Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/3661 E. 2023/2995 K. 28.12.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/3661
KARAR NO: 2023/2995
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 12/10/2023
NUMARASI: 2023/947 Esas, 2023/912 Karar
DAVANIN KONUSU: Sıra Cetveline İtiraz (İflas Tasfiyesinde Düzenlenen Sıra Cetveline Yönelik Kayıt Kabul Ve Terkin Talebi (İİK 235))
KARAR TARİHİ: 28/12/2023
K A R A R
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde; Davalı … İnşaat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’den bedeli tamamen ödenerek müvekkili tarafından satın alınan İstanbul İli Esenyurt İlçesi, … Mah. (Satım tarihinde … Köyü) … Ada, … Parselde yer alan .. blok … Giriş …. Kat … no.lu bağımsız bölümün tapu kaydının iptali ile taşınmazın tapu kaydında diğer davalılar … Bank A.Ş. lehine tesis edilmiş ipotek, ve varsa diğer bütün ipotek, leasing ve haciz olmak üzere bütün kısıtlamaların fekedilerek davacı müvekkili adına tescili ve teslimine karar verilmesini, bu talebimizin mümkün olmaması halinde ise ödenen bedellerin denkleştirici adalet ilkesi gereğince faiziyle birlikte değerlenerek müvekkiline iadesine karar verilmesi, tapu kaydında mevcut tüm ipoteklerin ve varsa diğer takyidatlar ile haciz kayıtlarının paraya çevrilmesine yönelik yapılacak her türlü yasal takiplerin, icra işlemlerinin ve cebri satışların dava sonuçlanıncaya ve karar kesinleşinceye kadar durdurulması mahiyetinde HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesini, öncelikle ve ivedilikle, Dava konusu gayrimenkulün 3. Kişilere satış ve devrinin engellenmesi açısından HMK 389. Maddesi ve devamı maddeleri uyarınca tapu kaydına teminatsız ihtiyati tedbir konulmasına, yine müvekkilinin telafisi mümkün olmayan zararlarının önlenmesi açısından davalılar … Bank A.Ş. tarafından konulan ve tapu kaydında mevcut tüm ipoteklerin, şerhlerin ve varsa diğer takyidatlar ile haciz kayıtlarının paraya çevrilmesine yönelik yapılacak her türlü yasal takibin dava sonuçlanıncaya ve karar kesinleşinceye kadar durdurulması mahiyetinde HMK 389 ve devamı maddeleri uyarınca teminatsız olarak ihtiyati tedbir kararı verilmesine, haklı hukuki nedenlere dayanan davanın kabulü ile, İstanbul İli Esenyurt İlçesi, … Mah. (Sözleşme tarihinde … Köyü) … Ada, … Parselde yer alan … blok …. Giriş …. Kat … no.lu nolu taşınmazın tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tüm takyidatlardan ari olarak tapuda kayıt ve tesciline, tapu senedinin müvekkile teslimine, tapu kaydında mevcut tüm ipoteklerin ve başkaca diğer hacizlerin ve kısıtlamaların terkin edilerek (fekkine) tüm ipoteklerin kaydının terkin edildiğinin ilgili tapu müdürlüğü’ne bildirilmesine, taleplerinin yerinde görülmemesi halinde ise müvekkili ile davalı … arasında akdedilen satım sözleşmesinin feshedilmesine, müvekkilinin ödediği tüm bedellerin denkleştirici adalet ilkesi gereğince faiziyle birlikte değerlemesi yapılarak müvekkiline iadesine karar verilmesini, her halükarda yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davalılar tarafından ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece “…Somut olayda; davacının öncelikli talebi taşınmazın tapuya kaydına ve tesciline yöneliktir. Öncelikli talep alacağın masaya kaydedilmesine yönelik olmayıp, müflis şirketin aktifinde yer alan bir hakkın masadan çıkartılarak, adına teslimi istemine ilişkindir. Davacının talebi, taşınmazın tapuya kayıt ve tescili olup, davanın kayıt kabul davası olarak kabulü mümkün değildir. Kayıt kabul niteliğinde olmayan aynen teslim talepleri yönünden İİK’da özel düzenleme yer almadığından, taraflar arasındaki işin niteliğine göre görevli mahkemenin belirlenmesi zorunludur. Davacının yükleniciden konut olarak belirlenen taşınmazı satın aldığı, dava tarihinde yürürlükte bulunan 6502 sayılı kanun kapsamında tüketici konumunda olduğu anlaşıldığına göre uyuşmazlığın Tüketici Mahkemelerinde görülüp sonuçlandırılması gerekir.(İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 18. Hukuk Dairesinin 20.10.2022 Tarih ve 2022/2719 E. – 2022/2557 K. Sayılı ilamı ve İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 37. Hukuk Dairesinin 12.02.2021 Tarih ve 2020/1983 E. – 2021/306 K. Sayılı ilamı.) HMK’ nın 114/1-c maddesi uyarınca görev dava şartıdır ve aynı kanunun 115.maddesine göre mahkemeler dava şartlarının mevcut olup olmadığını, davanın her aşamasında kendiliğinden araştırır. Bu durumda davaya bakmaya Tüketici Mahkemesinin görevli olması nedeniyle mahkememizin görevsizliğine… ” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı … BANK A.Ş. Vekili istinaf dilekçesi ile; davacının davasını önce tüketici mahkemesinde açtığını, davacının dava konusu taşınmazı tüketici vasfıyla almadığı açık olup bu hususta söz konusu taşınmazın kiralama amacı ile alındığı, kabule göre izahtan vareste olduğunu, bu sebeple davanın tüketici işlemi olarak kabul edilmesinin mümkün olmayıp, davanın asliye ticaret mahkemelerinin görev alanına girdiğini, müvekkili banka ile davacı arasında herhangi bir tüketici ilişkisi veya tüketici işlemi ise bulunmadığını, esasen davacı ile müvekkili banka arasında hiçbir hukuki ilişki bulunmadığını, ilk derece mahkemesince verilen karar usul ve yasaya aykırı olduğunu, ilk derece mahkemesinin de gerekçeli kararında belirtmiş olduğu gerekçelerle örtüşmediğini belirterek mahkeme kararının kaldırılmasını talep etmiştir.
DELİLLER: Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava; satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan takyidatlardan ari tapu iptali ve tescil,terditli bedeli iadesi talebine ilişkindir. 28.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren 6502 Sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun her türlü tüketici işlemi ile tüketiciye yönelik uygulamaları kapsamaktadır. Konut satış sözleşmeleriyle devre tatil ve uzun süreli tatil hizmeti sözleşmeleri de kanun kapsamına alınmıştır. Söz konusu taşınmazın da konut satış sözleşmesiyle satın alındığı belirtilerek bu dava açılmıştır. Anılan kanunun 3. maddesinin (k) bendindeki tanıma göre tüketici; ticari veya mesleki olmayan amaçlarla hareket eden gerçek veya tüzel kişiyi, (1) bendindeki tanıma göre de tüketici işlemi; mal veya hizmet piyasalarında kamu tüzel kişileri de dâhil olmak üzere ticari veya mesleki amaçlarla hareket eden veya onun adına ya da hesabına hareket eden gerçek veya tüzel kişiler ile tüketiciler arasında kurulan, eser, taşıma, simsarlık, sigorta, vekâlet, bankacılık ve benzeri sözleşmeler de dâhil olmak üzere her türlü sözleşme ve hukuki işlemi ifade eder. 6502 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanunun 73. maddesinin (1) bendi gereğince de bu kanun uygulaması ile ilgili çıkacak her türlü ihtilaflara tüketici mahkemelerinde bakılması gerekir.Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görevle ilgili hususlarda kazanılmış hak da söz konusu olmaz. Konut alım-satımına dair uyuşmazlıkların 6502 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilebilmesi için tüketicinin malı satın alma amacı çok büyük önem taşımaktadır. Yasa, nihai tüketici tarafından kullanım amacı ile alınan konut ve tatil amaçlı taşınmazlar yönünden geçerlidir. Bir mal veya hizmetin, kişisel ihtiyaçları dışında, belirli bir meslek icrası, belirli bir üretimde kullanma, yatırım amaçlı alım, yeniden satış, kiraya verme, ticari olarak kullanma vs. gibi mesleki veya ticari amaçlarla satın alanların tüketici kabul edilmeyecekleri kuşkusuzdur. Somut olayda, davacınıın 19/01/2023 tarihinde açılan davada 19/02/2019 tarihli satış vaadi sözleşmesine dayalı alacak talebinde bulunduğu, …AŞ.’nin 30/03/2021 günü saat:14:24 itibariyle iflasına karar verildiği sabittir. Ticaret Mahkemesinin iflasa karar vermesi anında borçlu hakkında iflas açılmış olur. Bundan sonra müflisin masaya giren mal ve hakları üzerindeki tasarruf yetkisi kısıntıya uğrar ve masaya geçer. Müflis masaya giren bir mal ve hak üzerinde tasarrufta bulunmuşsa bu işlem geçersizdir. İflas kararından önce müflisin temlik sözleşmelerinden doğan borçları taşınmazın tapu kaydı henüz müflis üzerinde bulunduğundan masaya geçmekle iflas nedeniyle asıl akit (satım akti) yapılamamaktadır. Kural olarak sözleşmeler taraflardan birinin iflas etmesiyle son bulmazlar. Bu halde iflas etmemiş olan taraf sözleşmenin ifasını isteyebilir. Ancak sözleşmenin ifasını talep hakkı bir iflas alacağıdır. Davaya konu temlik iki tarafa borç yükleyen sözleşmelerdendir. Bu bakımdan sözleşmenin alacaklısı olan taraf iflastan önce yapılan sözleşmedeki bütün borçlarını müflise karşı yerine getirmiş ise alacağı para borcundan başka bir şey olduğundan alacağını para alacağına çevirerek masaya yazdırabilir. (İ.İ.K. m. 198) Somut olayda davacının talebi tapu iptali ve tescile yönelik olup, talep alacağın masaya kaydedilmesine yönelik olmayıp, müflis şirketin aktifinde yer alan bir hakkın masadan çıkartılarak, tapuda adına tescili istemine ilişkindir. Davacının talebi taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile satın aldığını iddia ettiği bağımsız bölümün davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tesciline ilişkin olduğundan davanın kayıt kabul davası olarak kabulü mümkün değildir. Kayıt kabul niteliğinde olmayan tapu iptali ve tescil talepleri yönünden İİK’da özel düzenleme yer almadığından taraflar arasındaki işin niteliğine göre görevli mahkemenin belirlenmesi zorunludur. Ancak taşınmaz konut niteliğinde ve davacı tarafından kişisel ihtiyaçları için alındığı tespit edilmesi durumunda davacı tüketici konumunda olup dava Tüketici Mahkemesinde görülecektir. Yukarıda açıklanan nedenlerle Tüketici mahkemesince davalı şirketin dava tarihinden önce iflasına karar verildiği ve iflas masası oluşturulduğu gerekçesiyle davanın “kayıt kabul davası” olarak kabulü ile görevsizlik kararı verilmesi bu aşamada hatalı olmuştur.Davacının konutu hangi maksatla aldığının açıkça ortaya konulması sağlanmalıdır Tüketici Mahkemesince duruşma da alınan beyanında dava konusu yeri kiraya verdiği beyan etmesi konutu alış amacını yeterince ortaya koymamaktadır.Bu nedenle Ticaret Mahkemesince davacının konutu alış amacı sorularak ve bu konuda araştırma yapılarak sonucuna göre tüketici ya da genel mahkemelerin görevli olup olmadığının tespiti gerekir. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/3. maddesi gereğince kabulüne, kararın kaldırılmasına, dairemiz kararı gereğince davanın yeniden görülmesi için dosyanın kararı veren mahkemeye gönderilmesine karar verilmesi gerektiği kanısına varılarak aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere; 1-Davalı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-a/3. maddesi gereğince KABULÜNE, 2-Bakırköy 1. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 12/10/2023 tarih 2023/947 Esas, 2023/912 Karar sayılı kararının KALDIRILMASINA, 3-Dosyanın dairemiz kararına uygun şekilde işlem yapılmak ve yeniden karar verilmek üzere mahalli mahkemesine GÖNDERİLMESİNE,4-Davalı tarafından yatırılan istinaf karar harcının istem halinde davalıya iadesine,5-Davalı tarafından yapılan istinaf masraflarının ilk derece mahkemesi tarafından verilecek kararda değerlendirilmesine ve hükme bağlanmasına, 6-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunun 353/1 bendi gereğince kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 28/12/2023