Emsal Mahkeme Kararı İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 7. Hukuk Dairesi 2022/929 E. 2022/779 K. 30.03.2022 T.

Görüntülediğiniz mahkeme kararı henüz kesinleşmemiştir. Yararlı olması amacıyla eklenmiştir.

T.C.
İSTANBUL
BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ
7. HUKUK DAİRESİ
DOSYA NO: 2022/929
KARAR NO: 2022/779
T Ü R K M İ L L E T İ A D I N A
B Ö L G E A D L İ Y E M A H K E M E S İ K A R A R I
İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ : BAKIRKÖY 3. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ: 27/01/2022
NUMARASI: 2021/591 Esas
DAVANIN KONUSU: İpotek (İpoteğin Kaldırılması (Fekki))
KARAR TARİHİ: 30/03/2022
KARAR YAZIM TARİHİ: 31/03/2022
TARAFLARIN İDDİA VE SAVUNMALARININ ÖZETİ: Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davalı … A.Ş. ile …’un yaptığı sözleşmeye güvenerek, İstanbul ili Esenyurt İlçesi, … Mahallesi, … ada, … parsel, … Blok, ….Kat, … nolu bağımsız bölüm ile … D Blok …Kat,… nolu bağımsız bölümü satın aldığını, müvekkilinin taşınmazların mülkiyetini …’dan 27.12.2019 tarihinde devir ve teslim aldığını, taşınmazlar üzerinde 07.03.2014 tarihinde takyidat bulunmadığını, …’u takyidatlar nedeniyle müvekkiline yazılı güvence verdiğini, …’un davalı … A.Ş.ye borcunun bulunmadığını, davalı … A.Ş.nin edimini yerine getirmediğini, davalı finans kuruluşlarının taşınmazların satıldığını bilerek ipotek tesis ettiğini, davalı finans kuruluşların iyi niyetli olmadığını, basiretli bir iş adamı gibi davranma yükümlülüğüne aykırı davrandıklarını belirterek, davanın …’a ihbar edilmesini, cebri icra yoluyla satışın durdurulmasını, ilk sözleşmenin yapıldığı 2013 tarihinden sonraki taşınmazlardaki takyidatların kaldırılmasını talep ve dava etmiştir. Davalı …Ş. Vekili cevap dilekçesinde özetle; Davacı ile müvekkili banka arasında tüketici işlemi bulunmadığını, İstanbul Asliye Ticaret Mahkemesinin yetkili ve görevli olduğunu, müvekkili banka ile davalı … arasında ticari kredi ilişkisi bulunduğunu, ticari kredi sözleşmeleri gereğince alacak sona ermediğinden müvekkili bankanın ipotekleri fek etme yükümlülüğünün doğmadığını, davacı ile müvekkil banka arasında bağlı kredi ilişkisi bulunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı … vekili cevap dilekçesinde özetle; Davada Asliye Hukuk Mahkemesi görevli olduğunu, İstanbul Mahkemelerinin yetkili olduğunu, müvekkili ile davacı arasında hukuki ilişki bulunmadığından husumet itirazında bulunduklarını, resmi şekil şartına aykırı şekilde adi yazılı yapılan gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin geçersiz olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir. Davalı … San. Tic. A.Ş. vekili cevap dilekçesinde özetle; Taşınmazların …’a devredildiğini, müvekkilinin sorumluluğunun … ile …’ya karşı olduğunu, müvekkilinin yazılı onayı alınmadan taşınmazların devredildiğini, müvekkilinin dava dışı kişilere karşı sorumluluğunu yerine getirdiğini savunarak, davanın reddini istemiştir. İhbar olunan vekili beyan dilekçesinde özetle; Müvekkilinin davacı ile daire satımı konusunda anlaştıktan sonra, dairenin 27.12.2018 tarihinde müvekkili adına devir ve tescil edildiğini, davalı …nin ipotekli olarak devir işlemi yaptığını, müvekkilinin ipoteklerden dolayı sorumluluğunun olmadığını beyan etmiştir.
İLK DERECE MAHKEMESİ KARARININ ÖZETİ: Mahkemece 08/12/2021 tarihli ara karar ile “Davacı vekilinin, ihtiyati tedbir talebinin kabulü ile dava konusu İstanbul ili Esenyurt ilçesi … Mah…. Ada ,… Parselde yer alan … Blok. Kat … … nolu bağımsız bölüm ile İstanbul ili Esenyurt ilçesi … Mah … Ada ,… Parselde yer alan … Blok. Kat … … nolu bağımsız bölüm niteliğindeki taşınmazların davacı adına tapuda kayıtlı olmak kaydıyla taktiren teminat alınmaksızın davalı … tarafından tapu kaydındaki ipotek nedeniyle Büyükçekmece … İcra Müdürlüğünün … esas sayılı takip dosyası üzerinden başlatılan icra takibinde cebri icra yoluyla satışının ihtiyati tedbir yolu ile durdurulmasına,bu konuda ilgili icra müdürlüğüne müzekkere yazılmasına,”27/01/2022 tarihli ara karar ile “Elbette cebri icra ile ilgili olarak temel yasa niteliğindeki İİK menfi tespit davalarında icranın durdurulmasını özel koşullara bağlamıştır. Genel nitelikte yasaklama ile alacaklıların takip haklarının engellenmesinin hak ve yarar dengesini bozacağı ortadadır. Ancak somut olayda ipotek alacaklıları ile ipotek borçlusunun işbu davada davalı olarak taraf bulundukları, davacının işbu dava dosyasındaki talebinin konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan ari tescil olmadığı takdirde bedel iadesi istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda çoğun içinde az da vardır kuralı gereği sadece davalılar yönünden verilecek tedbir kararının davalı aleyhine hak ve yarar dengesini bozmayacağı ve tarafların menfaat dengesi gözönüne alındığında Mahkememizce verilen tedbir kararının yerinde olduğu anlaşıldığından davalı … vekilinin itirazının reddine” şeklinde karar verilmiştir.
İLERİ SÜRÜLEN İSTİNAF SEBEPLERİ: Davalı …vekili istinaf başvuru dilekçesinde özetle; ilk derece mahkemesinin 28/12/2021 tarihli ihtiyati tedbir ara kararı HMK 394/4. maddesi gereği duruşma açılmaksızın karar verilmiş olduğundan usul ve yasaya aykırı olduğunu, tedbir kararının kaldırılması gerektiğini, yargılama neticesinde huzurdaki istinafa konu taşınmazın davalılar tarafından cebri icra yoluyla satışını engeller mahiyette taşınmaz üzerine tedbir kararı tesis edildiğini, ancak davacı vekilinin talebi ve yerel mahkemenin kararının, taraflar arasındaki davanın konusu ve tarafları aşar nitelikte olduğunu, dava dışı alacaklıların hak kaybına ve ileride telafisi imkansız zararların ortaya çıkmasına sebep olacak nitelikte bulunduğunu, mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağı ya da tamamen imkansız hale geleceği gibi bir durumun söz konusu olmadığını, davacı tarafından dava konusu taşınmazın cebri icra yoluyla satışının gündeme geldiği güncel bir takibin varlığı konusunda iddia ve ispatı da bulunmadığını belirterek, 28/12/2021 tarihli ara kararı ile tesis edilen ihtiyati tedbirin kabulüne yönelik kararın kaldırılmasını ve ihtiyati tedbir talebinin reddine karar verilmesini, yargılama giderleri ve vekalet ücretinin davacıya yükletilmesine karar verilmesini talep etmiştir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE GEREKÇE: Dava, yüklenicinin temlikine dayalı tapu iptali ve tescil ile taşınmaz üzerindeki ipoteklerin kaldırılması istemine ilişkindir. Dairemiz önüne gelen uyuşmazlık İDM’ce dava konusu taşınmazların cebri icra yoluyla satışının durdurulmasına ilişkin verilen ara kararın istinafına ilişkindir. 6100 sayılı HMK’nun 341/1. maddesi uyarınca ilk derece mahkemelerinden verilen nihai kararlar ile ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz taleplerinin reddi kararları, karşı tarafın yüzüne karşı verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararları, karşı tarafın yokluğunda verilen ihtiyati tedbir ve ihtiyati haciz kararlarına karışı yapılan itiraz üzerine verilen kararlara karşı istinaf yoluna başvurulabilir.Bilindiği ve öğretide de kabul edildiği üzere ihtiyati tedbir ”kesin hükme kadar devam eden yargılama boyunca davacı veya davalının dava konusu ile ilgili olarak hukuki durumunda meydana gelebilecek zararlara karşı ön görülmüş geçici nitelikte geniş veya sınırlı olabilen hukuki korumadır” şeklinde tarif edilmiştir. Anılan tariften de anlaşılacağı üzere ihtiyati tedbir diğer fonksiyonları yanında davanın devamı sırasında ve verilecek hükmün kesinleşmesine kadar olan süreç içerisinde dava konusu mal ve hak üzerinde yeni bir takım uyuşmazlıkların çıkmasını da önleyici niteliği itibariyle geçici bir hukuki korumadır. 6100 sayılı HMK’nun 389.maddesi başlığında düzenlenen ve geçici hukuki korumalar olarak vasıflandırılmış ihtiyati tedbir müessesesi ile ilgili aynı maddenin 1.fıkrasında ”mevcut durumda meydana gelebilecek bir değişme nedeniyle hakkın elde edilmesinin önemli ölçüde zorlaşacağından ya da tamamen imkansız hale geleceğinden veya gecikme sebebiyle bir sakıncanın yahut ciddi bir zararın doğacağından endişe edilmesi hallerinde uyuşmazlık konusu hakkında ihtiyati tedbir kararı verilebilir” şeklinde şartları belirtildikten sonra takip eden maddelerde bu konudaki talep verilecek karar ve içereceği hususlar, teminat, kararın uygulanmaması… gibi sair hususlarda tereddüte yer bırakmayacak şekilde takip edilmesi ve yapılması gerekli usul ve prosedür gösterilmiştir. Diğer taraftan, ihtiyati tedbir talebinin kabul edilebilmesi bakımından HMK’nun 390/3. maddesinde ihtiyati tedbir isteyenin haklılığı konusunda tam kanaat değil, kuvvetle muhtemel yaklaşık bir kanaatin yeterli olacağı öngörülmüş olup, Yasanın hüküm gerekçesinde de belirtildiği üzere yaklaşık ispat durumunda “…hakim o iddianın ağırlıklı ihtimal olarak doğru olduğunu kabul etmekle birlikte zayıf bir ihtimalde olsa aksinin mümkün olduğu ihtimalini göz ardı edemez… bu sebepledir ki haksız olma ihtimali de dikkate alınarak talepte bulunandan teminat alınması…” hükme bağlanmıştır. İhtiyati tedbir kararının kapsamı belirlenirken iki tarafın hak ve yarar dengesinin gözetilmesi gerekir.Elbette cebri icra ile ilgili olarak temel yasa niteliğindeki İİK menfi tespit davalarında icranın durdurulmasını özel koşullara bağlamıştır. Genel nitelikte yasaklama ile alacaklıların takip haklarının engellenmesinin hak ve yarar dengesini bozacağı ortadadır. Ancak somut olayda; itiraz eden banka aleyhine birleşen dosya ile ayıbın giderilmesi istemli dava açılarak ; ipotek alacaklıları ile ipotek borçlusunun işbu davada davalı olarak taraf bulundukları, davacının işbu dava dosyasındaki talebinin konut satım sözleşmesinden kaynaklanan tapu iptali ve takyidatlardan ari tescil, ipoteklerin ve hacizlerin kaldırılması istemine ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Ayrıca mahkemece verilen tedbir kararının tüm icra işlemlerini değil sadece cebri icra yoluyla satış işlemini engeller nitelikte olduğu dolayısı ile icranın diğer yönlerden satış aşamasına kadar devamında yasal bir engel bulunmadığı, davalı aleyhine hak ve yarar dengesinin bozulmayacağı değerlendirilmiştir. Özetle; anılan karar ile diğer cebri icra işlemlerinin devamında ve tamamlanmasında bir engel bulunmadığından ve dava dışı alacaklıların haklarına bir halel gelmeyeceğinden cebri icra hukuku açısından davalılara fahiş bir yük yüklenmeyeceği, aksine satış aşamasının gerçekleşmesi durumunda bu davanın konusuz kalacağı, ileride giderilmesi imkansız ve güç zararlara sebebiyet verilebileceği, yeni uyuşmazlıklara neden olabileceği kanısına varılmıştır. İlk derece mahkemesinin ara kararı ve gerekçesi usul ve yasaya uygun olup yerindedir. Açıklanan nedenlerle; davalı … vekilinin 27/01/2022 tarihli ara kararına yönelik istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1-b-1 maddesi gereğince esastan reddine karar verilmesi gerektiği kanaatine varılarak aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda izah edildiği üzere; 1-Davalı …vekilinin istinaf başvurusunun 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b/1. maddesi gereğince ESASTAN REDDİNE, 2-Harçlar tarifesi gereğince alınması gereken harç peşin alındığından, yeniden harç alınmasına yer olmadığına, 3-Davalı …tarafından yapılan istinaf yargılama giderlerinin üzerinde bırakılmasına, 4-İstinaf incelemesi sırasında duruşma açılmadığından kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, Dair dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda HMK 362/1.f maddesi uyarınca kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi.30/03/2022