Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/2258 E. 2023/1897 K. 13.07.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/2258
KARAR NO: 2023/1897
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 24/04/2023
NUMARASI: 2023/278 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 13/07/2023
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ:
Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkil şirket ile davalı … Yapı arasında davalının reklamlarının müvekkil şirkete ait … Gazetesi’nde yayınlanması için 06/09/2016 ve 27/04/2018 imza 31/05/2016 yürürlük tarihli tarihli barter sözleşmeleri imzalandığını, 06/09/2016 tarihli sözleşmeye göre 01/06/2015- 06/09/2016 tarihleri arasında davalının reklamları müvekkil şirkete ait … ve … Gazetesi’nde yayınlanacak buna karşılık davalı ise 1.600.000,00 TL değerinde sözleşmede bilgileri yer alan 2 adet gayrimenkulü her türlü takyidattan ve ayıptan ari olarak müvekkil şirkete sözleşmenin III. 1-n maddesinde belirtilen tarihlerde devredeceğini, yine 27/04/2018 tarihli imzalanan ve 31/05/2016 yürürlük tarihli sözleşmeye göre 31/05/2016-30/06/2018 tarihleri arasında davalının reklamları müvekkil şirkete ait … ve … Gazeteleri’nde yayınlanacak buna karşılık davalı ise toplamda 6.524.800,00 TL değerinde sözleşmede bilgileri yer alan 8 adet gayrimenkulü her türlü takyidattan ve ayıptan ari olarak müvekkil şirkete devredeceğini, davalı adına kayıtlı İstanbul İli, Bağcılar İlçesi … Ada … Parsel … Blok … Nolu bağımsız bölüm üzerine dava sonuna kadar ihtiyati tedbir şerhi işlenmesini, davanın kabulü ile İstanbul İli, Bağcılar İlçesi, … Ada .. Parsel … Blok … Nolu bağımsız bölümün her türlü takyidat ve şerhten ari olarak müvekkil şirket adına tesciline karar verilmesini, taşınmazın Müvekkil Şirket adına tescilinin mümkün olmaması halinde, Belirsiz alacak davası olarak 6100 sayılı HMK. 107.maddesine göre açılmış olan işbu davada şimdilik 1.000,00 TL (fazlaya ilişkin haklarımız saklıdır) olmak üzere; taşınmazın güncel rayiç değerinin tazminat olarak müvekkile ödenmesini, taleplerimizin kabul edilmemesi halinde, taşınmazın devredilmesi gereken 30.04.2018 tarihi dikkate alınarak denkleştirici adalet ilkesi gereği sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre, hesaplanacak tazminatın müvekkile ödenmesini, vekâlet ücreti ile yargılama giderlerinin davalıya tahmiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Yerel Mahkemece 24/03/2023 tarihli ara karar ile … Dava değerinin sembolik olarak gösterilmiş olması, dava konusu taşınmaz sayısı dikkate alınarak yapılacak keşif ve alınacak bilirkişi raporu sonrasında arttırılıp eksiltilmek kaydıyla İstanbul ili, Bağcılar ilçesi, … Ada, … Parsel, … blok, … Nolu bağımsız bölümün ÜÇÜNCÜ KİŞİLERE DEVRİNİN ÖNLENMESİ İÇİN TAPU KAYDINA ŞİMDİLİK 50.000TL TEMİNAT KARŞILIĞINDA TEDBİR KONULMASINA” şeklinde karar verilmiştir. Davalı ihtiyati tedbir kararına itirazla ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiş, itirazın duruşmalı yapılan incelemesi sonucunda 24/04/2023 tarihli celse ara kararı ile ihtiyati tedbir kararına yönelik itirazın REDDİNE karar verilmiş ve aynı tarihli gerekçeli ara kararı yazılmıştır.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili istinaf dilekçesinde özetle; somut olayda ihtiyati tedbire ilişkin yasal şartların oluşmaması nedeniyle, usule ve yasaya aykırı tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, İhtiyati tedbir kararı özel ve istisnai bir hukuki kurum olmakla ancak ve ancak belli şartların sağlanması ve her halde ihtiyati tedbir talep eden tarafın haklılığının yaklaşık olarak ispat edilmesi halinde tesis edilebileceğini, ancak yaklaşık ispatla yetinilmiş olması, ispatın aranmayacağı ya da ispat kurallarının tamamen dışına çıkılacağı anlamına gelmeyeceğini, bir taraf iddiasını mahkeme önüne ne kadar inandırıcı şekilde getirirse getirsin, bu sadece bir iddiadan ibaret olduğunu, iddia edilen vakıanın sabit yani doğru kabul edilebilmesi için, ispat yükü üzerine düşen tarafın, bunu kanundaki delil sistemi içinde yine kanunun aradığı ispat ölçüsü çerçevesinde ispat etmesi gerektiğini, davacı tarafın sözü edilen tutarda reklam ve ilanı yayınlamadığını ve sözü edilen tutarı müvekkil şirkete nakden ödememiş olduğundan, müvekkil şirket defter ve kayıtlarında borçlu göründüğünü, davacı taraf üzerine düşen yükümlülükleri yerine getirmemiş olduğundan mezkur sözleşme bağlamında müvekkil şirketin tapu devir yükümlülüğü de söz konusu olmadığını, tedbir kararının yasal şartlarının somut olayda gerçekleştiğini kabul anlamına gelmemekle birlikte, 24.03.2023 tarihli tensip tutanağında dava konusu taşınmazın tapu kaydına 50.000,00.TL teminat karşılığında tedbir konulmasına karar verildiğini, davacı tarafından dava dosyasına yasal süresi içerisinde sayın mahkemece belirlenen teminat tutarının depo edilmemesi nedeniyle tedbir kararının kendiliğinden kalkmış sayılmasına karar verilmesi gerekir iken, tedbir kararına itirazın reddine yönelik verilen karar haksız ve hukuka aykırı olduğunu, açıklanan nedenlerle 24.04.2023 tarihli “ihtiyati tedbire itirazın reddine” ilişkin ara kararın istinaf incelemesi neticesinde kaldırılmasına, yeniden yapılacak yargılama neticesinde usule, yasaya ve hakkaniyete aykırı ihtiyati tedbir kararının kaldırılmasına, tedbir kararının yasal şartlarının somut olayda gerçekleştiğini kabul anlamına gelmemekle birlikte, davacı tarafın bir haftalık yasal süre içerisinde teminat tutarını dosyaya depo etmemiş ve ihtiyati tedbir kararının uygulanmasını talep etmemiş olması nedeniyle tedbir kararının kendiliğinden kalkmış sayılmasına, yargılama harç ve giderleri ile vekalet ücretinin davacı tarafa yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Tüm dosya kapsamı .
DOSYADA YER ALAN DELİLLER VE DEĞERLENDİRME: Dava, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyadi tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. 6100 sayılı HMK’nun 389. maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ” Mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır. İhtiyati tedbirin uygulanması sonucu, karşı tarafın zarar görme tehlikesi bulunduğundan HMK’nın 392. maddesinde tedbire karar verilirken talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. İhtiyati tedbir kararı verilirken tedbir isteyen haksız çıktığı takdirde, ihtiyati tedbirden dolayı karşı tarafın uğrayacağı zarar için bir teminat alınmasına da karar verilir. (HMK m.391/2-ç, 392) Talep, resmi bir belgeye, başkaca bir kesin delile dayanıyor ya da durum ve koşullar gerektiriyorsa mahkeme gerekçesini açıkça belirterek teminat alınmamasına da karar verebilir. İhtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerekir. HMK 392. Madde uyarınca ihtiyati tedbir isteyen haksız çıktığı takdirde karşı tarafın ve üçüncü kişilerin uğrayacakları olası zararları karşılayacak bir teminat göstermek zorundadır. İhtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerekir. İlk derece mahkemesi tarafından bu hükümler çerçevesinde 24/03/2023 tarihli ara karar ile ihtiyati tedbirin değerlendirildiği ve teminat takdir edildiği ve davacının bu tarihten sonra teminatı yatırmadığı anlaşılmaktadır. HMK 393. maddeye göre ihtiyati tedbirin uygulanması için 1 haftalık süre öngörülmüştür. Davacı tarafça dosyada ve uyap sisteminde yapılan incelemede mahkemece öngörülen teminatın yatırılmadığı tespit edilmiştir. HMK 393 maddesinin 1.fıkrasında ihtiyati tedbir kararının uygulanması, verildiği tarihten itibaren 1 hafta içinde talep edilmek zorundadır. Aksi halde kanuni süre içinde dava açılmış olsa dahi, tedbir kararı kendiliğinden kalkar. Bu hükme göre ihtiyati tedbir kararı alan taraf kararın verildiği tarihten itibaren bir hafta içerisinde bu kararın uygulanmasını talep etmek zorundadır. Aksi halde kanuni süre olan ( M.397,1) iki hafta içinde esas hakkında dava açılmış olsa dahi ihtiyati tedbir kararı kendiliğinden kalkar. Bu yasal düzenlemeler gözetildiğinde, davacı vekilinin 1 haftalık süre içerisinde ihtiyati tedbir kararının infazını istemediği ve teminatı yatırmadığı, dosya kapsamı ve tapu kaydından ihtiyati tedbir tesis işleminin de yapılmadığı anlaşılmıştır. Somut olayda;24/03/2023 tarihli ihtiyati tedbir talebinin kabulüne ilişkin tensip tutunağındaki ara kararın davacı vekiline 27/03/2023 tarinde tebliğ edildiği, ancak HMK 393 maddesinin 1.fıkrası gereğince ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının tebliğ tarihinden itibaren 1 hafta içinde davacı vekili tarafından talep edilmediği, teminatın yatırılmadığı, bu nedenle usulüne göre tapu kaydına tesis edilen ihtiyati tedbir şerhi olmadığı anlaşılmıştır. Yukarıda açıklanan yasal düzenlemeler gözetildiğinde, davacı vekilinin 1 haftalık süre içerisinde ihtiyati tedbir kararının infazını istemediği ve teminatı yatırmadığından, infaz isteminden vazgeçtiği dikkate alındığından ihtiyati tedbir kararının kendiliğinden kalktığı anlaşılmaktadır. Bir karara karşı istinaf başvurusu yapılabilmesi için hukuki yararın bulunması ve bunun dava sonuna kadar devam etmesi gerekir. Somut olayda tedbir kendiliğinden kalkmış olmakla davalının tedbire ilişkin karara karşı istinaf başvurusunda bulunmakta hukuki yararı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine kesin olarak karar vermek gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1- Davalı vekilinin istinaf başvurusunun USULDEN REDDİNE,2-Davalı tarafından yatırılan istinaf harçlarının talep halinde iadesine,3-Davalı tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin yapan üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davalı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına,Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.13/07/2023