Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi 2017/1265 E. 2018/1380 K. 22.11.2018 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı kesinleşmiş bir karardır.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
8. HUKUK DAİRESİ
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
İ S T İ N A F MAHKEMESİ K A R A R I
DOSYA NO: 2017/1265
KARAR NO : 2018/1380
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İstanbul Anadolu 5. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 13/04/2017
NUMARASI : 2014/1966 E.- 2017/378 K.
DAVANIN KONUSU: Ölüm Ve Cismani Zarar Sebebiyle Açılan Tazminat
İSTİNAF KARAR TARİHİ: 22/11/2018
Yukarıda yazılı ilk derece mahkemesi kararına karşı, istinaf yasa yoluna başvurulması üzerine yapılan inceleme sonucunda;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; davalı … şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunan … plaka sayılı aracın, tam kusurlu bir şekilde bisikleti ile gitmekte olan vekil edenine çarpması sonucunda 27/12/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında yaralanarak en az %8 oranında kalıcı beden gücü kaybına uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişen haklar saklı kalmak kaydıyla (belirsiz alacak) 1.000,00-TL maddi tazminatın dava tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmesini istemiş, 28/11/2016 günlü bedel arttırım dilekçesi ile de istek miktarını, 77.184,80-TL’ye çıkarttıklarını açıklamıştır.
Davalı … şirketi vekili cevabında özetle; kazaya karışan 07 S 0059 plaka sayılı aracın vekil edeni şirket nezdinde Zorunlu Mali Mesuliyet Sigorta Poliçesiyle sigortalı bulunduğunu, Trafik Sigortası Genel Şartlarının 3/h hükmüne göre”motorlu araç ile ilgili mesleki faaliyette bulunan teşebbüslere,gözetim,onarım,bakım,alım-satım,araçta değişiklik yapılması amacıyla veya benzeri bir amaçla aracın sebep olacağı zararlara ilişkin her türlü talepler” teminat dışı sayıldığından sorumlulukları yoluna gidilemiyeceğini, gidilecek olur ise de, vekil edeni şirketin sorumluluğunun poliçe limiti ve araç sürücüsünün kusuru ile sınırlı olduğunu, bu nedenle kusurun ve zarar miktarının belirlenmesi gerektiğini, ayrıca davacının gerekli koruyucu önlemleri almaması nedeniyle olayın oluşumunda müterafik kusurlu bulunduğunu, SGK’ca rücuya tabi ödeme yapılıp yapılmadığının da araştırılması gerektiğini ileri sürerek, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan deliller, bilirkişi raporları ve tüm dosya kapsamı gözetilerek, davalı … şirketi nezdinde trafik sigortalı bulunan aracın, davacıya çarpması sonucunda 27/12/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasında, davacının yaralanarak ATK 3.İhtisas Dairesinden alınan rapordan da anlaşılacağı üzere %11 oranında beden gücü kaybına uğradığını, geçici iş göremezlik süresinin dokuz ay olduğu, kazanın oluşumunda sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu bulunduğu, olay sırasında bisikleti ile gitmekte olan davacının kask ve koruyucu ekipman takmasının zorunlu olmaması nedeniyle, müterafik kusur indirimi yapılmasının gerekmediği görüşünden hareketle, hükme esas alınan aktüer bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kabulü ile 7.045,00-TL’si geçici iş göremezlik, 70.139,80-TL’si de kalıcı iş göremezlik zararına karşılık olmak üzere toplam 77.184,80-TL tazminatın dava tarihinden işletilecek yasal faizi ile birlikte davalı … şirketinden tahsiline karar verilmiştir.
Karara karşı, davalı … şirketi vekili tarafından istinaf yasa yoluna başvurulmuştur.
İstinaf nedenleri; talebin trafik sigortası genel şartlarının 3/h maddesi uyarınca teminat dışı olduğunu gözardı edilmesi sonucunda verilen kabul kararının hatalı olduğu, kabule göre de, PMF Yaşam Tablosu ile 0 Teknik Faizin baz alınması ile yapılan hesaplamanın hatalı bulunduğu, faizin de hesap tarihinden başlatılması gerektiği, önlem almadığı belli olan davacı bakımından belirlenen tazminattan müterafik kusur indirimi yapılması gerektiği halde yapılmamış olmasının hatalı bulunduğu hususlarına yöneliktir.
Dava, trafik kazasından kaynaklanan geçici-kalıcı beden gücü kaybı zararının giderilmesi isteğine ilişkindir.
İstinaf edenin sıfatı, istinafın kapsam ve nedenleriyle sınırlı olmak kaydıyla yapılan inceleme ve değerlendirme sonucunda;
Taraflar arasında, 27/12/2012 tarihinde meydana gelen trafik kazasının oluşumunda, sigortalı araç sürücüsünün tam kusurlu olduğu, kazada bacağından yaralanan davacının %11 oranında beden gücü kaybına uğradığı, iyileşme süresinin dokuz ay olduğu konusunda herhangi bir uyuşmazlık bulunmamaktadır. Uyuşmazlık, zarar hesaplamasında kullanılan yöntemin doğru yöntem olup olmadığı, kazanın teminat kapsamında bulunup bulunmadığı, faizin dava tarihinden mi yoksa hesap tarihinden mi başlatılması gerektiği ile kask takmayan ve koruyucu ekipman kullanmayan davacının müterafik kusurlu sayılıp sayılmayacağına ilişkindir.
Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına; kaza tarihi gözetildiğinde olaya ve Yargıtay uygulamalarına uygun olarak, PMF 1931 Yaşam Tablosu ile 0 Teknik Faiz esas alınarak beden gücü kaybı zararının belirlendiği, uzman aktüer bilirkişi raporunun hükme esas alınmasında bir yanılgı olmamasına; davacıda meydana gelen yaralanmanın yeri ve niteliği gözetildiğinde kask takıp takmamanın oluşan zararın artmasında katkı sağladığı düşünülemeyeceğine; yasal olarak zorunlu olmayan diğer koruyucu ekipmanın kullanılmaması halinin de davacıda oluşan zararın artmasına nasıl katkı sağladığı usulüne uygun şekilde ileri sürülüp kanıtlanamadığından, müterafik kusur indirimi yapılmaksızın hüküm tesis edilmesinde bir isabetsizlik tespit edilemediğine; dava açılmakla davalı yanın temerrüt tarihine düştüğü belirgin olması nedeniyle dava tarihinden faiz işletilmesinde de herhangi bir hata bulunmadığına; kazanın karayolunda meydana geldiği gözetildiğinde, kaza tarihinde yürürlükte bulunan Trafik Sigortası Genel Şartlarının teminat dışı hallerin düzenlendiği A.3. Maddesinin h bendinde açıklanan teminat dışı kalma halinin olayda nasıl ve ne şekilde gerçekleştiğinin davalı tarafından açıklanmadığı, bu konuda dosyada hiç bir bilgi ve belge bulunmadığı, dolayısı ile iddianın soyut kaldığı anlaşıldığına göre, davalı vekilinin tüm istinaf itirazlarının reddi gerektiği sonucuna varılmaklı aşağıdaki biçimde hüküm tesis edilmiştir.
HÜKÜM: Gerekçe uyarınca;
1-Usul ve esas yönünden hukuka uygun olan ve başlıkta yazılı bulunan mahkeme kararına yönelik olarak davalı …Ş. vekili tarafından yapılan istinaf başvurusunun HMK.m.353/1-b/1 hükmü uyarınca ESASTAN REDDİNE,
2-İstinaf yasa yoluna başvuran davalıdan alınması gereken 5.272,49 -TL nispi istinaf karar ve ilam harcından, davalı tarafından peşin olarak yatırıldığı anlaşılan 1.318,13-TL’nin düşümü ile kalan 3.954,36-TL harcın davalı …den alınarak Hazine’ye gelir kaydedilmesine,
3-Dosya üzerinden inceleme yapılması nedeniyle, avukatlık ücreti takdirine YER OLMADIĞINA,
4-İstinaf yasa yoluna başvuran davalı tarafından istinaf aşamasında yapılan giderlerin üzerinde bırakılmasına,
HMK. m. 353/1-b/1 hükmü uyarınca, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda ve 7035 sayılı Kanunun 31 maddesi ile değişik HMK. m. 361/1 maddesi gereğince, kararın tebliğinden itibaren 2 hafta içinde Yargıtay nezdinde temyiz yasa yolu açık olmak üzere, oy birliğiyle karar verildi.22/11/2018.