Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/1940 E. 2023/1631 K. 14.06.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1940
KARAR NO: 2023/1631
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: BAKIRKÖY 7. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 02/05/2023
NUMARASI: 2023/383 Esas (Derdest)
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil
(Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 14/06/2023
KARAR
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı … A.Ş ile … Ticaret Limited Şirketi arasında 26/11/2018 tarihinde İş Modern Ambarlı Projesi kapsamında yer alan ve İstanbul ili Beylikdüzü ilçesi … Mahallesinde kain, tapuda … ada … parselde kayıtlı, … kat … nolu bağımsız bölümün (işyeri) KDV hariç vadeli olarak 2.645.190 TL bedel ile satışı konusunda anlaşmaya varılarak eser sözleşmesine bağımlı Beşiktaş … Noterliğinin 26/11/2018 tarih ve … yevmiye nolu Düzenleme Şeklinde Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi düzenlendiğini, sözleşmeye konu bağımsız bölümün fiili teslim tarihinin 30/06/2022 olarak belirlendiğini, mezkur sözleşmede yer alan ödeme taahhütnamesinde 30/12/2018 vadesi ile 30/11/2022 vadesi arasında her ay aynı güne denk gelecek şekilde kararlaştırılmış ve alıcı … tarafından muhatap lehine toplam 48 adet bono tanzim edilerek yine muhataba teslim edildiğini, iş bu ödeme ve senetlerin satış esnasında teslimi ile birlikte müvekkilinin taşınmazı hukuken teslim almadığı halde sözleşmeden kaynaklı ödeme yükümlülüğünü hukuken yerine getirdiğini, muhatap tarafından uhdesinde bulunan senetler ödenmek üzere banka veya kredi kuruluşuna ibrazı yapılmadığını, bu bakımdan alıcı müvekkili nezdinde sözleşmede kesin vade kararlaştırılmadığından müvekkili nezdinde temerrüt şartları oluşmadığını ve müvekkilinin ödemeye esas tutarı nakden tutmak zorunda bırakıldığını, davalıya yapılan tapunun devrinin yapılması yönündeki ihtar sonrasında davalı tarafça olumsuz cevap verildiği gibi senetlerin teslimi konusunda tevdi mahaline belirlenmesine ilişkin başvuru yapılarak sözleşme ediminden kurtulma ve taşınmazı kaçırma gayreti içine girildiğini belirtilerek öncelikle dava konusu davalı adına kayıtlı gayrimenkul olan dava konusu … parselde kayıtlı … kat … nolu bağımsız bölümün taşınmaza ilişkin tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi işlenmesine, bu talep yerinde görülmez ise “Davalıdır” şerhinin işlenmesine, davalı adına kayıtlı tapu kaydının iptali ile müvekkili adına tesciline,talep yerinde görülmez ise fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla dava konusu gayrimenkulün rayiç bedelinin (müspet zararımızın) işleyecek reeskont faizi ile birlikte tahsiline (dava değerine esas olmak üzere HMK 107 gereği şimdilik 1.000,TL’nin) karar verilmesini talep ve dava etmiştir. Davalı cevap dilekçesinde özetle; davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İDM’ce 02/05/2023 tarihli ara kararı ile davacı vekilinin ihtiyati tedbir ve davalıdır şerhi konulması talebinin reddine karar verildiği, davacı vekilinin ara karara ilişkin istinaf talebinde bulunduğu görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 02/05/2023 TARİHLİ ARA KARARININ ÖZETİ: İDM’ce “…Dosya incelendiğinde davacının iddialarının yargılamayı gerektirdiği, taraflar arasındaki sözleşme ilişkisi ve ödendiği iddia edilen miktar dikkate alındığında yaklaşık ispat koşulları oluşmadığından davacının ihtiyati tedbir ve davalıdır şerhi konulması taleplerinin reddine…” gerekçesiyle karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davacı vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili ile davalı arasında noter düzenleme şeklinde geçerli bir satış vaadi sözleşmesinin mevcut olduğunu, ihtilafın söz konusu olmadığını, davalıya yapılan tapunun devrinin yapılması yönündeki ihtar sonrasında davalı tarafça olumsuz cevap verildiği gibi senetlerin teslimi konusunda tevdi mahaline belirlenmesine ilişkin başvuru yapılarak sözleşme ediminden kurtulma ve taşınmazı kaçırma gayreti içine girildiğini, bu nedenle ivedilikle tedbir isteminin mevcut olduğunu, geçerli bir sözleşmenin dosyaya sunulmuş olup kanunun lafzında aranan “yaklaşık ispat koşulu” gerçekleştiğini, mevcut haliyle dava konusu hakkında tedbir kararı verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hataya düşülerek tedbir isteminin yaklaşık ispat koşulu oluşmadığı yönündeki sığ ve matbu gerekçesi ile reddine karar verilmesinin hukuka ve mezkur kanun hükümlerine aykırılık teşkil ettiğini belirterek Bakırköy 7.Asliye Ticaret Mahkemesi 2023/383 esas sayılı dosyada 24/04/2023 tensip zaptının 7 nolu ara kararı olan tedbir isteminin reddine ilişkin kararın kaldırılarak öncelikle dava konusu davalı adına kayıtlı gayrimenkul olan dava konusu .. parselde kayıtlı, … kat … nolu bağımsız bölümün (işyeri) taşınmaza ilişkin tapu kaydına ihtiyati tedbir şerhi işlenmesine, bu talep yerinde görülmez ise “davalıdır” şerhinin işlenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER : Tüm dosya kapsamı.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil terditli olarak rayiç bedel istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyadi tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır.İhtiyati tedbirin uygulanması sonucu, karşı tarafın zarar görme tehlikesi bulunduğundan HMK’nın 392. maddesinde tedbire karar verilirken talepte bulunandan teminat alınması öngörülmüştür. İhtiyati tedbir kararı verilirken tedbir isteyen haksız çıktığı takdirde, ihtiyati tedbirden dolayı karşı tarafın uğrayacağı zarar için bir teminat alınmasına da karar verilir. (HMK m.391/2-ç, 392) Talep, resmi bir belgeye, başkaca bir kesin delile dayanıyor ya da durum ve koşullar gerektiriyorsa mahkeme gerekçesini açıkça belirterek teminat alınmamasına da karar verebilir.İhtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerekir. Somut olayda taraflar arasında işyeri nitelikli 132 numaralı bağımsız bölümlere ilişkin düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesi imzalandığı sabittir. Davanın niteliği, sunulan belge ve deliller ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde; doğaldır ki davacının iddiasında haklı olup olmadığı yargılama sonunda tüm deliller toplandıktan, incelendikten ve değerlendirildikten sonra ortaya çıkacaktır. Ancak dava ihtiyati tedbir talepli düzenleme şeklinde taşınmaz satış vaadi sözleşmesine dayalı öncelikli talebin tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup sözleşme ve davaya konu taşınmazın devredilmesi ve elden çıkarılması durumunda ileride telafisi güç ya da imkansız durum ve zararlar ortaya çıkabileceği, verilebilecek hükmün infaz kabiliyetinin de ortadan kalkabileceği ve davacının hak kaybına uğrayabileceği ihtimal dahilindedir. Tüm bu nedenlerle somut olayda HMK’nun 389.maddesi gereğince ihtiyati tedbirin şartları oluştuğundan, Borçlar Kanunu 97. maddesi gereğince dikkate alındığında edimin tamamlattırılma imkanı da bulunduğundan sunulan delillerle yaklaşık ispat koşulu sağlanmış olmakla davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ve gerekçe ile reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup doğru görülmemiştir. Davacı vekilinin istinaf başvuru sebep ve gerekçeleri yerinde görülmekle kabulü gerekir. Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulüne, İDM’nin 02/05/2023 tarihli ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin ara kararının kaldırılmasına, davacının ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile sözleşme ve davaya konu bağımsız bölümün davalı adına tapuda kayıtlı olmak kaydıyla dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere satış, devir ve temlikin önlenmesi amacıyla tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, davanın niteliği, talebin noterde resmi şekilde düzenlenmiş gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanması, durum ve koşullar dikkate alınarak taktiren teminat alınmamasına, ihtiyati tedbir kararına ilişkin işlemlerin ilk derece mahkemesince yerine getirilmesine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere: 1-Davacı vekilinin istinaf başvurusunun KABULÜNE, 2-Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2023/383 Esas sayılı 02/05/2023 tarihli itirazın reddine ilişkin ara kararının KALDIRILMASINA yerine; 3-Davacı vekilinin 02/05/2023 tarihli 2023/383Esas sayılı kararına itirazının kabulü ile ara kararının HMK’nun 353/1-b-2 maddesi gereğince ara kararın düzeltilmek suretiyle; “Davacı vekilinin ihtiyati tedbir talebinin KABULÜ ile İstanbul ili Beylikdüzü ilçesi … Mahallesinde kain, tapuda … ada … parselde kayıtlı, … kat … nolu bağımsız bölümün davalı adına tapuda kayıtlı olmak kaydıyla dava sonuçlanıncaya kadar 3.kişilere satış, devir ve temlikin önlenmesi amacıyla tapu kaydına ihtiyati tedbir konulmasına, davanın niteliği, talebin noterde resmi şekilde düzenlenmiş gayrimenkul satış vaadi sözleşmesine dayanması, durum ve koşullar dikkate alınarak taktiren teminat alınmamasına” şeklinde kararın eklenmesine, 3-Tedbire ilişkin işlemlerin ilk derece mahkemesince yapılmasına, 4-Davacı tarafından yatırılan istinaf maktu karar harcının talep halinde davacıya iadesine, 5-Davacı tarafından yapılan istinaf giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 6-İstinaf yargılaması sırasında duruşma açılmadığından istinaf kanun yoluna başvuran davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 14/06/2023