Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/3760 E. 2023/2846 K. 08.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/3760
KARAR NO: 2023/2846
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL 15. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ:21/09/2023
NUMARASI: 2021/113 Esas, Derdest
DAVANIN KONUSU: Vefa Hakkı Sözleşmenin Geçersizliğinin ve Gerçek Borç Miktarının Tespiti, Tapu İptali ve Tescil,
KARAR TARİHİ: 08/12/2023
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353. maddesi uyarınca dava dosyası incelendi;
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
İ D D İ A: Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkili … İstanbul İli Kadıköy İlçesi … mah. … pafta ve … parselde kayıtlı … arsa paylı … no.lu bağımsız bölümün maliki olduğu, Müvekkil taşınmazını …No.lu davacının kullandığı kredinin teminatı olarak ipotek verdiği ve 2 no.lu davacıda kredinin müteselsil kefili olduğu, Müvekkil şirketin kullandığı kredinin ticari kredi olduğu ve tesis edilen ipoteğin limit ipoteği olduğu, Müvekkil kredi borcunu ödemekte darboğaza girdiğinde 2018 yılında taşınmazın satışının gündeme geldiği, Müvekkil ipotekli taşınmazın mülkiyetini 27.03.2019 tarihli vefa hakkı sözleşmesi gereğince baskı altında davalı bankaya devretmek zorunda kaldığı, Vefa hakkı sözleşmesinin TBK’nun 20-25 m. ile TMK’nun 2 m. uyarınca hukuka aykırı olduğu, Vefa hakkı sözleşmesi TBK’nun 237 ve 239 m. uyarınca resmi kanaldan düzenlenmediği için hukuka aykırı olduğu Tapuya işlenmiş bir geri alım hakkı şerhinin bulunmadığı, Kredi borcunun gerçeği yansıtmadığı, uygulanan faizin fahiş olduğu, Müvekkilin 1.400.000,00 TL kredi borcu için rayiç değeri 3.750.000,00 TL olan taşınmaza el konulduğu, TMK’nun 873/1 949, ve 954/2 m. aykırı bir şekilde …yasağı kuralının ihlal edildiği, Davalı bankanın yaptığı tescil işleminin yolsuz olduğu, Davalının sebepsiz zenginleşme peşinde olduğu, Kanuna karşı hile yapıldığını belirterek ;Tapu kaydına dava sonuçlanıncaya kadar “davalıdır” şerhi düzülmesi için müzekkere yazılması, Borç miktarının tespiti, bu tutarın davalıya ödenmesi şartı ile yolsuz tescilin terkinine ve tapu kaydının iptali ile taşınmazın 2 no.lu davacı adına tesciline, Vefa hakkı sözleşmesinin geçersizliğine, Taşınmaz el değiştirmiş ise serbest piyasa değerinden gerçek borç miktarı düşülerek, arta kalan miktarın 2. No.lu müvekkile ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
SAVUNMA: Davalı banka vekili cevap dilekçesinde özetle; davacının haksız ve hukuki dayanaktan yoksun olarak açmış olduğu davanın reddine, karar verilmesini talep etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ ARA KARARININ ÖZETİ: Davacılar vekili 20/09/2023 havale tarihli dilekçesi ile ihtarnameler ve özellikle 6306 sayılı yasanın ortaya koymuş olduğu zorunluluklar, bu zorunluluklar karşısında şeklen malik görünen davalının direngen ve basiretsiz tutumu ve bu tutumdan kaynaklı olası zararlı sonuçlar gözönünde bulundurularak, deprem sebebiyle yıkılan bina ile ilgili olarak, yüklenici ile KKİS imzalama konusu ile, kirada oturan müvekkillerimin ihtiyacı olan kira yardımını alabilme yetkisinin müvekkiline verilmesini, talep etmiştir. Mahkemece 21/09/2023 tarihli celse ara kararı ile davacı vekilinin 20/09/2023 tarihinde mahkememiz dosyasına sunduğu dilekçesi ve 04/07/2023 tarihli dilekçesi ile talep ettiği ihtiyati tedbir taleplerinin dava dosyasında konu edilen taşınmazın mülkiyeti halen davalı banka üzerinde bulunduğundan davacı tarafça istenen tedbir mülkiyet hakkına müdahale mahiyetinde olacağından bu aşamada reddine karar verilmiş ve gerekçeli ara kararı yazılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacılar vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; 6306 sayılı yasanın gereği olması, bu gereklere uyulmamasının olumsuz sonuçlarına (taşınmaz payının cebren satışı ve yüklenicinin ticari gelir kaybından kaynaklı tazminata) davayı kaybedecek tarafın değil, bizatihi davayı kazanacak tarafın muhatap olacağı gerçeği karşısında, haklı talebinin reddinin, davalı adına oluşan yolsuz tapu kaydına dayalı olarak reddi kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER : Tapu kayıtları, resmi senetler, ihtarnameler, adi yazılı vefa hakkı sözleşmesi, tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, vefa hakkı sözleşmenin geçersizliğinin ve gerçek borç miktarının tespiti, tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir. Davacılar vekili İDM’nin 21/09/2023 tarihli tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararını istinaf etmiştir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyadi tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı, davanın esası yönünden kendisinin haklılığını yaklaşık olarak ispat etmek zorunda olduğu öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır.Dava konusu somut olayda davacıların isteminin dayanağı taraflar arasında akdedildiği iddia olunan adi yazılı vefa hakkı sözleşmesi olup tapu talebi ve tescil istemine konu bağımsız bölüm davacı … adına kayıtlı iken 08/05/2019 tarihinde satış edinme sebebine istinaden davalı banka adına tapuya tescil edildiği, davalı bankanın tapu maliki ve mülkiyet hakkı sahibi olduğu sabittir. Doğaldır ki davacıların iddiasında haklı olup olmadığı yargılama sonunda tüm deliller toplandıktan, incelendikten ve değerlendirildikten sonra ortaya çıkacaktır. İddia, savunma, davanın niteliği, tapu kaydı, resmi senetler, adi yazılı vefa sözleşmesi ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde somut olayda HMK’nun 389. maddesi gereğince ihtiyati tedbirin şartları oluşmadığından ve yaklaşık ispat sağlanmadığından davalının tapu maliki ve mülkiyet hakkı sahibi olduğu da dikkate alındığında yerel mahkemece davacıların tedbir talebinin reddine ilişkin 21/09/2023 tarihli ara kararı ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup doğru görülmüştür. Davacılar vekilinin istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinde görülmediğinden reddi gerekir. Açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince esastan reddine kesin olarak karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM :Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-İstanbul 15. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 21/09/2023 tarih ve 2021/113 esas sayılı ara kararı usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından davacılar vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken 269,85 TL istinaf maktu ret karar ve ilam harcı davacılardan peşin alındığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davacılar tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.08/12/2023