Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2023/1634 E. 2023/1402 K. 31.05.2023 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2023/1634
KARAR NO: 2023/1402
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ: İSTANBUL ANADOLU 11. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ARA KARAR TARİHİ: 15/03/2023-13/04/2023
DAVANIN KONUSU: Tapu İptali Ve Tescil (Satış Vaadi Sözleşmesinden Kaynaklanan)
KARAR TARİHİ: 31/05/2023
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili talep dilekçesinde özetle: Müvekkilinin …San. Tic. Ltd.Şti şirketinin İstanbul … Mh … Ada … Parselde “arsa payı karşılığı” inşaa ettiği konut projesindeki bağımsız bölüm hakları davacı müvekkili ile arasındaki taşeronluk ilişkisinden kaynaklı “temlik sözleşmesi” ile müvekkiline devrettiği ve müvekkili adına arsa sahipleri tarafından tapuda 16.12.2020 tarihinde tescil edildiğini, bu taşınmazlardan … blok …-…-…-…-…-…-…-…-…-…-…-…-…-… nolu bağımsız bölümleri davalı ile müvekkili arasınındaki ticari işlemlerden kaynaklı birbirine güvenen ilişkisine dayanarak davalının nakit sıkıntısı nedeniyle bankalara sunulacak teminat için (davacı ile davalının 03.03.2020 tarihinde müvekkilinin dava dışı … Gayrimenkulden temlik alacağı olan ve inşaatı yapım aşamasında olan) davalıya devrini kapsayan bir inanç sözleşmesi imzalandığını, bu sözleşmeye göre .. parselde … blok ..-…-…-…-…-…-…-…-…-…-…-…-…-… nolu bağımsız bölümlerin bila bedel olmak üzere davalı adına tescil edileceğinin ve tescilden sonra 18 ay içinde yine bila bedel müvekkiline iade edileceğinin kararlaştırıldığını, devirlerin amacının davalının kullanacağı kredilere teminat olduğunu, tapuların 28.12.2020 tarihinde davalıya devredildiğini ve davalının 4 bankadan kredi kullandığını, fakat süresi geçtiği halde tapuları iade etmediğini, müvekkilini arayan emlakçılardan davalı şirket sahibi …nın taşınmazları başka kişilere devredeceğini öğrendiğini belirterek dava konusu bağımız bölümlerin 3. kişilere devrinin önlenmesi için teminatsız olarak ihtiyati tedbir konulmasına ve tapu kayıtlarına davalıdır şerhinin işlenmesine, bağımsız bölümlerin ayrı ayrı tapu kaydının iptali ile tamamının davacı adına tesciline ve varsa takyidatlardan kaynaklı zararın HMK 107 gereğince bedeli tam ve kesin olarak belli olduğunda arttırılmak üzere şimdilik 1000 TL’nin dava tarihinden itibaren avans faiz ile davalıdan tahsiline, tapu tescilin mümkün olmaması durumunda inançlı işlem nedeniyle uğranılan zarar olarak bağımsız bölümlerin dava tarihindeki toplam rayiç değerinin HMK 107 gereğince bedeli tam ve kesin olarak belli olduğunda arttırılmak üzere şimdilik 100.000 TL’sinin dava tarihinden itibaren avans faiz ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili cevap dilekçesinde davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir. İDM’ce 26/01/2023 tarihli ara karar ile davacı vekilinin İhtiyati tedbir talebinin kabulü ile 280.000,00 TL teminatla dava konusu İstanbul … Mh … Ada … Parselde bulunan … blok …-…-…-…-…-…-…-…-…-…-…-…-…-… nolu bağımsız bölümlerin 3. kişilere devrinin önlenmesi için tapu kayıtlarının üzerine ihtiyati tedbir konulmasına karar verildiği, davalı vekilince tedbir ara kararına itiraz edildiği, itirazın 15/03/2023 tarihli duruşmada değerlendirilerek reddine karar verildiği, reddin gerekçesine yönelik 25/03/2023 tarihinde ara kararın yazıldığı, davalı vekilince bu ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu görülmüştür.Davacı vekili 13/04/2023 tarihli dilekçesi ile 24.01.2023 tarihinde verilmiş olan ihtiyati tedbir kararına ek olarak dava konusu gayrimenkullerin sadece rızai temlik değil cebri icra yolu ile de temliki kapsar şekilde genişletilmesi ve cebri icra yolu ile satışına engel şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiş, İDM’ce 14/04/2023 tarihli ara karar ile talebin reddine karar verilmiş, davacı vekilince su ara karara karşı istinaf kanun yoluna başvurulduğu görülmüştür.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 25/03/2023 TARİHLİ ARA KARARININ ÖZETİ: İDM’ce “…Mahkememizin 24.01.2023 tarihli ara kararı ile dosyadaki mevcut deliller çerçevesinde somut olayda taraflar arasında yapılan gayrimenkul iade-inanç sözleşmesi gereğince, davaya konu İstanbul … Mh … Ada … Parselde bulunan .. blok …-…-…-…-…-…-…-…-…-…-…-…-…-… nolu bağımsız bölümlerin … Tic ve San Ltd Şti’nin bankalardan kullanacağı kredilere teminat olmak üzere, geri verilmek şartıyla tapuda bila bedel üzerinden devir yapılacağına ilişkin düzenlendiği, bu kapsamda dosyada HMK 390/3. maddesinde belirtilen yaklaşık ispat şartlarının da mevcut olduğu anlaşıldığından %20 teminat mukabilinde ve taleple bağlı kalınarak ihtiyati tedbir talebinin kabulüne karar verildiği, kararın gayrimenkullerin sadece tarafları arasında hüküm ve sonuç doğuracak niteliğe sahip olması karşısında davalı şirketin konkordato talebinde bulunması ve bu talebe ilişkin mahkemesince yürütülecek prosedürün tedbir kararı verilmesine engel teşkil etmediği gibi, kararın konkordato prosedürüne de aykırılık oluşturmadığı, tedbir kararının dosya kapsamına uygun olduğu, öte yandan tedbir kararı verilmesine neden olan şartlarda bir değişiklikte meydana gelmediğinden, davalı vekilince yapılan itirazın reddine… ” gerekçesiyle karar verilmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİNİN 14/04/2023 TARİHLİ ARA KARARININ ÖZETİ: İDM’ce “…Tüm dosya kapsamına göre, mahkememizce verilen 26.01.2023 tarihli ara kararının, taşınmazların 3 kişilere devir ve temlikinin önlenmesine yönelik olduğu, davada taraf olmayan 3. kişilerin bu davadan bağımsız icra takip süreçlerine etki edecek şekilde tedbir kararı verilemeyeceği, davacı, her ne kadar taşınmazların takyidatlarından ari olarak tapu iptal ve tescil talebinde bulunmuşsa da, takyidat lehtarlarının davada taraf olmadıkları, taraf olmayan kişiler aleyhine tedbir kararı verilemeyeceği, davanın terditli olarak açıldığı, davacının haklı olması halinde dava dilekçesinde 2. Taleple dava konusu ettiği anlaşılmakla davacının sadece rızai temlikini değil, cebri icra yoluyla temlikinide veya satışını engel olacak şekilde genişletilmesi talebinin bu aşamada reddine… ” gerekçesiyle karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı vekili 15/032023 tarihli duruşma ara kararına (25/03/2023 tarihli ara karar) karşı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; müvekkili şirketin konkordato talebinde bulunduğunu, 26.02.2021 tarihli ara karar ile müvekkili şirketin malvarlığının korunması ve alacaklıların haklarının korunması amacıyla geçici mühlet kararı verildiğini, huzurdaki dava ile İstanbul ili, Tuzla ilçesi , .. Mah. … Ada, … parselde bulunan … blok …-..-..-…-…-…-…-…-..-…-…-..-…-… nolu taşınmazlar üzerine 26.01.2023 tarihli karar ihtiyati tedbir konulmasına kararı verilmişse de anılı taşınmazların müvekkili şirket adına kayıtlı olması sebebiyle ve müvekkili şirketin konkordato davasında şirket hakkında verilen ihtiyati tedbir kararlarının uygulanamayacağına ilişkin kararı nedeniyle yerel mahkemenin vermiş olduğu 26.01.2023 tarihli ihtiyati tedbir kararının kaldırılması için ilgili Tapu Müdürlüğüne müzekkere yazılması gerektiğini, İİK md 294/1’de mahkeme kararı ve takip ayrımı yapılmadığından mahkemenin vermiş olduğu ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının da mümkün olmadığını, mahkemece ihtiyati tedbir kararının uygulanmasının kanuna aykırı olduğu gibi müvekkili şirketten alacaklı olanların haklarına halel getirdiği için alacaklılar arasındaki eşitliğide bozan bir hareket olduğunu, davacının sunduğu inanç sözleşmesi başlıklı kısmın kağıda sonradan ekleme yapıldığını, zira müvekkilinin bu şekilde bir sözleşme imzalamadığını beyan ettiğini, iddia edilen inanç sözleşmesinin gerçek olmadığı gibi içeriğinin çelişkilerle dolu olduğunu, davaya konu taşınmazlar davacı tarafından müvekkiline satıldığını ve satış bedeli karşılığında davacıya çek teslimleri yapıldığını, Mahkemece takdir edilen teminat kararının gerçeklerle bağdaşmayan bir rakam üzerinden hesaplandığını, davaya konu 14 adet taşınmaz için 1.400.000 TL üzerinden teminat hesaplayıp yatırılmışsa da 14 taşınmazın toplam değerinin 1.400.000 TL gibi komik bir rakam olamayacağını, anılı taşınmazların yaklaşık rayiç değer toplamının 30.000.000-TL civarında olduğunu, Mahkemenin ihtiyati tedbiri en azından konkordato mahkemesindeki konkordato komiser heyetinin yaptırmış olduğu rayiç değer üzerinden teminata bağlaması gerektiğini, hukuka aykırı olarak verilen yerel mahkemece 15.03.2023 tarihli itirazın reddi kararının kaldırılarak, haksız ve hukuka aykırı verilen 26.01.2023 ihtiyati tedbirin kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir. Davacı vekili 14/042023 tarihli ara kararına karşı istinaf başvuru dilekçesinde özetle; İstanbul Anadolu Gayrimenkul Satış İcra Dairesi … TLMT. sayılı dosyasından dava konusu gayrimenkullerden 35 ve 4 nolu bağımsız bölümlerin cebri icra ile satışa çıkartıldığına ilişkin satış ilanın 07.04.2023 tarihinde müvekkiline UETS ile tebliğ edildiğini, mahkemece verilen tedbir kararının işbu cebri icra satışına engel olmadığı yönünde mahkemece verilen müzekkere cevabından anlaşıldığını, ancak davanın konusu sunulan deliller ihtiyati tedbire karar verilmesine yeterliyken cebri icra yoluyla satışına da yeterli nitelikte olup ve cebri icra yoluyla satıldığı takdirde davanın amacı ile hukuki yararı ortadan kalkacağını, davalı şirketin konkordato ilan etmiş olması ve mali durumunun kötü olması sebebiyle taşınmazların bedel olarak tazminata dönmesi durumunda müvekkilinin çok ciddi zarara uğrayacağını, taşınmazların dava dışı cebri icrada satılacak olmasının telafisi ağır ve imkansız sonuçlara sebebiyet vereceğini, ölçülülük ilkesi gereği satışın geçici durdurulması gerektiğini, alacaklı bankanın ipotekli alacaklarına bir zarar gelmeyip menfaatlerinin korunmaya devam ettiğini, mülkiyeti tartışmalı bir gayrimenkulün cebri icra ile satışının daha zor hukuki sorunlara yol açacağını, esas davada tapu tescil takyidatlardan ari olarak talep edilmediğini, bu sebeplerle takyidatlı olarak tapu tescil edilebileceğini, ayrıca alacaklı bankanın borçlu şirket olan davalının başkaca mallarında da teminatları bulunduğunu belirterek 14.04.2023 tarihli ek ihtiyati tedbirin reddi ara kararına karşı istinaf incelemesi ile kararın kaldırılarak 24.01.2023 tarihinde verilmiş olan ihtiyati tedbir kararına ek olarak dava konusu gayrimenkullerin sadece rızai temlik değil cebri icra yolu ile de temliki kapsar şekilde genişletilmesi ve cebri icra yolu ile satışına engel şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talep etmiştir.
DELİLLER: Tapu kaydı, Delil listeleri, sunulan ve toplanan deliller ile tüm dosya kapsamı,
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, inançlı işleme dayalı tapu iptal tescil, takyidatlardan kaynaklı alacak, terditli olarak raiç bedel istemine ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karşı yapılan itiraz üzerine verilecek kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir. Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hükümet gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır. İhtiyati tedbirin uygulanmasındaki en önemli kıstaslardan biri de tarafların hak ve yarar dengesinin korunmasıdır. Doğaldır ki davacının iddiasında haklı olup olmadığı yargılama sonunda tüm deliller toplandıktan, incelendikten ve değerlendirildikten sonra ortaya çıkacaktır. Davacı taraf dava dilekçesinde temlik sözleşmesi, çek suretleri, ticari defter kayıtları, telefon kayıtları, yemin deliline dayanmakla bu aşamada yaklaşık ispatın varlığı kabul edilmelidir. Ancak bu deliller toplanıp değerlendirilmekle yargılamada ki haklılık durumu ortaya çıkacaktır. Dava tapu iptali ve tescil istemli taşınmazın aynına ilişkin olup bu süreçte davaya konu taşınmazın devredilmesi ve elden çıkarılması durumunda ileride telafisi güç ya da imkansız durum ve zararlar ortaya çıkabileceği, verilebilecek hükmün infaz kabiliyetinin de ortadan kalkabileceği ve davacının hak kaybına uğrayabileceği ihtimal dahilindedir. Davalı taraf davalı şirketin konkordato talepli açılan davada lehlerine tedbir kararı verildiğini belirterek tedbirin kaldırılmasını talep etmiş ise de eldeki davanın niteliği ve mülkiyet uyuşmazlığına ilişkin olduğu dikkate alındığında bu istinaf sebebi yerinde görülmemiştir. HMK 389.maddesindeki yaklaşık ispat koşulunun gerçekleştiği, dava konusu talebin öncelikle taşınmazın aynına ilişkin olduğu, taşınmazın 3.kişilere devri halinde telafisi güç ve imkansız zarar oluşacağı dikkate alındığında ihtiyati tedbir kararının usul ve yasaya uygun olduğu anlaşılmıştır. Eldeki davanın taşınmazın aynına ilişkin bulunması nedeni ile dava değerinin de taşınmazların dava tarihindeki değeri olduğu ve bu değerin mahkemece yargılama aşamasında resen belirleneceği açıktır. Bu durumda şimdilik dava değerine göre teminat takdirinde bir yanılgı bulunmayıp teminatın durum ve koşullara göre her zaman değiştirilmesi hakimin takdirindedir. Bu nedenle ilk derece mahkemesinin 26.01.2023 tarihli ihtiyati tedbir uygulaması ve 15.03.2023 tarihli duruşma ve sonrasına yazılan gerekçeli 25.05.2023 tarihli tedbire itirazın reddine ilişkin ara kararda bir yanılgı görülmemiş olup davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine karar vermek gerekmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusunun incelenmesinde;İhtiyati tedbir kararının en önemli özelliklerinden biri de dava konusu ile ilgili tesisi gereken bir geçici koruma önlemi olmasıdır. Davacı tarafından davalı aleyhine açılan iş bu davada taşınmaz üzerindeki sınırlandırmaların kaldırılması isteminde bulunulmamıştır. Takyidat alacaklıları davada taraf da değildir. Bir davanın konusu ancak o davanın tarafları arasındaki uyuşmazlığın konusudur.Bu durumda davada taraf olmayan 3. kişilerin alacakları bu dava konusu sayılamayacak ve üçüncü kişiler aleyhine hak ve yarar dengesini bozacak nitelikte tedbir kararı verilemeyecektir. Cebri icra ile ilgili temel yasa niteliğindeki İcra İflas Kanununda menfi tespit davalarında bile icranın durdurulması özel ve ağır koşullara bağlamıştır. Hal böyle iken davacı ile aralarında hukuki ya da sözleşme ilişki bulunmayan ve davada taraf olmayan üçüncü kişi alacaklıların takip haklarının engellenmesinin hak ve yarar dengesini bozacağı ortadadır. Bu nedenle mahkemece davacının cebri icra yoluyla satışın önlenmesi yönündeki ihtiyati tedbir talebinin reddine ilişkin değerlendirmesinde ve gerekçesinde bir yanılgı bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle ilk derece mahkemesinin davacı vekilinin 24.01.2023 tarihinde verilmiş olan ihtiyati tedbir kararına ek olarak dava konusu gayrimenkullerin sadece rızai temlik değil cebri icra yolu ile de temliki kapsar şekilde genişletilmesi ve cebri icra yolu ile satışına engel şekilde ihtiyati tedbir kararı verilmesini talebinin reddine ilişkin 14.04.2023 tarihli ara karar ve davalı vekilinin 26.01.2023 tarihli tedbir ve 15.03.2023 tarihli duruşma ve sonrasına yazılan gerekçeli 25.05.2023 tarihli tedbire itirazın reddine ilişkin ara karar tüm dosya kapsamına göre usul ve yasaya uygun olduğu anlaşıldığından davacı ve davalı vekillerinin istinaf başvurusunun HMK’nun 353/1/b-1 maddesi gereğince esastan reddine kesin olarak karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM:Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere: 1-İstanbul Anadolu 11. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 15/03/2023-13/04/2023 tarih 2023/58 Esas sayılı ara kararları usul ve esas yönünden hukuka uygun olduğu anlaşıldığından taraf vekillerinin istinaf başvurularının 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ayrı ayrı ESASTAN REDDİNE,2-Harçlar Kanunu’na göre alınması gereken 179,90 TL istinaf maktu ret karar harcı taraflarça ayrı ayrı tarafından peşin yatırıldığından yeniden harç alınmasına yer olmadığına,3-Taraflar tarafından ayrı ayrı yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına,4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren taraflar yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 31/05/2023