019
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili azıl dava dosyasına sunduğu dava dilekçesi ile; 20/01/2012 tarihinde, işleteni …Ltd. Şti ve sürücüsü … olan … plakalı aracın davacıya çarpması şeklinde meydana gelen trafik kazası sonucu davacının yaralandığını ve ömür boyu sakat kalmış olduğunu, kazanın meydana gelmesinde davalı sürücünün kusurlu olduğunu, 24/04/2013 tarihli Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen Özürlü Sağlık Kurulu Raporu ile davacının %17 oranında sakat kaldığının belirlendiğini, kaza yapan … plakalı aracın, … no.lu poliçe ile davalı … A. Ş. tarafından ZMMS poliçesi ile sigortalanmış olduğunu, sigorta şirketine yapılan başvurudan sonuç alınamadığını, davacının tedavi gideri de yapmış olduğunu, belirterek, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, 6100 Sayılı Yasa’nın 107. maddesine göre bedensel zararların ve tarafların kusur oranlarının belirlenmesi ile şimdilik 2.500,00-TL maddi tazminatın tüm davalılardan, 60.000,00-TL manevi tazminatın işleten ve sürücüden müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiş, 20/04/2016 tarihli duruşmada, maddi zararların davalı … A. Ş. tarafından karşılandığını belirterek, maddi tazminat davasından feragat ettiklerini belirtmiştir. Davalı … A. Ş. vekili cevap dilekçesi ile; sorumluluklarının sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, tedavi giderlerinden sorumlu olmadıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … (…) vekili cevap dilekçesi ile; açılan davada asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğunu, yerleşim yeri itibariyle İstanbul Anadolu Mahkemelerinin yetkili olduğunu, davanın zamanaşımı süresi geçtikten sonra açıldığını, davacının kendi kusuru kazaya sebebiyet verildiğini, talep edilen tazminat miktarlarının yüksek olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … Ltd. Şti. vekili cevap dilekçesi ile; kazanın meydana gelmesinde davacı tarafın kusurlu olduğunu, davalı şirketin kazaya karışan aracın maliki olsada aracı kullanan …’nün, aracı, davalı şirket yetkililerinin izni olmaksızın, kendi şahsi işi için almış olması nedeniyle davalı şirketin meydana gelen kazadan sorumlu olmadığını, yetkili mahkemenin Ankara mahkemeleri olduğunu, davanın asliye hukuk mahkemesinde görülmesi gerektiğini, davanın zamanaşımına uğramış olduğunu, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/876 esas sayılı dosyasında, davacılar vekili dava dilekçesi ile; davacıların eşi ve annesi …’in 20/01/2012 tarihinde işleteni … Ltd. Şti. ve sürcücüsü … olan …. plakalı aracın kusuruyla çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında yaralandığını, anılan kazadan sonra İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/ 311 Esas sayılı dosyadan yaralanan … için maddi ve manevi tazminat istemli dava ikame edildiğini, mahkemece alınan Adli Tıp raporunda …’in % 38,2 gibi çok yüksek bir oranda devamlı maluliyete maruz kaldığının tespit edildiğini, bu nedenle kazada yaralanan …’in eşi … ile oğlu … için de manevi tazminat isteme zorunluluğu hasıl olduğunu, kazaya neden olan aracın davalı … A. Ş. tarafından kasko sigorta poliçesi ile sigortalanmış olduğunu, sigorta teminatının içinde manevi tazminatın da yer aldığını, dava dosyasının İstanbul 5.Asliye Ticaret Mahkemesinin 2013/ 311 Esas sayılı ile birleştirilerek; davacı eş … için 50.000,00-TL, çocuk … için 30.000,00-TL olmak üzere toplam 80.000,00-TL manevi tazminatın olay tarihinden işletilecek avans faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı … A. Ş. vekili cevap dilekçesi ile, sorumluluklarının sigortalının kusuru ve poliçe limiti ile sınırlı olduğunu, talep edilen manevi tazminat miktarının fahiş olduğunu belirterek; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. Mahkemece; kazanın meydana gelmesinde davacının % 60, davalı …’nün % 40 oranında kusurlu olduğu, ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 20/03/2015 tarihli rapor ile davacının % 38.2 oranında meslekte kazanma gücünden kaybetmiş sayılacağı, iyileşme süresinin kaza tarihinden itibaren 9 aya kadar uzayabileceğinin tespit edildiği, kazada yaralanan davacı … ile eşi … ve oğlu …’in manevi tazminat talep etme haklarının bulunduğu gözetilerek, davacı …’de meydana gelen maluliyet miktarı, kazanın oluş şekli, kusur durumu, tarafların ekonomik ve sosyal durumları, davacı …’in yaşı, davacıda meydana gelen maluliyetin davacıda ve davacının eşi ve oğlu olan birleşen dosya davacılarında meydana getirdiği, elem ve üzüntü gözönünde bulundurularak, davacı …’in maddi tazminat talebinden feragat ettiği de nazara alınarak; “1-Asıl dosyada;2-Davacı tarafın maddi tazminat davasının feragat nedeniyle REDDİNE,3-Davacı …’in manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile, 50.000 TL’nin davalılar …. Ltd Şti ve davalı …’den müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacıya verilmesine, bu miktara 20.01.2012 olay tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,…10-Birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/876 esas sayılı dosyasında;11-Davacılar … ve …’in manevi tazminat taleplerinin KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile, davacı … için 30.000 TL, davacı … için 20.000 TL olmak üzere toplam 50.000 TL manevi tazminatın davalılar …, davalı … … Ltd Şti ve davalı …’den müşterek ve müteselsilen tahsili ile davacılara ödenmesine, (davalı …’nin 100.000 TL sigorta teminat limiti ile sorumlu olmak üzere), bu miktara davalı … şirketi yönünden TL sigorta teminat limiti ile sorumlu olmak üzere), bu miktara davalı … şirketi yönünden 04.09.2015 tarihinden itibaren diğer davalılar … Ltd Şti ve … bakımından 20.01.2012 tarihinden itibaren yasal faiz işletilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,…” karar verilmiş, karara karşı davalılar … A. Ş., … A. Ş. ve … vekilleri tarafından ayrı ayrı istinaf yoluna başvurulmuştur. Davalı … A. Ş. vekilinin istinaf sebepleri; davacı …’in ağır bir yaralanması söz konusu olmadığından eşi ve oğlunun manevi tazminat talep etme hakkı bulunmadığı, hükmedilen manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğu, davacıların % 17 oranındaki maluliyete dayanarak dava açmış olmaları nedeniyle bu oranın üzerinde bir maluliyete dayalı olarak karar verilmesinin yerinde olmadığı, maluliyet raporları arasındaki çelişki giderilmeden karar verildiği, kusur durumunun hatalı tespit edildiği hususlarına ilişkindir. Davalı … A. Ş. vekilinin istinaf sebepleri; tarafların sosyo ekonomik durumları araştırılmadan karar verildiği, maluliyet raporları arasındaki çelişkinin giderilmediği, kusur durumuna ilişkin raporun hatalı olduğu, araç sürücüsünün şirkete ait aracı izinsiz olarak alıp kullanması nedeniyle şirketin kaza nedeniyle sorumluluğunun bulunmadığı, manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğu, davacı …’in ağır bir yaralanması söz konusu olmadığından eşi ve oğlunun manevi tazminat talep etme hakkı bulunmadığı hususlarına ilişkindir. Davalı … vekilinin istinaf sebepleri; mahkemenin görevli olmadığı, davanın zamanaşımına uğramış olduğu, manevi tazminat miktarlarının fahiş olduğu, davacı …’in ağır bir yaralanması söz konusu olmadığından eşi ve oğlunun manevi tazminat talep etme hakkı bulunmadığı hususlarına ilişkindir. Asıl dava, trafik kazası nedeniyle maddi ve manevi tazminat, birleşen dava trafik kazası nedeniyle manevi tazminat talebine ilişkin bulunmaktadır,1)Davalılardan … A. Ş. kazaya karışan aracın ZMMS poliçesini düzenleyen sigorta şirketi, davalı … A. Ş. ise kazaya karışan aracın Kasko Sigorta poliçesini düzenleyen sigorta şirketidir. Sigorta hukuku 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun 6. kitabında 1401 ve devamı maddelerinde, zorunlu sorumluluk sigortası ise 1483 ve devamı maddelerinde düzenlenmiştir. Bu durumda Türk Ticaret Kanunu’nda düzenlenen hususlardan olması nedeniyle dava ticari dava olup Asliye Ticaret Mahkemesince davaya bakılmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 19/12/2018 tarih ve 2018/2662 E., 2018/12461 K. sayılı kararı). 2) Kaza tarihi 20/01/2012 olup, asıl dava 07/10/2013, birleşen dava 04/09/2015 tarihinde açılmıştır. Kaza tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 41. maddesinde (6098 sayılı TBK’nun 49. md.) haksız fiil tanımlanmış, 60.maddesinde de (TBK’nun değişik 72. md.) haksız fiilden zarar görenin bundan kaynaklanan zararının tazmini istemiyle açacağı davaların zararı ve faili öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl ve herhalde haksız fiil tarihinden itibaren 10 yıllık zamanaşımı süresine (TBK’nun 72. maddesinde 2 ve 10 yıllık zamanaşımı süreleri öngörülmüştür) tabi bulunduğu belirtilmiştir. Buna karşılık 2918 sayılı KTK’nun 109/1 maddesinde; motorlu araç kazalarından doğan maddi zararların tazminine ilişkin talepler için, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak 2 yıl ve herhalde kaza gününden başlayarak 10 yıllık zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Maddenin özellikle 2. fıkrasında “dava, cezayı gerektiren bir fiilden doğarsa” ifadesi ile kanun koyucu, taraf ayrımı yapmaksızın (davacı, davalı veya dava dışı 3. kişi) fiil cezayı gerektiriyor ise uzamış ceza zamanaşımının uygulanacağını benimsemiştir. Dava konusu eylem kaza tarihinde yürürlükte bulunan 5237 Sayılı TCK’nın 89. maddesinde düzenlenen taksirle yaralama suçunu oluşturmaktadır. 5237 Sayılı TCK’nın 66/1-e maddesi ile bu suç için 8 yıllık dava zamanaşımı süresi öngörülmüştür. Kaza tarihi ile asıl ve birleşen davaların tarihleri dikkate alındığında davaların zamanaşımı süresi içinde açılmış olduğu sabit bulunmaktadır.
3) Hükme esas alınan 25/11/2015 tarihli kusur bilirkişisi raporunun olaya, oluşa ve Yargıtay uygulamalarına uygun denetlenebilir gerekçeler içermesine, Yargıtay uygulamaları doğrultusunda uzman bilirkişi tarafından düzenlenmesi nedeniyle mahkemece bu rapor dikkate alınarak hüküm kurulmasında usul ve yasaya aykırılık bulunmamaktadır. 4) Davacı vekili dava dilekçesinde 24/04/2013 tarihli Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen Özürlü Sağlık Kurulu Raporu ile davacının %17 oranında sakat kaldığının belirlendiğini belirtmiş ve fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla, 6100 Sayılı Yasa’nın 107. maddesine göre bedensel zararların ve tarafların kusur oranlarının belirlenmesi sonucu tazminat talebinde bulunmuştur. Davacı vekilinin bu beyanı değerlendirildiğinde, davacıdaki maluliyet oranının % 17 olarak esas alınarak tazminat hesaplaması yapılmasını talep etmediği, maluliyet oranının mahkeme tarafından tespit edilmesini istediği anlaşılmaktadır. Bu nedenle mahkemece ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulundan temin edilen rapordaki maluliyet oranı esas alınarak hüküm kurulmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacılar vekili birleşen dosyada ise, davacı …’in maluliyetinin % 38.2 olarak belirlendiğini bildirerek dava açmış olduğuna göre, birleşen dosya için de bu oran esas alınarak karar verilmesi doğru bulunmaktadır. 5) Haksız fiil sonucu çalışma gücü kaybının olduğu iddiası ile bir talepte bulunulması halinde zararın kapsamının belirlenmesi açısından malûliyetin varlığı ve oranının belirlenmesi esaslı unsurdur. Bu belirlemenin ise; kazanın meydana geldiği tarihin 20/01/2012 olması nedeniyle; Adli Tıp Kurumu İhtisas Dairesi veya Üniversite Hastanelerinin Adli Tıp Anabilim Dalı bölümleri gibi kuruluşlardan, çalışma gücü kaybı olduğu iddia edilen kişide bulunan şikayetler dikkate alınarak oluşturulacak uzman doktor heyetinden, haksız fiilin gerçekleştiği tarih 11/10/2008 tarihinde önce ise Sosyal Sigortalar Sağlık İşlemleri Tüzüğü, 11/10/2008 tarihi ile 01/09/2013 tarihleri arasında ise Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği, 01/09/2013 tarihinden sonra ise Maluliyet Tespiti İşlemleri Yönetmeliği hükümleri dikkate alınarak düzenlenmiş raporla yapılmış olması gerekir.Mahkemece; ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 20/03/2015 tarihli rapor hükme esas alınmıştır. Söz konusu raporun, kaza tarihi itibariyle geçerli olan 11/10/2008 tarihinde yürürlüğe giren Çalışma Gücü ve Meslekte Kazanma Gücü Kaybı Oranı Tespit İşlemleri Yönetmeliği ile bu yönetmeliğe ekli cetveller ve davacının dava konusu trafik kazasından sonra gördüğü tüm tıbbi tedavi evraklarının gözetilmesi sonucunda düzenlendiği anlaşıldığından hükme esas alınmasında herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı tarafça dava dilekçesine ekli olarak dosyaya sunulan Ümraniye Eğitim ve Araştırma Hastanesi tarafından düzenlenen 24/04/2013 tarihli Özürlü Sağlık Kurulu Raporu’nun hangi mevzuata göre düzenlendiği belli değildir. Bu nedenle geçersiz bir rapordur. Söz konusu rapor geçersiz bir rapor niteliğinde bulunduğundan ATK 3. Adli Tıp İhtisas Kurulu tarafından düzenlenen 20/03/2015 tarihli rapor ile aralarında çelişki bulunduğundan da söz edilemeyecektir. Bu itibarla yeni bir rapor alınmasına gerek bulunmamaktadır. 6) Mahkemece davacılar ile davalı …’nün sosyo-ekonomik durumuna ilişkin araştırma yapılmış, Kadıköy İlçe Emniyet Müdürlüğü’nce davalı …’ye ilişkin olarak verilen 04/01/2016 tarihli yazı cevabı ile davacılara ilişkin olarak verilen 20/06/2016 tarihli yazı cevabı dosya arasına alınmış olup, bu hususta bir eksiklik bulunmamaktadır. 7) Kazaya karışan … plakalı araç davalı … A. Ş. adına kayıtlı olup, KTK 85. maddesi gereğince davalı şirket araç işleten sıfatıyla meydana gelen zarardan sorumlu bulunmaktadır. Aracın, aynı şirkette çalışan sürücü tarafından izinsiz olarak kullanıldığı hususu 3. kişi konumunda bulunan davacılara karşı ileri sürülebilecek bir husus değildir. 8) Olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 Sayılı Borçlar Kanunu’nun 47. maddesinde manevi tazminat istemi düzenlenmiştir. Zarar kavramına (B.K. 46 ve 47) ruhsal bütünlüğün ihlali, sinir bozukluğu veya hastalığı gibi hallerin de girdiği bu maddelerde sadece maddi sağlık bütünlüğünün değil, ruhsal ve sinirsel bütünlüğün de korunduğu doktrinde ve Yargıtay kararlarında kabul edilmektedir. Öyleyse, bir kişinin cismani zarara uğraması/ölmesi sonucunda, onun (ana, baba, karı, koca, çocukları ve kardeşleri gibi) çok yakınlarından birinin de aynı eylem nedeniyle ruhsal bütünlüğü ağır şekilde bozulmuşsa, onların da manevi tazminat isteyebilecekleri kabul edilmelidir. Yine dava ve karar tarihinde yürürlükte bulunan 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun 56.maddesi ile bu konu yeniden düzenlenmiş olup özetle “ağır bedensel zarar yada ölüm halinde zarar görenin veya ölenin yakınlarına da manevi tazminat olarak uygun bir miktar para ödenmesine karar verilebilineceği” hükmü getirilmiştir. Bu yeni düzenlenme ile 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun yürürlük zamanında içtihatlarla düzenlenen husus yasa koyucu tarafından açıklığa kavuşturulmuştur.Somut olaya gelince, davacı …, geçirdiği trafik kazası sonucu dosya kapsamında yer alan Adli Tıp Kurumu 3. İhtisas Kurulu raporuna göre meslekte kazanma gücünü % 38.2 oranında kaybetmiş sayılacağı ve iyileşme sürecinin olay tarihi olan 20/01/2012 tarihinden itibaren 9 ay uzayabileceği şekilde yaralandığı anlaşılmaktadır. Gerek BK 47. maddedeki cismani zarar kavramından, gerekse BK 49. maddedeki kişilik hakları kavramından yola çıkıldığında tüm bu olayların eş … ve çocuk … için de manevi zarar doğuracağı açık olduğundan davacı eş ve çocuk için de manevi tazminata hükmedilmesinde bir usulsüzlük bulunmamaktadır(Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 14/11/2018 tarih ve 2015/14944 E., 2018/10667 K. Sayılı kararı, Yargıtay 17. Hukuk Dairesi’nin 28/02/2018 tarih ve 2015/8109 E., 2018/1446 K. Sayılı kararı).9) 818 sayılı BK’nın 47. maddesi hükmüne göre (6098 sayılı TBK m. 56), hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktarın, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22/06/1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde de takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Dava konusu olayda, zararlandırıcı eylemin tarihi, paranın alım gücü, olayın meydana geliş şekli, kusur oranları, davacıda meydana gelen yaralanmanın niteliği, malüliyetinin oranı, yaşı, tarafların dosyaya yansıyan ekonomik ve sosyal durumu ile yukarıda açıklanan ilkeler göz önünde tutulduğunda; davacılar yararına takdir edilen manevi tazminat miktarları bir miktar fazla bulunmaktadır. Bu itibarla davacı … için 25.000,00-TL, davacı … için 15.000,00-TL ve davacı … için 10.000,00-TL manevi tazminata hükmedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır. Bu nedenlerle, davalı … A. Ş. vekilinin istinaf talebinin yukarıda (3), (4), (5), (8) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle, davalı … A. Ş. vekilinin istinaf talebinin yukarıda (3), (5), (6), (7), (8) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf talebinin yukarıda (1), (2), (3), (5), (8) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle reddine, tüm davalı vekillerinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin yukarıda (9) nolu bentte gösterilen nedenlerle kabulüne karar verilmesi, ancak manevi tazminatın miktarındaki yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, düzeltilmek suretiyle esas hakkında yeniden hüküm kurulmasına karar verilmesi gerekmiştir(HMK.m.353/1-b/2).
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;1-İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/04/2017 tarih ve 2013/311 E., 2017/253 K. sayılı kararına karşı davalı … A. Ş. vekilinin istinaf talebinin yukarıda (3), (4), (5), (8) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle, davalı … A. Ş. vekilinin istinaf talebinin yukarıda (3), (5), (6), (7), (8) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle, davalı … vekilinin istinaf talebinin yukarıda (1), (2), (3), (5), (8) nolu bentlerde gösterilen nedenlerle REDDİNE, tüm davalı vekillerinin manevi tazminatın miktarına yönelik istinaf talebinin yukarıda (9) nolu bentte gösterilen nedenlerle KABULÜNE, 1/1- Davalı … A. Ş. tarafından yatırılan 853,88-TL nispi istinaf karar ve ilam harcı, davalı … A. Ş. tarafından yatırılan 31,40-TL maktu istinaf karar ve ilam harcı ile davalı … tarafından yatırılan toplam 1.707,74-TL nispi istinaf karar ve ilam harcının talep halinde yatıran taraflara İADESİNE, Davacıların ihtiyari dava arkadaşı da olduğu gözönnüde bulundurularak alınması gerekli topla 1/2- İncelemenin duruşmasız olarak yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA, 1/3- İstinaf aşamasında davalılar tarafından yapılan giderlerin takdiren kendi üzerlerinde bırakılmasına,2- İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 10/04/2017 tarih ve 2013/311 E., 2017/253 K. sayılı kararının KALDIRILMASINA, 2/1- A) Asıl dosyada;a) Davacı … tarafından açılan maddi tazminat davasının feragat nedeniyle REDDİNE,b) Davacı … tarafından açılan manevi tazminat davasının KISMEN KABUL KISMEN REDDİ İLE, 25.000,00-TL manevi tazminatın davalılar … A. Ş. ve …’den 20/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak davacı …’e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE,c) Alınması gerekli 1.707,75-TL nispi karar ve ilam harcından, davacı tarafından peşin olarak yatırılan 213,50 TL harcın mahsubu ile bakiye 1.494,25-TL harcın davalılar …A. Ş. ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak Hazineye gelir kaydına, d) Davacı tarafından yapılan ve 213,50-TL harç ile 1.402,70-TL yargılama giderinden ibaret toplam 1.616,20-TL yargılama giderinden davanın kabul-red oranı dikkate alınarak 646,48-TL’sinin davalılar … A. Ş. ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak davacıya verilmesine, bakiye kısmın davacı üzerinde bırakılmasına,e) Davalı … tarafından yapılan 150,00-TL yargılama giderinden davanın kabul-red oranına göre 90,00-TL’sinin davacıdan alınarak davalı …’ye verilmesine, bakiye kısmın davalı … üzerindee bırakılmasına, f) Davacı … kendisini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 3.000,00-TL vekâlet ücretinin davalılar … A. Ş. ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak alınarak davacıya verilmesine,g) Davalılar … A. Ş. ve … kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihi AAÜT 10/2. maddesi gereğince belirlenen 3.000,00-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalılar … A. Ş. ve …’ye verilmesine, h) Davacı ve davalılar tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,2/1- B) Birleşen İstanbul 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2015/876 Esas sayılı dosyasında;a) Davacılar … ve … tarafından açılan manevi tazminat davasının KISMEN KABULÜ KISMEN REDDİ ile, davacı … için takdir edilen 15.000,00-TL ile davacı … için takdir edilen 10.000,00-TL manevi tazminatın davalı … A. Ş.’nin poliçe limiti ile sınırlı sorumlu ve 04/09/2015 tarihinden itibaren yasal faizden sorumlu olmak üzere, diğer davalılar …A. Ş. ve …’nün 20/01/2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizden sorumlu olmak üzere davalılar …A. Ş., …A. Ş. ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılar … ve …’e verilmesine, fazlaya ilişkin talebin REDDİNE, b) Alınması gerekli 1.707,75-TL karar ve ilam harcından davacılar tarafından peşin olarak yatırılan 273,24-TL harcın mahsubu ile bakiye 1.434,51-TL harcın davalılar … A. Ş.,…. A. Ş. ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak hazineye gelir kaydına, c) Davacılar tarafından yatırılan 273,24-TL harcın davalılar … A. Ş., … A. Ş. ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarakdan alınarak davacılara verilmesine, d) Davacılar kendilerini vekille temsil ettirdiğinden karar tarihi AAÜT gereğince belirlenen 3.000,00-TL vekâlet ücretinin davalılar … A. Ş., …. A. Ş. ve …’den müştereken ve müteselsilen alınarak davacılara verilmesine, e) Davalılar kendilerini vekille temsil ettirdiklerinden karar tarihi AAÜT 10/2. maddesi gereğince belirlenen 3.000,00-TL vekâlet ücretinin davacılardan alınarak davalılar … A. Ş., ….A. Ş. ve …’ye verilmesine, f) Davacılar ve davalılar tarafından yatırılan gider avansından bakiye kalan kısmın, karar kesinleştiğinde ve talep halinde yatıran tarafa iadesine,Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda 24/11/2016 tarihli ve 6763 sayılı Kanunun 42 nci maddesi ile değişik HMK.m.362/1-a hükmü gereğince kesin olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.21/03/2019