Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/1350 E. 2018/1471 K. 06.12.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1350
KARAR NO : 2018/1471
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 3. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 07/02/2017
NUMARASI : 2015/164 E.-2017/105 K.
DAVANIN KONUSU: Kasko Sigorta Poliçesinden Kaynaklanan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 06/12/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı sigorta şirketi nezdinde kasko sigortalı bulunan ve vekil edenine ait olan … plaka sayılı aracın davacının babası …’nın sevk ve idaresinde iken 06/12/2013 tarihinde gece saat 23:00-23:30 sularında direksiyon hakimiyetinin yitirilmesi sonucunda apartman duvarına ve elektrik direğine çarpmak şeklinde gerçekleşen trafik kazasında hasarlandığını, araç sürücüsünün çarptığı elektrik direğinin başka bir araç üzerine devrilmesi nedeniyle korku ve paniğe kapılarak aracı kaza yerinde bırakarak evine gittiğini, durumu ertesi gün sabah saatlerinde vekil edenine bildirdiğini, vekil edeninin kaza haberine vakıf olur olmaz aracının Acıbadem otoparkına çekildiğini öğrendiğini, daha sonra Selamiçeşme Trafik Amirliğine giderek düzenlenmiş olan kaza raporunu aldığını, sürücünün Gaziosmanpaşa Hastanesine yapılan alkol muayenesi sonucunda, alkolsüz olduğunun belirlendiğini, hasarın ödenmesi için sigorta şirketine yapılan başvurunun ise, talebin teminat dışı olduğunu belirterek haksız biçimde reddedildiğini ileri sürerek araçta meydana gelen hasar bedelinin tespitini (belirsiz alacak) ve belirlenen bedelin davalı sigorta şirketinden kaza tarihinden işleyecek yasal faizi ile birlikte tazminine karar verilmesini istemiştir. Dava dilekçesinde, dava değeri olarak herhangi bir belirlemede bulunmamış, ancak 80.000,00-TL dava değeri üzerinden peşin harç yatırıldığı anlaşılmıştır.
Davalı sigorta şirketi vekili cevabında özetle; hiçbir değer belirtilmeksizin dava açılmış olmasının HMK.m.109/2 hükmü uyarınca usulsüz olduğu, belirsiz alacak açma koşullarının somut olayda gerçekleşmediği, ayrıca sigortalı araç üzerinde dava dışı … Bankasınca konulmuş rehin bulunması nedeniyle, rehin hakkı sahibinin açık bir muvafakatı olmadan böyle bir davanın açılamayacağını ileri sürerek, davanın öncelikle usulden reddini talep etmiş, esasa ilişkin olarakta sürücünün kimliğini veya kaza anında alkollü sevki gizlemek amacıyla kaza yerini terketme nedeniyle talebin kasko sigortası genel şartları uyarınca teminat dışı bulunduğunu savunarak, davanın reddi isteğini yinelemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamı gözetilerek; mal sigortaları türünden olan kasko sigortası poliçesinin teminat kapsamını belirleyen A/1maddesi uyarınca, meydana geldiği ileri sürülen kazanın sigortanın teminatı altında bulunduğu, TTK’nın 1409/2 maddesi uyarınca kural olarak rizikonun teminat dışı kaldığının ispat yükünün sigortacıda bulunduğu, somut olayda 07/12/2013 saat 00:45’te meydana gelen tek taraflı kazada araç sürücüsü …’nın alkollü olduğu için kaza yerini terkettiğinin somut delillerle sigortacı tarafından kanıtlanamadığı, kazada ağır hasar alan aracın pert total sayılması gerektiği, aracın hasarlı hail ile hasarsız hali arasındaki farkın 64.000,00-TL bulunduğu görüşünden hareketle, davanın kısmen kabulü ile 64.000,00-TL’nin 27/01/2014 tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı sigorta şirketinden tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı sigorta şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedenleri; belirsiz alacak davası olarak açılan davada, herhangi bir dava değeri belirtilmediği, bedel arttırımı ve ıslah yapılmadığı halde davanın kısmen kabulüne karar verilmesinin HMK’nın 26.madde hükmüne aykırı olduğu, (taleple bağlılık ilkesi) kabule göre de, 01/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren Kasko Sigortası Genel Şartalarına göre talebin teminat dışı bulunduğunun gözardı edildiği hususlarına yöneliktir.
İstinaf edenin sıfatına, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan değerlendirmeye göre; dava, kasko sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkin olup, taraflar arasında davacıya ait aracın davalı şirket nezdinde kasko sigorta poliçesi ile sigortalı olduğu konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, kaza sırasında hasarlanan davacıya ait araçta oluşan hasar bedelinin tespiti ile belirlenecek miktarın tahsili isteğiyle belirsiz alacak davası olarak açılan davada, dava dilekçesinde davanın değerine ilişkin olarak herhangi bir belirleme yapılmamış olma halinin davanın görülebilirlik şartı olup olmadığına ve davanın konusunu oluşturan rizikonun kaza tarihinde yürürlükte bulunan Kasko Sigortası Genel Şartlarına göre, teminat dışı bulunup bulunmadığına ilişkindir.
1-HMK’nın 107.maddesinde düzenlenen belirsiz alacak davası olarak açılan bir davada, alacaklı kural olarak hukuki ilişkiyi ve asgari bir miktar ya da değeri belirtmesi gerekmektedir. Somut olayda davacı, dava dilekçesinde hukuki ilişkiyi belirtmiş ancak, asgari bir miktar ya da değeri bildirmemiş ise de, 80.000,00-TL bedel üzerinden nispi harç yatırılarak görülmekte olan dava açılmıştır. Bu durumda mahkemece, davanın değerinin bildirildiğine dair değerlendirmesinde, bir isabetsizlik tespit edilemediğinden, davalı vekilinin bu yöne ilişen istinaf itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Davalı vekilinin davanın esasına ilişkin diğer itirazına gelince; Dava, kasko sigorta sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat isteğine ilişkindir.
01/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren,Kara Taşıtları Kasko Sigortası Genel Şartlarına göre; teminat dışı kalan haller A.5 maddesinde sayılmıştır. A.5.10 bendinde de zorunlu haller (tedavi veya yardım amaçlı sağlık kuruluşuna gitme, can güvenliği nedeniyle uzaklaşma vb.) hariç olmak üzere bu maddenin 5.4 ve 5.5 bentlerindeki ihlaller nedeniyle sürücünün kimliğinin tespit edilmesini engellemek ve alkollü sevki gizlemek için kaza yerinden ayrılma halini teminat dışı olarak düzenlemiştir.
TTK.nun 1409/1 maddesi uyarınca sigortacı geçerli bir sigorta ilişkisi kurulduktan sonra oluşan rizikolardan sorumlu olduğu gibi aynı yasanın 1409/2 maddesi hükmüne göre kural olarak rizikonun teminat dışında kaldığına ilişkin iddianın sigortacı tarafından kanıtlanması gerekmektedir. Olayın sigortalının ihbar ettiği şekilde değil de sigortacının iddia ettiği şekilde gerçekleşmesi halinde ise bu oluş şeklinin Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5 maddesinde sayılan teminat dışında kalan hallerden olması gerekmektedir.
Ancak sigortalı rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmez veya iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu sanki bu oluşan riziko teminat içinde kalmış gibi ihbar edildiği somut delillerle kanıtlanırsa, ispat külfeti yer değiştirip sigortalıya geçer.(HGK 10.12.1997 gün ve 1997/11-772-1043; HGK 16.12.1998 gün ve 1998/11-872-905; HGK 22.12.2010 gün ve 2010/17-655-688 sayılı ilâmları)
Somut olayda davalı sigortacının; davacının rizikonun gerçekleştiğine dair doğru ihbar mükellefiyetini kasten yerine getirmeyerek iyi niyet kurallarına açıkça aykırı şekilde sigorta teminatı dışında kalan bir hususu teminat içinde kalmış gibi gösterdiğini, bu nedenle hasarın teminat dahilinde olduğunu ispat külfetinin davacıda bulunduğunu, sürücünün olay yerini terketmesi için geçerli bir neden olmadığını, kaza tespit tutanağının sürücünün yokluğunda düzenlendiğini, kaza yerini terk amacının sürücünün kimliğini ve alkollü sevki gizlemek olduğunu ileri sürerek davacıya tazminat ödemekten kaçındığı görülmektedir. Davacı taraf ise, kaza anında araç sürücüsü olduğunu ileri sürdüğü …’nın can korkusuyla ve panikle olay yerinden ayrılmak zorunda kaldığını ileri sürerek tazminat isteğinde bulunmuştur. Davacının kendi iddiasına göre, 16/12/2013 günü gece saat 23:00-23:30 sıralarında meydana geldiğini ifade ettiği kazanın oluş şekli (yolun sağındaki….’a ait aydınlatma direğine, aracın ön kısmıyla çarpmak, çarpmanın etkisiyle park halindeki başka bir araca çarpmak şeklinde gerçekleşen ve çarpmanın etkisiyle aydınlatma direğinin devrilerek bir diğer aracın üstüne düşmesiyle sonuçlanan ) ile sürücü olduğu belirtilen kişinin yaşı da gözetildiğinde, ciddi yaralanmanın oluşacağı ve ileri sürüldüğü gibi hiçbir şey olmamış gibi olay yerini terketmeye imkan vermeyeceği belirgin olduğu gibi, bir an için sürücünün durumu olay yerini terketmeye imkan verecek şekilde olduğu düşünülecek olsa bile, böyle bir kazanın hemen değil ertesi gün davacı sigortalıya bildirilmiş olması da hayatın doğal akışına uygun bir davranış şekli değildir. Kazadan yaklaşık 25 gün sonra çekilen …’ya ait MR sonuçlarında dile getirilen bazı arazların kazadan kaynaklanan hususlar olduğunu belirlemede yetersiz olduğu da açık bulunduğuna göre, ispat yükünün yer değiştirdiği konusunda duraksamamak gerekir.
Davacı yukarıda açıklanan nedenlerle araç sürücüsünün olay yerini zarureten terkettiği geçerli ve somut delillerle ispat edemediğine göre; kaza tarihinde yürürlükte bulunan ve 01/04/2013 tarihinde yürürlüğe giren Kasko Sigortası Genel Şartlarının A.5.10 maddesi gereğince, talebin teminat dışı kaldığı gözetilerek, (Yargıtay 17.HD.’nin 21/06/2018 gün 2015/11912-2018/6248 sayılı emsal içtihadı) mahkemece, davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı biçim ve gerekçeyle davanın kısmen kabulüne karar verilmesi isabetsizdir. Ancak bu yanılgının giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden ilk derece mahkemesi kararının HMK.m.353/1-b/2 hükmü uyarınca kaldırılması ve düzeltilmek suretiyle yeniden esas hakkında hüküm kurulması gerektiği sonucuna varılarak aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM:
1-Davalı … Sigorta A.Ş vekili tarafından yapılan istinaf itirazlarının yukarıda (2) sayılı bentte gösterilen nedenle KABULÜNE; öteki itirazlarının ise (1) sayılı bentte açıklanan nedenlerle REDDİNE,
2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 1.092,96-TLnispi istinaf karar ve ilam harcı ile 85,70-TL başvurma harcının talebi halinde davalıya İADESİNE
3-İstinaf aşamasında, istinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından yapılan diğer yargılama giderlerin takdiren üzerinde bırakılmasına,
4-İncelemenin duruşmasız yapılması nedeniyle avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
5-İstinaf istemine konu olan ve başlıkta yazılı bulunan İstanbulAnadolu 3.Asliye Ticaret Mahkemesinin 07/02/2017 gün ve 2015/164-2017/105 sayılı kararının KALDIRILMASINA;
5/1-Davanın REDDİNE,
5/2-Karar tarihi itibariyle alınması gereken 35,90-TL karar ve ilam harcının peşin alınan 1.379,90- TL harçtan mahsubu ile kalan 1.344,00- TL harcın isteği halinde davacıya İADESİNE,
5/3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,
5/4-Yargılama sırasında davalı vekille temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi hükümleri uyarınca belirlenen 9.150,00-TL vekalet ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5/5-Yatırılan gider avansından kullanılmayan kısmının karar kesinleştiğinde ve talep halinde ilgilisine iadesine,
HMK. m.353/1-b/2 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve HMK.m.361 gereğince, tebliğ tarihinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.06/12/2018.